- 10 Şubat 2013
- 516
- 577
Anne, baba,
Sevgili anne ve baba diyemiyorum, çünkü hayatımın 4 yılını çaldınız!
Gençliğimin en güzel çağlarını, mutluluğu en kuvvetli yaşayacağım zamanları, sevgiyi yaşayabilme hakkımı benden aldınız...
Zorla istemediğim, uyuşmadığım, sevmediğim, yaşça benden oldukça büyük birisiyle evlenmeye zorladınız, zorlamakla kalmadınız, evlendirdiniz.
Evlilik kadar, evlilik süreci de zordu, evlen dediğiniz adamı görmeye tahammül edemiyordum, onla evlilik alışverişine hatta aynı evde, bir yastıkta yatmaya zorladınız.
Gelinlik, mobilya ve çeyiz alma benim için tam bir işkenceydi, en güzel, en keyifli alışverişim olması gerekirken resmen bana zulümdü. İstemediğim insanla yapacağım evlilikteki tabakları almak, severek yemek yapmayacağım tencereleri almak, huzursuz uyuyacağım yatak odasını almak, zorla giydirdiğiniz gelinliği seçmek zulümdü, ölümdü. .Bunu defaatle size söylediğim halde, evlatlıktan ret ederiz diyerek önümü kapadınız.
Evlendirdiniz. Düğün günümün bitmemesi, o adamla, kocam olmuş o adamla aynı eve girmemek için ölümü bile düşündüm ama yapamadım, canıma kıyamadım. Düğün günü bitti, elime dokunduğunda rahatsız olduğum kişi, kocamdı artık. Bana ilk dokunduğunda da, her dokunduğunda da içten içe ağladım. Mutsuzdum, sevmiyordum, sevebileceğim biri değildi, sevmek te istemiyordum.
Aynı yatakta uyumak öyle kötüydü ki, uyurken ona değmemek için, kokusunu duymamak için yatağın en ucunda uyurdum. Bu hareketlerim onu rahatsız etmiyor muydu?
Elbette ediyordu. Kendisini istemeyen biriyle bile bile evlenmişti, fazlasını bile hak ediyordu. Fazlasını da yapıyordum, istemesem de yapıyordum, mutlu değildim çünkü yanında. Bağırış, çağırış, kavga dolu günlerimiz vardı.
Kendisini istemeyen biriyle evlendiği için o da mutsuzdu, ben zaten onunla hep mutsuzdum.
Bir gün o kötü haberi öğrendim, beni zorla evlendirdiğiniz günden daha kötü oldum.
Hamileydim, sevmediğim, yanında huzur bulamadığım ve huzur veremediğim adamın çocuğuna hamileydim.
Anne olmayı çok isteyen ben, çocukken bile anne olmanın hayaliyle mutlu olan ben, evcilik oyunlarında hep anne olan ben, hiç mutlu değildim. İstemiyordum bu bebeği, sevemiyordum bebeğimi, psikolojim daha da alt üst olmuştu. Bu haberi öğrenen kocam, mutlu oldu, geçmişi unutalım, çocuğumuzla mutlu olalım, ben elimden geleni yapmaya razıyım dedi, ama ben razı değildim. Daha da beter huzursuzluklar çıkardım, hakkını yiyemem, sözünü tuttu, bana hep iyi yaklaştı ama ben eskisi gibiydim hatta daha da kötü.
Yaptığı iyilikleri görmüyordum, göremiyordum, görmek istemiyordum. Zorla yanındaydım ve bir gün boşanmaktı hayalim ama bu bebek buna engeldi, istemiyordum onu. Oda onu istemediğimi anladı bırakıp gitti beni. O gün öyle ağladım ki, yüreğim alev alev yandı..
Evlat acısı, kötüymüş.
Evlat acısı kötüymüş, sizin evladınızın kötü durumda olması sizin yüreğinizi hiç yakmadı mı? O gün onu düşündüm, onun canını ben yaktım, benimkini de siz, hiç mutsuzluğumu görüp, parçalanmadı mı yüreğiniz? Benimki çok parçalandı.
Biraz daha zaman geçti, onunla 4 yılım geçti.
Benle mutlu olamayan kocam boşanmayı teklif etti. Mutluydum, evlilik değildi bizimki.
Huzur, sevgi yoktu yuvamızda, huzursuzluk, sevgisizlik, mutsuzluk..
Boşandık, rahatladım, o da rahatlamıştır, mutlu değildi benimle, ama kendisini istemeyen biriyle mutlu olmayı beklemek doğru mu?
Boşandıktan sonra sizden uzak olmak için doğup büyüdüğüm yeri terk ettim, mani olmaya çalıştınız bu sefer hayatımı benden çalmanıza izin vermedim. Keşke o gün de vermeseydim, o zaman bunu yapamadım. O günden sonra size kendimden hiç haber vermedim, sesimi bile sakındım sizden, aramadım.
1 sene sonra onu tanıdım, sevdim, sevildim. Beni tamamlayan biriydi o, şükrettim.
Evlendik, evlilik günü bir an önce gelsin diye bekledim.
Gelinlik giydim, benim için dünyadaki en güzel gelinliği giydim, sevdiğim adam yanımdaydı çünkü.
Evimiz dünyanın en güzel eviydi, sevdiğim adamla yaşadığımız yerdi.
Bana dokunmasından keyif alıyordum, ona dokunmadan, kokusunu içime çekmeden uyuyamıyordum.
O beni mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu ben de onu mutlu etmek için.
Kavgamız olmuyor muydu? Oluyordu, ama saygıyı ve sevgiyi unutmadan.
Şimdi hamileyim, hamile olduğumu öğrendiğimde ayaklarım yerden kesildi, bu sefer de ağladım, ama mutluluktan. Mutluluyum sevdiğim adamın, hayatı paylaşmaktan, aynı evi paylaşmaktan mutluluk duyduğum kocamla, ikimizin parçasını içimde taşıyorum.
Ona bir şey olmasın diye dua ediyorum ve elimden geleni yapıyorum.
Kim bilir, belki yakında kocam, ben, ve yavrumuzla çalarız kapınızı..
Bunları size bunca zaman sonra, aynı şeyleri kardeşlerime de yaşatmayın diye yazdım.
Onların yıllarını, hayatlarını çalmayın diye yazdım, sizi affettim mi? Bilmiyorum.
Ama eskisi kadar derin değil yaralarım....
G.K.
alıntıdır.