• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Bu Yaşımıza Kadar Çevre Baskısı Yüzünden Yapmak Zorunda Kaldığımız Şeyleri Sayalımmı?

  • Konu Sahibi Konu Sahibi EU1
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
Çevre baskısı yüzünden hiçbir şey yapmak zorunda kalmadım şükürler olsun. çevrenin ne düşündüğü benim ne istediğimden daha önemli değil. derler ya "duanla mı yaşadım ki bedduanla mı öleyim"
ne alakası var anlamadım ama yazmak istedim lülülülülülüalkisalkisalkis

çok alakası var aslında özom
 
rahat büyüdüm. aileme anlatırdım herşeyi bu nedenle biz etraf baskısını falan bilmeyiz, takmayız. ama anne tarafının bize doğru türkçe kullanımı konusunda çok baskı yaptığını bilirim. sinir olurdum darlanırdım. ama şimdi onlar gibi takıntılı oldum bende.
 
hiç kimseyi takmadım, evdede hep bunu kavgasını verdim annemle babamı milletin ne dediği umurumda değil, siz hayatınıza bakın dedim, çok kızıyorlardı ama şimdi onlarda hak vermeye başladı.. kimse umurumda değil, keyfim nasıl isterse öyle davranıyorum.
 
unutmayın ki baskalarinin lafini cok eden, elestiren insanlarin hayati sorunlarla doludur ve bunlari ortmek, unutmak icin baskalariyla ugrasirlar
herkes degil tabiki
 
acıkcası ben baskı filan dınlemedim.bana neler demedilerki.. sonra baktılar olcak gibi değil annemle babamı sıkıstırmaya basldılar mazallah ben onların sözlerine uymazsam yarın birgun adım o..ya cıkabılırdı.. :mymeka: :mymeka:
ilkolul bitti basladılar uzun etek gıyceksın artık buyudun :kızgın: pantolonda olsa dar olmucak,kolların gozukmesın gunah.. zaten asıl kıyamet imam hatibe gitmek istemedigim için çıktı ..neyse lise oldum ben onların istedigi gibi giyinmedigim için babamla veya annemle eve dini kasetler işte bılmem kkımın konusmaları vs.. her gorustugumde bılmem sukadar gunahın var senın cehennem yancaksın aklını basını topla demeler.. yaa daha bunun gibi neler...
bu arada ailedeki kızlar arasında tek bası acık olupta istedigi gibi giyinen ve aşık oldugum insanla evlendigim içinde ustumde nası bi baskı var tahmın bile edemezsiniz..
yani sunu anlamıyorlar baskıyla olmazbu tur syler insanın içinde varsa olur.. benım içinde yok zorlada yapacak dğilim!!!

oyuzden torun olarak gormezler benı , cunku ben onlarım emirlerine karsı karsı geldım.. dik baslı oldum hep evet oyleyım dık baslıyımdır ama dınsızde değilim.. :1closedeyes:
bayram ziyaretlerındede ''ne geldın'' der gibi bakarlar gozumun içine , ben saygıdır buyuktur die bayramdan bayramada olsa giderim okadar.. bana tek faydaları onların koru korune inanmalarıyla benim birseyı arastırarak ogrenmem olmustur. :kahve:

baskada ortaokul matematık ogretmenım benı azarlamıstı '' bi kız cocugu erkek gibi oturmaz , hemen duzgun otur'' diyerek.. :kızgın:
 
Ben de rahat büyüdüm, hep erkeklerle maç yapardıki kızlarla fazla takılmazdık, fazla kız yoktu mahallede zaten.3 tane de yaşlarımız birbirine yakın kuzenim vardı. Onlar ve onların arkadaşlarıyla oynardık hep.Bisiklete de bindim, hala da binerim. Bisikletin yaşı mı olur ? Çokta güzel futbol oynarım, hatta dedem küçükken bizi bi futbol kulübüne yazdırmayı düşünmüştü. Ağaçlara tırmanırdık. Topla ağaçlardan ceviz düşürürdük.Sonrada bi güzel afiyetle yerdik. Herşey yapardık kısacası. kaydirigubbakcemile3 aklinialirimsmile
 
okulda erkek akadaşım olamazdı babam hep bana şunu derdi
okulda akıllı uslu dru ben hiç ummadığın anda karşlına çıkar yada okula gelirim öylede oldu lisede hiç erkek arkadaşım olmadı ama keşke olsaydı
lise bitti 1 sene olmadı eşimin beni istediği haberi geldi yok dedim hememn evlenmem babam gizli 8 ay konuştum seviyordum ama bazı sorunlardan dolayı nişan atmak istedim babam,annemler yakınlar nişanı artarsan bidaha biri gelmez istemez evde kalırsın yaşın 20 ıoldu ne zaman evlenencen dediler nişan altılmadı
evlendikne oldu kavga dövüş yaptık keşke bu baskılar olmasaydı belki ikimizin hayatı daha iyi en azından kavgasız olurdu
ben kızıma hiç baskı yapmıcam bu yüzden hayat onun hayatı
 
off arkadaşım tam damarıma bastın..bende bu aralar hep bu konuyu düşünür sıkıntı eder oldum.gerçi size göre geç kalmışım ama..anne-baba ,kayın valide -kayınpeder komşular akrabalar...off saymakla bitmez.30 yaşımdayım.ömrümün yarısı geçti.tek kıskandığım ve özenti düyduğum insan kesimidir:kendisi olupta başarıyı yakalayanlar..ben asla başaramadım.hep başkalarının doğruları..off daraldım.
 
Aşağıdaki yazı çok güzel uyuyor bu konuya..

Desinler diye diye…


Uslu çocuk desinler diye her zaman bir şeker alırdım şekerlikten, öncesinde annemin gözlerinin içine bakıp onay mesajını aldıktan sonra. Temiz çocuk desinler diye her zaman beyaz giydirirdi annem. Saçlarımı da sımsıkı toplar en beyazından kurdele takardı. Kendisine iyi anne, bana da örnek öğrenci desinler diye. Örnek gösterilirdim gösterilmesine ama çocukluk hayatım boyunca şımarık demesinler diye kim bilir ne çok şeyi içimde ukde bıraka bıraka yapmamışımdır. Bu tabi ki bir şikayet değil bir saptama yalnızca.

Bugün insan olarak hep bir şeyleri refere alıyoruz ve bazı şeylere gereğinden fazla önem verdiğimiz için de birçok şeyi bozuyoruz, kaçırıyoruz. Acı çekip, acı çektiriyoruz. Kendimiz olamıyoruz çoğu kere. Otantik var oluşumuzu gerçekleştiremiyor, fiziksel görünümü muntazam ama psikolojik yapılanması bir hayli bozulmuş varlıklara dönüşüyoruz.

Anneler çocuklarının adına onların yetiştiremediği ödevleri yapıyor çocuk düşük not almasın diye. Evde misafir öncesi terör estiriyor bir başkası, ne kadar düzenli becerikli desinler diye.

Ne kadar uyumlu giyiniyorsun desinler diye ömrünün büyük kısmını mağazalarda renkleri birbirine uydurmaya çalışıyor bir diğeri… Ömrü mutfakta “en ince dolmaları saran” olmak için geçiyor bir başkasının…
İstediği bölümü seçemiyor, seçtirilmiyor bir diğeri… Doktor desinler, mühendis desinler diye… Doktor oluyor ama mutlu olamıyor mesela. Ne kendine, ne hastasına hayrı dokunmuyor sonra da… Ama diğerleri memnun oluyorlar ve oğlum doktor oldu diyebiliyorlar. Mahalleli de durumdan payını alıyor…

Derse girdi desinler diye derse girmek, dinliyor görünmek için dinliyormuş gibi rol kesmek… Diploma aldı diye her türlü meşru olmayan yolla diploma sahibi olmaya çalışmak, yoklamada var görünmek için yerine imza attırmak…

“Çeyizi ne çoktu” desinler diye göz nurunu, gençliğini, kanaviçeler, danteller arasında harcıyor bir diğeri… Sonrasında belki de hiç kullanmayacağı düzinelerce havlu ve çetik yapıyor, desinler diye… Annesi, babasından gizli gizli tencere-tabak taşıyor eve, “kızının çeyizi ne güzeldi” desinler diye… Birçok yalan karışıyor, bazen gözyaşı… Ama olsun mahalleli memnun…

Bir adam kendine kılıbık demesinler diye kahveye alışıyor. Bir genç kendisine “çocuk” demesinler diye ilk sigarasını yakıyor. Bir genç kız “erkek arkadaşı yok” demesinler diye gelen ilk teklife evet diyebiliyor. Bir kadın dul demesinler diye her gün dayak yediği adama katlanabiliyor. Enayi demesinler diye bir başkası diğerini aldatabiliyor…

“Düğünü ne şaşaalıydı” desinler diye bir yığın borcun altına girip beş yıl sürünenler, “evi var” desinler diye bankalardan kredi alanlar, sonrada icralık olanlar,“gelinliği son modeldi” desinler diye öncelikli ihtiyaçlardan kısıp bir defa giyilecek gelinliğe para saçanlar… Daha neler neler…

Evlenemedi evde kaldı demesinler diye evlenmek, ucuza gitti demesinler diye bir ömür zengin koca veya güzel kadın beklemek… Ne yaparsanız yapın sonuçta insanlar bir şey diyecekler..

Eminim ki her birimiz bu örneklerden en az birine kendimizi yakın hissetmişizdir. Peki, bu neden böyle? İnsanın ömrü aman demesinler ya da desinler arsında mekik dokuyarak geçip gidiyor? İnsan neden diğerlerinin ne düşündüğünü bu kadar çok önemsiyor ve kendine rağmen böyle davranabiliyor…

Sosyal etkilenme ve etkileme, insanın bir özelliği olarak fıtratında var. Ama her şeyde olduğu gibi, denge kaçtığında, tek hedef toplumsal beklentiler olduğunda amaçlar ve araçlar birbirine karışıyor. İnsan tek başına olamayan bir varlık. Kendi hayatına şahitler arıyor. Beğenilmek onaylanmak istiyor. İşte tam da bu noktada, toplumun onayı kendi beklentisine uygun olan koşullu bir onay olduğu için çoğu kere kişi kendi için iyi olanı seçmek yerine toplumsal beklentiye uygun olanı seçebiliyor.

Kendi içinde uyumu yakalayamadığı için de bir süre sonra mutsuzluk ve hayal kırıklıkları doğmaya başlıyor. Çünkü “başkası iyi desin” diye yapmak, yapılan şeyi bizim için iyi yapmaya yetmiyor. Kendi gerçekliğinden hareket etmeden, sırf “desinler” diye yapmak işin mahiyetini de bozuyor. Kişiler memnun olamıyorlar.

İşin doğrusu, sosyal bir geçeklik içinde yaşadığımızı bilerek ama kendi gerçekliğimizden hareketle hayatımıza bir yön vermek. Referans noktasını toplumsal yapının belirlemesiyle değil, ilahi olanın ölçüleriyle belirleyerek karar vermek… Yoksa insanlar bugün bunu der, yarın bir başkasını.

Desinler diye diye yaşamanın faturası ağır. İnsan kendisine verilmiş olan özgürlüğün kıymetini bilmeli ve desinler diye değil doğru olduğunu düşündüğü için yapmalı her ne yapıyorsa vesselam…

NAZLI ÖZBURUN
Evlilik ve Aile Danışmanı – Sosyolog
 
Evet şu çevre baskısı denen şey bitiriyor insanı. Çileden çıkarıyor ve kızdırıyor. Denilenin aksini yapmak istiyor insan. Evliyım ve eşimle mutluyum ancak şu çocuk meselesi açılmasa olmaz. Hadi açıldı diyelim bir denir iki söynir biter gider konu. Yok dır dır dır dır. Valla çocuktan soğudum. Önceden çocuklara bayılan ben artık çocuk gördüğüm yerde bırak sevmeyi durma orada durmak bile istemiyorum. Nedir bu milletin çocuk derdi yaa.. Sıktı artık. Başkasının özelini ne kurcalıyorsun sana ne yani öyle değil mi bayanlar.. :KK47::KK47:
 
Back
X