“Bugün olsa Ali İsmail yine o sokağa girerdi"

vargasabreu

mutedil
Kayıtlı Üye
14 Aralık 2013
8.314
6.284
Düşlerinde özgür bir dünya vardı. Eskişehir’e üniversite okumaya gelmişti, daha 19 yaşındaydı. Antakyalıydı. Milyonlarca genç gibi Gezi eylemlerine katılmıştı. 2 Haziran 2013 gününün son dakikalarında polisin sıktığı biber gazından uzaklaşmak için girdiği karanlık bir sokakta polis ve esnaf tarafından pusu kurulmuştu. Emri dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’dan aldıklarını itiraf eden organize bir çete tarafından ölümüne darp edildi. Hastaneye gitti ama “ciddi bir şeyin yok” denilerek eve gönderildi, ertesi gün gittiğinde ise “önce karakola git ifade ver” dendi. Çok geç kalınmıştı. 36 gün komada kaldı, 10 Temmuz 2013’te yaşama veda etti.

Bugün, Ali İsmail Korkmaz’ın o karanlık sokakta darp edilmesinin yıldönümü. Abisi Gürkan Korkmaz ile Eskişehir yolunda telefonda konuştuk.

'ESKİŞEHİR’E GİDEN ÖĞRENCİ DİPLOMAYLA DÖNER, TABUTLA DEĞİL'

Eskişehir yolundasın. Ali’nin üniversitesinin olduğu ve öldürüldüğü yere giderken aklında neler var?

Ben de Eskişehir mezunuyum. Eskişehir’e giden öğrenci mezun olur, doktor olur, avukat olur, dost olur, sevgili olur, diploma sahibi olur döner ailesinin yanına. Ceset olup kefenle tabutla dönmez.

Ali İsmail bunun için gitmemişti Eskişehir’e. Biz bunun için göndermemiştik. Hayalleri vardı. Hayallerinin gerçek olmasını istiyordu. Düşleri vardı, düşlerinde özgür dünya vardı.

O SOKAKTA OLACAĞIZ

Bugün Eskişehir’de neler yapılacak?

Öncelikle Ali İsmail’in girip darp edildiği o sokakta olacağız. Dövüldüğü yere karanfiller bırakılacak. Bugün ilk defa Ali İsmail Korkmaz Yaşam Ödülü verilecek, onun için buluşacağız. Ali İsmail Korkmaz Vakfı ile Eskişehir bileşenlerinin ortaklaşa düzenlediği bir buluşma olacak.

Ali İsmail’in sınıf arkadaşları da yanımıza olacak.

Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nın çalışmaları hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Yaklaşık bir yıl oldu. İlk olarak Ali İsmail Korkmaz Halk Kütüphanesi kuruldu. Yaklaşık 7 bin kitap var. Yüzlerce öğrenci gelip kitap alıyor, ders çalışıyor. Bir vakıf binamız var. Gençlik ve kültür merkezi niteliğinde faaliyetler yapıyor.

Ablam sürekli orada, annem de haftanın iki üç günü orada. Sıklıkla gidiyor. Özellikle hafta sonları orada zaman geçiriyor. Yeri geliyor orada yemek yapıyor, gençlerle hep birlikte…

Film gösterimi yapılıyor. Geçen hafta piknik yaptık, gençler bir araya geldi. Orada gençler birçok karar aldı. O kararlardan biri; beden dili ile bir şarkının videosunu çekip, duyma engellilere armağan edilmesi. Çalışmalara başladılar. Antakya’da bir parkta kuş yuvaları sürekli düşüyor, ağaçlara kuş evi yapacaklar. Hatay’ın Arsuz ilçesinde bir köye kütüphane kuracaklar.

Biz vakıf olarak gençlere alan, imkan, maddi-manevi destek sağlıyoruz. Toplum yararına faaliyetler yapmaları için teşvik ediyoruz, yol gösteriyoruz.

Bu ay bir futbol turnuvamız var. Ödülü Ali İsmail’in ölüm yıldönümünde vermeyi planlıyoruz.

Dava sürecine dair yeni bir gelişme var mı?

Temyize daha yeni gitti muhtemelen. Henüz yeni bir gelişme yok. Yargıtay’da adil hakkaniyetli bir incelemeyle bu kararın kesinlikle bozulacağına inanıyoruz. Çünkü dosyada gerek adli tıp raporu, gerek TÜBİTAK raporu, gerek iletişim raporları, gerek sanıkların bizzat kendi beyanları, görüntüler… Her şey açık.

VAKIFTA ALİ İSMAİLLERİ GÖRÜYORUZ

Emel anne ve Şahap babanın durumları nasıl?

Açıkçası daha iyiler. Bunda vakfın çok ciddi bir etkisi var. Çünkü o vakıfta, annemin kendi deyimiyle, “burada Ali İsmail’leri görüyoruz” diyorlar. Orada Ali İsmail’lerle vakit geçiriyorlar. Ali İsmail gibi düşünen ve davranan, toplum yararını gözeten, sosyal sorumluluk bilinci olan, sorgulayan tartışan eleştiren gençler var orada. Vakıf binamız sürekli ziyaret ediliyor. Türkiye’nin her yerinden insanlar geliyor. Biz orada umudu paylaşıyoruz.

GEZİ HÂLÂ DEVAM EDİYOR

Gezi’nin ikinci yıldönümündeyiz. AKP iktidarda ancak toplumda ciddi değişiklikler var. Sizce Türkiye toplumu nasıl değişti Gezi öncesine göre?

Çok ciddi bir şekilde değişti. Toplum Gezi’den önce apolitikti, güncel sorunlardan, toplumsal sorunlardan uzaktaydı. Ama şimdi bizim gibi niceleri toplumsal sorunları konuşuyor. Soma’nın, Özgecan’ın ardından bu kadar tepki olduysa Gezi sayesindedir. Kobane’ye bu kadar sahip çıkıldıysa Gezi sayesindedir. Hiç tanımadığımız bir insanın sorununu bile kendi sorunumuz olarak görmeyi öğrendik Gezi’de. Hiç tanımadığımız bir insanın acısını paylaşmayı öğrendik.

Gezi’den sonra herkes kendi kimliğini daha rahat ifade edebilir oldu. Ama hepimizin aynı coğrafyada hep birlikte yaşayabileceğimizi, birbirimize saygı duymamız gerektiğini öğretti.

Bu anlamda Gezi hâlâ devam ediyor.

Gezi’de bir Galatasaraylı “Fenerbahçe yıkılmaz” dedi.

Şimdi geçmişe dönsek ve Ali İsmail’e “oğlum o sokağa girme seni öldürecekler” desek, ölümünün ardından oluşan bu dayanışmayı, insanların birbirini anlamasını, birbirine saygı göstermesini görse yine o sokağa girerdi, yine onu darp edenlere cevap verirdi, yine boyun eğmezdi. Ve şunu derdi bize; “Ben 19 yaşıma kadar hep daha aydınlık bir gelecek için uğraştım, daha iyi bir dünya için uğraştım. 500 yıl daha yaşasam bu ortamı sağlayamazdım” derdi ve düşlerindeki özgür dünya için yine o sokağa girerdi.

http://m.ilerihaber.org/bugun-olsa-ali-ismail-yine-o-sokaga-girerdi/16296/