insanoğlunun nankör olduğu gerçeğini yüzünüze vurabilir bu konu. ben, sen, herkes.. Hepimiz gerçekten kontrollü- kontrolsüz biraz nankörüz hayata karşı, o yüzden bize sille vurmasını yadırgamıyorum bazen. kısasa kısas yaptığını düşünmüyor değilim yani.
2 yıl önce bu zamanlar ''yeni bir hayat, farklı insanlar, iş hayatı heyoo, gitsin sıkıntılar, gelsin eğlence'' modundaydım. O günden bugüne kadar olan zaman dilimini dolu dolu, ama sıkıntılı tarafı daha yoğun şekilde geçirdim. etrafım sahte insanlar ve çıkarlarıyla dolup taştıysa da sonraları gördüm bunu. bir şekilde hayatıma girmiş olan onca insanı olaylar silsilesi ile çıkardım hayatımdan. buna erkek arkadaşım da dahil. artık 17:00 sonrası benim için insan görmeme saati. ailem de yok, yalnızlığın sefasını sürsem de cefası da can sıkmama yetiyor.
Böyle çok bunaldığımı fark ettim, kötü olmaya ramak kalan bir durumun içinde olup ses cıkarmamak mı yoksa gerçeklerle başbaşa kalmak mı aslolan bunu sorguluyorum, benim için etik olanın hangisi olduğunu bildiğim halde. utanmasam memurluğa suç bulucam, zamanında işsizlikten yakınıp atanmak için çırpındığım halde. Ama napiim, sanki benden başka herkes toplanmış bir yerde eğleniyor ve ben yalnız başıma ölecek gibi hissediyorum. Ama bu durumu seçen de benim bir nevi, yalnızlık mı sahte kalabalık mı sorusunun cevabını yalnızlık olarak verdim çünkü. Çok bunaldım, duygudan duyguya sürükleniyorum. Sürekli makaleler okuyorum, psikologların - bloggerlerin çektiği o pozitif videolardan izleyerek anlık iyi hissetsem de yine geliyor bu düşünceler, her şey bir anda anlamsızlaşıyor. İnsanlardan uzak dursan üşüyor, yakın dursan yanıyorsun. Bir tek ben mi kuramadım acaba bu dengeyi.
Caanım gencecik yaşlarımı serzenişte bulunarak, sitemkar cümleler sarfederek geçiriyor olmam çok acı.
2 yıl önce bu zamanlar ''yeni bir hayat, farklı insanlar, iş hayatı heyoo, gitsin sıkıntılar, gelsin eğlence'' modundaydım. O günden bugüne kadar olan zaman dilimini dolu dolu, ama sıkıntılı tarafı daha yoğun şekilde geçirdim. etrafım sahte insanlar ve çıkarlarıyla dolup taştıysa da sonraları gördüm bunu. bir şekilde hayatıma girmiş olan onca insanı olaylar silsilesi ile çıkardım hayatımdan. buna erkek arkadaşım da dahil. artık 17:00 sonrası benim için insan görmeme saati. ailem de yok, yalnızlığın sefasını sürsem de cefası da can sıkmama yetiyor.
Böyle çok bunaldığımı fark ettim, kötü olmaya ramak kalan bir durumun içinde olup ses cıkarmamak mı yoksa gerçeklerle başbaşa kalmak mı aslolan bunu sorguluyorum, benim için etik olanın hangisi olduğunu bildiğim halde. utanmasam memurluğa suç bulucam, zamanında işsizlikten yakınıp atanmak için çırpındığım halde. Ama napiim, sanki benden başka herkes toplanmış bir yerde eğleniyor ve ben yalnız başıma ölecek gibi hissediyorum. Ama bu durumu seçen de benim bir nevi, yalnızlık mı sahte kalabalık mı sorusunun cevabını yalnızlık olarak verdim çünkü. Çok bunaldım, duygudan duyguya sürükleniyorum. Sürekli makaleler okuyorum, psikologların - bloggerlerin çektiği o pozitif videolardan izleyerek anlık iyi hissetsem de yine geliyor bu düşünceler, her şey bir anda anlamsızlaşıyor. İnsanlardan uzak dursan üşüyor, yakın dursan yanıyorsun. Bir tek ben mi kuramadım acaba bu dengeyi.
Caanım gencecik yaşlarımı serzenişte bulunarak, sitemkar cümleler sarfederek geçiriyor olmam çok acı.
