Cezayirli kadınlar İslamcı Aile Kanunu'nun değişmesi için mücadele ediyor

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.008
18.154
haber.sol.org.tr/dunya/cezayirli-kadinlar-islamci-aile-kanununun-degismesi-icin-mucadele-ediyor-132675
Cezayirli kadınlar İslamcı Aile
Kanunu'nun değişmesi için
mücadele ediyor
Cezayir'de kadınlar, aile içi şiddetin
engellenmesini içeren yasanın
hükümetçe onaylanmasını istiyor.
Arkaik ve şeriat hükümlerine
dayanan İslamcı Aile Kanunu'nun
değişmesinin, sembolik de olsa bir
anlamı olacağı düşünülüyor.
Sığınma evinde kalan bir şiddet
mağduru
MEE/Djamila Ould Khettab)
Dış Haberler
Salı, 13 Ekim 2015 18:37



Binlerce Cezayirli kadın için, ev hiç
de güvenli bir yer değil. Ülkede
geçtiğimiz sene, adli zabıta yaklaşık
7 bin şiddet suçunu rapor etti; kimi
kadınlar dövülerek öldürülmüştü.
Polis, her yıl 100 ila 200 kadının
şiddet sebebiyle hayatını
kaybettiğini belirtiyor.
Uzmanlar, bu rakamların gerçeği
yansıtmadığını söylüyor. Bir kadın
dayanışma örgütü olan CIDDEF’in
kurucu ve avukatlarından Nadia Ait
Zai’ye göre “Çoğu kurban,
konuşmaya cesaret bile edemediği
için kimse gerçekten kaç kadının
aile içi şiddetten muzdarip
olduğunu bilmiyor. Kadın
Bakanlığı’nın 2006 yılında yaptığı
bir araştırmaya göre her 7
kadından biri şiddete maruz
kalıyor. Bu vakaların %75’inde
şiddet uygulayan koca olurken,
ağabey ise ikinci büyük suçlu.
Şiddete uğrayan kadınların yaşı ise
17 ile 50 arasında değişiyor.
“Şiddete uğrayan kadınlar neden
ilişkilerini sürdürmeye devam
ediyor?” sorusuna yanıt olarak Ait
Zai “Çünkü gidecek bir yerleri yok.
Kaçtıktan sonra meşakkatli bir yola
girmiş oluyorlar” diyor.
HAPİSHANE GİBİ SIĞINMA EVLERİ
Cezayir’de 5’i başkentte olmak
üzere toplam 8 sığınma evi
bulunuyor. Devlete bağlı
kurumlarda kurallar oldukça katı:
kadınlar kesinlikle yalnız dışarı
çıkamıyor, cep telefonu edinemiyor,
dışarı çıkmak istediklerinde bir
başkasının nezaretinde oluyorlar.
Sığınma evindeki eski proje
yöneticilerinden Sofiane,
“Hapishane gibi. Bu kadınlara evde
görmedikleri saygıyı göstermek
gerekiyor. Fakat burada, sıkışmış ve
bastırılmış hissetmeye devam
ediyorlar” diyor. “Yaşam şartları kâr
amacı gütmeyen kuruluşlarda çok
daha iyi. Ancak bu yerlerde yataklar
boş kalmaya devam ediyor” diye
ekliyor.
Yerleşik hizmetler sorumlusu
Meriem Belaala, “Adayların içinden
geçmek zorunda olduğu bir süreç
oluyor. Sığınma evi, 16 kadını
ağırlayabilecek şekilde düzenlendi
ancak düzinelerce kadına ev
sahipliği yaptığımız oldu. Her
kadınla ilgilenemediğimiz için en
fazla 10 kişiye ev sahipliği garantisi
verme kararı aldık” diyor.
AİLE İÇİ ŞİDDET SUÇ DEĞİL
Cezayir, kadına yönelik aile içi
şiddeti henüz suç ilan etmemiş 20
ülkeden biri. Ancak bu durum
değişebilir. Suistimalin oldukça
yaygın olması sebebiyle hükümet
yenilerde cinsiyete dayalı şiddetle
mücadeleyi gündemine alarak ceza
kanunlarında değişikliğe gitti.
Geçtiğimiz Mart ayında, Emekçi
Kadınlar Günü’nden 3 gün önce,
kadına yönelik aile içi şiddeti
yasaklayan yasa mecliste
onaylandı. Yasaya göre şiddet
uygulayan erkek, kadında yol açtığı
hasara bağlı olarak 20 yıla kadar
hapisle yargılanabilecek; ölümle
sonuçlanan vakalarda ise müebbet
cezası alabilecek.
Ağustos ayında, Cezayir Uluslararası
Af Örgütü yasanın geçmesi için
senatörleri göreve çağıran bir
kampanya başlattı. İnternet
üzerinden gerçekleştirilen
kampanyayı 3 binden fazla kişi
imzaladı. Aktivistlerden Hassina,
“Bir kopyayı Başbakan Abdelmalek
Sellal’e gönderdik ama kendisinden
bir yanıt alamadık. Yine de, yasanın
yıl sonuna kadar uygulamaya
koyulacağı söylendi” diyor.
Uzmanlar, ağırlaştırılmış cezaların
aile içi şiddeti sonlandırmak için
yeterli olmayacağını belirtiyor.
“Hükümetler yalnızca kadına
yönelik şiddeti yasadışı ilan
etmekle kalmamalı, aynı zamanda
daha iyi eğitip programları
düzenleyerek saygılı ilişkilerle ilgili
gençleri bilgilendirmeli” deniliyor.
ARKAİK 'AİLE KANUNU'
Eylemciler aynı zamanda
düzenlemeyle ilgili insanları
bilgilendirmek için de bir
kampanya düzenledi. Hadijila,
“İnsanların haberi olmazsa yasanın
anlamı kalmaz. Mağdur kadınların
çoğu kurban olduklarının farkında
değiller” diyor.
“Cezayir toplumu diğer Akdeniz
ülkeleri gibi maço karaktere sahip.
Cinsiyete dayalı şiddetin kökleri,
aile kanunu ve İslamcı propoganda
kanalları yoluyla beslenen kadına
karşı ayrımcılığa uzanıyor. Kadın
örgütleri, mevcut aile kanunu
feshedilmezse hükümetin
yaklaşımının başarısız olacağı
konusunda hemfikir.
Kadınlar; “Arkaik ve şeriata dayalı
yasalardan oluşan Aile Kanunu
herhangi bir erkeğe birlikte olduğu
kadını istismar etme meşruiyetini
veriyor. Bu yasa feshedilmedikçe
erkeklerin kadınlara yönelik
düşünce ve davranışlarını
değiştiremeyiz” diyor, “Eğer aile içi
şiddeti yasaklayan yasa
uygulamaya geçerse sembolik bir
zafer olacak. Kendi haklarımızdan
vazgeçmemek için buna ihtiyacımız
var. Ancak yasa bir son değil”
yorumunu yapıyorlar.
 
Vahşetin islami kurallarla bağdaştırılmasından nefret ediyorum.

Kitabımızda kadınları döverek öldürün, onlara uyguladığınız şiddetle hayatlarını zindana çevirin diye bir hüküm geçmiyor.

Yapılan zulüm islamcı aile kanunu falan değil erkek şiddeti. Yapılanlar onlara mâl edilmeli islama değil.
 
X