1931 yılında Avustralya Hükümeti’nin isteği üzerine, melez Aborjin çocuklar ailelerinden alınarak, eğitim verme gerekçesiyle beyaz ailelerin yanına hizmetkar olarak verilip, asimile edilmeye başlanır.
Bu asimilasyon programında, Aborjinler’in kendi dilerini konuşmaları yasaklanır. Aborjin olduklarını unutmaya ve kültürel olarak birer “beyaz” olmaya zorlanırlar.
Molly ve Moly’nin kuzenleri olan Daisy ve Gracie’yi, görevliler zorla evlerinden alıp, “Moore River Yerli Merkezi” isimli yere götürürler.
Sefalet ve pislik içinde, birer mahkum hayatı yaşadıkları kamptan; parmaklıklı pencerelerinden, buz gibi soğuk ve sert yataklarından nefret ederek, kaderlerine boyun eğmeyip, kaçmaya karar verirler.
Evin yolunu bulabilmek için, 2000 kilometrelik tavşan geçirmeyen çiti takip ederler. Evlerine doğru, bir ay sürecek zorlu bir yolculuk onları beklemektedir.
Yaklaşık 100 bin çocuğun, ailelerinden koparılıp beyazların yanına verildiği program, Avustralya tarihinin kara lekelerinden biridir.
Avustralya hükümeti, 1997 yılında bu ayrımcı uygulama nedeniyle, Aborjinler’den özür dilemiştir