Besin gruplarında verilen porsiyonlar yetişkinlere göredir. Çocuk porsiyonları daha az olacaktır. Ancak süt grubundaki besinler, büyüme çağındakiler için çok önemlidir. Çocuk ve gençlerin süt ve ürünlerine olan gereksinmeleri yetişkinlerinkinden fazladır. Bu nedenle, gazoz ve kolalı içecekler satın almak yerine, çocuklarımızı süt, ayran gibi içecekleri tüketmeye alıştırmalıyız, teşvik etmeliyiz.
Bazı katkı maddeleri, besinlere Gıda Tüzüğünde belirlenen sınırlar içinde eklenseler de, alerjik tepkimelere yol açabilir. Bunlar arasında çips, buyon ve hazır çorbalara katılan monosodyum glutamat (MSG) ile bazı şekerleme, puding, jöle, meşrubata katılan boya maddeleri, özellikle hassas çocuklarda etkilidir, hatta hiperaktivite ve benzeri davranış bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle, çocuğunuzda kaynağı bilinemiyen alerjiler, normalin üstünde hareketlilik veya konsantrasyon eksikliği varsa, katkı maddeli yiyecekleri diyetinden çıkartmanız yararlı olacaktır. Genelde, çocukları mümkün olduğu kadar katkısız, doğal besinlerle beslemek en doğrusudur.
· Çiğ sütten yapılan taze peynir veya lor tüketilmesi sakıncalıdır. Bu tür ürünleri satın alırsak; ishal, verem, ’brucellosis’, tifo ve kolera gibi bir çok mikrobik hastalığa evimizin kapısını açmış oluruz.
· Et grubundaki besinler diğer gruptakilerden daha pahalıdır. Eğer bütçemiz sınırlıysa, bu gruptaki besinlerin daha ekonomik olanlarını seçebiliriz. Kıyma ve bonfilenin besin değeri aynıdır ama kıyma daha ucuzdur. Yumurta, en yüksek kaliteli proteine sahip olan besindir ama fiyatı ete göre daha uygundur. Hamsi, istavrit gibi balıklar mevsimlerinde ucuzdur ama besleyici değerleri pahalı balıklardan farklı değildir. Kurubaklagiller; tahıllarla beraber yendiğinde, öğünün protein kalitesi etinkine yaklaşır.
· Karaciğer vitamin ve minerallerin en iyi deposudur. Ancak, karaciğer, vitamin ve minerallerin yanında, toksinlerin de biriktiği bir organ olduğundan, haftada 1 porsiyondan fazlası tavsiye edilmez. Kuzunun ömrü danadan daha kısa olduğundan, toksin biriktirimi de daha azdır. Bu nedenle, kuzu ciğeri, dana ciğerine yeğlenmelidir.
· Ette kontrol damgası bulunmalı; yumurta, peynir ve yağ gibi besinler bilinen yerlerden alınmalıdır. Kalitesiz besinler sağlığımızı bozabilir.
· Seri tavuk üretimi yapan bazı firmalar, hayvan yemlerinin enerji düzeyini artırmak için, yemlere büyük restoranlardan artan yanmış yağları eklemektedirler. Yanan yağlar, kuvvetli kanser yapıcı maddeler içerdiğinden, bunun sonucunda tavukların bir kısmında kanserden ölüm gözlenmektedir. Bu maddeler, yağlarda bulunmasına rağmen, oksidasyona uğradıkları için suda çözünür hale geldiklerinden, kümes hayvanlarının kaslarına, oradan da bu hayvanları tüketen insanlara geçebilir. Bu nedenle, doğal ortamda doğal besinlerle yetişen tavuk ve hindiler daha güvenlidir.
· Rafine şeker yalnızca enerji verir başka hiç bir değeri yoktur. Üstelik diş çürümelerine neden olur. Sütlü, yumurtalı tatlılar, sadece un, şeker ve yağla yapılanlardan daha yararlıdır. Tatlı besinler içinde en değerlisi pekmezdir; enerji yanında, demir, kalsiyum ve B2 vitamininin de zengin kaynağıdır; kalp-damar ve kanserden korunmada yararlı bir antioksidan olan resveratrol içerir.
· Balın şifalı etkileri eskiden beri bilinmektedir; ancak etkin maddesinin ne olduğu henüz saptanamamıştır. Mikrop taşıma riskinden dolayı 1 yaşından küçük çocuklara tavsiye edilmez. Arı sütü, kanserden korur, inatçı kan trigliseritlerini düşürür, çocuklarda büyüme-gelişmeyi destekler, iştah açar. Ancak, piyasada taklitleri olduğundan güvenilir bir yerden satın alınmalıdır.
· Halk arasında, bazı meyve suları, jöle, puding ve şekerlemelerde kullanılan sitrik asitin (E330), kanser yaptığına dair yanlış bir kanı oluşturulmuştur. Sitrik asit; limon, portakal gibi meyvelerde doğal olarak bulunur. İnsan hücrelerinde enerji üretimi için varlığı şarttır. Bu güvenli katkı maddesinin, şimdiye kadar bilinen herhangi bir kanser destekleyici etkisi yoktur.
· Genetik değişime uğratılan tohumlardan, böcek ve küf gibi zararlılara dayanıklı, bozulmaları daha geç olan, tat ve aromaları iyileştirilmiş meyve ve sebzeler yetiştirilebilmektedir. Ancak, piyasada satılan ürünlerin hangisin genetik uygulamaya uğratıldığını şu anda bilemiyoruz. Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde üretilen ve Dünyaya pazarlanan soya fasulyesinin önemli bir kısmı genetik değişikliğe uğratılarak, soyanın yağ asitleri zeytin yağınınkine benzetilmektedir. Bu durumda, tüketici olarak, satın aldığımız soya yağının, elzem yağ asitlerinden mi zengin, yoksa zeytinyağında olduğu gibi tekli doymamış yağ asitlerinden mi zengin olduğunu bilemiyoruz.
· Pul biber, mısır, incir, fıstık, şam fıstık, ceviz gibi besinler uygun olmayan hasat, işleme ve depolama koşullarında küflenerek, aflatoksin gibi, karaciğer ve kemik iliği kanserleri riski yüksek zehirler (mikotoksinler) üretebilmektedir. Tüketici olarak, satın aldığımız besinlerin toksinli olup olmadıklarını anlamamız mümkün değildir. Gıda tüzüğümüzde, belli bir düzeyin üzerinde mikotoksin içeren besinlerin satışı yasaklanmakla birlikte, kontrolü zordur. Bu tür besinleri, toksin kontrolu yaptığını bildiğimiz firmalardan satın almaya özen gösterirsek, üreticiler de hasat/işleme/depolama aşamalarında daha titiz davranmak zorunda kalacaklardır.
· Besinleri satın alırken tüketici haklarımızı korumalıyız ve kullanmalıyız. Ürün etiketlerini incelemeli, tarihi geçmiş veya bozuk çıkan ürünleri, firmaya iade etmeliyiz. Sorun çıkartılırsa, ilgili sağlık kuruluşuna ve Tüketiciyi Koruma Derneğine bildirmeliyiz.
ÇOCUKLARDA HİPERAKTİVİTE
Hiperaktif bir çocuk sahibi olmak kimi zaman ebeveynler için oldukça zorlayıcı olabilir. Hiperaktif çocuklar diğerlerine göre gün içinde oldukça hareketli olurlar ve sürekli bir şeylerle uğraşırlar. Bu tür çocukları uzun süre sakin sakin otururken görmek neredeyse çok zordur.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir çocuğu hiperaktif olduğu için bazı terimlerle etiketlemeye çalışmak hiç doğru bir davranış şekli değildir. Çünkü çocuk bilinçli olarak veya isteyerek hiperaktif davranışlar göstermez. Yani hiperaktiflik çocuğun mizacı değildir. Onu bu şekilde davranmaya iten elbette ki çeşitli nedenler vardır.
Çocuklarda hiperaktivite belirtileri nelerdir?
Çocuklarda hiperaktivite belirtileri genelde şunlardır:
Hiperaktif çocuklar genelde gergin bir yapıda olurlar. İsteklerini sürekli ağlayarak ifade ederler. Gün içinde etrafı dağıtma özellikleri çok daha fazladır. En önemli özelliklerinden birisi çevredeki uyarıcılara aşırı derecede duyarlı olmalarıdır. Ayrıca dikkat eksikliği, dikkatinin çabuk dağılması, öğrenme güçlükleri, bir şeye konsantre olamama hiperaktivitenin belli özellikleri arasında sayılabilir. Hiperaktif çocukların akademik başarılarında da sorunlar görülebilmektedir
Çocuklarda hiperaktivitenin nedenleri nelerdir?
Bir çocuğun hiperaktif özellikler barındırması kendi seçimi değildir. O halde şunu belirtmek gerekir ki hiperaktivitenin belli nedenleri olabilmektedir. Bu konuda uzmanların belirttikleri nedenlerden birisi doğuştan gelen nedenler olabileceği yönündedir. Tiroid hormonlarıyla ilgili bir sorun çocukta hiperaktif özelliklerin gelişmesine yol açabilir. Ayrıca annenin gebelik sürecinde alkol, sigara gibi zararlı maddeler kullanmasının da çocukta hiperaktif özellikle oluşmasına yol açtığına dair elde bilimsel veriler mevcuttur.
Hiperaktivite oluşumunun başka nedenleri de olabilir. Mesela çocuğun hayatında önemli bir stres etkeninden dolayı hiperaktivite gelişmiş olabilir. Anne ve babadaki bazı psikolojik sorunlar çocukta hiperaktiviteye yol açabilir. Çocukla ebeveynleri arasındaki ilişki ve iletişim sorunu da böyle bir sorun doğurabilir.
Hiperaktif çocukları diğer çocuklardan ayıran diğer özellikler
Bazen ebeveynler ya da toplum her hareketli çocuğu hiperaktif olarak tanımlayabilmektedir. Esasında hareketlilik çocukların çoğunda vardır. Özellikle oyun oynarken. Fakat hiperaktif bir çocuğu diğerlerinden ayırmak için başka göstergelere de bakılabilir. Mesela hiperaktif bir çocuğun ebeveynlerin isteklerini yerine getirme konusunda pek beceri gösterdiği söylenemez. Bunları yerine getirirken sorun yaşar. Ebeveyninin söylediklerini pek dinlemez. Ayrıca dikkat eksikliğinden dolayı bir şeye uzun süre odaklanıp, ilgilenemez. Örneğin arkadaşlarıyla oyun oynarken oyundan çabuk sıkılıp başka şeylerle ilgilenebilir.
Ayrıca hiperahtif bir çocukta diğerlerine göre daha fazla ağlama davranışı görülür. Saldırgan özellikleri vardır. Çevresine zarar verebilir. Çok fazla konuşurlar. Başka insanların konuşmalarına da müdahale ederler. Diğer çocuklara göre oldukça gergindir. Bu tür özelliklerinden dolayı uyku problemleri de yaşıyor olabilirler. Daha az uyku uyuyordurlar. Uykusundan sık sık uyanabilirler. Davranışlarında dikkatsizdirler. Sık sık sakarlık yapabilir ve düşüncesiz davranışlar gösterebilirler. Oldukça inatçıdırlar ve bir şey üzerinde çok fazla ısrar ederler. Sıra bekleme konusunda sorun yaşarlar.
Hiperaktif çocuklar zamanı verimli kullanma konusunda diğer çocuklara göre daha başarısızdırlar. Diğer çocuklara göre oldukça dağınıktırlar. Düzenli yaşama konusunda istenilen davranışı pek gösteremezler. Genelde yemek konusunda da sorun yaşarlar. Özellikle iştahları pek iyi değildir. Aynı hataları sürekli tekrarlana eğilimi gösterirler. Hiperaktif çocuklar yaptıkları işlerdeki başarısızlıklarından dolayı özgüven sorunları da yaşarlar. Bu başarısızlıklar haliyle çocuğu olumsuz etkiler.
Hiperaktif bir çocuk kimi zaman hayatı anne ve babası için çekilmez hale getirebilirler. Fakat bunu çocuğun bilinçli olarak yapmadığını kabul edip çeşitli önlemlerle çocuğu daha uygun davranmaya sevk etmek mümkündür. Tabi çocuğa hiperaktiflik teşhisi ancak hekimin yapacağı kontrollerle konulabileceğini bilmek gerekir. Fakat ebeveynler de hiperaktiflik özellikler gösteren çocukları için bazı önlemleri de alabilirler.
Hiperaktif çocuk sahibi ebeveynlere öneriler
1. Yapılabilecek şeylerden bir tanesi çocuğun hareketliliğini çeşitli faydalı etkinliklere yönlendirmek olabilir. Bu şekilde çocuk bu faydalı etkinlikler yoluyla rahatlayabilir. Yap boz oyunları, hamur oyunları, müzik dinlemek, hikaye okumak, akşamları güzel bir banyo, masaj, resim yapma ve boyama gibi etkinlikler çocuğu rahatlatıp sakinleştirebilir.
2. Ebeveynlerin ev ortamını daha huzurlu ve yaşanılır hale getirmeleri gerekir. Sakin ve sessiz bir ortam oldukça faydalı olacaktır. Çocuğun yaşamını bir program dahilinde sürdürmesini sağlamak da yardımcı olacaktır. Yani uyku düzeni, yemek programı hep bir düzen halinde olursa çocuk için daha rahatlatıcı olacaktır.
3. Hiperaktif bir çocuğu mevcut durumundan dolayı hor görmek, kötü söz söylemek, azarlamak ve ceza vermek de hatalı bir davranış olur. Hiperaktif bir çocuk için elbette ki belli sınırlar çizilmelidir ve gerekli kontrolleri elden bırakmamak gerekir. Çünkü bu tür çocuklar için her zaman bir güvenlik riski bulunmaktadır.
4. Ebeveynler çocuklarıyla çeşitli etkinliklerle onların bir işi yapabilme ve dikkatini uzun süre tutabilmek yeteneklerini de geliştirmeye çalışmalıdırlar. Bu hemen olmayacaktır. Zaman içinde çocuk anne ve babasının yardımıyla bir olaya daha uzun süre odaklanabilme becerisini geliştirecektir.
5. Hiperaktif bir çocuk daha uzun süre dikkat gösterdiği zaman, bir işi daha iyi yapabildiği zaman, daha sessiz ve sakin durduğu zaman v.b. olumlu şeylerde övülmelidir ve cesaretlendirilmelidir. Bu çocuğu olumlu davranışı gösterme konusunda teşvik edecektir. Çocuğun cesaretini kıracak ve onu bir davranışı denemekten alıkoyacak sözlerden ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
6. Özelikle uyku zamanlarını iyi planlamak ve uyku zamanı çocuğun uykuya olan motivasyonunu bozacak etkenlerden uzak durmak gerekir. Bu konuda dış uyarıcıları olabildiğince minimize etmekte fayda vardır. Aksi halde uyku sorunları devam edecektir. Bilinmelidir ki çocuğun büyüyüp gelişmesinde yeterli ve kaliteli uykunun da önemi vardır.
7. Akşamları çocuğun uykusunu kaçıracak beslenme şekilleri de terk edilmelidir. Çocukta uyarıcı etkisi yapan besinler özellikle akşam vakitlerinde tüketilmemelidir. Ayrıca yine uykusunu kaçıracak hareketli aktivitelerden uzak durulmalıdır. Ev içinde çocuk için gerekli güvenlik önlemleri de alınmalıdır.
8. Hiperaktif bir çocuğu kesinlikle arkadaşlarından ayırmamak gerekir. Mümkün olduğunca onlarla birlikte oyunlara ve aktivitelere katılmasına izin verilmelidir. Hiperaktif diye bir çocuğu diğer çocuklardan ayırmak ve ayrı oynamasını istemek büyük hata olur. Bu çocuğun psikolojisini de olumsuz etkiler.
9. Ebeveynlerin çocukla birlikte zaman geçirmeleri de önemlidir. Bu zamanı bilinçli ve faydalı kullanmak gerekir. Çocukla sürekli iletişim halinde olunmalı ve onunla sözel iletişim kurulmalıdır. Bu sözel iletişim çocuğun söylenenleri dinleme ve anlama becerisini geliştirecektir. Ayrıca mümkünse çocuğu bir anaokuluna göndermek onun başka çocuklarla oynama becerisini, dinleme becerisini, iletişim becerisini kazandıracaktır.
Şunu kesinlikle göz ardı etmemek gerekir ki hiperaktiflik çocuğun kendi seçtiği bir durum değildir. Çocuğun hiperaktiflik özelliğinden dolayı ebeveynler ve çevredeki diğer insanlar çocuğa karşı asla olumsuz bir yargı ve tutum geliştirmemelidirler. Aksine çocuğa karşı sevecen ve şefkatli olunmalıdır.
Çocuk Eğitimi Çocuk Bakımı Çocuk Sağlığı Bebek ve Çocukla İlgili Her Türlü Bilgi İçin Tıklayınız
Bazı katkı maddeleri, besinlere Gıda Tüzüğünde belirlenen sınırlar içinde eklenseler de, alerjik tepkimelere yol açabilir. Bunlar arasında çips, buyon ve hazır çorbalara katılan monosodyum glutamat (MSG) ile bazı şekerleme, puding, jöle, meşrubata katılan boya maddeleri, özellikle hassas çocuklarda etkilidir, hatta hiperaktivite ve benzeri davranış bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle, çocuğunuzda kaynağı bilinemiyen alerjiler, normalin üstünde hareketlilik veya konsantrasyon eksikliği varsa, katkı maddeli yiyecekleri diyetinden çıkartmanız yararlı olacaktır. Genelde, çocukları mümkün olduğu kadar katkısız, doğal besinlerle beslemek en doğrusudur.
· Çiğ sütten yapılan taze peynir veya lor tüketilmesi sakıncalıdır. Bu tür ürünleri satın alırsak; ishal, verem, ’brucellosis’, tifo ve kolera gibi bir çok mikrobik hastalığa evimizin kapısını açmış oluruz.
· Et grubundaki besinler diğer gruptakilerden daha pahalıdır. Eğer bütçemiz sınırlıysa, bu gruptaki besinlerin daha ekonomik olanlarını seçebiliriz. Kıyma ve bonfilenin besin değeri aynıdır ama kıyma daha ucuzdur. Yumurta, en yüksek kaliteli proteine sahip olan besindir ama fiyatı ete göre daha uygundur. Hamsi, istavrit gibi balıklar mevsimlerinde ucuzdur ama besleyici değerleri pahalı balıklardan farklı değildir. Kurubaklagiller; tahıllarla beraber yendiğinde, öğünün protein kalitesi etinkine yaklaşır.
· Karaciğer vitamin ve minerallerin en iyi deposudur. Ancak, karaciğer, vitamin ve minerallerin yanında, toksinlerin de biriktiği bir organ olduğundan, haftada 1 porsiyondan fazlası tavsiye edilmez. Kuzunun ömrü danadan daha kısa olduğundan, toksin biriktirimi de daha azdır. Bu nedenle, kuzu ciğeri, dana ciğerine yeğlenmelidir.
· Ette kontrol damgası bulunmalı; yumurta, peynir ve yağ gibi besinler bilinen yerlerden alınmalıdır. Kalitesiz besinler sağlığımızı bozabilir.
· Seri tavuk üretimi yapan bazı firmalar, hayvan yemlerinin enerji düzeyini artırmak için, yemlere büyük restoranlardan artan yanmış yağları eklemektedirler. Yanan yağlar, kuvvetli kanser yapıcı maddeler içerdiğinden, bunun sonucunda tavukların bir kısmında kanserden ölüm gözlenmektedir. Bu maddeler, yağlarda bulunmasına rağmen, oksidasyona uğradıkları için suda çözünür hale geldiklerinden, kümes hayvanlarının kaslarına, oradan da bu hayvanları tüketen insanlara geçebilir. Bu nedenle, doğal ortamda doğal besinlerle yetişen tavuk ve hindiler daha güvenlidir.
· Rafine şeker yalnızca enerji verir başka hiç bir değeri yoktur. Üstelik diş çürümelerine neden olur. Sütlü, yumurtalı tatlılar, sadece un, şeker ve yağla yapılanlardan daha yararlıdır. Tatlı besinler içinde en değerlisi pekmezdir; enerji yanında, demir, kalsiyum ve B2 vitamininin de zengin kaynağıdır; kalp-damar ve kanserden korunmada yararlı bir antioksidan olan resveratrol içerir.
· Balın şifalı etkileri eskiden beri bilinmektedir; ancak etkin maddesinin ne olduğu henüz saptanamamıştır. Mikrop taşıma riskinden dolayı 1 yaşından küçük çocuklara tavsiye edilmez. Arı sütü, kanserden korur, inatçı kan trigliseritlerini düşürür, çocuklarda büyüme-gelişmeyi destekler, iştah açar. Ancak, piyasada taklitleri olduğundan güvenilir bir yerden satın alınmalıdır.
· Halk arasında, bazı meyve suları, jöle, puding ve şekerlemelerde kullanılan sitrik asitin (E330), kanser yaptığına dair yanlış bir kanı oluşturulmuştur. Sitrik asit; limon, portakal gibi meyvelerde doğal olarak bulunur. İnsan hücrelerinde enerji üretimi için varlığı şarttır. Bu güvenli katkı maddesinin, şimdiye kadar bilinen herhangi bir kanser destekleyici etkisi yoktur.
· Genetik değişime uğratılan tohumlardan, böcek ve küf gibi zararlılara dayanıklı, bozulmaları daha geç olan, tat ve aromaları iyileştirilmiş meyve ve sebzeler yetiştirilebilmektedir. Ancak, piyasada satılan ürünlerin hangisin genetik uygulamaya uğratıldığını şu anda bilemiyoruz. Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde üretilen ve Dünyaya pazarlanan soya fasulyesinin önemli bir kısmı genetik değişikliğe uğratılarak, soyanın yağ asitleri zeytin yağınınkine benzetilmektedir. Bu durumda, tüketici olarak, satın aldığımız soya yağının, elzem yağ asitlerinden mi zengin, yoksa zeytinyağında olduğu gibi tekli doymamış yağ asitlerinden mi zengin olduğunu bilemiyoruz.
· Pul biber, mısır, incir, fıstık, şam fıstık, ceviz gibi besinler uygun olmayan hasat, işleme ve depolama koşullarında küflenerek, aflatoksin gibi, karaciğer ve kemik iliği kanserleri riski yüksek zehirler (mikotoksinler) üretebilmektedir. Tüketici olarak, satın aldığımız besinlerin toksinli olup olmadıklarını anlamamız mümkün değildir. Gıda tüzüğümüzde, belli bir düzeyin üzerinde mikotoksin içeren besinlerin satışı yasaklanmakla birlikte, kontrolü zordur. Bu tür besinleri, toksin kontrolu yaptığını bildiğimiz firmalardan satın almaya özen gösterirsek, üreticiler de hasat/işleme/depolama aşamalarında daha titiz davranmak zorunda kalacaklardır.
· Besinleri satın alırken tüketici haklarımızı korumalıyız ve kullanmalıyız. Ürün etiketlerini incelemeli, tarihi geçmiş veya bozuk çıkan ürünleri, firmaya iade etmeliyiz. Sorun çıkartılırsa, ilgili sağlık kuruluşuna ve Tüketiciyi Koruma Derneğine bildirmeliyiz.
ÇOCUKLARDA HİPERAKTİVİTE
Hiperaktif bir çocuk sahibi olmak kimi zaman ebeveynler için oldukça zorlayıcı olabilir. Hiperaktif çocuklar diğerlerine göre gün içinde oldukça hareketli olurlar ve sürekli bir şeylerle uğraşırlar. Bu tür çocukları uzun süre sakin sakin otururken görmek neredeyse çok zordur.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir çocuğu hiperaktif olduğu için bazı terimlerle etiketlemeye çalışmak hiç doğru bir davranış şekli değildir. Çünkü çocuk bilinçli olarak veya isteyerek hiperaktif davranışlar göstermez. Yani hiperaktiflik çocuğun mizacı değildir. Onu bu şekilde davranmaya iten elbette ki çeşitli nedenler vardır.
Çocuklarda hiperaktivite belirtileri nelerdir?
Çocuklarda hiperaktivite belirtileri genelde şunlardır:
Hiperaktif çocuklar genelde gergin bir yapıda olurlar. İsteklerini sürekli ağlayarak ifade ederler. Gün içinde etrafı dağıtma özellikleri çok daha fazladır. En önemli özelliklerinden birisi çevredeki uyarıcılara aşırı derecede duyarlı olmalarıdır. Ayrıca dikkat eksikliği, dikkatinin çabuk dağılması, öğrenme güçlükleri, bir şeye konsantre olamama hiperaktivitenin belli özellikleri arasında sayılabilir. Hiperaktif çocukların akademik başarılarında da sorunlar görülebilmektedir
Çocuklarda hiperaktivitenin nedenleri nelerdir?
Bir çocuğun hiperaktif özellikler barındırması kendi seçimi değildir. O halde şunu belirtmek gerekir ki hiperaktivitenin belli nedenleri olabilmektedir. Bu konuda uzmanların belirttikleri nedenlerden birisi doğuştan gelen nedenler olabileceği yönündedir. Tiroid hormonlarıyla ilgili bir sorun çocukta hiperaktif özelliklerin gelişmesine yol açabilir. Ayrıca annenin gebelik sürecinde alkol, sigara gibi zararlı maddeler kullanmasının da çocukta hiperaktif özellikle oluşmasına yol açtığına dair elde bilimsel veriler mevcuttur.
Hiperaktivite oluşumunun başka nedenleri de olabilir. Mesela çocuğun hayatında önemli bir stres etkeninden dolayı hiperaktivite gelişmiş olabilir. Anne ve babadaki bazı psikolojik sorunlar çocukta hiperaktiviteye yol açabilir. Çocukla ebeveynleri arasındaki ilişki ve iletişim sorunu da böyle bir sorun doğurabilir.
Hiperaktif çocukları diğer çocuklardan ayıran diğer özellikler
Bazen ebeveynler ya da toplum her hareketli çocuğu hiperaktif olarak tanımlayabilmektedir. Esasında hareketlilik çocukların çoğunda vardır. Özellikle oyun oynarken. Fakat hiperaktif bir çocuğu diğerlerinden ayırmak için başka göstergelere de bakılabilir. Mesela hiperaktif bir çocuğun ebeveynlerin isteklerini yerine getirme konusunda pek beceri gösterdiği söylenemez. Bunları yerine getirirken sorun yaşar. Ebeveyninin söylediklerini pek dinlemez. Ayrıca dikkat eksikliğinden dolayı bir şeye uzun süre odaklanıp, ilgilenemez. Örneğin arkadaşlarıyla oyun oynarken oyundan çabuk sıkılıp başka şeylerle ilgilenebilir.
Ayrıca hiperahtif bir çocukta diğerlerine göre daha fazla ağlama davranışı görülür. Saldırgan özellikleri vardır. Çevresine zarar verebilir. Çok fazla konuşurlar. Başka insanların konuşmalarına da müdahale ederler. Diğer çocuklara göre oldukça gergindir. Bu tür özelliklerinden dolayı uyku problemleri de yaşıyor olabilirler. Daha az uyku uyuyordurlar. Uykusundan sık sık uyanabilirler. Davranışlarında dikkatsizdirler. Sık sık sakarlık yapabilir ve düşüncesiz davranışlar gösterebilirler. Oldukça inatçıdırlar ve bir şey üzerinde çok fazla ısrar ederler. Sıra bekleme konusunda sorun yaşarlar.
Hiperaktif çocuklar zamanı verimli kullanma konusunda diğer çocuklara göre daha başarısızdırlar. Diğer çocuklara göre oldukça dağınıktırlar. Düzenli yaşama konusunda istenilen davranışı pek gösteremezler. Genelde yemek konusunda da sorun yaşarlar. Özellikle iştahları pek iyi değildir. Aynı hataları sürekli tekrarlana eğilimi gösterirler. Hiperaktif çocuklar yaptıkları işlerdeki başarısızlıklarından dolayı özgüven sorunları da yaşarlar. Bu başarısızlıklar haliyle çocuğu olumsuz etkiler.
Hiperaktif bir çocuk kimi zaman hayatı anne ve babası için çekilmez hale getirebilirler. Fakat bunu çocuğun bilinçli olarak yapmadığını kabul edip çeşitli önlemlerle çocuğu daha uygun davranmaya sevk etmek mümkündür. Tabi çocuğa hiperaktiflik teşhisi ancak hekimin yapacağı kontrollerle konulabileceğini bilmek gerekir. Fakat ebeveynler de hiperaktiflik özellikler gösteren çocukları için bazı önlemleri de alabilirler.
Hiperaktif çocuk sahibi ebeveynlere öneriler
1. Yapılabilecek şeylerden bir tanesi çocuğun hareketliliğini çeşitli faydalı etkinliklere yönlendirmek olabilir. Bu şekilde çocuk bu faydalı etkinlikler yoluyla rahatlayabilir. Yap boz oyunları, hamur oyunları, müzik dinlemek, hikaye okumak, akşamları güzel bir banyo, masaj, resim yapma ve boyama gibi etkinlikler çocuğu rahatlatıp sakinleştirebilir.
2. Ebeveynlerin ev ortamını daha huzurlu ve yaşanılır hale getirmeleri gerekir. Sakin ve sessiz bir ortam oldukça faydalı olacaktır. Çocuğun yaşamını bir program dahilinde sürdürmesini sağlamak da yardımcı olacaktır. Yani uyku düzeni, yemek programı hep bir düzen halinde olursa çocuk için daha rahatlatıcı olacaktır.
3. Hiperaktif bir çocuğu mevcut durumundan dolayı hor görmek, kötü söz söylemek, azarlamak ve ceza vermek de hatalı bir davranış olur. Hiperaktif bir çocuk için elbette ki belli sınırlar çizilmelidir ve gerekli kontrolleri elden bırakmamak gerekir. Çünkü bu tür çocuklar için her zaman bir güvenlik riski bulunmaktadır.
4. Ebeveynler çocuklarıyla çeşitli etkinliklerle onların bir işi yapabilme ve dikkatini uzun süre tutabilmek yeteneklerini de geliştirmeye çalışmalıdırlar. Bu hemen olmayacaktır. Zaman içinde çocuk anne ve babasının yardımıyla bir olaya daha uzun süre odaklanabilme becerisini geliştirecektir.
5. Hiperaktif bir çocuk daha uzun süre dikkat gösterdiği zaman, bir işi daha iyi yapabildiği zaman, daha sessiz ve sakin durduğu zaman v.b. olumlu şeylerde övülmelidir ve cesaretlendirilmelidir. Bu çocuğu olumlu davranışı gösterme konusunda teşvik edecektir. Çocuğun cesaretini kıracak ve onu bir davranışı denemekten alıkoyacak sözlerden ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
6. Özelikle uyku zamanlarını iyi planlamak ve uyku zamanı çocuğun uykuya olan motivasyonunu bozacak etkenlerden uzak durmak gerekir. Bu konuda dış uyarıcıları olabildiğince minimize etmekte fayda vardır. Aksi halde uyku sorunları devam edecektir. Bilinmelidir ki çocuğun büyüyüp gelişmesinde yeterli ve kaliteli uykunun da önemi vardır.
7. Akşamları çocuğun uykusunu kaçıracak beslenme şekilleri de terk edilmelidir. Çocukta uyarıcı etkisi yapan besinler özellikle akşam vakitlerinde tüketilmemelidir. Ayrıca yine uykusunu kaçıracak hareketli aktivitelerden uzak durulmalıdır. Ev içinde çocuk için gerekli güvenlik önlemleri de alınmalıdır.
8. Hiperaktif bir çocuğu kesinlikle arkadaşlarından ayırmamak gerekir. Mümkün olduğunca onlarla birlikte oyunlara ve aktivitelere katılmasına izin verilmelidir. Hiperaktif diye bir çocuğu diğer çocuklardan ayırmak ve ayrı oynamasını istemek büyük hata olur. Bu çocuğun psikolojisini de olumsuz etkiler.
9. Ebeveynlerin çocukla birlikte zaman geçirmeleri de önemlidir. Bu zamanı bilinçli ve faydalı kullanmak gerekir. Çocukla sürekli iletişim halinde olunmalı ve onunla sözel iletişim kurulmalıdır. Bu sözel iletişim çocuğun söylenenleri dinleme ve anlama becerisini geliştirecektir. Ayrıca mümkünse çocuğu bir anaokuluna göndermek onun başka çocuklarla oynama becerisini, dinleme becerisini, iletişim becerisini kazandıracaktır.
Şunu kesinlikle göz ardı etmemek gerekir ki hiperaktiflik çocuğun kendi seçtiği bir durum değildir. Çocuğun hiperaktiflik özelliğinden dolayı ebeveynler ve çevredeki diğer insanlar çocuğa karşı asla olumsuz bir yargı ve tutum geliştirmemelidirler. Aksine çocuğa karşı sevecen ve şefkatli olunmalıdır.
Çocuk Eğitimi Çocuk Bakımı Çocuk Sağlığı Bebek ve Çocukla İlgili Her Türlü Bilgi İçin Tıklayınız
Son düzenleme: