Biraz fazla rahatsınız.
Ben de sizin gibi hiçbir zaman düğün, gelinlik hevesi ile yanıp tutuşmadım.
Sade nikah olsun diye bayağı da direttim.
Ama düğünün ertesi günü tüm pişmanlıklarım başladı.
Keşke uğraşsaydım, keşke bana ve zevklerime yakışır bir şekilde tamamlasaydım diye.
Mesela düğün yeri mekanla anlaşmakla bitmiyor, süsleme için ayrı bir organizatörle görüşüp tema belirliyorsunuz.
Aslında şöyle söyleyeyim, her şey bir paket.
Gelin ve damadın zevklerine uygun bir biçimde ikramlardan, süslemeye, seçilen şarkılardan gelinlik el çiçeğine verilen hatıralıklara, araba süslemesine, fotoğraf çekim konseptine kadar bütün olması gereken bir paket.
Ama ben de sizin gibi, uğraşmamak ve kendimi yormamak adına, ilk ne gösterildiyse tamam deyip geçtim.
Pişmanlığımın sebebi ise, düğünümde o kadar mutluydum ki, dönüp o fotoğraflara baktığımda mutluluğuma yakışır bir şekilde hayatımın en özel günüyle ilgilenmediğimi farkettim.
Gelinliğimin potluğu, sahne süslemesi, kullanılan çiçeklerin en sevmediklerim oluşu, doğru düzgün bir nikah standına bile sahip olmayışım falan filan.
Her ne kadar mükemmele yakın bir düğüne sahip olsam dahi, o fotoğraflara evimde yer veremiyorum, görmek dahi istemiyorum çünkü ben ve damat hariç hiçbir şey gözüme güzel gelemiyor.
Resmen oraya gökten düşmüş gibiyiz...
Size de özellikle detaylarıyla anlattım ki, benim gibi yapmayın.
Sırf istemiyorsunuz diye zaman ayırmazlık etmeyin, sadece kendinizin beğendiği şeylere yer verin.