delirttin beni hocaa

Yani şu konudaki yorumları okudum da hakikaten insanların tutumlarına anlam veremiyorum. Konu sahibi mi dersiniz, yorum yapan öğretmenler mi dersiniz neresinden tutsanız elinizde kalıyor...
Öncelikle konu sahibi hanımefendi; çocuğunuza bu tür cezalar verilmesi doğru değil, hatta ilerde okuldan derslerden ve tüm öğretmenlerden soğuyarak belki geleceğinin temelleri şimdiden hasarlı hayata devam ediyor. Bu cezaların senelerdir sürdüğünü söylüyorsunuz, günlerce tenefüs cezası, okullar açılalı kaç ay oldu 1 kere beden eğitimi dersine çıkmışlar vs bunlara daha ilk seferinde müdahale etmeniz gerekirdi. İlkinde öğretmenle konuşarak, ikincisinde okul müdürüyle görüşerek, devamı halinde milli eğitim müdürlüğüne ya da bimere şikayet ederek. Ve bunu yasal dürüst bir şekilde nedenleriyle arkasında durarak yapmanız gerekirdi, evrakta sahtecilik yanlış isim vermek bunlar zaten çok çok yanlış hareketler.
Öğretmen arkadaşlar, bundan sonrasını size yazdım. Lütfen öğrencilerinize böyle cezalar vermeyin, bunların doğruluğunu savunmayın... Sizin yapmanız gerekenler öğrencinin velisiyle görüşmek, çözüm bulunamazsa okulun rehberlik öğretmenleriyle yalnızca suçu işlemiş çocukla (suçsuz tüm sınıf değil) problemin çözümü için iletişim kurmak, en olmadı disiplin kuruluna başvurmak. Ders esnasında birşeyler yiyip içmenin yasak olduğu bunu kesin kurallar ve yaptırımlarının neler olduğu konusunda çocuklarla konuşup anlaşabilir otoritenizi sağlayabilirsiniz ama tenefüste su içmelerine, tuvalete gitmelerine ya da tenefüs gibi nefes almak fırsatları olan molalarını ellerinden alamazsınız. Konu sahibi zaten bunların tüm gün sürdüğünden şikayetçi ders esnasında zaten birşey yenip içilmez bu konusa herkes hemfikir. Bir de 40 öğrenciyle uğraşmanın zorluğundan, annelerin evlerinde 2 çocukla uğraşamadıklarından şikayet eden öğretmen arkadaşlar; bu işi kabul ederken Türkiye'deki okulların doluluğunu, sınıfların 40 küsür öğrenciyle ders yaptıklarını, bazı sıralarda 3erli oturduklarını, çocukların ne denli hareketli olduklarını mezun olup atanana kadar biliyor olmanı gerekirdi. Bu işi yapmaya karar vermişseniz bu şartları kabul etmiş sayılmıyor musunuz? Eğitim fakültesinde bu tür durumlar karşısında öğrenciye nasıl yaklaşmak gerektiği konusunda bir eğitim verilmiyor mu? Yoksa istediğiniz gibi ceza verin elbet uslanırlar şeklinde mi öğretiyorlar?
Elbette kolay değildir annelerin yeri gelip söz anlatamadığı ufaklıklarla ders işlemek, ama herkesin yavrusu da kendine dünyanın en güzel çocuğudur. Çünkü onu dokuz ay karnında taşıyıp her türlü sıkıntısını vücudunun her hücresinde hissediyor anneler, elbet aranızda anne olup bu duyguyu tadan vardır. Ve kimse benim gözümden sakındığım çocuğumun geleceğini derinden etkileyecek cezalar veremez kusura bakmayın, verene de konu sahibine tavsiye ettiklerimi uygularım.
Ne acı; dünyanın en masumlarıyken kendi elimizle çocukları hayattan soğutuyoruz, anneler, babalar, öğretmenler... Bilselerdi yapmazlardı, sonuçlarını bilmelerini, öğrenmelerini sağlayın, en kalıcı çözüm her daim budur.
 
Yani şu konudaki yorumları okudum da hakikaten insanların tutumlarına anlam veremiyorum. Konu sahibi mi dersiniz, yorum yapan öğretmenler mi dersiniz neresinden tutsanız elinizde kalıyor...
Öncelikle konu sahibi hanımefendi; çocuğunuza bu tür cezalar verilmesi doğru değil, hatta ilerde okuldan derslerden ve tüm öğretmenlerden soğuyarak belki geleceğinin temelleri şimdiden hasarlı hayata devam ediyor. Bu cezaların senelerdir sürdüğünü söylüyorsunuz, günlerce tenefüs cezası, okullar açılalı kaç ay oldu 1 kere beden eğitimi dersine çıkmışlar vs bunlara daha ilk seferinde müdahale etmeniz gerekirdi. İlkinde öğretmenle konuşarak, ikincisinde okul müdürüyle görüşerek, devamı halinde milli eğitim müdürlüğüne ya da bimere şikayet ederek. Ve bunu yasal dürüst bir şekilde nedenleriyle arkasında durarak yapmanız gerekirdi, evrakta sahtecilik yanlış isim vermek bunlar zaten çok çok yanlış hareketler.
Öğretmen arkadaşlar, bundan sonrasını size yazdım. Lütfen öğrencilerinize böyle cezalar vermeyin, bunların doğruluğunu savunmayın... Sizin yapmanız gerekenler öğrencinin velisiyle görüşmek, çözüm bulunamazsa okulun rehberlik öğretmenleriyle yalnızca suçu işlemiş çocukla (suçsuz tüm sınıf değil) problemin çözümü için iletişim kurmak, en olmadı disiplin kuruluna başvurmak. Ders esnasında birşeyler yiyip içmenin yasak olduğu bunu kesin kurallar ve yaptırımlarının neler olduğu konusunda çocuklarla konuşup anlaşabilir otoritenizi sağlayabilirsiniz ama tenefüste su içmelerine, tuvalete gitmelerine ya da tenefüs gibi nefes almak fırsatları olan molalarını ellerinden alamazsınız. Konu sahibi zaten bunların tüm gün sürdüğünden şikayetçi ders esnasında zaten birşey yenip içilmez bu konusa herkes hemfikir. Bir de 40 öğrenciyle uğraşmanın zorluğundan, annelerin evlerinde 2 çocukla uğraşamadıklarından şikayet eden öğretmen arkadaşlar; bu işi kabul ederken Türkiye'deki okulların doluluğunu, sınıfların 40 küsür öğrenciyle ders yaptıklarını, bazı sıralarda 3erli oturduklarını, çocukların ne denli hareketli olduklarını mezun olup atanana kadar biliyor olmanı gerekirdi. Bu işi yapmaya karar vermişseniz bu şartları kabul etmiş sayılmıyor musunuz? Eğitim fakültesinde bu tür durumlar karşısında öğrenciye nasıl yaklaşmak gerektiği konusunda bir eğitim verilmiyor mu? Yoksa istediğiniz gibi ceza verin elbet uslanırlar şeklinde mi öğretiyorlar?
Elbette kolay değildir annelerin yeri gelip söz anlatamadığı ufaklıklarla ders işlemek, ama herkesin yavrusu da kendine dünyanın en güzel çocuğudur. Çünkü onu dokuz ay karnında taşıyıp her türlü sıkıntısını vücudunun her hücresinde hissediyor anneler, elbet aranızda anne olup bu duyguyu tadan vardır. Ve kimse benim gözümden sakındığım çocuğumun geleceğini derinden etkileyecek cezalar veremez kusura bakmayın, verene de konu sahibine tavsiye ettiklerimi uygularım.
Ne acı; dünyanın en masumlarıyken kendi elimizle çocukları hayattan soğutuyoruz, anneler, babalar, öğretmenler... Bilselerdi yapmazlardı, sonuçlarını bilmelerini, öğrenmelerini sağlayın, en kalıcı çözüm her daim budur.
Ya psikoloji öyle su icemedim dur bozulayim , teneffüse cikamadim derinden etkileneyim tarzı bir şey değil .
Onun disinda bu kadar hassas yetistirdiginiz cocuklarinizin gerçek dünyayla tanıştığı ani çok merak ediyorum .
 
Ya psikoloji öyle su icemedim dur bozulayim , teneffüse cikamadim derinden etkileneyim tarzı bir şey değil .
Onun disinda bu kadar hassas yetistirdiginiz cocuklarinizin gerçek dünyayla tanıştığı ani çok merak ediyorum .
Size göre değildir, sizin çocuğunuza göre değildir, başkasının çocuğuna göre çok ciddi bir durumdur. Bunu bilemezsiniz. Öğretim hayatınız boyunca kaç çocuğa negatif etkide bulunduğunuzu bilemezsiniz, kaldı ki tek bir çocuğun bile bundan etkilenmesi öğretmenin boynuna vebaldir. En yakın örnek eşim. İlkokul öğretmeninin haksız ceza vermesi, öğrenci kayırması, annesi takip eden öğrenciye canım gülüm demesi, diğerlerine serseri muamele yapması yüzünden öğretmenlerden nefret ederek büyümüş, o öğretmeni kitap okutturduğu için kitap okumaktan nefret ederek büyümüş, bütün gelecekle alakalı atacağı adımlar o öğretmen yüzünden geri gitmiş. Şimdi bu öğretmene olsun canım mı demek lazım? Gerçek dünyaya hiç bir çocuk öyle hazırlanılmaz. Bazı çocuklar gerçekliklerin içinde doğmalarına rağmen bazılarının sınavının henüz başlamamış olması da o çocukların yetiştirilmesiyle alakalı değil. Anne ve babalar karakteri sağlam oluşturursa o çocuğa gerçek hayatta hiçbirşey olmaz. Karakter de ceza verilerek oluşturulmaz.
 
Size göre değildir, sizin çocuğunuza göre değildir, başkasının çocuğuna göre çok ciddi bir durumdur. Bunu bilemezsiniz. Öğretim hayatınız boyunca kaç çocuğa negatif etkide bulunduğunuzu bilemezsiniz, kaldı ki tek bir çocuğun bile bundan etkilenmesi öğretmenin boynuna vebaldir. En yakın örnek eşim. İlkokul öğretmeninin haksız ceza vermesi, öğrenci kayırması, annesi takip eden öğrenciye canım gülüm demesi, diğerlerine serseri muamele yapması yüzünden öğretmenlerden nefret ederek büyümüş, o öğretmeni kitap okutturduğu için kitap okumaktan nefret ederek büyümüş, bütün gelecekle alakalı atacağı adımlar o öğretmen yüzünden geri gitmiş. Şimdi bu öğretmene olsun canım mı demek lazım? Gerçek dünyaya hiç bir çocuk öyle hazırlanılmaz. Bazı çocuklar gerçekliklerin içinde doğmalarına rağmen bazılarının sınavının henüz başlamamış olması da o çocukların yetiştirilmesiyle alakalı değil. Anne ve babalar karakteri sağlam oluşturursa o çocuğa gerçek hayatta hiçbirşey olmaz. Karakter de ceza verilerek oluşturulmaz.
Bu sorun öğretmenden kaynaklanmiyor . öğretmen tetiklemis sadece.
Ya esiniz çok zayıf bir insan veya anne babası okul çağına kadar yanlış yetiştirdi . öğretmen sebep olmasaydı başka bir şey sebep olacaktı esiniz yine duygusal olarak zayıf bir insan olacaktı .
 
Bu sorun öğretmenden kaynaklanmiyor . öğretmen tetiklemis sadece.
Ya esiniz çok zayıf bir insan veya anne babası okul çağına kadar yanlış yetiştirdi . öğretmen sebep olmasaydı başka bir şey sebep olacaktı esiniz yine duygusal olarak zayıf bir insan olacaktı .
İşin asıl garip tarafı odur ki eşim kesinlikle duygusal açıdan zayıf bir insan değil sadece adalet duygusu çok gelişmiş bir insan. Ödev verdiği soruyu eşim yapamadığı için, sorabileceği eğitimli anne babası olmadığı için yapmayınca tokat yemiş, aynı soruyu annesi okul aile birliği üyesi çocuk yapmadığı için olsun yavrum demiş bu öğretmen. Bu eşimin duygusal anlamda zayıf olduğunu mu gösterir 2. sınıf öğrencisiyken hem de ? Eğer böyle düşünüyorsanız hakikaten çocuk psikolojisi hakkında bilginiz yokmuş derim. Bunlar sadece örneklerin birkaçı. O dönem için eti senin kemiği benim normaldi. Şuan anneler daha bilinçli ama çocuklar aynı masumiyette inanın. Eşim seneler sonra benim yardımımla ve bazı şahit olduğu iyi eğitim veren öğretmenler yardımıyla bu sıkıntıları aştı. Peki ya aşamayanlar? Bu olaylar bir çocuğun haksılık karşısında asla tahammül etmemesini öğretmiş ancak okul ve okul hayatından ve orada geçirdiği her günden nefret etmesini sağlamış. Sahiden artıya mı geçmiştir bu öğrenci?
 
Size göre değildir, sizin çocuğunuza göre değildir, başkasının çocuğuna göre çok ciddi bir durumdur. Bunu bilemezsiniz. Öğretim hayatınız boyunca kaç çocuğa negatif etkide bulunduğunuzu bilemezsiniz, kaldı ki tek bir çocuğun bile bundan etkilenmesi öğretmenin boynuna vebaldir. En yakın örnek eşim. İlkokul öğretmeninin haksız ceza vermesi, öğrenci kayırması, annesi takip eden öğrenciye canım gülüm demesi, diğerlerine serseri muamele yapması yüzünden öğretmenlerden nefret ederek büyümüş, o öğretmeni kitap okutturduğu için kitap okumaktan nefret ederek büyümüş, bütün gelecekle alakalı atacağı adımlar o öğretmen yüzünden geri gitmiş. Şimdi bu öğretmene olsun canım mı demek lazım? Gerçek dünyaya hiç bir çocuk öyle hazırlanılmaz. Bazı çocuklar gerçekliklerin içinde doğmalarına rağmen bazılarının sınavının henüz başlamamış olması da o çocukların yetiştirilmesiyle alakalı değil. Anne ve babalar karakteri sağlam oluşturursa o çocuğa gerçek hayatta hiçbirşey olmaz. Karakter de ceza verilerek oluşturulmaz.

İlkokulda sıra dayağı da yedik
Sürekli azarlandım da
Hoca çalışkanları kayırdı da
Neler neler

Ama bakın şimdi Öğretmen oldum

Geleceğimi kimseye endekslemedim

Hiçbir öğretmenden beni pohpohlamasını beklemedim

Kitap okumayı da çok seviyorum

Kırtasiye ve kitap mağazalarında 10 saat geçirebilirim

Bunlar bahane değil

Hiçbir öğretmen eğitim fakültesine giderken kimsenin çocuğunun şımarıklığını çekmeyi kabul ederek gitmiyor

Burada şımarık kelimesini konu sahibinin çocuğu için kullanmadım

Çok var böyle

Staj yaparken çok farkli öğrenciler gördüm

Bazısına canım balım kar etmiyor

Hoca susturmaktan ders işleyemiyordu

Bel altı konuşan utanma bilmeyen çocuklar vardı

Kimse kimseye işini öğretmemeli
 
Hanımlar benim derdim oğlumun öğretmeni.kadin ceza vermekten xevkmi alıyor ne.sanki öğrencileri dizginleyemedigiiiçin direkli hakka giren cezalar veriyor.halbuki bu onun problemi.mesela çocuklar sessiz olmaz çok konuşurlarsa 2 hafta 3 hafta ceza beden dersine çıkmama cezası.bi kaç öğrenci sulari yere dökmüş bütün sınıfı dahil ederek sularını toplayıp susuz bırakma cezası.derste konustuklari icin gunlerce tenefuse cikmama cezasii.yani oglum cok uzuluyo ve ogretmene kiziyo.napsam benmi abartiyorum cocugu okula giden anneler ozellikle siz beni anlarsiniz.bi akil verin.mudure dilekce yazmayi dusunuyorum.dikkate alinirmii sizce.napmaliyim
Bence öğretmenle konuşun önce anlarsa anlamazsa müdürle konuşun tamam ceza veriyorlarda su içmemek ne demek
 
İlkokulda sıra dayağı da yedik
Sürekli azarlandım da
Hoca çalışkanları kayırdı da
Neler neler

Ama bakın şimdi Öğretmen oldum

Geleceğimi kimseye endekslemedim

Hiçbir öğretmenden beni pohpohlamasını beklemedim

Kitap okumayı da çok seviyorum

Kırtasiye ve kitap mağazalarında 10 saat geçirebilirim

Bunlar bahane değil

Hiçbir öğretmen eğitim fakültesine giderken kimsenin çocuğunun şımarıklığını çekmeyi kabul ederek gitmiyor

Burada şımarık kelimesini konu sahibinin çocuğu için kullanmadım

Çok var böyle

Staj yaparken çok farkli öğrenciler gördüm

Bazısına canım balım kar etmiyor

Hoca susturmaktan ders işleyemiyordu

Bel altı konuşan utanma bilmeyen çocuklar vardı

Kimse kimseye işini öğretmemeli
Az önceki verdiğim cevabın örneğisiniz demekki. Her çocuk bir değil, herkesin çocukluğu bir değil. Ama öğretmenlerin yapması ve yapmaması gerekenler var. Ben yazdığım hiç bir mesajda çocuklar pohpohlansın şımartılsın demedim. Bel altı konuşan ve yaptırımdan anlamayan çocukları daha profesyonel makamlara sevk edebilirsiniz. Benim savunduğum şey ve sizin bahsettiğiniz şeyler çok farklı. Kimseye işini öğretme gibi bir çabam yok, davranışlar konusunda konuşuyoruz. Bu her alan için geçerli. Çocuğu azarlayan bir doktor da olsa haksız ceza veren bir otobüs şöförü de olsa tepkim ve düşüncem değişmez. Onlara tıp ve motor konusunda iş öğretmediğim gibi hiç bir öğretmene de iş öğretmiyorum. Bu muameleye maruz kalan yarın benim çocuğum da olabilir, bu konudaki yanlış yaklaşımdan bahsediyorum.
 
İşin asıl garip tarafı odur ki eşim kesinlikle duygusal açıdan zayıf bir insan değil sadece adalet duygusu çok gelişmiş bir insan. Ödev verdiği soruyu eşim yapamadığı için, sorabileceği eğitimli anne babası olmadığı için yapmayınca tokat yemiş, aynı soruyu annesi okul aile birliği üyesi çocuk yapmadığı için olsun yavrum demiş bu öğretmen. Bu eşimin duygusal anlamda zayıf olduğunu mu gösterir 2. sınıf öğrencisiyken hem de ? Eğer böyle düşünüyorsanız hakikaten çocuk psikolojisi hakkında bilginiz yokmuş derim. Bunlar sadece örneklerin birkaçı. O dönem için eti senin kemiği benim normaldi. Şuan anneler daha bilinçli ama çocuklar aynı masumiyette inanın. Eşim seneler sonra benim yardımımla ve bazı şahit olduğu iyi eğitim veren öğretmenler yardımıyla bu sıkıntıları aştı. Peki ya aşamayanlar? Bu olaylar bir çocuğun haksılık karşısında asla tahammül etmemesini öğretmiş ancak okul ve okul hayatından ve orada geçirdiği her günden nefret etmesini sağlamış. Sahiden artıya mı geçmiştir bu öğrenci?
Peki bu anlattığınız örneğin konuyla alakası ne ?
Esiniz tokat yemiş bilmem ne olmuş .
Konuda ne diyor ? su şişeleri toplanmış, tenefuse cikamamislar .
Aynı şey mi sizce ?
 
Peki bu anlattığınız örneğin konuyla alakası ne ?
Esiniz tokat yemiş bilmem ne olmuş .
Konuda ne diyor ? su şişeleri toplanmış, tenefuse cikamamislar .
Aynı şey mi sizce ?
Konuyla alakası savunduğunuz ceza sistemi. Ne yazık sizinle ve sizin gibi düşünceye sahip olan öğretmenlerle asla aynı paydada buluşamayacağım. Benim bu konudaki tavrım budur. Cezayla çocuk eğitilmez. Eğitilmeye kalkılırsa da bazı çocuklarda hayatı etkileyen sorunlara sebep olabilir. İster fiziki şiddet ister psikolojik şiddet hepsine karşıyım ve düşüncem ve davranışlarım da bu yönde.
 
Konuyla alakası savunduğunuz ceza sistemi. Ne yazık sizinle ve sizin gibi düşünceye sahip olan öğretmenlerle asla aynı paydada buluşamayacağım. Benim bu konudaki tavrım budur. Cezayla çocuk eğitilmez. Eğitilmeye kalkılırsa da bazı çocuklarda hayatı etkileyen sorunlara sebep olabilir. İster fiziki şiddet ister psikolojik şiddet hepsine karşıyım ve düşüncem ve davranışlarım da bu yönde.
Ben öğretmen değilim ?
 
Ben öğretmen değilim ?
Mesajlarınızdan öyle algıladım gerçi ama zaten genel olarak bu düşünceye sahip olan herkesten bahsettim mesajımda. Bu kadar üstelemenize gerek yok. Ne anlatmaya çalıştığımı ve neyi savunduğumu anladığınızı varsayıyorum. Konuyla alakalı kendimi yeterincr ifade ettiğimi düşünüyorum.
 
Yani şu konudaki yorumları okudum da hakikaten insanların tutumlarına anlam veremiyorum. Konu sahibi mi dersiniz, yorum yapan öğretmenler mi dersiniz neresinden tutsanız elinizde kalıyor...
Öncelikle konu sahibi hanımefendi; çocuğunuza bu tür cezalar verilmesi doğru değil, hatta ilerde okuldan derslerden ve tüm öğretmenlerden soğuyarak belki geleceğinin temelleri şimdiden hasarlı hayata devam ediyor. Bu cezaların senelerdir sürdüğünü söylüyorsunuz, günlerce tenefüs cezası, okullar açılalı kaç ay oldu 1 kere beden eğitimi dersine çıkmışlar vs bunlara daha ilk seferinde müdahale etmeniz gerekirdi. İlkinde öğretmenle konuşarak, ikincisinde okul müdürüyle görüşerek, devamı halinde milli eğitim müdürlüğüne ya da bimere şikayet ederek. Ve bunu yasal dürüst bir şekilde nedenleriyle arkasında durarak yapmanız gerekirdi, evrakta sahtecilik yanlış isim vermek bunlar zaten çok çok yanlış hareketler.
Öğretmen arkadaşlar, bundan sonrasını size yazdım. Lütfen öğrencilerinize böyle cezalar vermeyin, bunların doğruluğunu savunmayın... Sizin yapmanız gerekenler öğrencinin velisiyle görüşmek, çözüm bulunamazsa okulun rehberlik öğretmenleriyle yalnızca suçu işlemiş çocukla (suçsuz tüm sınıf değil) problemin çözümü için iletişim kurmak, en olmadı disiplin kuruluna başvurmak. Ders esnasında birşeyler yiyip içmenin yasak olduğu bunu kesin kurallar ve yaptırımlarının neler olduğu konusunda çocuklarla konuşup anlaşabilir otoritenizi sağlayabilirsiniz ama tenefüste su içmelerine, tuvalete gitmelerine ya da tenefüs gibi nefes almak fırsatları olan molalarını ellerinden alamazsınız. Konu sahibi zaten bunların tüm gün sürdüğünden şikayetçi ders esnasında zaten birşey yenip içilmez bu konusa herkes hemfikir. Bir de 40 öğrenciyle uğraşmanın zorluğundan, annelerin evlerinde 2 çocukla uğraşamadıklarından şikayet eden öğretmen arkadaşlar; bu işi kabul ederken Türkiye'deki okulların doluluğunu, sınıfların 40 küsür öğrenciyle ders yaptıklarını, bazı sıralarda 3erli oturduklarını, çocukların ne denli hareketli olduklarını mezun olup atanana kadar biliyor olmanı gerekirdi. Bu işi yapmaya karar vermişseniz bu şartları kabul etmiş sayılmıyor musunuz? Eğitim fakültesinde bu tür durumlar karşısında öğrenciye nasıl yaklaşmak gerektiği konusunda bir eğitim verilmiyor mu? Yoksa istediğiniz gibi ceza verin elbet uslanırlar şeklinde mi öğretiyorlar?
Elbette kolay değildir annelerin yeri gelip söz anlatamadığı ufaklıklarla ders işlemek, ama herkesin yavrusu da kendine dünyanın en güzel çocuğudur. Çünkü onu dokuz ay karnında taşıyıp her türlü sıkıntısını vücudunun her hücresinde hissediyor anneler, elbet aranızda anne olup bu duyguyu tadan vardır. Ve kimse benim gözümden sakındığım çocuğumun geleceğini derinden etkileyecek cezalar veremez kusura bakmayın, verene de konu sahibine tavsiye ettiklerimi uygularım.
Ne acı; dünyanın en masumlarıyken kendi elimizle çocukları hayattan soğutuyoruz, anneler, babalar, öğretmenler... Bilselerdi yapmazlardı, sonuçlarını bilmelerini, öğrenmelerini sağlayın, en kalıcı çözüm her daim budur.
Yazdiklariniza katiliyorum. Burada ifade ederken dusuncelerimizi hepsini birden dogru anlatmak pek mumkun olmuyor.

Hata bireyseldir hatanin neden oldugu davranisi ortadan kaldirmak icinde bireysel hareket edilmeli.

Yemek ve su vs icme vakitleri teneffustur. Bunu hic bir eğitici cocugun elinden alamaz.

Zaten dusunuyorum da tenefuste ogretmen ogretmenler odasinda yani su icilip icilmedigini kontrol edemez. Eger boyle sacma bir ceza verecek psikolojideyse zaten o ogretmenle konusmak gerek.

Ancak benim anlam veremedigim aylardir devam eden bir sikintiyi gidermek icin velinin elle tutulur hic bir sey yapmamasi.

Ogretmenle konusmamasi

Ogretmenle konusmadan sahte kimlikle sikayet edecek olmasi.

Benim elestirmek istedigim noktalar bunlar yoksa egitimde asla cezanin yeri yok. Gerekli durumlarda olumlu uyarici gecici bir sureligine ortamdan alinabilir.

Ve de her ogrenciyi etkileyen uyarici farklidir. Dogru yontemi bularak yaklasmaliyiz.

Meslegime asik bir insanim o yuzden bu aciklamalari yapmak istedim.

Meslegimin zorluklarini imkansizliklarini meslege baslamadan bilmiyordum. Uni de bize teorik verilirken atanacagimiz dogu illeri hakkinda siniflar okullar imkansizliklar hakkinda hic birimizin tek bir fikri yoktu.Ancak yasayinca ogreniyor insan her seyi oldugu gibi.

Asil mesele meslegini sevmek. Bazen gun boyu kizarim uzerler beni ama aksam ozlerim, kitap okuma saatlerini hatirlatmak icin sinif grubuna mesaj atarim velilere.

Bu yuzden meslegimin altin degerinde ki ilk 4 yilini korkarak gittigim. Severek ayrildigim Sirnak in dag koyunde harika temiz masum cocuklar yetistirip mezun ettim.

ogretmenden cok sınıf icinde ogretmen olmaya calisan, saygisiz, hilekar veliler yoktu. ( benim velim olmasa da boyle velilerin ornegini goruyoruz)

Uzun oldu biraz okudugunuz icin tesekkurler.
 
Yazdiklariniza katiliyorum. Burada ifade ederken dusuncelerimizi hepsini birden dogru anlatmak pek mumkun olmuyor.

Hata bireyseldir hatanin neden oldugu davranisi ortadan kaldirmak icinde bireysel hareket edilmeli.

Yemek ve su vs icme vakitleri teneffustur. Bunu hic bir eğitici cocugun elinden alamaz.

Zaten dusunuyorum da tenefuste ogretmen ogretmenler odasinda yani su icilip icilmedigini kontrol edemez. Eger boyle sacma bir ceza verecek psikolojideyse zaten o ogretmenle konusmak gerek.

Ancak benim anlam veremedigim aylardir devam eden bir sikintiyi gidermek icin velinin elle tutulur hic bir sey yapmamasi.

Ogretmenle konusmamasi

Ogretmenle konusmadan sahte kimlikle sikayet edecek olmasi.

Benim elestirmek istedigim noktalar bunlar yoksa egitimde asla cezanin yeri yok. Gerekli durumlarda olumlu uyarici gecici bir sureligine ortamdan alinabilir.

Ve de her ogrenciyi etkileyen uyarici farklidir. Dogru yontemi bularak yaklasmaliyiz.

Meslegime asik bir insanim o yuzden bu aciklamalari yapmak istedim.

Meslegimin zorluklarini imkansizliklarini meslege baslamadan bilmiyordum. Uni de bize teorik verilirken atanacagimiz dogu illeri hakkinda siniflar okullar imkansizliklar hakkinda hic birimizin tek bir fikri yoktu.Ancak yasayinca ogreniyor insan her seyi oldugu gibi.

Asil mesele meslegini sevmek. Bazen gun boyu kizarim uzerler beni ama aksam ozlerim, kitap okuma saatlerini hatirlatmak icin sinif grubuna mesaj atarim velilere.

Bu yuzden meslegimin altin degerinde ki ilk 4 yilini korkarak gittigim. Severek ayrildigim Sirnak in dag koyunde harika temiz masum cocuklar yetistirip mezun ettim.

ogretmenden cok sınıf icinde ogretmen olmaya calisan, saygisiz, hilekar veliler yoktu. ( benim velim olmasa da boyle velilerin ornegini goruyoruz)

Uzun oldu biraz okudugunuz icin tesekkurler.
Yaklaşımınız çok güzel, inşallah bu güzel düşüncelerinizle gelecek nesillere ışık tutan eğitimci olarak yolunuza devam edersiniz.
 
Back
X