"Ruslar, Kırım'ın Bahçesaray şehrinde, Zincirli Medresesi bahçesinde bulunan Gaspralı İsmail Bey'in mezarını kazıyarak üzerine kocaman bir domuz ahırı yaptırmışlar. Sanki koca Kırım'da başka bir yer yokmuş gibi, gözlerini Gaspralı'nın mezar yerine dikmişler. Niçin? Gaspralı İsmail Bey bütün Türk dünyasında "Dilde birlik, fikirde birlik, işte birlik" meydana getirmek istediği için! İstanbul Türkçe'sini Kırım'da da, Herat'ta da, Kaşgar'da da ortak bir dil haline getirmek istediği için!
Türk Dünyasında "Dilde birlik, fikirde birlik, iş'te birlik, kurmak isteyen Gaspralı İsmail Bey'in mezarını Ruslar yok ettiler. Peki biz Türkiye'de ne yaptık?"
Bu sorunun cevabı çok düşündürücü. Birtakım kimselerin öfkeleneceğini biliyorum. Öfkelenenleri oturup biraz düşünmeye veya Türkiye üzerinde, Türk Dünyası üzerinde oynanan büyük oyunları birazcık olsun araştırmaya davet ediyorum. Hiçbir meselemizi öfkeyle halledenleyiz.
Bir milletin dili, o milletin âdeta şah damarıdır. Varlık sebebidir. Bir milletin dili, yüzlerce yılın, binlerce yılın eseridir. Dil canlı bir varlıktır. Doğru! Dile zamanla birtakım kelimelerin girmesi tabiîdir. Dilden birtakım kelimelerin zamanla düşmesi de, atılması da, başka mânâlarda kullanılması da tabiîdir, doğrudur ama Türkiye'de bizim yaptığımız bu değil. Türkiye'de biz, devlet radyo ve televizyonlarını kullanarak, devlet bütçesinden maaş alan, ücret alan kimseleri de seferber ederek Türk Dünyasının ortak kelimelerini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Yâni Gaspralı'nm dilde birlik dâvasını ortadan kaldırmak istiyoruz. Derin bir üzüntüyle söylüyorum:
Moskova'nın yapmak istediğini biz de Türkiye'de uyguluyoruz! Bu anlatılmaz bir dil katliamıdır. Hem dünkü edebiyatımızdan, hem de bütün Türk Cumhuriyetlerinden kopma yanlışlığıdır.
Örnekler vermek istiyorum. Herkes açsın baksın Kültür Bakanlığımız tarafından hazırlanan 1183 sayfalı Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü'ne.
Mesela, "millet" kelimesi bütün Türk Cumhuriyetlerinde ortak bir kelimedir. Bizim gibi, Azerbaycan Türkleri de "millet" diyor. Başkurtlar da, Özbekler de, Türkmenler de, Uygurlar da, Tatarlar da "millet" diyorlar. Şimdi biz bu "millet" kelimesini kaldırarak yerine "ulus" kelimesini koyduk. İyi ama "ul us "kelimesi Türkçe değil ki; Moğolca. Moğol'un "ulaş " kelimesini almak, "uius" şekline sokarak "millet" kelimesini unutturmaya çalışmak bize, milletimize, edebiyatımıza ne kazandıracak?
"Şehir", ne güzel, ne yumuşak, ne ışıklı bir kelimemizdi. "Şehir" kelimesini dilimizden silip süpürmek istiyorlar. Niçin? Farsça olduğu için. İyi ama yerine koydukları şu kaba saba, şu küt, şu tıknefes "ken£"kelimesi de Türkçe değil ki. Soğutça. Soğutça, Farsça'nın en kaba hali. "Hürriyet"^ kelimesinin ne günahı vardı ki şimdi onun yerine "özgürlük" diyoruz? "Özgürlük" kelimesini bizden başka hiç bir Türk topluluğu bilmiyor ve kullanmıyor. Azerbaycan Türkleri, "hürriyyet" diyorlar, Başkurtlar "hürriyet", Özbekler "hürriyet", Tatarlar "hörriyet", Uygurlar "hürriyet" diyorlar. Türkmenler azatlık veya, erkinlik. Biz ise "özgürlük" diyoruz. Niçin ama?
"Sebep", bütün Türk dünyasında ortak bir kelimeydi. Şimdi bütün televizyon kanallarımızda program yapanlar artık "sebep"yerine "neden"diyorlar. Niçin, "neden"diyorlar? Türkçede "sebep"başka, "neden"başkadır. Bizim dışımızdaki bütün Türkler "cevap " diyorlar. Yalnız Kazak Türkleri "javap", Kırgız Türkleri "cop" diyorlar. "Yanıt" kelimesini kullanan sadece biziz. Niçin ama? Neden? Bir zamanlar "şeref"kelimesini Azerbaycan Türkleriyle, Baş-Icurtlarla, Özbeklerle, Tatarlarla, Uygurlarla birlikte kullanıyorduk. Sonra biz "şeref yerine Fransız'ın "onör"kelimesinden "onur"u aldık. Ne kazandık. Onursuz olmak başka, şerefsiz olmak başkadır. Biri tevâzuun ifadesi otelcisi bayağılığın ve alçaklığın.
Azerbaycan'dan Çin sınırına kadar "imkân"ve "mümkün" kelimeleri bugün de yaşamaktadır. "Olanak" kelimesini bizden başka kullanan bir Türk eli yoktur. "Koşul" kelimesi de "etkinlik, giz, yaşam, yaşantı, tüm, be-tik,öykü, us, gökçeyazm, tin, istenç, gönenç, kanı" kelimelerini de bizden başka hiç bir Türk topluluğu bilmiyor, sevmiyor ve konuşmuyor. Halbuki bütün bu kelimeler daha 30-40 yıl önce bütün Türk Dünyası'nda ortak kelimelerdi. Eğer "Biz iyi yaptık" diyorsanız, bilmelisiniz ki Moskova da "çok iyi oldu " demektedir ve Gaspralı İsmail Bey'in mezarını kazıyıp, üzerine domuz ahırı yaptıranlar size alkış tutmaktadırlar Gaspralı İsmail Beyin ise kemikleri sızlamaktadır.
Sözün Doğrus Y. Bülent Bâkiler
Türk Dünyasında "Dilde birlik, fikirde birlik, iş'te birlik, kurmak isteyen Gaspralı İsmail Bey'in mezarını Ruslar yok ettiler. Peki biz Türkiye'de ne yaptık?"
Bu sorunun cevabı çok düşündürücü. Birtakım kimselerin öfkeleneceğini biliyorum. Öfkelenenleri oturup biraz düşünmeye veya Türkiye üzerinde, Türk Dünyası üzerinde oynanan büyük oyunları birazcık olsun araştırmaya davet ediyorum. Hiçbir meselemizi öfkeyle halledenleyiz.
Bir milletin dili, o milletin âdeta şah damarıdır. Varlık sebebidir. Bir milletin dili, yüzlerce yılın, binlerce yılın eseridir. Dil canlı bir varlıktır. Doğru! Dile zamanla birtakım kelimelerin girmesi tabiîdir. Dilden birtakım kelimelerin zamanla düşmesi de, atılması da, başka mânâlarda kullanılması da tabiîdir, doğrudur ama Türkiye'de bizim yaptığımız bu değil. Türkiye'de biz, devlet radyo ve televizyonlarını kullanarak, devlet bütçesinden maaş alan, ücret alan kimseleri de seferber ederek Türk Dünyasının ortak kelimelerini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Yâni Gaspralı'nm dilde birlik dâvasını ortadan kaldırmak istiyoruz. Derin bir üzüntüyle söylüyorum:
Moskova'nın yapmak istediğini biz de Türkiye'de uyguluyoruz! Bu anlatılmaz bir dil katliamıdır. Hem dünkü edebiyatımızdan, hem de bütün Türk Cumhuriyetlerinden kopma yanlışlığıdır.
Örnekler vermek istiyorum. Herkes açsın baksın Kültür Bakanlığımız tarafından hazırlanan 1183 sayfalı Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü'ne.
Mesela, "millet" kelimesi bütün Türk Cumhuriyetlerinde ortak bir kelimedir. Bizim gibi, Azerbaycan Türkleri de "millet" diyor. Başkurtlar da, Özbekler de, Türkmenler de, Uygurlar da, Tatarlar da "millet" diyorlar. Şimdi biz bu "millet" kelimesini kaldırarak yerine "ulus" kelimesini koyduk. İyi ama "ul us "kelimesi Türkçe değil ki; Moğolca. Moğol'un "ulaş " kelimesini almak, "uius" şekline sokarak "millet" kelimesini unutturmaya çalışmak bize, milletimize, edebiyatımıza ne kazandıracak?
"Şehir", ne güzel, ne yumuşak, ne ışıklı bir kelimemizdi. "Şehir" kelimesini dilimizden silip süpürmek istiyorlar. Niçin? Farsça olduğu için. İyi ama yerine koydukları şu kaba saba, şu küt, şu tıknefes "ken£"kelimesi de Türkçe değil ki. Soğutça. Soğutça, Farsça'nın en kaba hali. "Hürriyet"^ kelimesinin ne günahı vardı ki şimdi onun yerine "özgürlük" diyoruz? "Özgürlük" kelimesini bizden başka hiç bir Türk topluluğu bilmiyor ve kullanmıyor. Azerbaycan Türkleri, "hürriyyet" diyorlar, Başkurtlar "hürriyet", Özbekler "hürriyet", Tatarlar "hörriyet", Uygurlar "hürriyet" diyorlar. Türkmenler azatlık veya, erkinlik. Biz ise "özgürlük" diyoruz. Niçin ama?
"Sebep", bütün Türk dünyasında ortak bir kelimeydi. Şimdi bütün televizyon kanallarımızda program yapanlar artık "sebep"yerine "neden"diyorlar. Niçin, "neden"diyorlar? Türkçede "sebep"başka, "neden"başkadır. Bizim dışımızdaki bütün Türkler "cevap " diyorlar. Yalnız Kazak Türkleri "javap", Kırgız Türkleri "cop" diyorlar. "Yanıt" kelimesini kullanan sadece biziz. Niçin ama? Neden? Bir zamanlar "şeref"kelimesini Azerbaycan Türkleriyle, Baş-Icurtlarla, Özbeklerle, Tatarlarla, Uygurlarla birlikte kullanıyorduk. Sonra biz "şeref yerine Fransız'ın "onör"kelimesinden "onur"u aldık. Ne kazandık. Onursuz olmak başka, şerefsiz olmak başkadır. Biri tevâzuun ifadesi otelcisi bayağılığın ve alçaklığın.
Azerbaycan'dan Çin sınırına kadar "imkân"ve "mümkün" kelimeleri bugün de yaşamaktadır. "Olanak" kelimesini bizden başka kullanan bir Türk eli yoktur. "Koşul" kelimesi de "etkinlik, giz, yaşam, yaşantı, tüm, be-tik,öykü, us, gökçeyazm, tin, istenç, gönenç, kanı" kelimelerini de bizden başka hiç bir Türk topluluğu bilmiyor, sevmiyor ve konuşmuyor. Halbuki bütün bu kelimeler daha 30-40 yıl önce bütün Türk Dünyası'nda ortak kelimelerdi. Eğer "Biz iyi yaptık" diyorsanız, bilmelisiniz ki Moskova da "çok iyi oldu " demektedir ve Gaspralı İsmail Bey'in mezarını kazıyıp, üzerine domuz ahırı yaptıranlar size alkış tutmaktadırlar Gaspralı İsmail Beyin ise kemikleri sızlamaktadır.
Sözün Doğrus Y. Bülent Bâkiler