Sezaryen dogum yapalı henüz 1 hafta bile olmadı ve Allah'ın bildiğini kuldan saklayacak değilim, öyle 2 güne ayağa kalktım yok hiç ağrımadı bebeği görünce unuttum olayı yaşamadım, öyle bi övüncüm yok, mok gibiydim hala da yer yer mok gibiyim.
Zor tatlım, normal de doğursan sezaryen de olsan bıçak yarası bu, etin kesiliyor, canından can ayrılıyor kolay olur mu hiç? (En azından bana zor geldi diyebilirim)
Ama gülü seven dikenine katlanıyor, öyle bir sabır, öyle bir teslimiyet aralığı yaşıyorsun ki kendi dirayetine şaşırıyorsun.
Anlativereyim cunku ben kadar ödlek bir kadın görmemiştir herhalde doktorum daha once.
Sezaryen öncesi hazırlanana kadar korkuyu tam duyumsamiyordum ama istemsizce bacaklarımı sallıyordum, karizmayı cizdirmeyecegim ya annemler ve kvme karşı gülüyorum filan.
"Haydi Angela hanım vaktimiz geldi" diyerek tekerlekli sandalyeye oturttular, eşim ameliyathane kapısına kadar benle geldi ve ne zaman ki onu geride bırakarak hemşire hanımla ameliyathaneye girdik, işte korkunun bir adım daha ötesinde olduğumu o zaman fark ettim.
İstemsizce titremeye başladım, hemşireler "o kadar da soğuk değil ki, çok mu soğuk geldi" dediklerinde "soğuktan değil, korkudan titriyorum" dedim.
Belden aşağı uyuşturmak için belime pozisyon aldirdiklarinda ağlamak üzereydim. Doktorum başını başıma yasladı, omuzlarımı sıktı ve "bize guven Angela" temelli çok rahatlatıcı bir konuşma yaptı.
Ne zaman ki belimden aşağısı tamamen hissizleşti, o zaman "çok korkuyorum" diye diye ağlamaya başladım ve anestezisyenim "Genel anestezi yapmak zorunda kalacağım ve bebeğin de ilaca maruz kalacak, zor kısmı bitti, lütfen sakinleş artik" dedikten sonra, "tamam" dedim ve "her şey olacağına varır, Allahım sen yardımcım ol" deyip kendimi bıraktım.
Burada bir güven ve teslimiyet eşiği var, normal doğumda da bu böyle, güvenirsin... Ya kendine, ya doktoruna, ya inançlarına vb. Bir şeye tutunur ve gerisini bırakırsın. O zaman olaylar akıp gidiyor, acıdan ve korkudan uzaklasiyorsun. Sonra da bebiş in sesini duyuyorsun. O anın tarifi yok, o anda acıya korkuya yer yok, o anda ameliyathane, doktor, doğumhane yok... o anda sadece 2 kisilik çok ozel bir tanışma var.
Sonrası da bünye işi, ağrıları komple unuttum gitti diye bir şey yaşamadım ben (ki ağrıdan sizlandigim oluyor hala) ama artık her şey daha katlanilabilir, daha dayanılabilir, çünkü amacı çok mukaddes... En basitinden şöyle söyleyeyim, 4 günde 4 saat belki uyumusumdur ve hala düzgün cümle kurabiliyorum

Böyle bir şey işte.
Ha bi de sana anlatılanlar çok ekstrem şeyler, abartı ve doktorunun doğumuna ancak alkollü gelmesiyle yaşanacak şeyler. :))