Çok klasik şeyler yazacağım ama gerçekler tekrarlandıkça klasikleşir zaten...
"Herkesin hayran kaldığı ben..." demişsiniz ama vaktiyle size hayran kalanlarınki sadece fiziksel bir beğeniyse büyük bir anlam taşımaz bu hayranlık... Yok değilse hayranlarınızı zaten kaybetmemişsinizdir... Emin olun sizi siz olduğunuz için; sohbetinize, zekanızla, birikiminizle değerlendirenler için siz hala o hayran olunası güzel kadınsınız.. Fakat maalesef eşi bunu tam anlamıyla takdir edemeyen şanssız bir kadın...
Sokakta, iş yerlerimizde, trafikte sürüyle güzel kadın görüyoruz... Hayatlarımızın farklı dönemlerinde bazen onlardan biri oluyor, bazen onlara uzaktan bakıyoruz... ("Oldum olası" çirkin kadın yoktur, olsa olsa bunu kafaya taktığı için "güzelleşemeyen" kadın vardır...) Güzeller beklentilerini yükselttikleri için mutsuz, kendilerini güzel bulmayanlarsa eksiklik hissettikleri için... Eğer insan hasarı geri dönüşü olmayan marazlar bırakan bir kaza, hastalık geçirmediyse, doğum gibi bir süreç atlattığı için bunun geçici izlerini taşıyorsa kısmen daha şanslı... Hepimizin bir sınavı var... Allah verdiklerini bazen sonsuza dek bazen de bir süreliğine geri alır... Allah hanımlara evlatlarını verirken onlar için neredeyse en değerli hasletlerinden birine, vücutlarına bunun işaretini bırakıyor... Buna "onlarca kilo fazlalık" olarak bakmak da sizin elinizde, "ne güzel bir evladım oldu" diye düşünmekten aynada gördüğünüz hali unutmakta... Zaten sizin derdiniz eşinizin evladınızdan ziyade sizin bu geçici halinize odaklanması...
Siz "Vücudum bozulmasın" diyerek anneliği tatmayan çiğ kadınlardan, bir sivilcesi çıktı diye hayata küsen yeni yetme kızlardan çok daha özel bir kadınsınız... Sizin evlilikten, doğumdan önceki halinizi yaşıyorum şu an... Geleceğe yönelik atacağım adımları düşündükçe sizin atlattığınız evrelere, evladınızı kucağınıza almış olmanıza imrendim... Hatta belki şu an aynalara mutlu bakacağıma evladıma bakmayı tercih ederdim... Şu an yaşadığınız buhran dolayısıyla idrak edemeseniz de bir sakız alırken bile bedelini ödüyorsak hayattaki en büyük mucize, evladımız için bu bedeli ödemeye değer...
Siz krizleriniz için tedavi görürken eşinizin de yardım alması gerektiğini düşünüyorum ben... Yaşadığınız mucizenin sizde bıraktığı izi, ona bir çocuk verdiğinizi algılamada yaşadığı güçlüğü yenmesi şart... Bir aile terapistine gidip tedavinizi birlikte sürdürmek yerinde olacaktır... Neticede sizin yaşadığınız sorunların çözümünde çevrenizdekilere de görev düşüyor, en çok da onun çocuğuna sahip olmak için aldığınız kiloları diline dolayan eşinize... Hayat bu, bu yola beraber çıktınız... İleride bir kaza geçirse, elini kolunu kaybetse "çolak" diye alay edilmesini mi istiyor kendisiyle?...