electranın film odacığı

electra_

Guru
Kayıtlı Üye
4 Ekim 2009
1.833
286
363
39
Ankara


merhabalar arkadaşlar.
bu aralar bol bol film izliyorum.
sonra düşündüm neden bir başlık açmıyorum diye.
ahanda başlığımıda açıyorum.
bu başlık altında naçizane izlediğim filmler hakkında fikirlerimi paylaşacağım.
sizde bana katılırsanız harika olur tabiki.

evet birinci filmimiz bugünde kanald de yayınlanacak olan
eşimle izlediğimiz ilk filmdi ayrıca.


ŞİMDİ YADA ASLA
gaza getiren filmleri seviyorsanız kesinlikle izlemeniz gereken bir film.
oyuncular gayet sağlam Jack Nicholson ve Morgan Freeman.
yaşını başını almış iki aksi ihtiyarın kesişen yolları ve hastalıkları.
bu iki kafadar ölmeden önce yapmak istediklerini listeliyorlar.
ve teker teker listedeki maddeleri gerçekleştirmeye başlıyorlar.
içsel bir yolculuğa da çıkıyorlar tabiki.
hayatı ertelememek gerektiğini dolu dolu yaşamak gerektiğini de bize bir güzel anlatıyorlar.
izlerseniz pişman olmayacağınıza inanıyorum. ve şiddetle tavsiye ediyorum.

 
YOUR HİGHNESS

Evett zaman kaybı olan filmler başlığınada yazmıştım.
kesinlikle felaket bir film.
e o zaman niye izledin diyebilirsiniz.
başladığım filmi bitirmek gibi bir takıntım var kitap içinde geçerli bu.
öncelikle bir komedi filmi. prens savaş vs filmleriyle mi dalga geçilmek için yapılmış bilmiyorum amaç nedir.
natalienin bu filmde ne işi var onu hiç bilmiyorum.
fabious ve tedious kardeşler ki bu kişiler prens. biri cengaver(!) diğeri yan gel yat osman.
bu kardeşlerin bir büyücüyü alt etmesini anlatıyor. büyücüden fabiousun sevgilisi belladonayı kurtarmaya
çalışıyorlar. çeşit çeşit gariplikler abukluklar.
cinsellik kullanılmış tabiki. ve rahatsız edici derecede.
cıks sevmedim
 
İNCİR REÇELİ

Bügünkü 3. ve son filmim incir reçeli.
aslında güzel birşeyler yapılmak istenmiş. ama olmamış.
öncelikle küçük bir tanıtım. skeç yazarı Metin ile Duygunun hikayesini anlatıyor film.
ancak aşkları bir noktada çıkmaza giriyor. çıkmazsa duygunun hastalığı.
eveettt şimdiden sonraki kısım film içeriği hakkında bilgi içerir
filmin heyecanı kaçmasın diyenler geri kalanı okumasın.


öncelikle Doktor Zenan karakteriyle tanıdığımız Melike Güneri Duygu karakterine oturtamadım.
sert sağlam bir yapısı var görünüş olarak. ancak filmde uçuk kaçık deli divane bir kızı canlandırıyor.
yapmacık zorlama geldi bana.

sevgili oluyorlar ve beraber olamıyorlar. arabesk bir şekilde sen bana yasaksın gibi konuşmalar geçiyor.
aklımdan geçiyor geçiyorrrr arkadaş kondom kullansanıza beni duymuyorlar tabi.
aidsli hastalar kondomla beraber olabiliyorlar.

aidse dikkat çekilmek istenmiş toplumsal bir bilinç yaratmak istemişler belki ama tam tersi birşey çıkmış ortaya
aidsliden uzak durmak lazım gibi birşey çıkmış ortaya.

adam kıza tedavi olmasını söylüyor. yok olmaz herkes duyar diye bir yanıt alıyor. belediye hoparlörden yayın mı
yapıyor şu kişi aidsden dolayı hastanede diye yoksa benim mi haberim yok. hasta bilgileri saklıdır yahu.
zaten derneklerde bu filmle ilgili bir yazı yayınlamıştı. senaryo incelenmiş gerekli düzenlemeler yapılsın denmiş
ama sanırım ticari kaygı nedeniyle düzenlemeler yapılmamış. dramatik bir son yapılmış. dram satar.

birde murat kızı takip ediyor ve bir eve giriyor. orda yatan hastayı görüyor. ben diyorum "vay eşoğlusu aha babası
bunun yüzünden bulaşmış kızcağıza" murat diyor demek sevgilisi sendin. vay anasını sevgili seyirciler
vel hasıl izlenebilir bir film. izlediğiniz zamana da değer ama yinede filmde yanlış birşeyler var bilin isterim.
sezai paracıkoğlunu beğendim. odanın heryerini notlarla doldurması onları senaryoya çevirmesi güzeldi.
notlar bana kpss çalıştığım dönemi hatırlattı benim duvarlada böyleydi tabi bu kadar abartı değildi

 
öncelilkle başlığın hayırlı olsun.
film tanıtımların bol miktarda spoiler içeriyor,bu sebeple başına spoiler uyarısı koymelısın.
aksi halde filmi henüz izlememiş birinin tüm hevesi kursağıda kalabilir.

iyi seyirler...
 
PULP FİCTİON

taze taze izledim ve yorum yapmaya geldim.
1994 yapımı bir film. adını çokça duyduğum bir filmdi ancak bir türlü izlemeye vakit bulamamıştım.
filmin ağır topları john travolta ve samuel l jackson. uma thurman ve bruce williside unutmayalım tabi.
uma thurmana siyah saçı çok yakıştırdığımı da belirteyim.
ben pek mafyavari filmleri sevmediğim için çok çok beğendim diyemeyeceğim.
film bitince içimde "eee sonra" diye bir cümlede kaldı.
dinamik bir flm. devamlı hareket halinde buda insanı sıkmıyor.
2 tetikçi diyelim,1 boksör, 2 hırsız ve bir mafya adamının eşi çevresinde dönen olaylar
ve bu kişilerin bir şekilde bir noktada ortak alanlarda yer almasını anlatıyor.
bruce willis(boksör) bir saat sahnesi varki ahaha yok böyle birşey. babasından kalan bir saati bir asker ona veriyor.
müzikleri çok sevdim ayrıca.
imdb nin en iyi 250 film listesinde 5. sırada 9 puanla yer alıyor.
mafya filmlerini sevenler için eğlenceli bir seyir olacaktır.

 

ilk yazan sen oldun başlığımda ve çok mutlu oldum hoşgeldinnn.

incir reçelinde yazdım canım spoiler içerdiğini ve filmi izleyeceklerin alt kısmı okumamalarının daha iyi olacağını.
diğerlerinde zaten genel bir yorum yaptım filmin konusunu anlatan film fragmanlarında da anlatılanlar kadar.
 
bende gecerken ugradm
bkac yil once izlemistim uyuyamadigim bir gecede bugun tesaduf yine karsilastik TURN LEFT TURN RIGHT
siddetle tavsiyemdir

hoşgeldin canım baktım filmin konusuna güzel bir romantik film gibi geldi. en kısa sürede izleyeceğim.

hoşbuldum canım
her gune bı fılm de yapabılırız aslında öyle bişey sonra onun hakkında değerlendırme yaparız

güzel fikir canım ben her güne bir film sığdırmaya çalışıyorum.
bence çok güzel olabilir. hemde birbirimizin fikirlerinden yaralanmış oluruz.
 
BOLEYN KIZI

Bugünki filmim Boleyn kızı.
filmin başrollerini Natalia Portman(Ann Boleyn), Scarlet Johansson(Mary Boleyn) ve Eric Bana(Kral 8.Henry) paylaşıyor.
Krala yakın olmak için çevrilen entrikalar ve bunun acı sonuçlarını anlatan etkileyici bir filmdi.
kralın dikkatini ilk önce Mary çekiyor ve bir süre sonra kardeşi Ann ona rakip oluyor. ve film büyük bir trajediyle son buluyor.

şimdi kendi yorumum spoiler içerebilir.
kralın kendi uçkuru derdine neler yapabildiğini görünce adalet kimlerin eline kalmış yahu dedirtiyor.
adam koca kiliseden ayrılıyor resmen uçkur derdine.
erkek çocuk özlemi sırf bizim padişahlara ait değilmiş. o zamanki hatunlarda kendini paralıyormuş
erkek doğuracağım diye. fransızlarda da böyleymiş bunuda 4.Henryi izleyince farkedecektim zira.
kralda maşallah daldan dala.
henrynin ilk karısı rolündeki bayan çok başarılıydı o dirayetli haller karizmatik duruş.
gerçi oyuncuların hepsini beğendim ben.
mary nin fedakarlıkları içimi cızlatmadı değil.
ann in hırsıyla yaptıkları.
ayrıca scarletciğimi çirkin göstermek için ellerinden geleni yapmışlar.
bu filmi başka bir kadroyla daha çekmişler. bazı yerleri zıtlıklar var.
sanırım kitaba uygun olanı bu başka kadroyla çekilenler.
orda olaylar daha cüretkar anlatılmış ve ann büyük bir çılgınlık yapıyor bu diğer versiyonda.
ancak ben bu diğer versiyondaki oyuncuları sevmedim hiç.
kitabını okuyanların büyük bir kısmı filmi yetersiz bulmuş ve beğenmemiş.
zaten kitaptan filme çevrilen filmler pek beğenilmez.
ben kitabı okumadığımdan filmi beğendim.
ve filmin sonu bana dediki Elizabeth: The Golden Age i izle. bende oturdum izledim tabiki.
oda başka bir güne inşallah.

 

kesınlıkle katılıyorum meleğim bu arada fikrimi dikkate aldıgın için teşekkür ederım
 

evet canım bende izlemiştim bu fılmı tamamen ahlak dışı ama fılme diycek lafım yok o dönemdeki kişilere diyorum bunu. ama sonu güzeldi
 
pulp fiction çok güzel çok eğlenceli bir filmdi.

özellikle birbirinden ilginç karakterleri ve karakterlerin birbirleriyle diyalogları tek kelimeyle mükkemmeldi

ayrıca çok güzel konu olmuş bazen izleyecek film bulamama sıkıntısı çekiyorum bu topiği takip ederim
 
Son düzenleyen: Moderatör:
kesınlıkle katılıyorum meleğim bu arada fikrimi dikkate aldıgın için teşekkür ederım

ne demek tatlım tabiki dikkate alacağım.




çok sevinirim canım takip edersen.

bugünkü filmimiz

BENİM ADIM KHAN

Öncelikle belirteyim geniş bir zamanınızda izleyin zira film 2 saat 45 dk.
ama öyle bir geçip gidiyor ki farketmiyorsunuz.
2010 yapımı bir hint filmi.
ana karakterlerimiz Rızvan Khan, Mandira Khan vede Sameer Khan (Mandiranın oğlu.)
Rızvan Otizmin bir türü olan Asperger sendromundan müzdarip bir adam ve bir dahi tamir edemeyeceği birşey yok.
annesinin kucaklayıcı sevgisi vede zoraki öğretmeni sayesinde kendini geliştiriyor.
rizvanın abisi Amerikaya gidiyor ve güzel bri hayat kuruyor.
anneleri ölünce rizvanda abisinin yanına gidiyor.
orda güzellik ürünleri satmaya başlıyor.
tabi hastalığı yer yer işlerini zorlaştırıyor.
Mandira ise güzel kuaförümüz.
rizvan onu görür görmez aşık oluyor. ve evleniyorlar.
ancak çok kötü bir olay oluyor ve bu olay sonucu Rizvan Amerika Başkanının peşine düşüyor.

şimdi sırada benim yorumummmm.
spoiler içerir. dikkat.
ben filmi çok beğendim
dramla mizah o kadar güzel harmanlanmıştıki.
bir yandan üzülürken bir yandan gülümsüyebiliyorsunuz.
ayrıca çeken yönetmenin alnından öpüyorum.
11 eylül sonrası Amerikada yaşayan Müslümanların nasıl büyük bir sıkıntıyla boğuştuğunu çookk güzel anlatmış.
ve bir adımın nasıl büyüyerek bir çığa dönüştüğünü.
filmin dublajını çok beğendim.
ve tavsiye ediyorum.
 
Son düzenleme:
HENRY 4

Film Fransanın 16 yy sonlarındaki durumunu anlatıyor.
Mezhep çatışmaları başlamış Protestanlar ve Katolikler savaş halindedir.
Protestanların kralı Henry Parise doğru ilerlemeye başlayınca Fransa kraliçesi Henrye kızıyla evlenmesini teklif ederek olayları yumuşatmaya çalışır.
Ancak düğünden sonra olan olaylarla gerilim iyice had safhaya çıkar sonrasında Henrynin esir hayatı başlar.
dinini değiştimek zorunda bırakılır ve nihayetinde saraydan kaçar.
Kraliçenin oğulları ölünce tahta Henry çıkar ve düşünce özgürlüğünü ilan eder.

şimdi kendi yorumumm
spoiler içerebilir.
kraliyet diyince tabiki saray entrikalarını aklımıza getiriyoruz. bol bol entrika vardı.
aynı dönemi yansıtan filmleri izleyince Fransanın o dönemlerde ne kadar fakir bir ülke olduğunu görünce şaşırdım açıkçası.
filmde çok çok çok fazla sevişme sahnesi vardı. fazla abartılıydı.
ordusunun başına atadığı kabiliyetsiz adamı görünce fransa sarayında da hatun sözü geçtiğini anlıyorsunuz.
henryden önceki kralları görünce Fransa yine iyi bugünlere gelmiş diye düşündüm.
koca kral nerden nereye geldi diyorsunuz filmin sonunda.kral olmakta zor anacım istediğin kadınla evlenemiyorsun bile.
erkek çocuk için kendini paralayan bir diğer kralda bu filmdeydi. boleyn kızındaki 8.henryden sonra
filmi pek beğenmedim izlemezseniz kaybedeceğiniz birşey olmaz diye düşünüyorum.
ahanda resmi

 
KAYIP NİŞANLI

2004 Yapımı fransız filmi.
1. dünya savaşını döneminde yaşanan bir aşk hikayesi.
Mathilde ve Manech birbirine aşık nişanlı çiftimiz.
Manech 1.Dünya Savaşı sırasında askere alınıyor.
cephede gördüklerinden sonra aklını kaçırmaya yaklaşan Manech nişanlısına geri dönebilmek için bilerek elinden vuruluyor.
ancak yargılanarak idam cezası alıyor. onunla beraber 4 kişi daha kasıtlı olarak kendn yaralamaktan idama çarptırılıyor.
bir süre sonra Mathilde ye Manechin ölüm haberi ulaşır.
ancak Mathilde içgüdülerine güvenerek Manechin ölümüne inanmaz ve amansız bir takibe başlar.
işe Manechle birlikte idam edilen kişilerin yakınlarına ulaşmakla başlar.
onun gibi bu durumu inceleyen ve nişanlısını arayan başka bir kadın daha vardır ancak onun tarzı çok farklıdır.

şimdi benim yorumum
spoiler içerir dikkat
film güzeldi sadece biraz durağandı.
renkler görüntüler güzeldi.
savaşın ne kadar korkunç ne kadar acımasız olduğunu tekrar tekrar gösterdi
keşke hiç savaş olmasa.
umudun asla kaybedilmemesi gerektiğini güzel işlemişti.

 
" The Bucket List" İki usta Morgan Freeman ve Jack Nicholson'ın oynadığı harika bir filmdir . İzlmeyen varsa mutlaka izlesin. Bu filmden sonra acaba ben de bir "ölmeden önce yapılacaklar listesi" yapsam dedim ama ne kadarını gerçekleştirebilirim bilmem ki ben de filmdeki gibi yardımcı olacak bir arkadaş bulurum :)
 
oy oy canım konum seni ne kadar ihmal ettim böyle.
brsnz cım inşallah bulursun böyle sağlam bir dost

evet bugünkü filmimiz

OKUYUCU

Başrollerini kate winslet(hanna), ralph fiennes(micheal), david kross(michealin gençliği) paylaşıyor.

2. dünya savaşı sonrası Almanyada yaşanan bir öykü.
Michael tesadüfen tanıştığı kendisinden yaşça büyük hanna'ya aşık olur.
hannada bu aşka karşılık verir.
hannayla micheal gizli saklı cinsellik yaşamaya başlarlar.
biraraya geldiklerinde micheal okuma yazması olmayan Hannaya kitaplar okur.
birgün hanna sessiz sedasız ortadan kaybolur.
aradan 8 yıl geçtikten sonra micheal ve hannanın yolları tekrar kesişir.
ancak bu kez micheal avukat, hanna ise sanık konumundadır.

evet şimdi kendi yorumum
spoiler içerir dikkat
öncelikle şunu belirteyim kesinlikle eş dost aile ile izlenecek bir film değil.
filmin başları uzunca bir süresi hatta oldukça müstehcen.
cüretkar sahnelerin bu kadar uzun olmasına pek gerek yoktu bence.
film yarıdan sonra sarmaya başlıyor.
ama konu olarak beğendiğimi söyleyebilirim.
zaten bu 2.dünya savaşı filmleri insanı bir ayrı etkiliyor.
michealın bir şekilde hep hannanın yanında olmaya çalışması ona kasetler yollaması güzeldi.
ancak hannanın mahkemede gerçeği neden itiraf etmediğini tam anlayamadım.
cahilliğinden mi utandı da yıllarca hapishaneyi göze aldı yani.
izleyen hanımlar varsa beni aydınlatsınlar olur mu?

 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…