En Romantik yerli ve yabancı film ve dizilerden seçmeler...

Bryce ve Julie ikinci sınıfta tanışmıştır. Küçük Juli, Bryce'ın hayatına girmesi ile ilk aşkını da tatmış olur. Ancak durum Bryce için aynı değildir. Kızlardan korkan, utangaç ve sıkılgan Bryce, her ne kadar Juli'yi kaybetmek istemese de, kızın ısrarı ve "hayır" cevabını kabul etmemesi canını sıkmaktadır.
Aradan geçen altı yıl boyunca Juli ve Bryce için işler daha da zorlaşır. Karşı evlerde oturan ve aynı okula devam eden Juli ve Bryce artık ergenlik çağına girmişlerdir. Zaman zaman birbirlerinden uzaklaşsalar da, aralarında hala bir bağ vardır.





 
Güzel ve Çirkin (Özgün adı: Beauty and the Beast), Walt Disney Feature Animation tarafından üretilen 1991 yapımı Amerikan animasyon filmidir. Olan filmin dağıtımını Walt Disney Pictures yapmıştır. Film, Fransız romancı Jeanne-Marie Le Prince de Beaumont'un, güzel, genç bir kız ile canavara dönüşmüş bir prensi konu alan masalına dayanır. Ayrıca, filmdeki çeşitli öğeler, 1946yapımı Güzel ile Hayvan filminden ilham alınarak kullanılmıştır.
Walt Disney Animasyon Klasiklerinin 30. filmidir olan Güzel ve Çirkin, ayrıca,Akademi Ödülleri tarihinde En İyi Film Oscar 'ına aday gösterilen iki animasyon filminden ilkidir. (İkinci film 2009 yılı yine bir Disney/Pixar yapımı Yukarı Bak'tır).
Filmin senaryosunu Linda Woolverton, yönetmenliğini Gary Trousdale ve Kirk Wise, yapımcılığını Don Hahn yapmıştır. Filmin müziklerini yine Disney yapımıKüçük Deniz Kızı'nın da müziklerini yapan Alan Menken ve Howard Ashmanbestelemiştir. Güzel ve Çirkin gösterime girdiğinde büyük bir başarı kazanmış ve dünya çapında 377 milyon dolar gişe hasılatı elde etmesinin yanı sıra En İyi Müzikal veya Komedi Film dahil olmak üzere üç Altın Küre ve iki Akademi Ödülü kazanmıştır. [SUP][2][/SUP][SUP][3][/SUP][SUP][4][/SUP]
2002 yılında, Güzel ve Çirkin "kültürel, tarihî ya da estetik açıdan önemli" olduğu gerekçesiyle ABD Ulusal Film Arşivi'ne seçilmiştir.





 
1976 yılı Japonya yapımı olan "Şeker Kız Candy" 115 bölümlük bir tv serisidir.
Orijinal adı "Candy Candy" olan animenin konusu ise şöyle:

Her şey "Pony Evi" diye adlandırılan bir yetimhanenin önüne bırakılmış iki bebeğin bulunmasıyla başlar. Bu bebeklerden biri Candy'dir, diğeri de onun en yakın arkadaşı olacak olan Annie'dir.
Yıllar sonra zengin bir ailenin Annie'yi evlatlık edinmesi Candy'yi çok üzer ve o da başka bir ailenin kendisini evlatlık edinmesini kabul eder. Bundan sonra Candy'i yepyeni bir hayat beklemektedir.

115 bölümünü izlemiş biri olarak diye bilirim ki; Candy Ve Terry'in hikayesi bir çok romantik filmdeki aşklara taş çıkaracak cinsten.








 
Mariana (Pilar López de Ayala) ve Martín (Javier Drolas), birbirine komşu iki apartmanda küçük dairelerde yaşayan, genç, çekici ve biraz da evhamlı olan yalnız kişilerdir. Ortak zevklere ve hayata bakış açısına sahip olan bu ikili şayet birlikte olsalardı mükemmel bir çift olabilirdi. Tabii, sadece bir kez olsun karşılaşmayı başarabilselerdi...

"Hayatım bir oyun olsaydı, beş kare geri gitmek zorunda kalırdım."



 
itaptan uyarlama olan film,İngiltere'nin sakin ve huzurlu güney kasabası Helstone'dan bir sanayi şehri olan kuzeydeki Milton'a taşınmak zorunda kalan,bu iki farklı yer ve temsil ettikleri değerler arasında uyum sorunu yaşayan Margaret Hale'in yaşadıklarını konu alır.Sanayi devriminin yol açtığı karmaşaya ve işçi sınıfının problemlerine değinir.Bu arada fabrika sahibi olan John Thornton'un Margeret Hale'e karşılıksız aşkını da konu edinir.



 
Büşra yüksek okulu bitirmiştir. Ailesi dini bütün ve oldukça zengindir. Yaman ve Ferit isimli gençler arasında aile Ferit'e sıcak bakmakta yamanı dışlamaktadır. Ama bu durum Büşra ve Yaman arasındaki başlayacak ilişkiye engel olamayacaktır.




 
Yıllar spnra romantik filmlere başladım tekrar bir küçük eylül meselesine başlayacağım birazdan
 



Ağladığım 2 film Benim için çok özeller, çok severim. :26::26::26:
 
Şans eseri yolları kesişen iki gencin tutkulu aşkını anlatan bir romantik filmdir.Fransız yüksek lisans öğrencisi Celine (Julie Delpy) ile Amerikalı Jesse (Ethan Hawke), Budapeşte - Viyana treninde bir çiftin kavgası ile tesadüfen tanışırlar. Jesse, Celine'e, ertesi gün uçağa bineceğini ancak parası olmadığından sabaha kadar Viyana caddelerinde dolaşacağını söyler ve Celine'in kendisine eşlik etmesini ister. Viyana'da trenden inerler ve 14 saat boyunca hayatlarını derinden etkileyecek bir beraberliğe adım atarlar. Sabaha kadar süren eğlenceli ve romantik dakikaların yanı sıra, yaşlarının getirdiği zorluklardan, yaşadıkları sorunlara kadar birçok konuda duygu ve düşüncelerini paylaşırlar.
” Birinin senden ayrılmasının en kötü yanı nedir biliyor musun? Ayrıldığın kişileri ne kadar az düşündüğünü hatırlaman ve onların seni ne kadar az düşündüklerini farketmen. biliyorsun, onların acı içinde olduklarını düşünmek istersin ama onlar “hey, gittiğin için memnunum” der gibidirler. ” (Jesse)





 
Aşkın (500) Günü (orijinal adı: (500) days of Summer), Marc Webb tarafından yönetilen 2009 ABD yapımı bir romantik komedidir. Senaryosu Scott Neustadter ve Michael H. Weber’e ait olan filmin yapımcısı Mark Waters’dır ve baş rollerini Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel paylaşmaktadır. Film, başkahramanının biten ilişkisinin ardından yaşadıklarına bakışını anlatan, doğrusal olmayan bir hikâye yapısına sahiptir.[SUP][1][/SUP]
Bağımsız bir proje olarak, filmin dağıtımını Fox Searchlight Pictures üstlenmiştir ve ilk gösterimi 2009 Sundance Film Festivali’nde yapılmıştır. Festivalde seyirciler tarafından ayakta alkışlanmış ve de hit olmuştur. Sonrasında, 7 Ağustos 2009’da ABD’deki salonlarda[SUP][2][/SUP], 2 Eylül 2009’da Birleşik Krallık ve İrlanda’da 17 Eylül 2009’da da Avusturalya’da gösterime girmiştir. [SUP][3][/SUP]
Film, yaygın bir başarı kazanmaya devam etti, olumlu eleştiriler topladı ve 7.5 milyon dolarlık bütçesini çok aşarak dünya çapında yaklaşık 60 Milyon Dolar kazanarak başarılı bir hit film oldu. Çoğu eleştiri filmin yılın en iyi filmlerinden olduğunu belirtirken, film Annie Hall, High Fidelity ve Sil Baştan gibi diğer yüksek başarı kazanmış filmlerle karşılaştırıldı. [SUP][1][/SUP] [SUP][4][/SUP] [SUP][5][/SUP]
Film aynı zamanda Scott Neustadter ve Michael H. Weber’in 2009 Satellite Ödülleri'nde En iyi Orijinal Senaryo ve Bağımsız Ruh Ödülleri’nde En İyi Senaryo ödüllerini almasıyla birlikte birçok ödül ve adaylık elde etti. Film, 67.Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Müzikal veya Komedi Filmi, Joseph Gordon-Levitt’in ise Müzikal veya Komedi filminde En iyi Erkek Oyuncu ödülüne aday gösterilmesi başta olmak üzere birçok ödüle aday oldu.

Alışılmamış türde bir romantik komedi olan film, aşkın gerçek olduğuna inanmayan bir kadın ve ona aşık olan bir adamın hikayesini anlatıyor. Tom Hansen, hayatından tamamen çıktığına emin olduğu zaman Summer Finn ile tanıştığı ilk günü hatırlar. Tom, kıza ilk gördüğü anda aşık olur. Hayatının geri kalan kısmını bu kızla birlikte geçirmesi gerektiğini biliyordur. Ne var ki Summer ne aşka ne ilişkilere inanmamaktadır. Buna rağmen aralarında arkadaşlıktan öte farklı bir ilişki başlar. Birlikte geçirecekleri günler sıradışı, eğlenceli ve komik bir hikayeye tanıklık edecektir. İlk defa Sundance Film Festivali’nde gösterilen film, hem eleştirmenlerden hem de seyirciden tam not aldı.



,




 
ob Haris ve Charlotte Tokyo’da ikİ Amerikalıdır. Bob, Tokyo’ya bir viski reklamında oynamak için gelmiştir, Charlotte ise işkolik bir fotoğrafçı olan kocasının peşinden sürüklenmiştir. Her ikisini de uyku tutmayınca, bir gece lüks bir otelin barında yolları kesişir.
Bu buluşmanın sonunda aralarında sıkı bir dostluk başlayacaktır. Birlikte Tokyo’yu keşfe çıkarlar, Tokyolularla aralarında çok komik olaylar geçer ve sonunda bambaşka yaşamların mümkün olduğunu keşfederler.

” Kim olduğunu ve ne istediğini bilirsen, olayların seni üzmesine daha az izin verirsin. “




 
Akli dengesi yerinde olmayan Kral’a rehberlik etmesi için saraya gelen Doktor Struensee idealist ve aydınlanmacı fikirleriyle tanınmaktadır. Doktor’un devrimci nitelikteki hayat görüşleri Kral’ı etkiler ve aldığı kararlarda ona danışmaya başlar. Diğer taraftan benzer görüşleri paylaşan Kraliçe Caroline ile Doktor arasında zamanla karşı konulamaz bir ilişki başlar. Ortak hayaller ve tutku ile örülen bu yasak aşk bir ulusun kaderini değiştirecektir.Danimarka’nın krallık döneminde geçen ve tüm Avrupa’da yankı tarihte yaşanmış bulan bir ilişkinin konu edildiği film, Berlin Film Festivalinde Gümüş Ayı ödülüne layık görüldü.





 
Başrollerinde Oscarlı oyuncu Reese Witherspoon ve Mark Ruffalo'nun oynadığı romantik komedi dalında olan film. Orijinal adı Just Like Heaven'dır.2005 yılında çekilen film, aynı yıl 16 Eylül'de ABD ve Kanada'da vizyona girdi. Filmin Türkiye'ye gelmesi 25 Kasım 2005'i buldu. Hikayesini, Fransız yazarMarc Levy'nin If Only It Were True adlı eserinden almaktadır. Aynı hikâyeye sahip Bollywood yapımı başka bir film de vardır.[SUP][2][/SUP] Film, kısa süre önce trafik kazası geçiren bir kızla ile onun dairesine taşınan bir adamın yaşadıklarını konu almaktadır.





 
Filmde, Dünya Kupası finalleri sırasında Berlin metrosunda tesadüfen tanışan, kibutzda yaşayan bir İsrailli ile Paris’te yaşayan bir Filistinli’nin altı günlü anlatılmakta..




 
Hiç Kore dizisi izlememiş, ''bunlarında hepsi birbirine benziyor ayol'' diye düşünüyorsanız, sizin için güzel ve akılda kalıcı bir başlangıç olacaktır. İlk iki bölümün ağırlığına aldanıp, sakın ha yarıda bırakayım demeyin çünkü ilerleyen bölümlerde sizin büyük sürprizler bekliyor...

Shin Ji Hyun nişanlısı ile evlenme planları yaparken bir trafik kazasında ağır şekilde yaralanarak komaya girer. Ruh bekçisi ona 49 günlük son bir şans sayılabilecek bir ömrü ona verir. Ancak bunun tek şartı onun yüzünden incinen üç kişiyi bulmaktır. Ji Hyun bu şartı yerine getirebilmek için yarı zamanlı bir işte çalışan Yi Kyung’un bedenini kullanacaktır.


''Onu unutamıyorsan özlemeyi dene.''








 
16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır...
Josh Boone’un yönetmenliğini üstlendiği film, John Green’in romanından Scott Neustadter ve Michael H. Weber tarafından uyarlandı. Filmin başrollerindeyse Shailene Woodley, Ansel Elgort ve Willem Dafoe yer alıyor.









 
1986 yılında Winston Groom tarafından aynı adla yayımlanan romandan esinlenerek çekilmiş, 1994 yapımı epik, romantik, komedi-dramadalında bir filmdir. Robert Zemeckis tarafından çekilmiş ve Tom Hanks, Robin Wright, Gary Sinise ve Sally Field başrol oyunculuklarını yapmıştır.
Film, öğrenme güçlüğü yaşayan ancak atletik olarak inanılmaz yeteneklere sahip Forrest Gump'ın, doğum yılı olan 1944 ve 1982 yılları arasında gerçekleşmiş, bazen sadece gözlemlediği, bazen de başkalarına ilham verdiği20. Yüzyılın dönüm noktası olaylarını betimler. Film, esinlenilerek çekildiğiWinston Groom'un romanından, Forrest'ın kişiliği ve ele alınan bazı olaylar yönünden farklıdır. Başta Georgia olmak üzere, Kuzey ve Güney Carolina'da, 1993 yıllının sonlarına doğru çekilmiştir. Filmin kahramanını eski arşiv görüntülerine dahil edebilmek ve bazı sahneleri çekebilmek için, gelişmişgörsel efektler kullanılmıştır. Ele alınan sahneleri daha iyi anlatabilmek için, dönemlerin ruhuna uygun kapsamlı bir müzik arşivi kullanılmıştır. Film müziğinin ticari baskısı, dünya genelinde 12 milyondan fazla satarak en fazla satan albümler sıralamasına girmiştir.


Jenny : Wietnam’da korkmuş muydun ?
Forrest : Evet. Şey… Bilmiyorum. Bazen yağmur, yıldızlar çıkmasına izin verecek kadar duruyordu. O zaman güzel oluyordu. Gölde günbatımının hemen öncesine benziyordu. Her zaman suda milyonlarca yakamoz olurdu. Tıpkı o dağ gölü gibiydi. Çok berraktı Jenny. Sanki üstüste iki gökyüzü varmış gibi oluyordu. Sonra çölde, güneş doğduğu zaman, göğün nerde bitip, karanın nerde başladığını kestiremezdim.
Jenny: Keşke orada seninle birlikte olabilseydim.
Forrest : Oradaydın







 

bu muhteşem bir film bana göre ben baya geç kaldım tabi ki daha dün seyrettim hala etkisindeyim filmin. Ama kafamda deli sorular da var.bu nasıl bir kurgudur nasıl bir sondur yarabbim. Ben şok oldum sonunda aslında eylülün ikinci kez adaya gidişinde gördüğü tek sadece bir hayal oyunuymuş sanrıymış. Hele ki intiharı resmen ağlattı beni. Ne çok şey kaçırmışım izlemeyerek. Tek in eylüle duyduğu aşka ba-yıl-dım
 
Notebook, 50 ilk öpücük, Tatil, Love Actually, Dear John, Aşk Şimdi.... Kızlar bunlar da benden bayılıyorum romantik filmlere izlemenizi tavsiye ederim.
oslana senin listendeki çoğu filmi izlemişimdir çok güzel film zevkin var. Özellikle Kefaret filmi, Notebook ve PS:I love you filmlerini solladı benim için. Listemde 1 numara artık, daha iyisini izleyene kadar =)
 
çok güzelmiş bu film teşekkürler
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…