Orta yaş dönemi erkeğin ve kadının fiziksel ve psikolojik açıdan değişimler yaşadığı genellikle 40- 50’li yaşlar arasında yaşanan bir dönemdir. Pek çok yaşam olaylarının en üst noktaya vardığı dönemdir. Mesleki anlamda ise yapabilceğinin en üst seviyeye geldiği ve emekliliğin yavaş yavaş başladığı bir dönemdir. Bu yaşlarla beraber genelde daha iyisine gidilemeyeceği düşüncesi hakimdir. Bir noktadan sonra kişi kendisini yetersiz, verimsiz, işe yaramaz hissetmeye başlıyor ve kişi yeni doyumlar aramaya başlıyor. Kişi yaşamını sorgulamaya, yaptıklarını ve yapamadıklarını gözden geçirip pişmanlık duymaya başlayabilir. Orta yaş bunalımı heyecan ve macera arayışı ile kendini gösterebileceği gibi,depresyonla da belirti verebilir.
Bu dönemde ruhsal bozukluklar artış gösterir, kişinin kendi yaşamıyla ilgili iç sorgulamaları, duygusal çatışmaları artar, çevresiyle ve ailesiyle olan ilişkilerinde bozulmalar gözükebilir ayrıca kişi bu dönemde yaptıkları ve yapmadıklarını gözden geçirip pişmanlık duyabilir. Bu dönemde kişinin üretkenlik, sevme, öğrenme kapasitesinin erozyona uğrar.
Aile içindeki rollerin ve ilişkilerin değişmesi, yakın çevrede kayıpların (arkadaş, eş kaybı gibi) yaşanması bu dönemde bazı ruhsal sıkıntıların ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Orta yaş bunalımına hem erkekler hemde kadınlar yakalanabiliyor ancak kadınların ve erkeklerin bu döneme yaklaşımı birbirinden farklıdır, erkekler bu dönemden daha fazla etkilenmektedir.Çünkü erkek, toplumda mücadeleci, girişimci, atak, kavgacı,duygulardan çok eyleme dönük, iş bitirme özelliği olan bir varlık olarak tanımlanmaktadır. Erkek bu dönemi kendi sosyal ve cinsel hayatına, yeterliliğine, özgüvenine ve narsisizmine bir darbe olarak algılamaktadır. Bu dönem erkeklerin bir kısmında yaşadıkları hormonal eksilmeden, fiziksel, sosyal ve psikolojik değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Bu dönemde "testosteron" azalması orta yaş bunalımını kolaylaştırmaktadır.
Erkeklerde hormonsal değişmelere bağlı olarak, ani ateş basması, cinsel istekte azalma, kilo artışı, bel çevresi ve göğüslerde yağlanma belirtiler olarak ön plandadır. ayrıca bu dönemde erkeklerde yaşlanmaya bağlı olarak saç dökülmesi, saçların beyazlaması, görülebilir. Bu duruma bağlı olarak da erkek kendi dış görünüşünden rahatsız olacak ve beğenilmeme korkusunu daha yoğun yaşayacaktır ve kaygıları artıcaktır.
Erkeklerin vücudunda oluşan bazı değişimler onları mutsuz ediyor fiziksel yetersizlikle ilgili düşünceler ortaya çıkıyor bu nedenle erkekler bu dönemde kendini ispat etmek için yeni bir imaj yaratma çabasına girerler. Kendi dış görünümünü değiştirmeye çalışırlar ve dış görünümüne aşırı önem verirler, giydiği kıyafetler yaş ortalamalarının dışında olabilir. Bu dönemdeki erkekler yaşadıkları sosyal çevreyi, hobilerini, hatta evlerini bile değiştirebilirler. Devamlı yeni heyecanlar yaratma çabasındadırlar. Ayrıca bu dönemde ki diğer önemli sorun ise erkeğin yaşam tarzında zamanla ortaya çıkan değişikler sonrası eşiyle arasındaki paylaşımı azalarak, çatışmayı arttırmasıdır. Çatışmanın artması çiftlerin aile düzenini de bozabilir. Erkekler çocuklarını ve eşlerini bir yana bırakarak hayatı daha yoğun ve yüksek tempoda yaşamak isteyebilirler. Bu boşanmaların artmasına sebep olabilir
Bu dönem sadece psikolojik ve cinsel değişimlerin yaşandığı değil bazı sağlık sorunlarının da ortaya çıkabildiği bir dönemdir. Çünkü testosteron hormonu yalnızca cinsel fonksiyonu yöneten bir hormon değildir.Testosteron hormonu; kaslar, kırmızı kan hücrelerinin üretiminde ve kemik yoğunluğu üzerinde etkili rol oynar. Bu dönem aynı zamanda da kalp krizinin, hipertansiyon, şeker hastalığı gibi rahatsızlıkların erkekleri tehdit ettiği bir dönemdir.
Orta yaş bunalımın yaşandığı dönem çoğu zaman depresyonun da eşlik ettiği dönemdir. Erkek eğer yaşadığı sorunların üstesinden gelemiyor ve yoğun duygular içine giriyorsa mutlaka psikolojik yardım almalıdır.
Bu Dönemi Rahat Atlatmak için;
Birey yaşadığı durumu mutlaka tanımlamalıdır ve paylaşmalıdır.
Kişi öncelikle kendisini ve çevresini olduğu gibi kabullenmeli.
Unutulmamalı “Kişinin kaç yaşında olduğu değil, yaşamdan aldığı hazdır”.
Önceden bu duruma yönelik önlemler almak gerekir.
Düzenli spor yapmalı,
Saplıklı beslenmeli,
Stresten uzak durmalı,
Bol bol kitap okumalı,
Resim yapmak gibi yaratıcı yeni hobiler edinebilir.
Kişi ailesiyle ve eşiyle daha çok iletişim halinde olmalıdır.
Kaynak=doktor sitesi