Bende acılar içindeyim gözüm yaşlı, ben de 19 Kasım 2009'da ikizlerimi doğum yaptım oğluşum Erdem doğum yaparken vefat etti yüreğim yandı tutuştu, ama en büyük acıları yaşayan oğlum Egemenin ne acılar çektiğini görerek yaşadım. Hayatta en büyük sınavlardan biride evladının acısına görüp, elinden bir şey gelmemesi heralde
Oğluşum pamuğum yaşıyor diye sevinirken kuvezde acılarla boğuştu, yavrumun ellerini kollarını, bacaklarını ayaklarını delik deşik ettiler, doktorlarada kızamıyorum yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar ama ben kıyamıyordum kuzuma hergün ağlamaktan mahvoldum ama çağresi yok, yavrumun ciğerleri bir türlü düzelmedi. Ciğerleri düzelmedikçe bütün organları tek tek iflas etmeye başladı. Hergün oğluşumu ziyarete hastaneye gittim oğlumun eline dokunayım onu öpeyim diye. Hiç ameliyatlıyım demedim dolmuşta, otobüsteydim. 40 gün gittim bir umut iyi haberler alırmıyım diye. Yoğun bakımın önünüde oğluşumu görmek için beklerden acil durumda bir bebek var dediler bizi içeri almadılar yüreğime ateş düştü, gerçekten öğleymiş yavrumun ciğerleri kanamış fazla yaşamaz dediler, artık ağlamaktan kendimi kaybettim eve nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. O kadar çok ağlıyordum ki artık bir gün hastanede ağlama artık dedi bir hemşire bizimde pisikolojimizi bozuyorsun. O kadar çok bozuldum ki evladının gözlerinin önünde yok olduğunu gören bir anneye bir insan oğlu nasıl ağlama derdi. Bir dün asistan doktor geldi yanıma, gülerek ne soracaksan bana sor senin oğlunu ben kurtardım biliyomusun kalp masajını ben yaptım diyordu. Gülmesine gıcık oldum parçalayacaktım ama oğlum ellerinde onlara emanetti. Yavrumun artık göğsü kalp masajı yapmaktan mos mor olmuş, geçirdiği ekfeksiyonlardan ağzı burnu akıyordu. Birde üstüne üstük vücudu ödem yapmış ve şişmişti kuzum. Bir gün oğumu ziyarete gitttiğimde küvezinin başına gittim, oğlumun yeri değişti sandım, oradaki oğlum değildi. Bütün küvezlere baktım oğlum yok, hemşireye sordum -oğlum nerede. Yerinde dedi -hayır dedim. -Bu Egemen değil. -Evet o dedi. -Hayır dedim ben oğlumu tanımaz mıyım bu o değil dedim. Oğlum bir gecede tanınmaz hale gelmişti. Kendime kızdım nasıl oğlumu tanımadım diye ama oğluşum artık çok zor durumdaydı. Artık ne ellerini nede ayaklarını sevdirmiyordu, delinmeyen yeri kalmamıştı kuzumun. Başına insan gelmesini istemiyordu. En son rop muayenesini yaptırdığımda doktor bana yaşasa da gözleri görmeyebilir dediğinde heralde bir kez daha dünyam karardı. Artık ağlamaktan başka yaptığım bir şey yoktu.
Bir gece Egemeni gördüm rüyamda bana sarılmış kucağımdaydı, başını omzuma koymuştu onu kucağımda taşıyordum ama koskocaman bir oğlan kollarım onu taşımıyordu ağırlığını hissediyordum. Kulağıma anne ben niye böyleyim dedi. İçim parçalandı, insan evladına hiç kötü birşey yakıştıramıyor, iyi sağlıklı, mutlu olsun istiyorsun. İçimin sızısını tarif edemem. Uyandım Allahım rüyaymış dedim, artık ağlamıyacağım dedim. Tabi ağladım ama artık içimi ferah tutmaya çalıştım. Zaten hep dularımda hayırlısını isterdim, hep istedim, herzaman hayırlısı için dua ediyorum. Ama ağlayarak Allaha isyan ediyomuşum gibi hissetim. Ama ben oğluma üzülüyordum aslında.
Doğumda ölen oğlum Erdem için kırk mevlüdü yapacaktım, mevlüt günü Egemenin yanına gidemiyeceğim diye canım çok sıkkındı 40. gün sabah eşim işten öğle saati eve geldi onu karşımda görünce anladım. Yavrum yanına gidemiyeceğim diye üzülürken o melek olup, cennete uçmuştu. Yavrumun çektiği acılar son buldu. Meleğim, oğlum, egemenim, kuzum, pamuğum. Kavuşacağız yavrularım elbet bir gün ahirette hep beraber bütün aile birlikte olacağız.
Yüreğim yaralı, gözüm yaşlı, herşey hep biraz eksik. Hep ikizlerim olsun istemiştim cennete ikizlerim var. Şimdi gördüşüm her ikiz oğlan oğluşlarımı hayırlatıyor bana.
Çok uzun yazdım galiba. Acımı palaşabildiğim beni anlayan melek annelerine Allahtan sabır diliyorum. Allah hepimizin kucağını hayırlı evlatlarla doldursun inşallah. Amin.