Yanıldığınız bir nokta var, daha önce nişanlılık evresinde aldatılmış kardeşi, konu sahibi sahip çıkmış ama yine de evlenmişler. Sanki adamda suç yokmuş gibi, konu sahibine diş bilemişler.
Yine dayak konusunda her şeyi yapar konu sahibi, ben o izlenimi edindim. Lafını esirgemez, aileye de anlatır ama kardeşi yine evine döndüğünde, ortalığı bulandırıyor, huzur bozuyor diye yine konu sahibi suçlanır. ne olmuş bir tokat attıysa bile diyebilir aile ve kardeşi, kocası yine bemün eşimle barışıyorum, sana mı kaldı der.
Bakın benim çok yakınım iki kardeş, senelerce beraber oturdular eşleri ve anneleriyle. Birinin öfkesi meşhurdu, diğer kardeş hep anneyle sorunlarında, sen önüne geç, söyle, senden çekiniyorlar diye diye geçmiş zamanları. Her sorunu kimi zaman kızarak ederek bu abi çözmüş.
Seneler sonra, annelerini mezara koyarken, diğer kardeş çok şükür anneme hiç bir of bile demedim, sesimi yükseltmedim, İçim çok rahat demiş. O zaman şalterler atmış diğer kardeşte, sen bir şey demedin çünkü her kavganızı ben sizin için ettim diyerek. Senelerce beraberken aralarına öylece girmiş soğukluk.
Bazen insanlar, kendi kavgalarını vermek zorundalar, onlar için kavga edip, yüz göz olup, sonra ortada kalmak da var.
Burada en mantıklı olan kızkardeşle devamlı iletişim halinde olmak be anne babayı, ya da en azından anneyi durumdan haberdar etmek, bilmenizi istemiyor ama haberiniz olsun demek.
Kızkardeş kendi kararını verip, ablasını desteğe çağırmalı. Eşine önce kendisi tepki koyacak, ki eşi de hep aileyi suçlayamasın, eşini iknaya çalışsın.