Konu sahibi babası çocuğuyla münakaşa ediyor ya da evimizde sesler yükseldi diye konu açmamış ki. Babası çocuğuna bu hakareti etti diye açmış.
Anne terliginden kimse ölmez ama psikolojisinin de içine edilir. Benim ananeme sorsan asla çocuklarına fiske vurmamistir ve asla evlatlarını ayırmamistir. Ama annem hep anne hatiralarindan kötü bahseder, ayrımcılık o kadar içine işlemiş ki kadının, kıyas yapmayi geç- yanında birisini övsen bozulur, iki çocuğu var, birine kizarken bile diğerine gulmezdi ayrımcılık olmasın diye, takık bu konuda . Oysa dediğim gibi, ananeme sorsan asla vurmamis bile. Çünkü ona göre anne terliği dayak değil, sokakta cimciklemek dayak değil, bir şeyi bırakmayan çocuğun eline vurmak ,itelemek dayak değil, paşa oğluna meyve soyup vermesi için kızını darlamak ayrımcılık degil. Oysa bunların hepsi sistematik şiddet ve gayet de annemin psikolojisini bozmuş. Ve annem hala etkisinde.
İnsanın ruhuna en büyük yaraları anne babalar açıyor, ama bizim ülkemizde kimse durup iki saniye düşünüp hayatını analiz etmediği için öyle doğan büyüyor, içindeki yaraların nereden geldiğini bulmayi düşünmeye bile zahmet etmiyorlar..
Ve bagirilmadan büyüyen çocuk var, "bagirmayan ebeveyn yoktur" demek biraz yaşadığın çevreyle alakalı.
Ben çok iyi ve ortalama iki ebeveyne sahip olduğum için bunu net bir şekilde görebildim. Çocuğuna saygı duyan , onu insandan sayan ebeveyn tepki vermeden önce bir durup düşünüyor. Diğeri ise ona saygı duymuyor ve tamamen dürtüsel hareket ediyor. Aradaki fark bundan ibaret .
Mesela pazarları bakkala gitme örneği, eğer "bakkala gidin" diyen annemse ve biz istemiyorsak (hatta iki küçük kardes birbrini yiyorsa sen git diye) annem çareyi bas bas bağırıp , ani ve yüksek sesiyle bizi korkutmakta bulurdu, ve rastgele bir isim söyler zorla bakkala gönderirdi.
Ama "bakkala gidin" diyen babamsa ve biz iki kardeş 'sen git' diye dalasiyorsak babam bağırıp cagirmak yerine kahvaltinin hazir olduğunu, birisinin gitmesi gerektiğini,haftaya pazar da diğerinin gideceğini söylerdi, ikna ederdi, giderdik.
Ya da ara karnede zayıf not getirince annem bağırır çağırır, tüm kitapları salona getirip 'beni okutsunlar diye ailemin gözünün içine baktım, okutmadilar. Ben size tüm imkanları verdim,bu notlar Ne! Atıyorum kitapları' falan diye bizi ağlatır, zorla 'düzeltecegiz' sozu verdirir, evde resmen dram filmi çekerdi. Aynı zayıf karneye babam tepki vermezdi, karne günü karneyi göstermediysek bakmak için ısrar bile etmezdi , birkaç gün sonra hala gostermediysek akşam vakti odamızı Ziyaret eder, fıkra falan anlatır,sohbet eder, sonradan karneleri sorardı, bakınca da espri yapardı (Toto oynarken kullanayım karneyi diye

) , biraz konuşurduk öyle odadan çıkardı.
Yani çocuğuna bağırmamaya imtina eden 30 sene boyunca bagirmadan, çocuğun sınırını ihlal etmeden de yaşayabiliyor. Ama buna Sabri olmayan yapmiyor.
Bu arada benim yeğenim 5 yasinda, annesi babası sesini yükseltmedigi gibi bizim gibi yakın akrabaların çocuğa "küserim ama" dememiz,basit bir şeylere zorlamamiz vs bile kesinlikle yasak. Yani bu sekilde azar yemeden büyüyen çocuklar da var