Evlilik, Ak ldryor mu?

Eşimle tanışalı 8 yıl oldu ve 4 yıldırda evliyim ilk gün kü gibi aşığım saygı sevgi tamam ama aşk hiç bitmeden devam ediyor hala ona bakarken içi titriyor uyrken onu izlemeye bayılıyorum en önemlisi de onsuz geçirdiğim her an onu özlüyorum.
 
Eşimle tanışalı 8 yıl oldu ve 4 yıldırda evliyim ilk gün kü gibi aşığım saygı sevgi tamam ama aşk hiç bitmeden devam ediyor hala ona bakarken içi titriyor uyrken onu izlemeye bayılıyorum en önemlisi de onsuz geçirdiğim her an onu özlüyorum.

Maşallah :nazar: :nazar: :nazar: Bence çok anlatmayın bunu nazar değebilir. a.s.
 
aşk hep vardır :asigim:

geçen gün mail geldi bu bana çok hoşuma gitti konuyuda görünce ekliyim dedim

Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.


Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.
Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.
'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'
Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'
Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'
'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'
Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.


Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı.
'Sevgilim' diye başlıyordu,
'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'

'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'

'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.'

'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'


Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.
Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'
Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.
Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.


Bu gerçek aşktı.





İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.

Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.

Hayat tam da böyle bir şeydir.

umarım aşk gerçekten hep oralarda bir yerdedir!...a.s
 
aşkı öldüren evlilik değil çiftlerdir bence
eğer saygı varsa ilişkide aşk hiç bitmez
yıllar geçtikçe farklı duygularla büyür
 
belki bilinen bir cevap ama aşk geçici kalıcı olan sevgi ve saygıdır.

biz 3. yılımıza girdik daha erkenmi bunu konuşmak için bilemiyorum ama. bizim aşkımız bitmedi. sanırım tek düze bir çift değiliz ondan kaynaklanıyor. beraber bungee jumping yapan başka bir çift varmıdır? çok nadirdir herhalde hihoyyyt
eşime çokk aşığım çokk seviyorum ve saygı duyuyorum. zaten saygının olmadığı yerde hiçbirşey beklememek gerekiyor.
 
bence tam tersi aski oturtan,pekistiren evliliktir bence.
iki kisi birbirini seviyor sayiyor ve guveniyorsa aski evlilik degil hicbirsey öldüremez .
 
flört dönemindeki nişanlılık dönemindeki heyecan kalmıyor tabiki ama aşk kesintisiz devam ediyor
ben hergeçen gün daha fazla seviyorum kocişimi
 
aşktan ne anladığımızla ilgili deli dolu bir aşksa yaşadığınız evlenip herşey düzene oyurunca deli doluluk gidecek yerini sükunet alacak bu aşkın bittiğini göstermez kalıp değiştirmesi
 
niye ölsünki aşk..biz eşimle mantık evliliği yaptık yani ne ben ona nede o bana aşıkken evlenmedik.ama şimdi deli gibi aşığız.evliliğimizin ilk yılları gibi:asigim:
 
evliliğin bir kadına kattığı en büyük şey kesinlikle GÜÇ...yeni bir hayata başlayıp bir dünya sorumluluğu kendi sorumluluğunuza ekliyorsunuz..hem bir evi hem bir erkeği hem bir aileyi yürütmeye başlıyorsunuz..
şu bir gerçek ki: insanlar özelliklede erkekler sürekli gördükleri şeylere karşı körleşirler.. siz bu koşturmayı ele aldıktan sonra yükselir ve direnç kazanırken en ufağından en kocamanına, bütün hatalar kadını yüceltir..her yanlış yada size göre yanlış erkeği basitleştirirken siz değer kazanırsınız.. onu bile idare edebildiyseniz yalnız lükse erirsiniz..oysa erkekler kadınsız bir hiçtir..kendi keyifleri bilir..aşkı ömre yaymaksa imkansızdır..yok ben aşığım 10 yıldır diyosanız Allahın cidden en özel sevgili kullarından birisiniz...evlilik değil bu konuda kurban kişinin kendisidir...aşk akıl almaz bir soyutluktur biz insanların aşkı somutlaştırıp harcamak konusunda üzerine yoktur.......öptüm hepinizi:)
 
bence evlilik aşkı değil heyecanı öldürüyor bir düşünün aynı adam sevgilinizdi kocanız oldu ama sevgiliyken nasıl buluşmaya gidiyordunuz nerdeyse ölecek gibi kalbiniz çarpıyordu dimi ayaklarınız sanki birer kanattı peki şimdi eşiniz sizi bir yere davet etse canım sen evden gel bende işten giderim oraya orda buluşuruz dese allah aşkına söyleyin sevgililikte heyecanlandığınız kadar heyecanlanıp yüreginiz ağzınızda gidermisiniz güzelce giyinir hafif bir makyaj tin tin gidersiniz dimi.
aşık olmaya aşığız eşlerimize ama heyecan yok dokunması öpüşmesi değiştimi hayır ama sanırım alışkanlık heyecanı yok ediyor.
 
2 yıl oldu henüz evleneli daha erken diceksiniz belki ama ölmedii daha da arttı diyebilirim.. ona bakmaya doyamıyorum.. sürekli yan yana dipdibe olmak istiyorum.. ona sarılıp kokusuna içime çektiğim zaman kendimden geçiyorum.. o işteyken ya da ben okuldayken eve gideceğim yada karşılaşacağımız anı iple çekiyorum.. deli gibi özlüyorum.. 5 yıldır hayatımda ve ben 5 yılın her saniyesini ona deli gibi aşık olarak geçirdimm... ve hep böyle olacağına inanıyorumm ...
 
ayy canım benim inşallah ölene kadar böyle devam edersiniz... allah mutluluk ve sağlıklar versin........opuyorumnanaktan
 
Back
X