Fıkra değil hepsi gerçek

asiyah

özer&berke
Kayıtlı Üye
1 Mart 2008
1.886
15
358
Kırıkkale
Araştırmacı yazar Fatih Sultan Kar, Rize'de yaşanmış fıkra gibi olayları
derleyip kitap haline getirmiş.


İşte o kitaptan yaşanmış olaylar:

BİR ŞEY YAPAMAZ MIYIZ?


ay TV Genel Yayın Yönetmeni Arif Akmermer, televizyonu adına açık havada bir
müzik programı düzenleyecektir. Programın yapılacağı gün havanın nasıl
olacağını öğrenmek için Meteoroloji Müdürünü arar:

- Hocam Salı günü hava nasıl?
- Yağışlı.
- Bir şey yapamaz mıyız?

OSMAN AMCA KISA KES


Kaçkar TV'de atma türkü yarışmasının yapımcılığını ve sunuculuğunu yapan
Osman Efendioğlu hem faks hem de telefonla gelen isteklere cevap
vermektedir.
Yine bir akşam program normal süresini hayli aşmıştır. Ana kumandada
çalışanlar bir not yazarak uyarmak isterler:
- Osman amca kısa kes, eve gideceğiz
Efendioğlu istek sandığı notu alır ve konuk müzisyenlere dönerek canlı
yayında okur:
-Evet arkadaşlar, "Osman amca kısa kes, eve gideceğiz" bu eseri hanginiz
seslendirecek?

RIDVAN DİLMEN'DEN BİR ANI


Fenerbahçe'de oynarken kamptayız.
Öğle yemeğinde takım olarak buluştuk. Servisin yapılmasını bekliyoruz.
Karşımda Rizeli Hasan Vezir, sağımda ise Kaptan Müjdat Yetkiner var. Müjdat
ve benim en sevmediğimiz şeylerin başında, boş tabağa sürtülen çatal ve onun
çıkardığı ince iç gıcıklayan ses gelir. Bunu çok iyi bilen Hasan Vezir,
gözlerimizin içine baka baka çatalı tabakta bir oraya bir buraya gezdirip
duruyor. Sonunda Müjdat dayanamadı patladı;
"Beni ayağa kaldırma."
Hasan'dan ise fıkra gibi cevap geldi;
"Sana yapmıyorum ki... Rıdvan'a yapıyorum."

NE ZAMANUN FADİMESİ


Çanava'dan Lıkooğlu Hanife hala yüz yaşına gelmişti.
Bir gün 75 yaşındaki kızı Fadime ölünce kulağına bağırırlar:
- Hanife hala Fadime öldü.
- "Eeee. Elbet ölecekti. Ne zamanun Fadimesi" der ve ağlamaz fakat kocasının
ölümü haber verilince çok üzülür.
- Bu kadar yıl doyamadın mı? diye soranlara da cevap olarak:
- Çorba mi idi ki doyaydum?

KIRK YILDA BİR


Celal Memişoğlu esprili ve renkli kişiliğiyle Rize'nin unutulmaz isimleri
arasındaki yerini almıştır. Çok partili dönemin başladığı sıralarda Rize'ye
gelen mebuslardan birini karşılamakta biraz heyecanlı ve iltifatta
mübalağalı davranır.
Mebus, "Ne bu iltifat?" diye sorunca Celal hemen cevabı yapıştırır:
- Nasıl iltifat etmeyelim... Kırk yılda bir geliyorsunuz.

PAŞABAHÇE 33


Pazar'ın bir köyünde genç delikanlı üzerine bir korku geldiği için annesi
tarafından okuması için hocaya götürülür.
Hoca çocuğu dualarla okuduktan sonra cam bardağa su doldurur ve bütün
dikkatini vererek içine bakmasını söyler. Çocuk bakar, bakar fakat hiçbir
şey göremez. Hoca ısrar eder, iyice bak diye. Çocuk bir daha bakar ve:
-Hocam, gördüm gördüm der.
Hoca:
-Ne gördün? diye sorar.
Çocuk heyecanla cevap verir:
-Paşabahçe 33... (Bardağın altındaki damgadır gördüğü)

HESAP


Rahmetli Kazancı Yusuf (Makas) Beykoz'da bir lokantaya girer ve bir masaya
oturur. Lokanta oldukça kalabalıktır. Garson sipariş almaya yetişemiyordu.
Kazancı garsona seslenir. Garson:
- Geliyor
Bir müddet sonra tekrar seslenir ama yanıt aynı:
- Geliyor
Bir daha seslenir:
- Gelecek
Kazancı daha fazla dayanamaz. Kalkar, kapıdan çıkacakken kasadaki patron ne
yediğini sorar:
- İki geldi, bir gelecek. Kaç para?

İNADINDAN ELDİ

-Hoca Memet eldi
-Sapasağlam adam idi, niye eldi?
-Acindan eldi
-Uşağum hiç bi Laz acindan elmez. Soylesaydi hepumuz yardim ederduk oğa.
-Utandi demağa.
-Gördun mi. Acindan değil inadindan eldi.................netten alıntıdır
 
Back