- 21 Mayıs 2012
- 2.279
- 2.277
Buraya yazmak için günlerdir düşünüyorum, kimseyle konuşamadığım sürekli içime attığım için yazmaya karar verdim.Belki tanımadığım insanlarla paylaşımlar biraz rahatlamamı sağlar diye düşünerek..
Burada benimle aynı şeyleri veya benzer olayı yaşamış olan herkesi çok iyi tanıyorum sanki. Günlerdir okuyorum yazılanlara ağlıyorum kendime ağlıyorum.
En baştan özetlemek gerekirse;
2012 yılında 6 yıldır birlikte olduğum sevdiğim adamla evlendim. Her şey o kadar güzel kusursuzdu ki. Herkes aylarca düğünümüzü nişanımızı konuştu. (Hala bile). Evliliğimizin 3. ayında sorunlarımız başladı. Maddi manevi sorunlar iş streslerimiz her şey üst üste geliyor sürekli ağlayarak geçiriyorum günlerimi. 1 yıl yaşadıklarımı büyüterek kimseye anlatmadan geçti gitti. O kadar büyümüş ki her şey eşimin yaptığı her şey batar olmuştu benimde her sözüm ona. Güzel sözler davranışlar beklerken tek umudum olan evlilik yıl dönümümüzü unutması yada sallamaması, bir sürü borç yapıp işten çıkması son damla olmuştu. Boşanmaya karar vermiştim. Odalarımızı bile ayırdık. Eşim askerliğini yapmamıştı. Son kez karşıma oturdu boşanmayalım askere gidiyim ikimiz içinde sağlıklı düşünme zamanı olur gelince karar veririz dedi. Ne yaşarsak yaşayalım o benim çocukluğum, gençliğim, kadınlığım her şeyimdi. Kabul ettim. 5 Şubat 2014'te tarifsiz bir burukluk, kalp acısı ve üzüntüyle askere gönderdim. Bu duyguları yaşayacağımı hiç düşünmüyordum. Her gün hasretini çektikçe, 6 aylık dönemde bir kaç günlük görüşmelerimizden sonra ikimizde birbirimizden ayrılmayacağımızı anladık. Her görüşmemiz sonrasında ayrılmamız günlerce travma yaşamamıza sebep oluyordu. Farklı bir bağ vardı aramızda ama hayatı birbirimize zindan ediyormuşuz bunu anladık. Temmuz 2014' te doğum gününde terhis oldu. Evimizi değiştirmiştik. Terhis olduğu günden 2 hafta boyunca tatil yaptık. Başbaşa, elele, gözgöze dipdibe. Birbirimizi kırmayacağımızı, hata yapmayacağımızı dile getirmesekte nefes alışverişimizle bile hissettiriyorduk birbirimize. Bu ayrılık bizim için bir dersti sınavdı başarıyla kalktık altından diye düşünüyorduk.
Ekim 2014' te 2. evlilik yıl dönümümüzü kutladık. Her şey harikaydı. Mutluyduk. Hep istediğim gibi evimizi de almıştık. Yapılıp bitmesini bekliyorduk. Tek bir şey eksikti. Aşkımıza meyve.....
Ekim ayında adetim gecikince hafifte mide bulantım olunca eşim test yapalım kesin hamilesin dedi ama inanmak gelmiyordu içimden. Testi yaptık ve çift çizgiii...... Ben kalakalmıştım. İlk günden beri çocuk isteyen ben duyarsızlaştım sanki. Eşim hüngür hüngür bana sarılıp ağlıyorken ben öylece gülümsüyordum. O gece en yakın hastaneye gidip kan verdik. Sistemsel sorundan dolayı sonuçları veremedikleri ama 5,5 haftalık hamile olduğumu söylediler eve geri döndük ve ben sabah beşe kadar aralıksız istifra ettim. Sabah yeniden hastaneye gidip tahliller ve serumlardan sonra ultrasonda keseyi gördük. 8. haftada kalp atışları için yeniden görüşelim dediler.
O andan itibaren düşündüğüm tek bir şey var nasıl doğum yapacağım. Arkadaşlarıma sorduğumda biz doğumu düşünmüyoruz diyorlardı. Oysa benim aklımdan çıkmıyordu. Normal kesinlikle yapamam söylerken titriyorum diyordum, sezeryan yaparsam sonra acı çekeceğim allahım diyordum.
10 Kasım'da daha önce araştırdığım doktorumdan randevu alarak ilk muaynemizi olduk. Kalp atışlarını duyduk. Her şeyin yolunda olmasıyla serüvenimiz başladı. 18. haftama kadar kilo kaybı yaşayarak sürekli istifra ettim. Ağır geçiriyordum ama verilen zofran ilacını kullanmamak için direniyordum. Ruh halim hala durgun, hala neşe veya heyecanla dolu değildi. Kafama çok takılıyordu bu durum. Benim gibi yavru her şeyi seven, başkalarının çocuklarına ölen birisi nasıl olur da bu kadar isteksiz olabilir aklım almıyordu. Cinsiyet tahminleri başlamıştı. Hep kız isteyen ben herkesin erkek olacak demesiyle kendimi inanılmaz erkek bebeğe bağladım. 15. haftamda hem farklı bir dr muaynesi olsun hemde cinsiyeti öğrenmek için başka bir dra gittik. Her şey yolundaydı Ve bir kızımız olacaktı. Eşiminde benimde yaşadığımız bir şok vardı. Sanki etrafımızdaki herkes sözleşmişti erkek diyorlardı, bizde farkında olmadan etkisi altında kalmıştık ki kız olduğunu duyunca benim içimde bir kopukluk oldu. Zaten kendimde inanamadığım bir durgunluk oluşmayan bir bağ vardı iyice kopup gitmişti sanki.
9 Şubatta 21. hafta detaylı ultrason için kendi doktorumuza gittiğimizde ise dünyamız değişti. Biz hazırlık yapacağız tekrar cinsiyetine bakalım falan diye gülerken doktorumuzdan ses çıkmıyordu. Bazı terslikler var buyrun geçip konuşalım dedi. O masaya geçip konuşmaya başladığımız andan itibaren gözümden yaş, kalbimde ki acı dinmedi.
Bebeğimin ense saydamlığında artış, amniyo sıvısı yetersiz ve kalbinde ki su miktarı fazlaydı. İnanamadık. Bugüne kadar nasıl olur da tüm testler kontroller normal olabilirdi. Anlam veremiyorduk. Kabustu. Uyanmak istiyordum.
Bizi farklı profesöre yönlendirdi doktorum. 10 Şubat akşam saat 5'te randevumuz vardı. 9 Şubat akşam saat 9 ile 10 Şubat akşam saat 5 arasında tam 2,5 kilo kaybetmiştim. Allah'a dua ede ede yalvara yalvara ağlaya ağlaya muayneye gittik ama sonuç hüsrandı. Amniyosentez yapılması gerektiği söylendi. 13 Şubat'ta amnisyosentez yapıldı. 5 gün sonra ilk sonuçlar tertemiz çıktı. İlk down vb hastalıklar yani kromozom sayılarında sorun yok dendi. İçime bir umut, bir ışık doğdu sanki. Bir sürü hikayeler duymaya başladım bize de şöyle oldu, böyle oldu ama çocuğumuz sapasağlam vs. Amniyosentezin diğer sonuçlarını beklerken kendimi toparladım. Beslenmeme dikkat ettim kaybettiğim kiloyu geri aldım. Bebeğimin hareketlerini hissetmeye başladım. Allah'ım dedim uyanıyorum. Kızım sağlıkla doğacak. Babanesi battaniyeler patikler örmeye devam ediyor. Annanesi halaları isim düşünüyorduk.
28 Şubatta evde otururken annem aradı. Aşırı kanaması olduğunu 10 şubatta adet olduğunu ay bitmeden yeniden kanaması başladığını hatta çok şiddetli olduğunu söyledi. cumartesi olduğu için acil devlet hastanesine gittik. ilk kontrollerinde dikkat çeken bir şey yoktu ama kadın doğum uzmanına görünmekte fayda olduğunu söylediler. hemen kendi doktorumu aradım. pazartesiye randevu aldık. pazartesi sabah işe gittim ama sürekli internette bebeğim durumuyla ilgili araştırma yapıyorum. aklım hep bebeğimde. elim hep karnımda. bir umut arıyorum. kendimi tutamıyorum sürekli ağlıyorum. birden kara bulutlar çökmüştü yine bana. Pazartesi muayneye gittik. Annem için rahim duvarında hafif kalınlaşma olduğunu parça alınması gerektiğini söyledi. Bana da diğer sonuçların bir iki gün içinde çıkacağını söyledi. Ağlaya ağlaya eve döndüm. Annem, bebeğim Allah'ım bu nasıl bir sınavdır. Ertesi gün parça için gittik. Sonuçlarımız çıkmıştı. Bebeğimin 13. kromozomunda kopma meydana gelmiş ve yeniden birleşmiş. Bebek anne karnında ölecek veya doğduktan sonra en fazla 3 ay yaşayabilecekti. Hastalık tanısı için detaylı araştırma istenmişti. Dr um beklememize gerek yok karar verin hemen gebeliği sonlandıralım dedi.
Bütün gece ağlaya ağlaya geçti. Sabah işe gidip yöneticime durumu anlattım. Geri eve döndüm.
Kalbimden içimden canımdan bir parça kopuyordu. Hiç bağım yok dediğim bebeğimle ayrılacaktım. Farkında olmadan hayaller kurduğum kızımla kavuşamayacaktım.
5 Mart sabahı hastaneye yattım. Suni sancıyla akşam saat 9-10 civarında normal doğumla (!) kızımla kavuşmak yerine ondan ayrıldım.
Bugün tam bir hafta oldu.Ne yattığımdan ne kalktığımdan ne yediğimden ne içtiğimden anlıyorum. Göğsümden gelen süt kahrıma kahır katıyor. Bu nasıl bir sınavdır. Nasıl bir acıdır tarifi yokmuş.
Şuanda eşimle birbirimize yaşattığımız o kötü günlerin ne kadar anlamsız olduğunu düşünüp ağlıyoruz.
Allah'ın bize bahşettiği hediyesine hiç saygı duymadık sahiplenemedik bir kere şükür etmedik ona bakamadık diye kendimizi yiyip bitiriyoruz.
Bir daha nasıl yeni bebek düşüneceğiz Allah bize sağlıklı bir bebek verecek mi diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Burda çok benzer hikayeler okudum ama ben kendimi suçlamaktan onu sevmedim, ona bakamadım, bize küstü hastalandı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Allah'ım sen beni affet. Beterinden koru yarabbim. Benzer durumu yaşayan bebeğini kaybeden herkese sabır diliyorum. Allah inşallah hepimize sağlıklı evlatlar kucağımıza almayı nasip eder...
Burada benimle aynı şeyleri veya benzer olayı yaşamış olan herkesi çok iyi tanıyorum sanki. Günlerdir okuyorum yazılanlara ağlıyorum kendime ağlıyorum.
En baştan özetlemek gerekirse;
2012 yılında 6 yıldır birlikte olduğum sevdiğim adamla evlendim. Her şey o kadar güzel kusursuzdu ki. Herkes aylarca düğünümüzü nişanımızı konuştu. (Hala bile). Evliliğimizin 3. ayında sorunlarımız başladı. Maddi manevi sorunlar iş streslerimiz her şey üst üste geliyor sürekli ağlayarak geçiriyorum günlerimi. 1 yıl yaşadıklarımı büyüterek kimseye anlatmadan geçti gitti. O kadar büyümüş ki her şey eşimin yaptığı her şey batar olmuştu benimde her sözüm ona. Güzel sözler davranışlar beklerken tek umudum olan evlilik yıl dönümümüzü unutması yada sallamaması, bir sürü borç yapıp işten çıkması son damla olmuştu. Boşanmaya karar vermiştim. Odalarımızı bile ayırdık. Eşim askerliğini yapmamıştı. Son kez karşıma oturdu boşanmayalım askere gidiyim ikimiz içinde sağlıklı düşünme zamanı olur gelince karar veririz dedi. Ne yaşarsak yaşayalım o benim çocukluğum, gençliğim, kadınlığım her şeyimdi. Kabul ettim. 5 Şubat 2014'te tarifsiz bir burukluk, kalp acısı ve üzüntüyle askere gönderdim. Bu duyguları yaşayacağımı hiç düşünmüyordum. Her gün hasretini çektikçe, 6 aylık dönemde bir kaç günlük görüşmelerimizden sonra ikimizde birbirimizden ayrılmayacağımızı anladık. Her görüşmemiz sonrasında ayrılmamız günlerce travma yaşamamıza sebep oluyordu. Farklı bir bağ vardı aramızda ama hayatı birbirimize zindan ediyormuşuz bunu anladık. Temmuz 2014' te doğum gününde terhis oldu. Evimizi değiştirmiştik. Terhis olduğu günden 2 hafta boyunca tatil yaptık. Başbaşa, elele, gözgöze dipdibe. Birbirimizi kırmayacağımızı, hata yapmayacağımızı dile getirmesekte nefes alışverişimizle bile hissettiriyorduk birbirimize. Bu ayrılık bizim için bir dersti sınavdı başarıyla kalktık altından diye düşünüyorduk.
Ekim 2014' te 2. evlilik yıl dönümümüzü kutladık. Her şey harikaydı. Mutluyduk. Hep istediğim gibi evimizi de almıştık. Yapılıp bitmesini bekliyorduk. Tek bir şey eksikti. Aşkımıza meyve.....
Ekim ayında adetim gecikince hafifte mide bulantım olunca eşim test yapalım kesin hamilesin dedi ama inanmak gelmiyordu içimden. Testi yaptık ve çift çizgiii...... Ben kalakalmıştım. İlk günden beri çocuk isteyen ben duyarsızlaştım sanki. Eşim hüngür hüngür bana sarılıp ağlıyorken ben öylece gülümsüyordum. O gece en yakın hastaneye gidip kan verdik. Sistemsel sorundan dolayı sonuçları veremedikleri ama 5,5 haftalık hamile olduğumu söylediler eve geri döndük ve ben sabah beşe kadar aralıksız istifra ettim. Sabah yeniden hastaneye gidip tahliller ve serumlardan sonra ultrasonda keseyi gördük. 8. haftada kalp atışları için yeniden görüşelim dediler.
O andan itibaren düşündüğüm tek bir şey var nasıl doğum yapacağım. Arkadaşlarıma sorduğumda biz doğumu düşünmüyoruz diyorlardı. Oysa benim aklımdan çıkmıyordu. Normal kesinlikle yapamam söylerken titriyorum diyordum, sezeryan yaparsam sonra acı çekeceğim allahım diyordum.
10 Kasım'da daha önce araştırdığım doktorumdan randevu alarak ilk muaynemizi olduk. Kalp atışlarını duyduk. Her şeyin yolunda olmasıyla serüvenimiz başladı. 18. haftama kadar kilo kaybı yaşayarak sürekli istifra ettim. Ağır geçiriyordum ama verilen zofran ilacını kullanmamak için direniyordum. Ruh halim hala durgun, hala neşe veya heyecanla dolu değildi. Kafama çok takılıyordu bu durum. Benim gibi yavru her şeyi seven, başkalarının çocuklarına ölen birisi nasıl olur da bu kadar isteksiz olabilir aklım almıyordu. Cinsiyet tahminleri başlamıştı. Hep kız isteyen ben herkesin erkek olacak demesiyle kendimi inanılmaz erkek bebeğe bağladım. 15. haftamda hem farklı bir dr muaynesi olsun hemde cinsiyeti öğrenmek için başka bir dra gittik. Her şey yolundaydı Ve bir kızımız olacaktı. Eşiminde benimde yaşadığımız bir şok vardı. Sanki etrafımızdaki herkes sözleşmişti erkek diyorlardı, bizde farkında olmadan etkisi altında kalmıştık ki kız olduğunu duyunca benim içimde bir kopukluk oldu. Zaten kendimde inanamadığım bir durgunluk oluşmayan bir bağ vardı iyice kopup gitmişti sanki.
9 Şubatta 21. hafta detaylı ultrason için kendi doktorumuza gittiğimizde ise dünyamız değişti. Biz hazırlık yapacağız tekrar cinsiyetine bakalım falan diye gülerken doktorumuzdan ses çıkmıyordu. Bazı terslikler var buyrun geçip konuşalım dedi. O masaya geçip konuşmaya başladığımız andan itibaren gözümden yaş, kalbimde ki acı dinmedi.
Bebeğimin ense saydamlığında artış, amniyo sıvısı yetersiz ve kalbinde ki su miktarı fazlaydı. İnanamadık. Bugüne kadar nasıl olur da tüm testler kontroller normal olabilirdi. Anlam veremiyorduk. Kabustu. Uyanmak istiyordum.
Bizi farklı profesöre yönlendirdi doktorum. 10 Şubat akşam saat 5'te randevumuz vardı. 9 Şubat akşam saat 9 ile 10 Şubat akşam saat 5 arasında tam 2,5 kilo kaybetmiştim. Allah'a dua ede ede yalvara yalvara ağlaya ağlaya muayneye gittik ama sonuç hüsrandı. Amniyosentez yapılması gerektiği söylendi. 13 Şubat'ta amnisyosentez yapıldı. 5 gün sonra ilk sonuçlar tertemiz çıktı. İlk down vb hastalıklar yani kromozom sayılarında sorun yok dendi. İçime bir umut, bir ışık doğdu sanki. Bir sürü hikayeler duymaya başladım bize de şöyle oldu, böyle oldu ama çocuğumuz sapasağlam vs. Amniyosentezin diğer sonuçlarını beklerken kendimi toparladım. Beslenmeme dikkat ettim kaybettiğim kiloyu geri aldım. Bebeğimin hareketlerini hissetmeye başladım. Allah'ım dedim uyanıyorum. Kızım sağlıkla doğacak. Babanesi battaniyeler patikler örmeye devam ediyor. Annanesi halaları isim düşünüyorduk.
28 Şubatta evde otururken annem aradı. Aşırı kanaması olduğunu 10 şubatta adet olduğunu ay bitmeden yeniden kanaması başladığını hatta çok şiddetli olduğunu söyledi. cumartesi olduğu için acil devlet hastanesine gittik. ilk kontrollerinde dikkat çeken bir şey yoktu ama kadın doğum uzmanına görünmekte fayda olduğunu söylediler. hemen kendi doktorumu aradım. pazartesiye randevu aldık. pazartesi sabah işe gittim ama sürekli internette bebeğim durumuyla ilgili araştırma yapıyorum. aklım hep bebeğimde. elim hep karnımda. bir umut arıyorum. kendimi tutamıyorum sürekli ağlıyorum. birden kara bulutlar çökmüştü yine bana. Pazartesi muayneye gittik. Annem için rahim duvarında hafif kalınlaşma olduğunu parça alınması gerektiğini söyledi. Bana da diğer sonuçların bir iki gün içinde çıkacağını söyledi. Ağlaya ağlaya eve döndüm. Annem, bebeğim Allah'ım bu nasıl bir sınavdır. Ertesi gün parça için gittik. Sonuçlarımız çıkmıştı. Bebeğimin 13. kromozomunda kopma meydana gelmiş ve yeniden birleşmiş. Bebek anne karnında ölecek veya doğduktan sonra en fazla 3 ay yaşayabilecekti. Hastalık tanısı için detaylı araştırma istenmişti. Dr um beklememize gerek yok karar verin hemen gebeliği sonlandıralım dedi.
Bütün gece ağlaya ağlaya geçti. Sabah işe gidip yöneticime durumu anlattım. Geri eve döndüm.
Kalbimden içimden canımdan bir parça kopuyordu. Hiç bağım yok dediğim bebeğimle ayrılacaktım. Farkında olmadan hayaller kurduğum kızımla kavuşamayacaktım.
5 Mart sabahı hastaneye yattım. Suni sancıyla akşam saat 9-10 civarında normal doğumla (!) kızımla kavuşmak yerine ondan ayrıldım.
Bugün tam bir hafta oldu.Ne yattığımdan ne kalktığımdan ne yediğimden ne içtiğimden anlıyorum. Göğsümden gelen süt kahrıma kahır katıyor. Bu nasıl bir sınavdır. Nasıl bir acıdır tarifi yokmuş.
Şuanda eşimle birbirimize yaşattığımız o kötü günlerin ne kadar anlamsız olduğunu düşünüp ağlıyoruz.
Allah'ın bize bahşettiği hediyesine hiç saygı duymadık sahiplenemedik bir kere şükür etmedik ona bakamadık diye kendimizi yiyip bitiriyoruz.
Bir daha nasıl yeni bebek düşüneceğiz Allah bize sağlıklı bir bebek verecek mi diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Burda çok benzer hikayeler okudum ama ben kendimi suçlamaktan onu sevmedim, ona bakamadım, bize küstü hastalandı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Allah'ım sen beni affet. Beterinden koru yarabbim. Benzer durumu yaşayan bebeğini kaybeden herkese sabır diliyorum. Allah inşallah hepimize sağlıklı evlatlar kucağımıza almayı nasip eder...