- 22 Aralık 2014
- 957
- 652
- Konu Sahibi Life Garden
- #1
Geçmişin izini silme zamanı
Geçmişe takılıp kalmak yerine mutlu bir aşk, düzgün bir ilişki için çaba göstermeliyiz. Aslında bu, çok da zor değil. Geçmişimizle hesaplaşmak, bilinçaltımızda bizi aşktan uzak tutan her şeyi silip atmak gerekiyor. Peki geçmişin izlerinden nasıl kurtulacağız?
İŞTE YOLLARI...
Aşk hepimizin içinde potansiyel olarak var. Dönem dönem birine yönelir, dönem dönem içimizde saklı kalır. Bu nedenle herkesin bir gün aşık olma ihtimali bulunmakta. Aşksızlığın en büyük nedenlerinden biri ‘korkular’dır. Aşık olmaktan niye korkulur? Korkulan şey aşkın kavramı olmasa bile, getirebileceği sonuçlardır: Acıçekmek, ayrılık yaşamak, ihanete uğramak, aileyle, dostlarla bozuşmak...
Daha önce yaşadığı aşkta acıçekenlerin yeniden aynışeyi tatmamak için kendilerini aşktan uzak tutmalarına sıklıkla rastlanır. Kaybettiğimiz her şey bize acı verir. Aşk, sahiplenme duygusunun en yüksek olduğu durumdur. Sevgilinize sahip olduğunuzu düşünürsünüz. Ve böylesine bağlı olduğunuz kişiyi kaybettiğiniz zaman müthiş bir boşluk duygusu içine girersiniz.
Onu bir daha görememe, bir daha aynışekilde yaşayamama hissi sizi deliye döndürür. Hele hele onun bir başkasıyla olabilme ihtimali acınızı katlar. Aşk acısı, ölüm acısına benzer. Kişi biten ilişkinin ardından büyük bir kayıp duygusu yaşar.
BU ACI NE KADAR SÜRER?
Sevilen bir kişinin kaybı karşısında yaşanan yasın süreci vardır. 6 ay içinde bu yas sürecinden mutlaka çıkmak gerekir. 6 ay sonra halen kişi ıztırabını azaltamadıysa, hayatını doğal biçimde sürdüremiyorsa, o kişinin psikolojisinde bir sorun olabilir. Ancak bu acının izleri kadınlarda 3 yıla, erkeklerde 5 yıla kadar uzayabiliyor. Bir başka deyişle insan acıya alışarak yaşamayıöğreniyor.
NE ZAMAN DENEMELİ?
Yaşanılanların unutulması mümkün değil. Hepsi bir sızı olarak kalacaktır yüreğinizde. Ama siz bu sızıyı göz ardı etmeyi öğreneceksiniz. O sızıyla yaşamayı becereceksiniz. Zaten bir süre sonra o sızıyı hissetmediğinizi göreceksiniz. Hayatı daha yaşanılır kılmak, mutluluğu tatmak için yeniden bir ilişkiye girmelisiniz. Kendiniz için yapmalısınız bunu. Çünküönemli olan sizin duygusal ihtiyaçlarınız. Her zaman kendinizi mutlu etmeyi amaçlayın. Bu yüzden sizi gerçekten mutlu edeceğine inandığınız insanlara yüreğinizi açın. Öncelikle aşkın sizi mutlaka bulacağına inanmanız gerek. Geçmişte ne yaşadıysanız yaşadınız. O bitti. Kötü sona eren ilişkiniz özgüveninizi epey zedeledi.
Bunu yeniden kazanmalısınız. Beğenilmek duygusu çok önemli. Ciddi olmayan ve kimsenin kimseden bir şey beklemediği randevular size iyi gelir. Biriyle çıktınız diye ille de bir ilişkinin başlamasına gerek yok. Çıkın ve tanıyın. Kimbilir, belki gerçekten tahmin bile edemeyeceğiniz mükemmellikte bir ilişki başlar aranızda. Sizi beğendiğini belli eden insanlara kapılarınızı kapatmayın. Olasılıkları değerlendirin. İnsan bir aşk yaşarken beğendiği, sohbetinden hoşlandığı birine potansiyel sevgili gözüyle bakmaz. Ama artık yalnızsınız.
İş yerinizde sizi çok güldüren arkadaşınız, geçerken bakmaktan kendinizi alamadığınız karşı masadaki tatlı kız ya da okulda sizden bir kaç sıra arkada oturan yakışıklı genç neden sevgiliniz olmasın? Onunla zaman geçirmek gerçekten hoşunuza gidiyorsa, bir de aşkı deneyin.
YENİİLİŞKİNDE BUNLARI MUTLAKA YAP
1- BİR ŞANS VER
Bir insanın sana acıçektirmiş olması, diğerlerinin de aynışekilde davranacağı anlamına gelmez. Bu tür genellemeler seni yalnızlığa itmekten başka şeye yaramaz. Madem yeni bir ilişkiye başladın, öyleyse unutma; her şey yeni. Niye geçmişteki tecrübelerini yeni ilişkine taşıyıp kendine ve karşındaki insana zarar veresin?
2- HASSASİYETLERİNİ ANLAT
Geçmişte yaşadıklarının tamamını harfi harfine anlatmayacaksın elbette. Ama korkularını, yaralarını, seni üzecek şeyleri söyle ona. Hangi konularda hassas olduğunu anlat. Onunla ilgili şikayetlerini de söylemekten çekinme.
3- ŞÜPHELENMEKTEN VAZGEÇ
Hayatına yeni giren insana her an herşeyi yapabilecek potansiyeli varmış gibi bakma. Olasılıklar üzerine ilişki kurulmaz, “Ya yaparsa...” diye düşünerek aşk yaşanmaz. Seni aldatabileceğini, üzebileceğini düşünerek geçirdiğin her an ilişkinin kalitesini düşürecektir.
4- KİŞİLİĞİNİ DEĞİŞTİRME
Bir ilişki için nelerden vazgeçebileceğini iyi hesapla. Bazı alışkanlıkların karşındaki insanı rahatsız edebilir, onu dinle, sana aykırı gelmiyorsa istediklerini yapmaya çalış. Ama kişilğinden taviz verme. Seni sen yapan özelliklerinden vazgeçme.
5- KENDİNİ FEDA ETME
Bir ilişkinin olması, yaşamındaki her şeyi bu ilişkiye göre düzenleyeceğin anlamına gelmiyor. Kendi arkadaşlarına, yaşam tarzına, insanlarla ilişkilerine, beğenilerine, hobilerine sahip çık. Unutma, seni seven bu halinle sevdi zaten.
6- FARKLILIKLARI KABUL ET
Sadece sevgiline değil, tüm insanlara karşı hoşgörülü olursan içsel huzuru yakalarsın. Hiç kimseyi kendin gibi düşünme. Senin doğruların, değer yargıların, anlayışın, yetişme biçimin, eğitimin, aile terbiyen nasıl benzersiz ve sana aitse, onunki de öyle.
7- HAYATIN SONU DEĞİL
Öncekiler gibi bu ilişkin de bir gün bitebilir. Üstelik bu kez bitmesini sen isteyebilirsin. İlişkini ‘bitecekmiş’ gibi yaşama ama bittiği zaman da bunu hayatın sonu gelmiş gibi algılama.
8- GELECEKTEN ENDİŞELENME
İlişkilerde yapılan en büyük hatalardan biri, bugünü yaşamak yerine hep gelecekle ilgili beklentileri gündeme getirmek. Oysa “Ne olacağız biz?”, “Nereye gidiyor bu ilişki?” gibi sorular seni mutsuz eder.
Mehmet Coşkundeniz
Geçmişe takılıp kalmak yerine mutlu bir aşk, düzgün bir ilişki için çaba göstermeliyiz. Aslında bu, çok da zor değil. Geçmişimizle hesaplaşmak, bilinçaltımızda bizi aşktan uzak tutan her şeyi silip atmak gerekiyor. Peki geçmişin izlerinden nasıl kurtulacağız?
İŞTE YOLLARI...
Aşk hepimizin içinde potansiyel olarak var. Dönem dönem birine yönelir, dönem dönem içimizde saklı kalır. Bu nedenle herkesin bir gün aşık olma ihtimali bulunmakta. Aşksızlığın en büyük nedenlerinden biri ‘korkular’dır. Aşık olmaktan niye korkulur? Korkulan şey aşkın kavramı olmasa bile, getirebileceği sonuçlardır: Acıçekmek, ayrılık yaşamak, ihanete uğramak, aileyle, dostlarla bozuşmak...
Daha önce yaşadığı aşkta acıçekenlerin yeniden aynışeyi tatmamak için kendilerini aşktan uzak tutmalarına sıklıkla rastlanır. Kaybettiğimiz her şey bize acı verir. Aşk, sahiplenme duygusunun en yüksek olduğu durumdur. Sevgilinize sahip olduğunuzu düşünürsünüz. Ve böylesine bağlı olduğunuz kişiyi kaybettiğiniz zaman müthiş bir boşluk duygusu içine girersiniz.
Onu bir daha görememe, bir daha aynışekilde yaşayamama hissi sizi deliye döndürür. Hele hele onun bir başkasıyla olabilme ihtimali acınızı katlar. Aşk acısı, ölüm acısına benzer. Kişi biten ilişkinin ardından büyük bir kayıp duygusu yaşar.
BU ACI NE KADAR SÜRER?
Sevilen bir kişinin kaybı karşısında yaşanan yasın süreci vardır. 6 ay içinde bu yas sürecinden mutlaka çıkmak gerekir. 6 ay sonra halen kişi ıztırabını azaltamadıysa, hayatını doğal biçimde sürdüremiyorsa, o kişinin psikolojisinde bir sorun olabilir. Ancak bu acının izleri kadınlarda 3 yıla, erkeklerde 5 yıla kadar uzayabiliyor. Bir başka deyişle insan acıya alışarak yaşamayıöğreniyor.
NE ZAMAN DENEMELİ?
Yaşanılanların unutulması mümkün değil. Hepsi bir sızı olarak kalacaktır yüreğinizde. Ama siz bu sızıyı göz ardı etmeyi öğreneceksiniz. O sızıyla yaşamayı becereceksiniz. Zaten bir süre sonra o sızıyı hissetmediğinizi göreceksiniz. Hayatı daha yaşanılır kılmak, mutluluğu tatmak için yeniden bir ilişkiye girmelisiniz. Kendiniz için yapmalısınız bunu. Çünküönemli olan sizin duygusal ihtiyaçlarınız. Her zaman kendinizi mutlu etmeyi amaçlayın. Bu yüzden sizi gerçekten mutlu edeceğine inandığınız insanlara yüreğinizi açın. Öncelikle aşkın sizi mutlaka bulacağına inanmanız gerek. Geçmişte ne yaşadıysanız yaşadınız. O bitti. Kötü sona eren ilişkiniz özgüveninizi epey zedeledi.
Bunu yeniden kazanmalısınız. Beğenilmek duygusu çok önemli. Ciddi olmayan ve kimsenin kimseden bir şey beklemediği randevular size iyi gelir. Biriyle çıktınız diye ille de bir ilişkinin başlamasına gerek yok. Çıkın ve tanıyın. Kimbilir, belki gerçekten tahmin bile edemeyeceğiniz mükemmellikte bir ilişki başlar aranızda. Sizi beğendiğini belli eden insanlara kapılarınızı kapatmayın. Olasılıkları değerlendirin. İnsan bir aşk yaşarken beğendiği, sohbetinden hoşlandığı birine potansiyel sevgili gözüyle bakmaz. Ama artık yalnızsınız.
İş yerinizde sizi çok güldüren arkadaşınız, geçerken bakmaktan kendinizi alamadığınız karşı masadaki tatlı kız ya da okulda sizden bir kaç sıra arkada oturan yakışıklı genç neden sevgiliniz olmasın? Onunla zaman geçirmek gerçekten hoşunuza gidiyorsa, bir de aşkı deneyin.
YENİİLİŞKİNDE BUNLARI MUTLAKA YAP
1- BİR ŞANS VER
Bir insanın sana acıçektirmiş olması, diğerlerinin de aynışekilde davranacağı anlamına gelmez. Bu tür genellemeler seni yalnızlığa itmekten başka şeye yaramaz. Madem yeni bir ilişkiye başladın, öyleyse unutma; her şey yeni. Niye geçmişteki tecrübelerini yeni ilişkine taşıyıp kendine ve karşındaki insana zarar veresin?
2- HASSASİYETLERİNİ ANLAT
Geçmişte yaşadıklarının tamamını harfi harfine anlatmayacaksın elbette. Ama korkularını, yaralarını, seni üzecek şeyleri söyle ona. Hangi konularda hassas olduğunu anlat. Onunla ilgili şikayetlerini de söylemekten çekinme.
3- ŞÜPHELENMEKTEN VAZGEÇ
Hayatına yeni giren insana her an herşeyi yapabilecek potansiyeli varmış gibi bakma. Olasılıklar üzerine ilişki kurulmaz, “Ya yaparsa...” diye düşünerek aşk yaşanmaz. Seni aldatabileceğini, üzebileceğini düşünerek geçirdiğin her an ilişkinin kalitesini düşürecektir.
4- KİŞİLİĞİNİ DEĞİŞTİRME
Bir ilişki için nelerden vazgeçebileceğini iyi hesapla. Bazı alışkanlıkların karşındaki insanı rahatsız edebilir, onu dinle, sana aykırı gelmiyorsa istediklerini yapmaya çalış. Ama kişilğinden taviz verme. Seni sen yapan özelliklerinden vazgeçme.
5- KENDİNİ FEDA ETME
Bir ilişkinin olması, yaşamındaki her şeyi bu ilişkiye göre düzenleyeceğin anlamına gelmiyor. Kendi arkadaşlarına, yaşam tarzına, insanlarla ilişkilerine, beğenilerine, hobilerine sahip çık. Unutma, seni seven bu halinle sevdi zaten.
6- FARKLILIKLARI KABUL ET
Sadece sevgiline değil, tüm insanlara karşı hoşgörülü olursan içsel huzuru yakalarsın. Hiç kimseyi kendin gibi düşünme. Senin doğruların, değer yargıların, anlayışın, yetişme biçimin, eğitimin, aile terbiyen nasıl benzersiz ve sana aitse, onunki de öyle.
7- HAYATIN SONU DEĞİL
Öncekiler gibi bu ilişkin de bir gün bitebilir. Üstelik bu kez bitmesini sen isteyebilirsin. İlişkini ‘bitecekmiş’ gibi yaşama ama bittiği zaman da bunu hayatın sonu gelmiş gibi algılama.
8- GELECEKTEN ENDİŞELENME
İlişkilerde yapılan en büyük hatalardan biri, bugünü yaşamak yerine hep gelecekle ilgili beklentileri gündeme getirmek. Oysa “Ne olacağız biz?”, “Nereye gidiyor bu ilişki?” gibi sorular seni mutsuz eder.
Mehmet Coşkundeniz