Gitme ki üsümesin baharlarım

BAL_2

GüLe SevdaLı
Kayıtlı Üye
10 Nisan 2009
88
1
Gitme, koca şehirde yapayalnızlık kalmak istemiyorum. Gidersen, sensizliğin içinde hangi duvar avutabilir beni ?..Bırakma beni karanlıklara...Alışkın değilim sabahları sensiz uyanmaya....Gitme umudum...Uçurumlardan esen rüzgarlarda tek başıma bırakma beni.....Acıya kanattığım umutlarımı toprakta ezip gitme...Düş yorgunu gecelerde her sokakta seni aramak acıtır yüreğimi.Her köşede sensizliğe ağıtlar yakmak sonum olur ömrümün. Dur gitme...ıçimdeki çocuğun ağlayacak hali kalmadı...Gidersen, uykulara dalıp unutacağım mı sanıyorsun o gözlerini ?...Sorarım sana ; kolay mı tahta beşiklerde hasretini uyutmak ?....

Yıllarca cebimde biriktirdiğim gözyaşlarımı sende kurutmuşken gitme...Simsiyah bulutlar çöreklenmesin üzerime. Baharın koynunda uyanırken gözlerimi karanlıklara kapatmayayım...Gitme ince sızım...Uzak dağlarına yüreğimi sürüp sana koşmak isterdim ama sırtım kanlı ve yüreğim yaralı...Buğulu camlarda bıraktığım düş mavisi umutlarımı yetim bırakma...Sürgün misali yalnızlığında soğuk prangaları sırdaş bilmek istemiyorum...Yitik bir yüreğin baharlarında açmış dikenleri serme ellerime..Batarsa kanar, kanarsa yaşayamaz yüreğim....Gitme ..Ardından bakakalmasın gözlerim tozlu yollara...ısyanlara bürünmesin gülen yüzüm....Ne olur gitme alınyazım.

Acılarımı tütünle sarıp bir sigara dumanında çekerken içime, gitme..Dayanamaz bu can gidişine...Rıhtımlara her gece gözyaşımı boşalttırma beni...Ezik yüreğimi karların üzerine serme...Sana koşan ayaklarımda hüznün kirli denizlerine sokma beni...Mavilerin arasında kaybolur giderim....Umutlarımı alıp gitme gül yüreklim...

Hangi denize sığdırabilirim ki sensizliğin acılarını...Hangi ilaç dindirir sensizliğin sancılarını...Bu dert içimde kabuk bağlar..Solmak istemiyorum kırık aynaların suretinde...Hazanlar girer gelinciklerin gülümsediği bahçelere...Göğümden tüm göçmen kuşlar kanatlanır ucsuz bucaksız diyarlara...Dur gitme....Yalınayak sahillerde gezinmeyeyim....Ellerim dikenlerde avunmasın...Gidişinle yüreğimi yaralarda bırakma ne olur...

Şiirlerim kederimle, yüreğim gidişinle ağlamasın...Gülen gözlerime hicranlar inmesin...Bereketin ıslattığı toprağıma siyah bulutlar çöreklenmesin...Uçurumlar büyümesin duvarlarda...Pencerelerde kalmasın ıslak gözlerim....Yorgun düşmesin ayaklarım...Gitme iki gözüm...Bırakma beni tek başıma firkatinde...Düş fakiri olarak gezinmek istemiyorum şehrin ölüm kokan sessizliğinde...Ne olur gitme sevdiğim.

Uyandırma beni ayrılıklarınla..Gitme diyen dudaklarım senden sonra kanamasın....Üşümesin senin sevginle gülümseyen gönül bahçem....Acılarımı unutmuşken sancının kavrulduğu ateşlerde ısıtma beni...Benek benek açan çiçeklerim mevsimsiz solmasın...Saçlarına düşen yıldızlar göğsüme ayrılığının hançerini sokmasın..Gitme canımdaki son can... Senin gözlerinden, senin yüreğinden başka bir sığınağım yok sevdiğim..
Gitme ne olur...Yetim kalmasın yüreğim

alıntı
 
Son düzenleme:
Öyle bir adam sevdim ki;

Yüreğime değdi gözleri,

Sırılsıklam ıslandım yağmurlarında…

Öyle bir adam sevdim ki;

Sevdası ruhuma işledi,

Üryana bürünüp, onu giyindim baştan ayağa...

Öyle bir adam sevdim ki;

Kifayetsizlik dudak uçlarımı yokladı,

Sözcükler boynu bükük kaldı karşısında…
Öyle bir adam sevdim ki;

Baharda açan çiçekleri kıskandırdı,

Beni benden alıp götürdü rayihası…

Öyle bir adam sevdim ki;

Dokunulmamış aşkların tazeliğinde,

Yavaş yavaş işledi, sevdasını zerk eyledi kalbime…
Öyle bir adam sevdim ki;

Cezbeye tutulmuş dervişe döndü yüreğim

Umursamadan meydan okudu tüm dünyaya…

Öyle bir adam sevdim ki;

Ayrılık türkülerini unuttum kollarında,

En güzel aşk bestelerini fısıldadı kulağıma…

Öyle bir adam sevdim ki;

Hira dağı kadar güvenli kıldı sinemi,

Aldı gitti korkular gölgesini…

Öyle bir adam sevdim ki;

Varlığım, yoklar arasında var oldu,

Dertler buhar olup uçtu…

Öyle bir adam sevdim ki;

Tüm hücrelerimde duyuldu ayak sesleri,

Unutturdu hem geçmişi, hem geleceği…

Öyle bir adam sevdim ki;

Hasreti kan gibi damarlarımda,

Vuslat, her şeye rağmen an gibi kapımızda…

alıntıdır
Hamiyet Akan
 
Dışarısı ayaz...
Gece yıldızsız ve soğuk...ıçimde yine suskumluğum avaz .
Zihnim ,özlemim ve acının her çeşidiyle dolu ruhum...Yaklaşan bir bitişin ayak sesleri geliyor kulaklarıma,uzun zamandır aramıza yerleşen bu sessizlik, bu ağır hava canımı acıtıyor....Radyoda yine o şarkı;

''Ay bile çekip gider,Beni hiç düşündün mü''?

Bu şarkıyı seninle dinlediğim gün geldi aklıma.Ne kadar sevgi doluydun.Coşkun bir pınar gibi yüreğime akıyordu gözlerin
Sonra ne oldu?...Kusur kimdeydi...Bendemiydi?Bu gecikmiş sevgide mi?Anlayamadım?Zahmetle geldi tebesümlerin,sıradan
dı,içime işleyen o sözlerin ...Umutlarıma sarıldım sıkıca...Bekledim.Beklemeyi öğrendim

Oysa yönüm hep sanaydı benim.Yüzü güneşe dönük günebakanlar gibi.Hep koşar adım yürüdüm bu sevgiye,her köşe
başında senin ''Dur''işaretinde çıksa karşıma...Ben hep sana yürüdüm...

Senin her gidişinde,ayrı ayrı yıkıldı yüreğim.Kaç parçaya bölündü sayamadım.Bir parçası sende kaldı hep.Ayrılığın
her halini yaşadım,Yalnızlığın ,yokluğunun ve acının...Suskunluğu öğrendi dilim,ve saklamayı kalbim.Her gidişinde
kirpiklerime sakladım gözyaşlarımı;Ağlayamadım...Ağlamamayı öğrendim...

Saatlerim senin gelişine ve gidişine ayarlıydı.Günaydınımdın...Ve çaresiz gün batımım.Oradaydın...Bir buzdağı kadar
soğuk olsanda,her damlan yüreğimde ayrı yaralar açsada ordaydın.Ben bekledim...Yüreğimdeki sevgiyi sundum sana,
belki yüreğini ısıtır diye....Sadece benim sevgim yetmedi ikimize...


Sen ve ben,''Biz ''olmadık hiçbir zaman.Eğreti yaşadık herşeyi.Hatta yaşayamadık.Hep bişeyler ukde kaldı içimde.
Ben anlatamadım,sende anlamadın.Dilimde hep kifayetsiz kaldı kelimeler.Bu sevgi yoksulluğunda ,her saniye bir serseri kurşunla vuruldu yüreğim...Açtığın yaraları sayamadım bile...

Gücüm kalmadı...Bu kan kaybına dayanamıyorum...Git...!
Artık dokunma yüreğime...Git sahipsiz gecelerimden,gündüzlerimden;Kimsesiz kalsın yine saatlerim...Git...!
Uzatma ellerini.Bırak üşüsün ellerim...!Bırak kavrulsun ciğerimm...!
Değme açtığın yaralara...Sarmaya çalışma, gecikmiş bir vefa duygusuyla...
Değme...!

Sızlayan Yaralarım Değil Ki!...
Yüreğim...​

alıntı
 
Sen ki; önce yüreğime cemre oLup düşen,
sonra kara kışLarı getiren,
sen ki yakamoz oLup, karanLık ıssız geceLerde sahiLLere ışık gönderen . . .




Doğaya nispet edercesine, sEn ki nurdan bir ışık, sen ki gökten bir yıLdırım… DüştÜn deLi gönLüme



Bu şehir, bu kaLdırımLar, bu gökyüzü seni hatırLatır. . GüLLer senin kokunu verir, kuşLar adına türkü yakmış, ismini söyLer.
Her adım başı sen varsın
Meğer ne çok sevmişim seni. . .



Gök sana aşina, güLLer sana hayran, nehir ki sana susuz. . .
Bense sana sevdaLı
Unuttum demek koLay
Göz görür gönüL sever, diL unuttum der, der de ya yürek ? ? ?




Hayat buLduğum gözLerinde bir daha, bir daha öLmek için ara sıra oturduğum semte uğrar, gittiğin yerLerde ararım,
kaLdırım taşLarından, köşe başLarındaki LambaLardan sorarım seni…
Bazen yaLnızLığımı gizLemek için kaLabaLık arasına karışır, bazen senLe beraber oLmak için kuytu bir köşe, karanLık bir gece ararım.




Acıdır zaman…
Hazindir, hüzündür zaman…
GünLerim sayıLı. Her geçen gün ECEL anına biraz daha yakLaşmaktayım.
ÖLüm zamanını biLmek, öLüm anını bekLemek:
SensizLiğe mahkûmLuk.
BiLiyor musun zaman öLümdür YAR.


Ben ki her gün bir yaprak misaLi sararıp soLmaktayım.


DaLından kopup rüzgârın akıbetiyLe savruLmaktan korkmaktayım.
BiLiyor musun bu sevdanın sonu:
ya bir öLü ya da bir deLi

DEĞMEZ Mı GÜLÜM ?


Hem sana hem de bu aşka…

alıntı
 
Gel ‘ben’ bildiğim…

Zaman sensizlik…
Saat; yalnızlığı ‘sen’ geçiyor…

Her hecesi ‘sen’ kokan özlemler biriktiriyorum içimde…
Ve gözlerime sığınmış, yüreğimde saklanmış sessizliğin…


Yalnızlık değil çığlığım, yokluğun sebebim…

Oysa ben, varlığının sesiyim…
Yokluğunun hüznüyüm…
Ve sana adanmış özlemlerin en kuytusuyum…

Ah bu uzaklar…
Sana beni, bana seni uzak eyleyen yollar…
Tükenmiyor bu yokluklar…

Ben ki,
Yanındayken bile sana özlem dolu…
Yüreğine tutsağım…

Gel ‘aşk-ı yar’ eylediğim…

Sensizliğe alışmak yerine sen’li zamanda kaybolmayı istiyorum…
Şimdiki zamana uyarlamak istiyorum ‘seni’…
Ve özlemin, varlığında anlam olsun istiyorum...
Seni yaşayan benliğime…

Ve şimdi..

Zaman sensizlik…
Saat; yalnızlığı ‘sen’ geçiyor…

Lakin,
Yüreğine uzak düşen yüreğim seni yazıyor zamana…
Zaman ki sensiz bir asır, seninle bir an ‘bana’…

Ve ben yine...
Özledim, çok özledim…


Gel ömrüme ‘şans’ dediğim...

alıntı
 
bir boşlukta sallandırıyorsun yüreğimi
kime baksam
...biraz sensizlik
..biraz yalnızlık
...biraz korku

sevilmeye muhtaç bir çocuk gibiyim sokak aralarında
adımı kim haykırsa sarılacak gibiyim
acı çekmek ne demek bilir misin özlemler içinde..?
derdini anlatamayan bir dilsiz gibiyim...

kırgınlıklarımı emanetçiye bıraktım
geri dönüp alır mıyım....bilmiyorum
her gece ince uzun bir bardak dolaşıyor parmaklarımda
her gece istek parçalar alıyorum sevdaya dair
her gece biraz daha ölüyorum..

bizim buralarda hem sıkı içip hem de şarkılar söylemek,
her yiğidin harcı değil

şimdi desem ki gün geceye döndü
susuz bıraktın dudaklarımı köpek öldüren gecelerde
sancılarım sıklaştı....ebesiz şiirler doğurdum kan ter içinde

nehirler boyu uzanan yüreğim işgal altında kaldı
kurtulan var mı dersen,
belki bir kaç düş
ve sakat kalan sözler
sevdam ise komada kan kaybediyor,
biliyor musun..?


belki de artık hiçbir şeyi bilmeni istemiyorum
istemek beklemek demek
beklemek ise kanamalı bir isyandır göğsüme yapışan
göğsümün bilinmezlere değil,
sevda RH + düşlere ihtiyacı var

artık rolleri değişiyoruz sevgili
sana şimdi anlamak
bana da susmak düşüyor
yaşattığın için ben iyi biliyorum,
yüreğin çok acıyacak....

alıntı
 
Hasretlerin eşiğinde gecelerin karanlığı..

Her gece yeni özlemler büyütüyorum sana. Her gece, başka başka ıssızlıklar kendime, boşluğunda tenhaların.
Ne sesim değiyor sesine, ne de yüzüm yüzüne. Ama kokun mesken tutmuş tenimi yine.

Bir bilsen..

Sana ait hiç bir şeye dokunamıyorum saymadığım kaç zamandır, her şey kalıyor öylece oldukları yerde.
İliklerime işliyor ayazları yokluğunun, hasretler düşman bana, sarılıyorum, bedenim üşüyor hala.
Ateşlerde yakacağım sensizliği bu gece.
Külleri savrulacak, her biri başka bir köşeye.
Tozu bile kalmayacak, bir bir silinecek izleri.
Dilimde sevda sözcükleri, hiç söylenmemiş, hiç dillenmemiş, hep ertelenmiş.. Yarım kalmış şarkılar gibi.
Yüreğinden vuracak seni her yeminin hece hece, her biri ayrı bir yanından, kurşun gibi.


Dayan sancılarına varsa cesaretin. Bitip son bulduysa kendini kendi içinde mahkum edişlerin.
Başka tenlerin başka bilmediğim hikayelerini değil, kendi hikayemi istiyorum sadece.
Kendim ekleyip virgüllerini, noktalarını, kendim çizmek istiyorum ağaçları, yolları.
Sen, uçurumların kenarında bakarken uzaklara gözlerin,
belki de bir an olsun dönsen ardına, orada sessizce bekliyor olacaklar sonsuzlukta aradığın mucizeler.
Bir gece vakti yavaş yavaş adımlarla gittiğin karanlık sokaklardan gel bana..
Gel de ışık ol gecelerime...
Sen bilmezsin..
Her ıssızlığımda, her karanlığımda tutulurcasına parlak bir yıldızın ferine, tutunup hayaline, avuttum sensizliğimi.

Belki de son demindeyim sevdanın. Sönmeden yanmalarım sana, gel de al üşüyen avuçlarımı sımsıkı avuçlarına..
Ateşlerde yakacağım yokluğunu bu gece.
Ben sende ben olacağım, kendimce hiç kimse

alıntı
 
Şimdi;

Dilimde dua, gözlerimde yaş, ciğerlerimde nefes,
Yüreğimde ateşsin..
Sen! Teninde rüzgar olduğum;
Hadi Kan ol, dol damarlarıma..

Nur ol hadi, yağ ruhuma..
Yağmur ol, bir son ver susuzluğuma..
Çığlık ol, dağıt sessizliklerimi..
Hadi kapla bedenimi, bitir sensizliğimi..

Aç avuçlarını gökyüzüne, bir dua dökülsün dilinden..
Yağmur damlaları dolsun içine Kevser’den..
Sür parmaklarını dudaklarıma, kapansın çatlakları..
Mucizem ol hadi, doldur ömrümdeki boşlukları..

Şimdi;

Dilimde nağme, tenimde koku, ellerimde ter..
Kalemimde mürekkepsin..
Sen! Alnının yazısı olduğum..
Hadi Can ol, katıl bedenime,

Geleceğim ol hadi, umut ver yüreğime,
Işık ol, bir son ver karanlık gündüzüme, geceme,
Benim ol, helalim ol, teninin kokusu dolsun evime,
Hadi Yemin ol, benimle yaşayıp, benimle ölmeye....


alıntı
 
gÜllerın De AĞladiĞi Bır Zaman Vardir...
Ama bir gül var ki onun gözlerinde her zaman gözyaşı vardır. Geceler onun gözyaşlarını kendine saklar. Ama gündüzün aydınlığında nemlenen gözleri onunhüzünlerini fısıldar. Denizler onun gözyaşları gibi ıslak; güneşler
hüzünleri kadar sıcaktır.

Güllerin de kokmadığı bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun sevgi saçan kokusu her zaman vardır. Kokusu
sevgiden, rengi hasretten bir güldür. O, kalbi hasretle yanmış ama
sönmemiş,kül olmamış, kor olmuştur ve Allah adini kırmızı gül
koymuştur.

Güllerin de seviştiği bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki sustuğu an bile sevgiyi yaşayan bir kalbi vardır.
Onun
gülerken bile yaprağında gözyaşı vardır.Ama o gözyaşlarında bile
sevgiden
gelen bir sıcaklık vardır.
Onun gözünde vazolara girmenin bir anlamı yoktur.
Ama onun hüznünü ve sevincini paylaştığı kır çiçekleriyle arkadaşlığı
vardır.

Güllerin de uyuduğu bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki onun geceleri bile kapanmayan gözleri vardır.
Sevgisi
gece gündüz yoldadır, duası, kokusu anbean sevdiğine varır.

Güllerin de solduğu bir zaman vardır.
Ama bir gül var ki kokusu sevgilinin yüreğine işlemiştir de
bu yüzden ölümsüzlük sırrına kadem basmıştır.
Ve onun mezar taşına şu yazılmıştır:

SEVMEYEN ıNSANLAR ÖLÜR AMA,
SEVEN GÜLLER SOLMAZ,
ONLARIN KABRı DE OLMAZ..


alıntı
 
ßenLi cümLeLeR kuRma ßana ! … yazılarına düşmesin karanlığım… içimdesin kanıyorum…

beyaz sayfalarına bulaşmasın kirli kanım… sevdim seni… kendime bile itiraf etmekten korkacak kadar sevdim… bu yüzdendi senli cümlelerimi en derinime hapsedişim… bu yüzdendi uzanan elini görmezden gelişlerim… bu yüzdendi “gel” deyişlerini duymamazlık edişlerim…

Sevdim seni… nedensiz, beklentisiz, gerekçesiz, tanımsız… sevdikçe korktum kendimden… sevdikçe uzaklaştım senden… yeni hayaller, yeni düşler kuramayacak kadar yorgunum… sevme beni, benim bezmişliğim değmesin sıcacık yüreğine…

Sevme beni, korkuyorum… Alışık değilim bana dair yazılar yazılmasına… Bugüne kadar hep bendim içini döken beyaz sayfalara başkaları adına… Hep bendim satır satır kanayan…Şimdi senin satır aralarında kendi adımı hecelemek hiç görmemem gereken mavi bir düşü anımsatmakta… Bu düşe dalmak istemiyorum… Çünkü biliyorum, her düş karabasana dönüşmeye mahkum… Biliyorum her düş apansız bir uyanışla son bulmakta… Bu düşe dalmak istemiyorum, bu düşten uyanmak istemediğim için…

Sevme beni, korkuyorum… Bu ruh, bu yürek alışık değil yaralarının sarılmaya çalışılmasına… Ömrümce içimi cam kesikleriyle lime lime edenlere koştum ben… Benden beni çalıp geri vermeyenlere uzandı ellerim yıllarca… Hep bekleyendim, hiç olmadı bekleyenim… Şimdi ne olursa olsun bekleyenim olacaksın biliyorum ama inanamıyorum… Bilip de inanmamanın nasıl olduğunu sorma bana… Yine, ben anlatmasam da beni anlamana sığınıyorum…

Sevme beni, korkuyorum… O kadar uzun zaman beklentisiz, karşılıksız sevdim ki insanları ve o kadar uzun zaman beklentisiz, karşılıksız sevilmeyi bekledim ki, artık yitirdim inancımı… Artık onlardan biri olmak için kendime rağmen kendimle cebelleşirken çıktın karşıma… Sevme beni, kendime geri dönmemeliyim…

Sevme beni, korkuyorum… Korkumdan yazmadım sana bunca zaman… Korkumdan içimdesin… Ben’li cümleler olmasın satırlarında….Okuyunca içim içime sığmıyor… Yansımamı sende görmek yüreğimi yakıyor… Sen yazdıkça, çok eskide kalan bir masal belli belirsiz benliğime süzülüyor…

Sevme beni, korkuyorum… Şimdi zamansızlıklarımda boğuluyorum… Gereksiz meşguliyetler yarattım dünyevi istekler adına… Kaçışımı kolaylaştırsın diye önemli insan rollerine büründüm ahmakça… Kendimi kandırıp, kendimden kaçıp kaybolmanın, yok olmanın, hiç olmanın derdindeyim… “Ben” olarak tutunamıyorum…

Sevme beni, korkuyorum…

Sevme beni, “Beni sevme” derken içimi parçalıyorum, içime kanıyorum…

Sevme beni, hak etmiyorum…


Sevme Beni....
 
Sevişen cümleler yazamıyorum artık
Yürekten sevmiştim,
Yüreğim yanıyor şimdi ve
Yüreğimin kalemiyle yazıyorum
Bunları sana.


İki koca yürek bir kalpte atmıştık biz
Benim kalbimde kocaman sen
Seninkinde ise ben vardım.
Sonsuz sevdik, değer verdik gel gör ki
İki yürekli insanı
Tek kalemde sildik biz
(Yazık)
Doğru muydu bu sona ulaşmak?



Üstüme gelme dedin bana
Çok sevdiğimdendi aşırı ilgim
Anlamadın.
Seni sürekli hatırlarken
Sıktığımı vurguladın.
Sessiz kaldığımda ise
Özlemiyorsun diye yakındın.
Üstüne gelmiyorum artık
Hayatta yalnız başınasın.


Oysa sırtımızı birbirine yaslamıştık biz
Hayatı iki kişi göğüsleyip
Acıları yarıya indirmiş
Mutluluğu iki katına çıkarmıştık.
İki koca yürek bir kalpte atmıştık biz

Şimdi
Nasıl olduğumu sorma!
Unuttuğumu söyleyeceğim elbet
Yalan...
Aslında
ölüyorum

Sensiz hayatımda şimdi
Acıların adını anacak cesaretim yok
Meğer ben
Senliğimde her elemi göğüslenir,
Senliğimde boynumu bükmezmişim;
Sensizliğimde, koca bir...
hiçmişim


Bir başlık bile bulamıyorum
Katlettiğin dizelerime
Canımın istediği de sendin
İçimin titrediği de
Yüreğimin eridiği de...

Unutursun belki gözlerimin rengini
Unutursun belki sevgi sözlerini
Soruyorum şimdi sana:

Ey yalnızlığıma imza atan insan!!!

Seni ne çok sevdiğimi de
unutabilecek misin?
 

Anlatamadım daha gittiğini kalbime
Bundan sonrada nasıl avuturum bilmiyorum…



Hücrelerime kadar işlemiş olduğun gerçeği bütün yalanlarımı eritiyor
Bir bahanem yok hayata artık...



Zamanın içinde mekân farkı gözetmeksizin dolanıyorum hepsi bu
Düşlerim gösterimden kalkıyor birer birer
Yitiriyorum umutlarımı
Kâbuslarım büyüyor.
Gözlerimi kapatamıyorum açtığımda sen olmuyorsun çünkü..



Her gün bir diğerinden daha zor
Her gece bir diğerinden daha karanlık
Korkuyorum…



Bir çoğulluk ifadesiydik ikimiz
Sonra mesafelere boyun eğdik
Sen ve beniz artık..
Ayrılık kokan bir zaman içinde umutlarımızı yitirdik…
Biz aşk değiliz artık
Yeminlerimize ihanet ettik…


alıntı
 
Ağlama.....
Gidiyorum sadece...



akmasın o yaşlar.....
uğruna yandığım gözlerinden.........​

Bu, sana son kez bakışım belki.
Gözlerimle son kez okşayışım saçlarını, göz yaşlarını son kez silişim.
Bu camın arkasından da olsa, son kez hissedişim ellerini..
Evet, gerçekten hissettim.
O an, ellerim otobüsün penceresini yırtmaya çalışırken güçsüzce, sen de ellerini koydun ya hani cama…
O an hissettim, ellerindeki göz yaşlarının ıslaklığını kendi ellerimde.

Hani bir gece, beraber yağmurun yağışını seyretmiştik.
Dışarıda buz gibi hava vardı, her bir yağmur damlası tokatlıyordu camı, rüzgar bir o yana bir bu yana çarpıyordu önüne gelen her şeyi acımasızca.
Ama ben, pencerenin önünde, seninle güvendeydim.

Ama şimdi bak, pencerenin arkasındayım artık.
O korkunç fırtına burada.
O acımasız rüzgar, çok uzaklardaki acıları getirip yüreğime fırlatıp gidiyor.
İçime düşen her bir damla ok gibi saplanıyor bulduğu yere ve her saplanışta bir göz yaşı uzayıp kopuyor gözlerimden.
Camın arkasında yalnızım, ve sen diğer taraftasın, ve ben güvende değilim.

Birbirine kenetlenmiş bakışlarımız.
Bana söylediğin son söz: “Seni hep bekleyeceğim bıldırcınım…”
Ama gözlerinde, yıllar geçse de bekleyeceğin birine değil de, son kez görüyor olduğun birine ait bakışlar var.
En ufak bir umut, en zayıf bir ışık yok geleceğimize dair.
Olsun bitanem…
En azından tesellim şu ki; biten bir güzelliğin süzülerek akıp gitmesine değil içimdeki bu korkunç acı.
Senden ayrı düşerken, çaresizliğimize lanet ediyorum, beraber geçirdiğimiz günlere değil.

Bak bitanem…
Yağmur başladı.
Belki senin küçük nazlı bıldırcının camın dışındaki yağmurda ıslanmıyor ama, diğer taraftaki fırtınada paramparça oluyor.

Otobüs hareket ediyor, gidiyorum işte…
Sakın el sallama bana.
Gözümde kalan son görüntü; yağmurun altında kalmış, diğer yarısı kopartılmış, kanayarak arkamdan el sallayan yarım bir gönül olmasın…
Eğer ihtiyacın olduğunda sana yardım edecekse, yüreğimi bırakıp gidiyorum sağ avucunun içine.
Ne yaparsan yap; ister unut beni, ister başkasını sev…
Ama sakın o küçücük yüreği avuçlarının arasından bırakma bir yerlere.
Çünkü biliyorum ki o minik yürek, bir benim göğsümde atar,
bir de senin avuçlarının sıcaklığında…



Hoşça kal umudum…..


alıntı
 
Zamansız başlangıçlar,,,

Erken sevişlerde yitirdim yüreğimin seven yanını oysa kurtarılası tek yanıydı faili meçhul yangınlardan.
Taraflığım ondandır bir yanıma küsmüşüm ve bir yarım diğerine…

Suçu sabit görülene kadardır aşk bir o kadar kısa.
Suçlu…
Adını kazıdığım tüm bankları söküp atabilirim yerlerinden ve bir kibrite bakıyor adını zikrettiğim ağaçların külleri.
Bir ormanda yakılabilir, silinebilir izleri…
Resimleri yırtıp yok sayabilir miyim seni?

Başımı ölesiye vursam duvarlara (düş)er misin fikrimden?
Çekip alabilir miyim seni beynimden?
Parçalayıp göğsümün çeperini,
Saplasam yüreğime hançeri,
Sızıp akar mısın içimden…


Sabit görüldü,,,
Zamansızdı aşk,,,
Zamansız kalkışlar ve başlangıcı olmayan sonlarda kâbuslara saplanıyor rüyalar.
Uykularımda çakıyor kahve gözlerin gözlerimde,
Silip atabilir miyim seni düşlerimden?
Düşer misin benden?

Zamansız,,,
Gece yarılarında kan ter içinde hıçkırıklarıma uyanışlar.

Bekleyişler,,, Şehir uykuya dalar, gözlerim yaşlara…

Son gelişinde resmini de götürmüşsün gidişinle,
bir kokun kalmış duvarlarını yalnızlığa boyadığım odamda bir de sen kalmışsın bende…

Suçlu,,,
Bu beden yakılmalı, külleri savrulmalı…
Külümden yeniden doğar mısın sen???

Sabit görüldü,,,
Suçludur aşk…

alıntı
 
Son düzenleme:
Ey ayrılık; sen nasıl bişeysin ki bütün aşklara hakimsin, aklım almıyor. Acaba bikere olsun aşkta kazanabilmek için Sana mı Aşık olmak gerek?.."

Demek ki böyle başlıyormuş ayrılıklar!

Garip bir sıkıntı çörekleniyormuş içine..
Nefesin daralıyormuş..
Ağlamak geliyormuş içinden..
Bir yanın < Hadi ağla > derken..
Diğer yanın < Sakın ! > diyormuş kızarcasına..

Bir sigara yakılıyormuş pencere önünde..
Gecenin siyahına bakılıyormuş..
Yüreğinin daha siyah olduğu fark ediliyormuş sonra..
Ellerin titriyormuş sigaranın külünü pencere parmaklıklarından dışarıya savururken..
Sözde duman gözüne kaçıyormuş da bir-iki damla yaş süzülüyormuş.. Kendine yalan söylemeleri başlıyormuş insanın o an..
Ama itiraf edemiyormuş..
Sonra bitiyormuş sigara..
Pencereden aşağı bırakılıyor ve karanlıkta gözden kayboluşu seyrediliyormuş..

Ayakların direniyormuş, titreyerek de olsa..
Ağır adımlarla mutfağa kadar taşıyormuş bedenini..
Bir bardak demli çayın yanında, bir sigara daha yakılıyormuş..
El ele çekilen resimler alınıyormuş, şiirler ve hediyeler..
Hepsi mutfak masasının üzerinde duran eski radyonun yanına bırakılıyormuş..
Az sonra olacaklardan ürkerek Ağır ağır oturuluyormuş sandalyeye.. Önce sigaralar yakılıyormuş, sonra yadigar radyo açılıyormuş..
Ağlamak isteniyormuş ama ağlanamıyormuş..
Her melodi bir sancı..
Her nota bir hançer misali saplanıyormuş..
Kanaması durdurulamayan yüreklere..

<Gayet güzel yaşarım> deniyormuş önce..
Acınası bir gülümseme ile&#8230;


Aptalca gülümsemeler devam ederken yüzünde..ŞAH-MAT!

Evet, Kaybettim diyormuş yüreğin..
İsyanın en tepelere ulaşıyormuş&#8230;

Nedeeeeeeeeeenn! diye haykırıyormuş insan..

Semada yankılanıyormuş sesin, melekler ağlıyormuş,şehir susuyormuş..
Uzaklardan dalga sesleri geliyormuş..
Kıyılar ağlıyor, tane tane kum parçacıklarını denize akıtıyormuş gözyaşları yerine..
Sular sürüklüyormuş her şeyi..
Tüm değerler kayboluyormuş, insanlar ölüyormuş nazarında&#8230;
Bulutlar ağlıyormuş, her damla binlerce ton ağırlığında düşüyormuş yüreğine..
Su hızlanıp boğazına yükseliyormuş, boyunu aşıyormuş sonra..
Sahilden eser kalmıyormuş,son bir nefes kalmıyormuş&#8230;

Koskoca dünya yok oluyormuş..
Ardından ölünüyormuş YAR!

Demek ayrılıklar böyle oluyormuş&#8230;!

aLıntıdır...​
 
Düşleri en derine bırakıp, güneş serdim sabahlarıma..

Zamansız ve mevsimsiz bir sancıdan geldim, geceye inat ayışığında saklı sırlar büyüttüm..

Bir ipek böceği kadar dik başlı artık yüreğim, hiç olmadığı kadar..

Gözlerimde zemheri çığlıklar, avucumda hep bi hüzün rengi..

Böyle bir şey işte gözlerimle yüreğim arasındaki o ince çelişki..

Altı üstü düşlerimin cebine yüreğimin ellerini koyarak yürüdüğüm yollar,kendini yazan senaryolar, yirmi beş yaş üstü kahveler ve tek kişilik senaryolar şahit hangi gerçeğin,yalandan daha inandırıcı olduğuna..

Ama yine de bir şey var mevsim normallerinin üstünde yüreğime şiddetle yağan..

Bir yokluk sonrası ellerimden kırıp dökülen..

Yalandan dolandan öte, vuran ve kıran..

Her neyse..



"Gelirsen ıslık çal
Geldim deme ben anlarım
Geldiğini bir tek ben anlayayım
Sen sadece
Gelirsen ıslık çal" ....



Alıntı
 
Bir yel esse selamın var sanırım.....

Su bizim aramizdaki
Zaman..
sanki her an daha cogalir gibi..
Sana söyleyemedigim sebeplerim..bazen kendiminde bilmedigim..
Yas olup akiyorsun gözlerimden ..
kac kez damladi gözyaslarim avuclarima​

peki kac kez sadece
ben islandim o selin altinda?



Sebep onca kisi onca imkansizliklar olmasina ragmen
yine sadece ben islandim!
Sana anlatamadigim seyler varbendeki yerin...su durumum gibi !


Kendi kendime dolaniyorum cok karisiyorum bazen...
Bana bu durumda yardim edebilicek sadece sen'ken

senide katmak istemiyorum
dügümlere.!
Koyveriyorum...


Sen sevdigimden öte herseyimsin...
Sadece sana tutabilmem zoruma gidiyor..
Hayatta herseyden nefret edebilirmi bi insan ?..
Hersey bukadar sacma gelebilirmi bir insan'a?..



Iste hayat bitek seninle anlamlaniyor-kiymetleniyor
Yoksa sonunda ikimizden birinin sonunda kaybedicegi bi savasa girerdim hayatla
ve bilirsin...sonuna kadar giderdim!

Inan bana sadece sen' olabil diye yanimda bu nefes hala bu tende...
cok anlamsizim/her anim/tüm hayatim..
Hayatta bi insana anlam katabilecek herseyi kaybettim/biraktim..!
Mutluyum ama isyanim cook..
Sadece sesini duyabilmek bile rahatlatiyor beni

tek cözümümsün...


Ahh..birde yanimda olsan/olabilsen !..
mecbur kalmasak mesafelere.Özlemlere/hasretlere!
Bak..belki tek olmasakta niye biz ?
Beni gectim... sen hak ediyormusun bunu ? Belki sonu mutlu biticek ya bugünleri hesabi?



Benim güvensizligim sana degildi hic bir zaman...
Hayat/a !​


Olabileceklere..bizi bekleyen herseye !



"bizi hic birsey yikmaz"


dedin ya bu sözüne aslinda nekadar inaniyorsun??..

Bugün arkasindasin peki nekadar daha inanabilirsin......
Benim inandigim tek varliksin / sözlerine degil kendine inandigim...!Var'ligina inandigim tek insan.




Sesini duydummu... o an aklimda kalbimde düsüncemde olan herseyi birakiyorum/unutuyorum.



Sadece seni dinlemek..ne dersen de sadece o sesi dinleyebilmek!...



Tek mutlulugum..



Yaninda oldummu hayat bambaska bi renk kazanacak biliyorum...ve Simsiyah hersey



yaninda rengarenk olucak biliyorum!


benim her an'ima anlam katansin ...





Geçmişimsin, bugünümsün!



Yaninda olmak ... Saatlerce susup sadece seni hissedebilmek..!




Sadece yanimda oldugunu bilebilmek...



Sirf o gün (o an) icin yasamim sebep kazaniyor...




O güne kadar olucak olanlarsa../cikmazim..




O günü düsünmeye



hayallerim bile uzanmiyor..


Biryerde asili kaliyor..


cok uzakmis/belki hic gelmicekmis gibi !..




Hic birsey düsünmek istemiyorum ... Sadece yasamak/yarini bilmeden..Hergüne seninle uyanmak!.



Seni yasamak... hayatin her aninda/ her karesine seni sigdirabilmek...



Gülüslerimi seninle süslemek...(canim'sin)


Cikmaz yollarda tek yönüm... Uzunluguna ragmen sonu sana gelicek olan o yollarin...


sonuna kadar gidicek olanim ...




Mutlu sonla biticek tek hikayemsin... Hazin olsada yasananlar...






Son[um] olucak olansın..


SENİSEVİYORUM

 
X