Gözlerim dolu dolu okudum...

Yıl, 1933; mevsim, kış. Yer, Ankara tren istasyonu. Akşam üstü. Gazi, yurt gezisine çıkacak, gar dolup taşıyor onu uğurlamaya gelenlerle. Gazi trene bineceği sırada bir köylü kalabalığı yararak koşa koşa onun yanına ulaşmayı başarıyor, ayaklarına kapanıyor. Yaverleri, ilgililer köylüyü tutup götürmek istiyorlar.
"-Bırakın!..."
Kendisi eğilip kaldırıyor köylüyü.
"-Nasılsın yurttaşım?"
"-İyiyim Paşam, iyiyim."
"-Senin iyiliğine memnun oldum. Benden ne istiyorsun?"
"-Hayır Paşam, bir şey istemiyorum."
"-Niçin geldin öyleyse?"
"-Seni gördüm, kendimi tutamadım, ayaklarına kapanmak istedim."
"-Yok, sen benden bir şey istiyorsun, söyle bana yapacağım."
"-Sağlığından başka bir isteğim yok Paşam."
"-Ben biliyorum senin istediğini, sen benimle kucaklaşmak istiyorsun."
Köylü yoksul, üstü başı dökülüyor, üstelik giysileri kirli.
Gazi, sarılıyor köylüye, kucaklıyor onu, bağrına basıyor, yanaklarından öpüyor.
O sırada orada kalabalık arasında bulunan Feridun Cemal Erkin diyecektir ki: "Etrafıma baktım, herkes mendili çıkarmış ağlıyordu."
(...)
Gerçek bir halk adamı Başkomutan Mustafa Kemal Paşam gibi olur.
 
X