Haldun Taner

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
34.849
29.706
60
Haldun Taner 1950 sonrasında gelişmeye başlayan çağdaş Türk tiyatrosu ve hikayesinde, bir düşünür, sevecenlikle yumuşatılmış keskin bir mizahçı, İstanbul türkçesini ustalıkla kullanan bir yazar kişiliğiyle yer almıştır. Haldun Taner için hikaye ve tiyatro birbirine aykırı düşünmek bir yana, birbirini bütünleyen, dahası içiçe geçmiş iki türdür. Ayrıntılarda yoğunlaşan gözlemi, toplumu hemen her kesimiyle kuşatan inceleyiciliğin getirdiği deney ve bilgi birikimi, onun hikaye ve oyunlarında güler yüzlü alaycılığından ve insancıl mizahından süzülerek geçerek sanat eserine dönüşür.

Haldun Taner, "ulusal ile everenselin kesiştiği noktaları yakalamış, bunları hem toplumsal hem de sınıfsal açıdan irdelemiş, ince zekasıyla yaptığı çözümlemeleri enfes bir mizah anlayışı içinde topluma katmıştır" ( Emre Kongar). Bir İstanbul hikayecisi olan Haldun Taner, hikayelerini aynı dalga uzunluğunda olanlara bir mektup olarak değerlendirir. Zengin insan tipleriyle dolu olan hikayeleri gerçekte toplumun çeşitli kesimlerinin panoramasını veren bütüncül bir mozaiği andırır. Haldun Taner, bütün hikayelerinde, anlatımını hikayenin doğal akışına bırakmış, böylece ortaya değişik biçim ve anlatımında hikayeler çıkmıştır. Haldun Taner’in oyun yazarlığı, "yanılsamacı", "göstermeci" ve "kabare" gibi oyun türü aşamalarından geçmiştir; yazdığı oyunların hikayeleri gibi önce düşünmeye, sonra gülmeye yönelik bir mizah çizgisi taşıdığı söylenir.

Cumhuriyet dönemi tiyatrosunun başarılı yazarlarından olan Haldun Taner 12 uzun oyun, 13 de kabare oyunu yazmıştır. Haldun Taner’in oun yazarlığı uyguladığı yazım tarzının özelliklerine göre üç evrede ele alınır. Yanılsamacı anlatımı izlediği ilk evre 1949-1962 yılları arasındaki dönemi kapsar. Yanılsamacı anlayışla yazdığı Günün Adamı(1949), Dışardakiler (1957), Ve Değirmen Dönerdi (1958), Fazilet Eczanesi (1960), Lütfen Dokunmayın (1961), Huzur Çıkmazı (1962) bu evrenin ürünleridir.

Haldun Taner göstermeci türdeki ilk denemesini Lütfen Dokunmayın (1961) adlı oyunuyla yaptı. Keşanlı Ali Destanı (1964), Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım (1964), Eşeğin Gölgesi (1965), Zilli Zarife (1966), Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1969), Ayışığında Şamata (1977) adlı oyunları göstermeci oyun yazımı tekniğiyle meydana getirdiği eserleridir.

Haldun Taner’in yazarlığında üçüncü everyi, yazdığı kabare oyunları oluşturur. 1962 yılında Bu Şehr-i Stambul ki oyunuyla başlayan kabare oyunları üretimi 1967’de Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun kurulmasıyla hız kazandı. Vatan kurtaran şaban (1967), Astronot Niyazi (1970), Ha Bu Diyar (1971), Dün Bugün (1972), Aşk-ü Sevda (1973), Dev aynası (1973), Yar Bana Bir Eğlence (1973), Haneler (1974), Çıktık açık Alınla (1977), Yalan Dünya (1977), Hayırdır İnşallah (1979), Kapılar (1980).

Haldun Taner, tüm oyunlarında seyirciye eleştiri yoluyla yönelmiştir. Bu yönelişin sahnede biçimlendirdiği insan, tarihsel ve toplumsal süreç içinde kültürel, sınıfsal, politik, cinsel bağlamlarda koşullandırılmış veya koşullandırılmaya yatkın bir görünüm içindedir. Bu tür koşullandırmadan kurtuluş çabası göstermeyen insan, hem düzenin sağlıklı gelişimini engellemekte, hem de bu düzenin getirdiği acılardan etkilenmektedir.

Haldun Taner, Türkçe’nin anlatım olanaklarını tiyatroda ustaca kullanır; sahne dilinde bir yandan inandırcılığı ve anlaşılabilirliği gözetirken, bir yandan da aynı konuşturma biçimini yabancılaştırmayı sağlayan önemli bir göstermeci motif olarak kullanır.
 
canım gerçekten de Haldun Taner in oyunları harika oluyor.
ben sahnede bir kaç oyununu seyretme imkanı bulmuştum.
paylaşımın için teşekkürler...
 
X