Evliliklerin bence genelinde, kadınlar kendilerinde daha önce farketmedikleri bir takım değişikliklere istemeden uğratılıyor.
Ancak öncesinde şunu da belirtmekte fayda var, erkekler değişiyor çoğunlukla, neredeyse evlendikten sonra hepsi diyebilirim, bir şekilde... Bunun altında yatan nedenler çok fazla olabileceği için sadece "değiştiklerini" iddia edebilirim. Nasıl olduğu, aile hayatlarında yaşadıklarına bağlı çünkü. Aile hayatlarımız, kişiliğimizin yolunu çizen haritalar. Allah'tan kadın, bizim kültürümüzde sürekli alttan alacağı şekilde yetiştiriliyor, baskılanıyor ve dolayısıyla öyle yada böyle olgunlaşıyor. En özgürümüz, en asimiz bile toplumsal baskıdan rahatlıkla payını alabildiği için, gelişmemiş bir insan formu olmaktan "dişi" olarak kurtuluyor ve olgunlaşabiliyoruz.
Kadınların uğratıldığı değişikliklerin altında da çok farklı nedenler var... Kurdukları ve "dişi kuş" modunda hemen çalışmaya başladıkları evlilik bütünlüğü, farklı şekilde üçüncü kişilerce sürekli gözlem altında, tehdit altında ya da fikir anlamında taciz ediliyor sürekli.. Kadının, yine bir başka kadının düşmanı olduğu toplumumuzda (amiyane oldu ancak yazmak zorundaydım), gelin geldiği ailenin görünmez reisi (çoğunlukla) başka bir kadın olduğu için (duygusal beyni ailenin), ona bağlı yaşaması düşünülüyor ilk etapta. Kaynana dediğimiz bu yaşam formu, normal şartlar altında dünyanın en vefakar annesi, çoğunlukla cefa çekmiş bireyi, düğün zamanına kadar kollarını ve kanatlarına ailesine germiş kadın olduğu halde, düğünden hemen sonra çoğunlukla "önyargılı" bir şekilde silahlarını geline karşı kuşanmış başka bir yaşam formuna dönüşüyor.. Oğlunu yönettiği gibi, aldığı kadını da yönetmek istiyor... O vakite kadar kurduğu düzenin, aynı şekilde ilerlemesini ve otoritesinin devam etmesini istiyor... Konumuz kaynana değil, pek çok şekillere dönüşmesi de değil.. Ancak bu farklı kültüre gelen gelin, farklı kültüre uymak zorunda bırakılıyor.
Senelerce kendi ailesinin yetiştirdiği bu kız, evlendikten sonra tamamen farklı bir kültüre giriyor. Nasıl davranması gerektiğini bilmeden... Üstelik önyargılarla karşılanıyor çoğunlukla.. Bunu hiçbirimiz inkar edemeyiz. Hepimizde var bu... Bizim de gelinimiz var... İnsan tuhaf bir beklentiye girebiliyor ilk başta... Ya da, bizi sevmeyecek mi? gibi ilginç düşünceler bir an geçip gidebiliyor beynimizden.. Bazılarımızdan başka düşünceler... (Kimimiz bu düşüncelere esir olup gelini yönetmeye de kalkıyoruz...)... Ve dolayısıyla o vakite kadar aynı kişilikte kalmış olan bu hanım kız, gelin olduktan sonra bazen bilmediği yönlerini keşfetmek zorunda kalabiliyor.. Mesela hiç tartışmaya girmemiş bir kız olabilir bu... Ancak o kadar tehdit algılıyor ki bazı hareketleri, bilmediği bir dilde tartışmaya kadar götürebiliyor ilişkileri, eşinin ailesiyle.. Düşünsenize, o zamana kadar hiç tartışmamış!.. Nasıl tartışılması gerektiğini bile bilmiyor... Daha önce kaybetme korkusu yaşamamış ya da, ailesine bir tehdit de algılamamış dışarıdan, evlenince böyle şeyleri de öğreniyor.. Ne yapabilir? Bilmediği bir sürü karakter türer içinden... Hiç geliştirmediği... farketmediği.... Hiç ezik bir hayatı olmamış kadın, ezilebilir... Hiç terbiyesizlik yapmamış bir kadın, terbiyesizleşebilir... Saygısızlığın "S" harfinin yanından geçmemiş bir kadın, üslupsuz hareket edebilir... Ve aslında en çok zarar gören de kadın olur, uğratıldığı bu değişiklikler yüzünden...
Ben çok farklı bir yerden ele aldım sanırım... Ama çevremde gördüğüm evliliklerin çoğunu gözlemleme şansım olduğunda, ki yarısının arkadaşım olduğu düşünülürse, gerçekten acı verici deneyimler bunlar... Evlendikten sonra erkek değişir.. bir şekilde... Ama kadın, değişikliğe uğratılır.... acımasızca... Şanslı olan, kuvvetle çıkabilir içinden... ve kimileri yıpratılırlar.. çözüm aramaya yönlendirilerler, akıl ve fikirleri sürekli sorunla bocalattırılır... Dolayısıyla kadın sonunda yaşlanır, çöker...
Bunlar benim fikirlerim elbette...
Yazan arkadaşlar daha iyisini bilirler,
Selamlar,