İnsanlara fazla mı değer veriyorum, sevgi açlığıyla nasıl başa çıkılır?

yalnizkus_

Guru
Kayıtlı Üye
16 Haziran 2014
766
693
303
Diğer
Merhaba arkadaşlar bazı insanların karşı cinse zaafı vardır ya hani sevgililerine çok değer verirler, sevgilisiiz dönemleri çok nadir olmuştur vs ben aynı şeyi normal arkadaş ilişkilerimde yaşıyorum. Karşı cinsin beklentilerine yetişemediğim için ve kafama göre birini bulamadığım için şu zamana kadar uzun süreli, ciddi bir ilişkim olmadı genelde tanışma aşamasında bitti. 24 yaşındayım bu arada. Normal arkadaşlarımla ise can ciğer olmayı severim, ailenin tek kızı olduğum için bazı kız arkadaşlarımı kardeşim gibi görürüm haftada bir kez görüşür beraber etkinlikler yaparız sık sık evime çağırır ağırlarım vs. mesela 2020 yılında çoğu arkadaşımın doğum günü için elimden geldiğince birşeyler yapıp mutlu etmeye çalıştım ama son doğum günümde ailem dışında herkes arayıp mesaj atmakla yetindi. Bilmiyorum ben mi çok anlam yüklüyorum böyle şeylere? Mesele bir pasta, bir mum ya da bir sürpriz değil elbette ama insan değer verince, değer görmek istiyor.

Ve son zamanlarda farkettim kimseye hayır demeyerek, herkesin her yardımına koşarak kendimi o kadar pasifleştirmişim ki insanlar artık beni arayınca bulacakları, lazım olmayınca görmeye gerek duymayacakları bir konuma getirdiler. Tabii günümüz şartları, iş yorğunluğu, hayat yorğunluğu, koşuşturmaları sayarsak onları da anlamak lazım ama bir şekilde verdiğim değerin karşılığını görmediğimi ve kendimi fazlasıyla değersizleştirdiğimi farketmeye başladım. İçim o kadar kıpır kıpır, deli dolu ki sürekli gezmek, sevdiğim insanlarla iç içe olmak, birşeyleri paylaşmak istiyorum ama artık bununla başa çıkmam lazım. Kitaba, filme, spora verdim kendimi biraz yararı oldu daha başka önerileri, fikri olan var mı aranızda?
 
Siz değer verdiğiniz kişilerden değer görmek istiyorsunuz. Bana kalırsa haklısınız bende öyleyim. Var benim çevremde de dostum dedigim insanlar. Şu aralar bende aynı şeyi düşündüm. Her dertlerinden yanlarında olmaya çalıştım. Sürekli onların derdiyle ilgilendim. Ama senin var mı bir derdin diyen yok artık. Bilmiyorum belki ben yanlış düşünüyorumdur. En son rahatsızım 2 haftadır dedim. Ne biri aradı neyin var diye ne de sordu. Bende artık kendimi geliştirmeye karar verdim. Çünkü sürekli onların dertleriyle dertlenirken kendimi kısıtlıyordum sürekli üzülüyordum, birşey yapamaz hale geliyordum. Yalnızlığı çok severim size de yalnızlığı sevmeye çalışmayı öneririm. Yalnız vakit geçirdikçe hoşlandığınız şeylere yönlendirin kendinizi. Kitap okuyun, film izleyin, oyunlar oynayın, gezin.Yalnızlığın tadına varınca kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. İllaki şunu yapın diyemem neyi seviyorsanız ona yönlendirin kendinizi çok mutlu olacaksınız.
 
Sizi o kadar iyi anlıyorum ki. Kendimi bilen bileli böyleyim. Her şeye yetişmeye, herkesi mutlu etmeye çalışırım. Organizasyonlar yaparım, bir yere davet edilirsem mutlaka ayarlar giderim. Ama görüyorum ki insanlar kendilerini hiç zorlamıyor.

Ama artık biraz daha geri çekilmek istiyorum. Nasıl yapacağımı da bilmiyorum. Şurada durayım belki değişimime yardımı olcam fikirler verilir.
 
Merhaba arkadaşlar bazı insanların karşı cinse zaafı vardır ya hani sevgililerine çok değer verirler, sevgilisiiz dönemleri çok nadir olmuştur vs ben aynı şeyi normal arkadaş ilişkilerimde yaşıyorum. Karşı cinsin beklentilerine yetişemediğim için ve kafama göre birini bulamadığım için şu zamana kadar uzun süreli, ciddi bir ilişkim olmadı genelde tanışma aşamasında bitti. 24 yaşındayım bu arada. Normal arkadaşlarımla ise can ciğer olmayı severim, ailenin tek kızı olduğum için bazı kız arkadaşlarımı kardeşim gibi görürüm haftada bir kez görüşür beraber etkinlikler yaparız sık sık evime çağırır ağırlarım vs. mesela 2020 yılında çoğu arkadaşımın doğum günü için elimden geldiğince birşeyler yapıp mutlu etmeye çalıştım ama son doğum günümde ailem dışında herkes arayıp mesaj atmakla yetindi. Bilmiyorum ben mi çok anlam yüklüyorum böyle şeylere? Mesele bir pasta, bir mum ya da bir sürpriz değil elbette ama insan değer verince, değer görmek istiyor.

Ve son zamanlarda farkettim kimseye hayır demeyerek, herkesin her yardımına koşarak kendimi o kadar pasifleştirmişim ki insanlar artık beni arayınca bulacakları, lazım olmayınca görmeye gerek duymayacakları bir konuma getirdiler. Tabii günümüz şartları, iş yorğunluğu, hayat yorğunluğu, koşuşturmaları sayarsak onları da anlamak lazım ama bir şekilde verdiğim değerin karşılığını görmediğimi ve kendimi fazlasıyla değersizleştirdiğimi farketmeye başladım. İçim o kadar kıpır kıpır, deli dolu ki sürekli gezmek, sevdiğim insanlarla iç içe olmak, birşeyleri paylaşmak istiyorum ama artık bununla başa çıkmam lazım. Kitaba, filme, spora verdim kendimi biraz yararı oldu daha başka önerileri, fikri olan var mı aranızda?
aynı ben. insanın yanında kardeşi olmayınca el aleme kardeş muamelesi yapıyor. ama ben artık bıraktım. hayattaki tek kural aldığın kadar verceksin. can ciğer olmaycaksın. herşeyini bilmeyecekler. o kadar koşmayacaksın. ne kadar değer verirsen o kadar değersizsin. corona zamanında arkadaşı hep ben aradım. yalnız şu bu diye. dedim artık aramayacağım. yani ne dese beğenirsin o gezeceğimiz günler gelirse yine haberleşiriz. tabi hanımı arabayla alıp gezdircem yine. yalnız gezerim çok daha iyi. sen de aramayanı arama sormayanı sorma. çek kendini geri. keyifleri bilir. kimse bulunmaz hint kumaşı değil.
 
Insan sosyal bir canlidir tabiki sevilmek ve paylasim icinde olmak cok guzel ama bence her seyden onemlisi insanin kendini sevmesi ve baskalarindan beklentileri olmamasi. Siz kendinizi sevin kendinize yetin. Arkadaslariniza vakit ayirdiginiz kadar kendinize vakit ayiriyor musunuz mesela?
 
Benim de arkadaslarim var hem de hepsi 10 yil ve civari, eski ve yakin arkadaslarim yani. Gorusuruz ederiz ama hicbiseye hayir demeyen insan bana yapmacik geliyor, yalan geliyor ve bu cok itici duruyor. Oyle birileri olsa ben de deger vermem.

Bir insan herseyden memnun olamaz, bir insan herkesi asiri sevemez...
Bir de bahsettiginiz suprizleri onlar birbirlerine yapiyorlar mi?
Ben mesela kimseden oyle supriz angarya filan istemem, biri bana yapti diye yapmak zorunda kalmakta istemem. 🙄

Bence herkese sevecen, herseye evet demeyi birakin. Bu insanlar sevimli gelmiyor coğu kişiye, samimiyetsiz buluyorum
 
Siz değer verdiğiniz kişilerden değer görmek istiyorsunuz. Bana kalırsa haklısınız bende öyleyim. Var benim çevremde de dostum dedigim insanlar. Şu aralar bende aynı şeyi düşündüm. Her dertlerinden yanlarında olmaya çalıştım. Sürekli onların derdiyle ilgilendim. Ama senin var mı bir derdin diyen yok artık. Bilmiyorum belki ben yanlış düşünüyorumdur. En son rahatsızım 2 haftadır dedim. Ne biri aradı neyin var diye ne de sordu. Bende artık kendimi geliştirmeye karar verdim. Çünkü sürekli onların dertleriyle dertlenirken kendimi kısıtlıyordum sürekli üzülüyordum, birşey yapamaz hale geliyordum. Yalnızlığı çok severim size de yalnızlığı sevmeye çalışmayı öneririm. Yalnız vakit geçirdikçe hoşlandığınız şeylere yönlendirin kendinizi. Kitap okuyun, film izleyin, oyunlar oynayın, gezin.Yalnızlığın tadına varınca kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. İllaki şunu yapın diyemem neyi seviyorsanız ona yönlendirin kendinizi çok mutlu olacaksınız.
Aslında kendimle de çok vakit geçiriyorum iş çıkışı 1.5 saat spor, bir saat kitap, yemek, toparlanma vs derken zaman su gibi geçiyor zaten ama hafta sonlarını yalnız geçirmek istemiyorum ailemde benim kadar enerjik, çıkmaya istekli değiller bu durumda aradığım yine kafadengi olduğum arkadaşlarım oluyor
Sizi o kadar iyi anlıyorum ki. Kendimi bilen bileli böyleyim. Her şeye yetişmeye, herkesi mutlu etmeye çalışırım. Organizasyonlar yaparım, bir yere davet edilirsem mutlaka ayarlar giderim. Ama görüyorum ki insanlar kendilerini hiç zorlamıyor.

Ama artık biraz daha geri çekilmek istiyorum. Nasıl yapacağımı da bilmiyorum. Şurada durayım belki değişimime yardımı olcam fikirler verilir.
işte tam olarak bu; insanlar kendilerini zorlamıyor ve biz çok kendimizden ödün veriyoruz. Ne diyeyim keşke gerçek hayatta tanışmış olsaydık sizinle :)
aynı ben. insanın yanında kardeşi olmayınca el aleme kardeş muamelesi yapıyor. ama ben artık bıraktım. hayattaki tek kural aldığın kadar verceksin. can ciğer olmaycaksın. herşeyini bilmeyecekler. o kadar koşmayacaksın. ne kadar değer verirsen o kadar değersizsin. corona zamanında arkadaşı hep ben aradım. yalnız şu bu diye. dedim artık aramayacağım. yani ne dese beğenirsin o gezeceğimiz günler gelirse yine haberleşiriz. tabi hanımı arabayla alıp gezdircem yine. yalnız gezerim çok daha iyi. sen de aramayanı arama sormayanı sorma. çek kendini geri. keyifleri bilir. kimse bulunmaz hint kumaşı değil.
Haklısınız daha dikkatli ve temkinli olacağım bundan sonra. Zaten yaşta ilerliyor birşeylerden daha iyi ders çıkarıp daha iyi çözüm üretir oldum artı.
Insan sosyal bir canlidir tabiki sevilmek ve paylasim icinde olmak cok guzel ama bence her seyden onemlisi insanin kendini sevmesi ve baskalarindan beklentileri olmamasi. Siz kendinizi sevin kendinize yetin. Arkadaslariniza vakit ayirdiginiz kadar kendinize vakit ayiriyor musunuz mesela?
Hep kendimleyim aslında işten sonra spora giderim, eve gider kitap okurum, yemek yerim, toparlanma faslı vs de zaten bitince gün bitiyor ama hafta sonları vs farklı planlar da yapmak istiyorum bazen gezmek, biryerlere gitmek mesela
Benim de arkadaslarim var hem de hepsi 10 yil ve civari, eski ve yakin arkadaslarim yani. Gorusuruz ederiz ama hicbiseye hayir demeyen insan bana yapmacik geliyor, yalan geliyor ve bu cok itici duruyor. Oyle birileri olsa ben de deger vermem.

Bir insan herseyden memnun olamaz, bir insan herkesi asiri sevemez...
Bir de bahsettiginiz suprizleri onlar birbirlerine yapiyorlar mi?
Ben mesela kimseden oyle supriz angarya filan istemem, biri bana yapti diye yapmak zorunda kalmakta istemem. 🙄

Bence herkese sevecen, herseye evet demeyi birakin. Bu insanlar sevimli gelmiyor coğu kişiye, samimiyetsiz buluyorum
Kendimi yanlış ifade ettim sanırım çevresine samimiyetsiz imajı bırakan birisi değilim aslında. Birbirlerine yaptıkları oluyor mu ara ara görüyorum ama herkeste değil. Dediğim gibi belki de ben fazla anlam yüklüyorum bazı şeylere. Ben yaptıysam karşımdaki yapacak diye birşey yok tabiki ama gönül bu ister istemez beklenti içine giriyor özel günleri paylaşmak istiyor, yeni yaşına sevdikleriyle girmek istiyor.
 
Kızlar burdan bir verdiği değeri göremeyenler klubü kuralım :KK70: yani nasıl bir tavye verilir bilemiyorum. Bende böyleydim geçen seneye kadar. Sonra dostum dediğim, nikahımda şahidim olur, mezuniyetinde çiçeğini götürür dediğim insan saçma bir mevzudan benimle iletişimi kesti. Bir anda vazgeçti benden. Ki ben saf bir insan olarak çok büyük kavga etsek bile dostluğumuz bunu aşacak kadar güçlü diyordum. Ama en ufak bir rüzgarda yıkılıverdi işte.

O günden beri içimde bir şeyler öldü. Kimseye delicesine değer veremiyorum artık. Arayıp soruyorum muhabbetim ediyorum ama o eski benden eser yok. Maalesef içimdeki o saflığı söküp aldı, sizin de içinizi böyle sağlam bir kazık soğutabilir sanıyorum. Ama keşke böyle olmasaydı, zaten üç günlük dünya. :kahve:
 
Bizde "iyi kiz sendromu" var. Ciddiyim. Kafayi "iyi olmakla", kimseyi kirmamakla bozmusuz. Terapistimin dedigi bir sey var bana: "melek gibi, koyun gibi degil de insan gibi davraninca sucluluk krizine giriyorsun". Annemiz babamiz kucukken sesimizi cikarmamiza, ofkelenmemize izin vermemis. Milletin yuzune gulup he deyip sonra kendi kendimize sinir oluyoruz. Bu sinir cizememe, saygi gorememe hali bizde kronik depresyon, enerjisizlik, duygusal yeme, stres... butun bu bozukluklara sebep oluyor.

Jung diyormus ki her insanin bir golge yani var, karanlik taraf... Insan bu karanlik tarafini ne kadar anlayip kabul ederse o kadar yaratici, spontan, sahici, tatmin edici bir hayat yasarmis. Ben de psikolojik destek esliginde kronik sucluluk, kronik depresyon, degersizlik hislerimle mucadele ettigim bir surece girdim. Gidebiliyorsaniz siz de gidin iyi geliyor. Optum.
 
Devir menfaat devri çünki. Boşver kendinle mutlu olmaya bak. Bir zaman sonra insan kendiyle vakit geçirmeği daha çok seviyor ve kimseyi aramıyor. Eskiden tamda anlattığın gibiydim ama artık kimseyle işim kalmadı. Ben aramaktan hal hatır sormaktan vazgeçince anladımki birtek benmişim çabalayan. E işine gelmeyenlerde dönüverdi hemen :) kendinle mutlu ol başkasından fayda yok.
 
Merhaba arkadaşlar bazı insanların karşı cinse zaafı vardır ya hani sevgililerine çok değer verirler, sevgilisiiz dönemleri çok nadir olmuştur vs ben aynı şeyi normal arkadaş ilişkilerimde yaşıyorum. Karşı cinsin beklentilerine yetişemediğim için ve kafama göre birini bulamadığım için şu zamana kadar uzun süreli, ciddi bir ilişkim olmadı genelde tanışma aşamasında bitti. 24 yaşındayım bu arada. Normal arkadaşlarımla ise can ciğer olmayı severim, ailenin tek kızı olduğum için bazı kız arkadaşlarımı kardeşim gibi görürüm haftada bir kez görüşür beraber etkinlikler yaparız sık sık evime çağırır ağırlarım vs. mesela 2020 yılında çoğu arkadaşımın doğum günü için elimden geldiğince birşeyler yapıp mutlu etmeye çalıştım ama son doğum günümde ailem dışında herkes arayıp mesaj atmakla yetindi. Bilmiyorum ben mi çok anlam yüklüyorum böyle şeylere? Mesele bir pasta, bir mum ya da bir sürpriz değil elbette ama insan değer verince, değer görmek istiyor.

Ve son zamanlarda farkettim kimseye hayır demeyerek, herkesin her yardımına koşarak kendimi o kadar pasifleştirmişim ki insanlar artık beni arayınca bulacakları, lazım olmayınca görmeye gerek duymayacakları bir konuma getirdiler. Tabii günümüz şartları, iş yorğunluğu, hayat yorğunluğu, koşuşturmaları sayarsak onları da anlamak lazım ama bir şekilde verdiğim değerin karşılığını görmediğimi ve kendimi fazlasıyla değersizleştirdiğimi farketmeye başladım. İçim o kadar kıpır kıpır, deli dolu ki sürekli gezmek, sevdiğim insanlarla iç içe olmak, birşeyleri paylaşmak istiyorum ama artık bununla başa çıkmam lazım. Kitaba, filme, spora verdim kendimi biraz yararı oldu daha başka önerileri, fikri olan var mı aranızda?
Sizin karşı tarafa aşırı değer vermeniz onun da size değer vereceği anlamına gelmez, karakterle ilgilidir bu. Çevrenizdekilerin insanı, insan olduğu için önemseyecek, değer verecek kadar geniş yüreği yoksa siz ne yaparsanız yapın aynı şekilde size davranmaya aklar. Inanın ben de sizin gibiyim, verdiğim kadar almak istiyorum. Çok almak istediğim için de çok veriyorum ama olmuyor. Tez vakitte size değer vermeyene değer vermemeniz lazim. Sizin için en iyisi bu.
 
Kızlar burdan bir verdiği değeri göremeyenler klubü kuralım :KK70: yani nasıl bir tavye verilir bilemiyorum. Bende böyleydim geçen seneye kadar. Sonra dostum dediğim, nikahımda şahidim olur, mezuniyetinde çiçeğini götürür dediğim insan saçma bir mevzudan benimle iletişimi kesti. Bir anda vazgeçti benden. Ki ben saf bir insan olarak çok büyük kavga etsek bile dostluğumuz bunu aşacak kadar güçlü diyordum. Ama en ufak bir rüzgarda yıkılıverdi işte.

O günden beri içimde bir şeyler öldü. Kimseye delicesine değer veremiyorum artık. Arayıp soruyorum muhabbetim ediyorum ama o eski benden eser yok. Maalesef içimdeki o saflığı söküp aldı, sizin de içinizi böyle sağlam bir kazık soğutabilir sanıyorum. Ama keşke böyle olmasaydı, zaten üç günlük dünya. :kahve:
Ben bu konuda ne zaman iflah olacağım acaba. Halbuki çok da güzel kazıklar yedim 🤣
 
Bizde "iyi kiz sendromu" var. Ciddiyim. Kafayi "iyi olmakla", kimseyi kirmamakla bozmusuz. Terapistimin dedigi bir sey var bana: "melek gibi, koyun gibi degil de insan gibi davraninca sucluluk krizine giriyorsun". Annemiz babamiz kucukken sesimizi cikarmamiza, ofkelenmemize izin vermemis. Milletin yuzune gulup he deyip sonra kendi kendimize sinir oluyoruz. Bu sinir cizememe, saygi gorememe hali bizde kronik depresyon, enerjisizlik, duygusal yeme, stres... butun bu bozukluklara sebep oluyor.

Jung diyormus ki her insanin bir golge yani var, karanlik taraf... Insan bu karanlik tarafini ne kadar anlayip kabul ederse o kadar yaratici, spontan, sahici, tatmin edici bir hayat yasarmis. Ben de psikolojik destek esliginde kronik sucluluk, kronik depresyon, degersizlik hislerimle mucadele ettigim bir surece girdim. Gidebiliyorsaniz siz de gidin iyi geliyor. Optum.
Çok güzel analiz etmişsiniz. Son konunuzu okurken kendi kendime “ben de böyleyim işte, bana da böyle davranıyorlar” dedim(yıllık izindeyken iş yapma durumu)

Geçen kendimi sorguluyorum, “acaba çocukken sevilmedim mi? (Ki sevgi dolu bir ailede büyüdüm) ama bir şey var çözemediğim. Sanki sevgiye açıp, sevileyim diye çabalıyorum.
 
Çok güzel analiz etmişsiniz. Son konunuzu okurken kendi kendime “ben de böyleyim işte, bana da böyle davranıyorlar” dedim(yıllık izindeyken iş yapma durumu)

Geçen kendimi sorguluyorum, “acaba çocukken sevilmedim mi? (Ki sevgi dolu bir ailede büyüdüm) ama bir şey var çözemediğim. Sanki sevgiye açıp, sevileyim diye çabalıyorum.

Kanka benim ailem de cok sevgi doluydu ama fark ettigim su oldu, asla ofkemibelli edemezdim mesela, ben bir seye en ufak itiraz edecek olsam annem on kat fazla bagirirdi, kuserdi. Mesela duygularimi nasil ifade edecegimi bilemedigim icin huysuz davranirdim, surat asardim mesela en fazla, annem hemen "o surat ne simdi?!!!!" ve "sen huysuzluk yapip benim gunumu zehir ettin" diye 3 gun kuserdi bana daha 5-6 yasindaydim. Ben buna bagliyorum ezikligimi, en ufak kendi hakkimi savunsam herkes asiri darilacakmis gibi geliyor.

Bir de kati bir dini egitimle de alakali olabilir. Mesela beni annem uzun sure anneanneme birakti, anneannem de asiri dindar bir kadin, mesela sol elle yemek yersen cehenneme gidersin, sacinin teli gorunse cehennemde o yilan olup boynuna dolanacak. Benim annemin de basi kapali degildi mesela, anneannem ve tarikattan takildigi arkadaslari ben 4 yasinda bebeyken bana sey derlerdi "senin annen cehenneme gidecek". Uzun sure bu sekilde sekuler hayat tarzina sahip tayfa olarak hepimizin cehennemde yanacagi inanciyla buyudum. Ordan da gelen asiri bir sucluluk hissim var.

Bu tur asiri otoriterlik, asiri hassaslik, mukemmeliyetcilik, asiri dindarlik... gibi gostergelere bakin derim ailedeki.
 
Kanka benim ailem de cok sevgi doluydu ama fark ettigim su oldu, asla ofkemibelli edemezdim mesela, ben bir seye en ufak itiraz edecek olsam annem on kat fazla bagirirdi, kuserdi. Mesela duygularimi nasil ifade edecegimi bilemedigim icin huysuz davranirdim, surat asardim mesela en fazla, annem hemen "o surat ne simdi?!!!!" ve "sen huysuzluk yapip benim gunumu zehir ettin" diye 3 gun kuserdi bana daha 5-6 yasindaydim. Ben buna bagliyorum ezikligimi, en ufak kendi hakkimi savunsam herkes asiri darilacakmis gibi geliyor.

Bir de kati bir dini egitimle de alakali olabilir. Mesela beni annem uzun sure anneanneme birakti, anneannem de asiri dindar bir kadin, mesela sol elle yemek yersen cehenneme gidersin, sacinin teli gorunse cehennemde o yilan olup boynuna dolanacak. Benim annemin de basi kapali degildi mesela, anneannem ve tarikattan takildigi arkadaslari ben 4 yasinda bebeyken bana sey derlerdi "senin annen cehenneme gidecek". Uzun sure bu sekilde sekuler hayat tarzina sahip tayfa olarak hepimizin cehennemde yanacagi inanciyla buyudum. Ordan da gelen asiri bir sucluluk hissim var.

Bu tur asiri otoriterlik, asiri hassaslik, mukemmeliyetcilik, asiri dindarlik... gibi gostergelere bakin derim ailedeki.
Konuştukça aslında bazı şeyler su yüzüne çıkıyor. Aşırı merhametli bir annem vardı. Ama babamın sağı solu belli olmazdı. Annem de huzursuzluk çıkmasın diye kaş göz yapar bizi sustururdu. Yani babamla iletişim sorunumuz hep vardı, hala da var. İyiliğine çok iyi, ama bir eşek saati olurdu neye kızdığını anlamazdık, hala da anlamayız.

Hala duygularımı ifade edemem. Kızgınlığımı, kırgınlığımı hep içimde yaşarım. İnsanlara da kızmaya hakkım yok, benim kırıldığımı bilmedikleri için sorun yok zannediyorlar. Ben kendi kendime yaşıyorum tüm duygularımı. Birine biraz sert çıkışsam haklı bile olsam vicdan azabı çekiyorum. Bir de ne kadar kurmaya çalışsam da kıramadığım mükemmeliyetçi bir yanım var. “Her şeyin en iyisini yapmalıyım. Benim kimseye ihtiyacım yok, asla yardım istemem. Derdimi anlatamam yoksa insanlar güçsüz görür beni. Her sorunu(kendimle ilgili olmasa bile) tek başıma çözerim tabi ki.” İşte bu düşünceler o kadar yorucu ki. Ama akışına bırakamıyorum hayatı, hep dizginler benim elimde olmalı.

Not: İlk defa kendimi bu kadar açık ifade ediyorum. Şu an aşırı şaşkınım 😱
 
Konuştukça aslında bazı şeyler su yüzüne çıkıyor. Aşırı merhametli bir annem vardı. Ama babamın sağı solu belli olmazdı. Annem de huzursuzluk çıkmasın diye kaş göz yapar bizi sustururdu. Yani babamla iletişim sorunumuz hep vardı, hala da var. İyiliğine çok iyi, ama bir eşek saati olurdu neye kızdığını anlamazdık, hala da anlamayız.

Hala duygularımı ifade edemem. Kızgınlığımı, kırgınlığımı hep içimde yaşarım. İnsanlara da kızmaya hakkım yok, benim kırıldığımı bilmedikleri için sorun yok zannediyorlar. Ben kendi kendime yaşıyorum tüm duygularımı. Birine biraz sert çıkışsam haklı bile olsam vicdan azabı çekiyorum. Bir de ne kadar kurmaya çalışsam da kıramadığım mükemmeliyetçi bir yanım var. “Her şeyin en iyisini yapmalıyım. Benim kimseye ihtiyacım yok, asla yardım istemem. Derdimi anlatamam yoksa insanlar güçsüz görür beni. Her sorunu(kendimle ilgili olmasa bile) tek başıma çözerim tabi ki.” İşte bu düşünceler o kadar yorucu ki. Ama akışına bırakamıyorum hayatı, hep dizginler benim elimde olmalı.

Not: İlk defa kendimi bu kadar açık ifade ediyorum. Şu an aşırı şaşkınım 😱
Çok yorucu olmuyor mu? Ben de böyleyim ve gerçekten çok yoruluyorum bazen...
 
Konuştukça aslında bazı şeyler su yüzüne çıkıyor. Aşırı merhametli bir annem vardı. Ama babamın sağı solu belli olmazdı. Annem de huzursuzluk çıkmasın diye kaş göz yapar bizi sustururdu. Yani babamla iletişim sorunumuz hep vardı, hala da var. İyiliğine çok iyi, ama bir eşek saati olurdu neye kızdığını anlamazdık, hala da anlamayız.

Hala duygularımı ifade edemem. Kızgınlığımı, kırgınlığımı hep içimde yaşarım. İnsanlara da kızmaya hakkım yok, benim kırıldığımı bilmedikleri için sorun yok zannediyorlar. Ben kendi kendime yaşıyorum tüm duygularımı. Birine biraz sert çıkışsam haklı bile olsam vicdan azabı çekiyorum. Bir de ne kadar kurmaya çalışsam da kıramadığım mükemmeliyetçi bir yanım var. “Her şeyin en iyisini yapmalıyım. Benim kimseye ihtiyacım yok, asla yardım istemem. Derdimi anlatamam yoksa insanlar güçsüz görür beni. Her sorunu(kendimle ilgili olmasa bile) tek başıma çözerim tabi ki.” İşte bu düşünceler o kadar yorucu ki. Ama akışına bırakamıyorum hayatı, hep dizginler benim elimde olmalı.

Not: İlk defa kendimi bu kadar açık ifade ediyorum. Şu an aşırı şaşkınım 😱

Anne babadan biri surekli gergin kizgin patlamaya hazir alttan alinmasi gereken vb vb bir insan olunca... cidden biraz iz birakiyor insanda ya. Ben de bazen annemin neye kizdigini anlamazdim. Bir keresinde mesela kendi kendime oynuyorum, seslenmis duymamisim, en sevdigim oyuncak tahta bir mezura/metreydi, geldi onu kirdi bagira cagira. Neymis neden duymamisim. Iste boyle surekli diken ustunde, birini hosnut etmen gereken bir cocukluk yasayinca herkesi o ebeveyn gibi saniyorsun.

Yardim isteyememek konusunda ben de oyleyim. Derdimi cok anlatirim, magdur edebiyatinda ustume yoktur tamam ama mesela "sunu yapacagim yardim eder misin" assssslaaa diyemem. Aile bireylerinden de olsa bu boyledir. Banka sistemiyle ilgili bir sorun sebebiyle annemden borc almam gerekti mesela, o kadar rahatsiz oldum ki.

Tabi her seyi anne babaya cocukluga dayandirmak ne kadar dogrudur bilmem ama benim tahminlerim bunlar...

Ifade etmek guzel oluyor bence de. Ben de psikiyatristten terapi almaya baslayaliberi cok mutluyum. Ise yariyor mu bilemem ama en azindan yolumda kaybolmus gibi degilim artik.
 
Çok yorucu olmuyor mu? Ben de böyleyim ve gerçekten çok yoruluyorum bazen...
Diyorum ya aşırı yorucu. Değişmeye çalışıyorum, çabalıyorum ama nafile.

Çok basit bir örnek vereyim. Öğretmenim. Online dersler başladı biliyorsunuz pazartesi itibariyle. Ben geçtiğimiz hafta, haftasonu da dahil hem zoomdan ben ebadan program hazırladım okul için(benim görevim değil, idarenin görevi). Neden sen yaptın dersen program hazırlarken tüm öğretmen ve öğrencilere minimum çabayla maksimum faydayı sağlayabiliyorum. Ayrıca her sınıfa, öğretmene ders saatleriyle adaletli bir dağılım yapabiliriyorum. İdareye bıraksaydım o an ne kolaysa o tanımlanacaktı. Doğal olarak “Sanane” diyebilirsiniz, ama içim rahat etmiyor.

Halbuki geçen sene yaşadığım kırgınlıklardan sonra toplantılarda söz hakkı almama kararı (genelde fikir, proje üretirim bu aşamada) bile almıştım kendi kendime. Zaten yakınlarım gülmüştü “uygularsın tabi” diyerek.
 
Sizi çok yakın bir zamanda başıma gelen olayı anlatayım üstü kapalı. 10 yıllık arkadaşımdan bahsediyorum. Zamanında ben çok zor bir dönemden geçiyordum onun da erkek arkadaşıyla sorunları olduğu bir zaman oldu. Abartısız söylüyorum günde 1 er saatten en az 4 defa konuşuyorduk. Ben kendimi bırakıp onu teselli ediyorum. Çok şükür o dönemler geçti. Karantina malûm zaten herkes birbirinden çok uzak kaldı. Konuşmayalı baya olmuş diye aradım. (Mesajlaşmalar haftada 1 vs devam ediyor) Hani böyle laf lafı açar ya. Siz de muhabbet sürsün diye anlatılan bir şeyin benzerinden bahsedersiniz aslında lafı ilk ortaya siz atmamışsınızdır. Öyle bir olayda resmen lafı ağzıma tıktı sözde arkadaşım. Bu kişiyle birbirimize o kadar emeğimiz geçmiştir ki zamanında. Daha önce de benim bir derdim olsun bunu dinlemekten hoşlanmadığını hissederdim artık anlatmıyorum zaten. Ama son olayda şoklar içindeyim. Hani herkes sıkıldı bu dönemde kimsenin üzerine gitmeyeyim diyorum ama yok.

Yine sözde çok yakın bir arkadaşıma gün içinde başıma gelen durumu anlatıyorum ortamda 3 kişiyiz (o zamanlar hoşlandığım çocukla ilgiliydi normalde malûm gıybet var ya hep kendileri sorar zaten sanırım bu sefer pembe dizi tadı vermedi biraz efkarlıydı) Bir baktım 2 si kendi arasında başka bir şey konuşup gülmeye başladılar ben yine şok.

Çevdemdeki en yakın insanlar bunları yapınca artık ben de iyice kendimi çektim. Şimdi sen artık çok değiştin hiç eski neşen yok normale dön diyorlar. Kimseden bir şey beklememek gerektiğini çok iyi öğrendim. Tek anlayamadığım herkes bu durumdan şikayetçi. Bakın siz konu açtınız kaç kişi aynı durumda. Acaba bir başka arkadaşım da benim için mi böyle hissediyor diye düşünüyorum. Yani acaba biz de mi çevremize böyle geliyoruz 🙁🙁
 
Back
X