İnsanlık uzayda mı yaşamaya mecbur olacak?

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
34.859
29.815
60
Günlük hayhuy, para kazanma, geçim derdi, kızgınlıklar, nefretler, aşklar, savaşlar, birbirini yemeler, öldürmeler, iktidar kumpasları, hileler... Özetle insan aslında korumasız bir yaratık. İçe, kendine dönük. Biz insanlar yerküre üzerinde geliştirdiğimiz tüm büyük teknolojilere rağmen, yerküreyi etkileyen, atmosfer, iklim değişikliği ve gök taşı çarpması gibi büyük olaylar karşısında çaresiz ve zavallıyız.

Çok uzak bir gelecekten bahsetmiyoruz. Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking ölmeden önce birkaç yıldır uyarıyordu: İnsan neslinin sürdürülmesi için bir kısmımız uzayda yaşamaya mecbur. Çünkü dünya kırılgan bir yapıda. Hem uzaydan tehlike var (geçmişte olduğu gibi yerküre üzerinde tüm hayatı söndüren bir gök taşı çarpma olasılığı) hem de dünyada iklim hızla değişiyor ve bu önlenemez, geri döndürülmez durumda, eşik aşıldı.

Geçen yıllarda bir Amerikalı iklim bilimci yazdığı küçük kitapçıkta dünyaya en çok 2100 civarında ömür biçmişti. Şüphesiz bunlar mutlak değerler değil. Geleceği tam kestirmek olanak dışı ama gelişme yönünü biliyoruz. Mesela üçüncü sayfamızda okuyun: Antarktika’da son beş yılda eriyen buz hacmi, son 20 yılın üç katı: 3 trilyon ton buz yok olmuş… Bu sizi ilgilendiriyor mu?

Hepimizi ilgilendiriyorsa devam edelim. Cem Say, geçenlerde Güneş’e gönderilen uyduyu yazıyor. Bu insanlığın uzayla ilişkisinde - diyelim ki gelecek korkumuz ve uzayı yaşama uygun hale getirme çabası - yeni bir durum. Güneş’e en yakın ve en hızlı gidecek insan yapımı uydu. Cem Say, Güneş rüzgârı açısından bakıyor ve kendi savını ileri ürüyor. Bu çerçevede Erdal Musoğlu insanlığın uzay hazırlıklarını ilk basamaklar olarak ele alıyor ve 3 önemli projeyi anlatıyor. Ne dersiniz?

Hortus Botanicus Universitatis İstanbulensis

Anladığınız gibi, İstanbul Üniversitesi’ne ait ve İstanbul Müftülüğü’ne devri tartışılan Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi’nin ilginç öyküsü, İstanbul aşkıyla bezeli olarak Haluk Ertan’ın kaleminden... Beyin cerrahı Türker Kılıç’ın “Beyin nasıl düşünce ve zihin oluşturur” dizinin beşincisi. Bilgi işleyen sistem olarak beyin. Bu dizi, beyne kozmik büyük resmin bir parçası olarak bakması açısından önemli ve yeni. Tınaz Titiz düşünme becerileri ve ve eğitim konusunu bu kez “Düşünmenin olmazsa olmaz dörtlüsü” yazısıyla geliştiriyor. En ihtiyacımız olan ve insan olarak tüm canlılardan farklılığımızı yaratan ve toplumsal olarak varoluşun olmazsa olmazı bir konu...

Kuban Hoca “Anadolu’ya dönme zamanı geldi” yazısında ilginç önerilerde bulunurken, Bozkurt Güvenç Hoca “HBT’ye bakıyor”. Bilim ve Kültür sayfasında Özge Özkök’ün “Ses tanıma özellikli robotların olumlu ve olumsuz yönleri” yazısı ve “İnsanlar neden iş yapmaktan kaytarırlar” genel sorununa uzmanların önerileri var. “Barış, matematik bilmektir” diyor Müfit Akyos; Erhan Karaesmen ise Aretha Franklin’e bakıyor! Tanol Türkoğlu Dijital Kültür’de “İyi Olgular-Kötü Olgular”ı ele alırken, Mustafa Çetiner de ilaç şirketleri nasıl çalışıyor konusunu sürdürüyor. Önemli! Bu konuyu biz de başka açılardan tartışmalıyız.

Sağlık en önemlisi

Dergimizde sağlık konuları bu hafta fazla göze çarpıyor: Sağlıklı bir atıştırmalık olan fındıkla ilgili bilmedikleriniz, 65 yaşından önce başlanması gereken düzenli egzersiz, bunama ile ilgili köşemiz, zorda kaldığımızda yiyebileceğimiz 7 bitki, yerinden kıpırdamamanın zararları…

Ne kadar çok ve ilginç yazı var HBT’de! Herkesin iyi şeyler okuyacağı aydınlık bir içerik yaratmaya özen gösteriyoruz. HBT’nin 100 bin satacağı günlerde, aynı zamanda Türkiye’nin insan bileşimi yapısının da değişeceğini biliyoruz.
herkesebilimteknoloji
 
X