Yeni diziniz hayırlı olsun. “Şeref Meselesi”, nasıl bir dizi?
- Teşekkür ederim. “Şeref Meselesi”, senaryosu çok kuvvetli bir iş. Türkiye’deki dizilerde genel olarak bir senaryo sıkıntısı var. Ben izlediğim bütün dizilerde iki saniye sonra ne olacağını kestirebiliyorum. “Şeref Meselesi”nde ise bu mümkün değil, o nedenle beni çok heyecanlandırıyor.
Çekimlere ne zaman başladınız?
- Ağustos sonundan bu yana setteyiz. Önce Ayvalık çekimlerimizi tamamladık, sonra daİstanbul’da çalışmaya başladık. Setteki herkes çok sıkı şekilde çalışıyor. Yönetmenimiz Altan Dönmez bir sahnenin çekimine başlamadan önce bizimle karşılıklı konuşuyor ve neticede ortaya çok güçlü bir şey çıkıyor. Altan Hoca’nın rejisine hayran kaldım. Bunun dışında çok güzel bir ekip olduk. Bazı işleri izleyip “Güzel ama eksik bir şey var” dersiniz ama ne olduğunu bir türlü bulamazsınız ya, işte o bulamadığınız şey aslında enerjidir. Bu enerji de set ekibinin, oyuncuların ve sanat ekibinin kaynaşmasıyla olur. Bizim aramızda çok güçlü bir enerji var. Bu enerjinin izleyiciye de yansıyacağını biliyorum.
Canlandırdığınız Emir karakterinden de bahseder misiniz biraz?- Emir, Kerem Bürsin’in canlandırdığı Yiğit karakteriyle kardeş. Yaşadığı köy ortamında şehirli eğimi alan tek insan. Akademik altyapısı var, derslerinde çok iyi. En önemlisi de ‘hukuk’ kavramı onun için çok farklı bir yerde. Hukuka olan inancı, dünyayı düzeltme isteğini doğuruyor. Babası bir haksızlığa uğruyor ve Emir intikam yemini ediyor. İntikam için eline silah da alabilirdi ama o daha sanatsal bir yönden intikam almayı seçiyor; hukuk yolunu kullanıyor. Emir çok zeki ve asla öfkesinin kurbanı olmayan biri.
Rolünüze nasıl hazırlandınız?
- Bizim içimizde çok büyük bir hazine var, tek ihtiyacımız onu arayıp bulmak, o hissi içimizden çıkarmak. Emir karakterine çalışırken, onun hırslarını ve duygularını hissettiğim zamanlar oldu. Onu anlamaya çalışırken bir yandan da onu içimde büyütmeye başladım. Bu uzun bir süreç... Ben, metot oyunculuğunu kullanarak Emir’i anlamaya çalıyorum.
ÇOK EĞLENİYORUZ NAZAR DEĞMESİNYiğit ve Emir’in arası nasıl peki? Kardeşlik ilişkileri nasıl?- İki kardeş arasındaki sevgi çok büyük. Hem aile bireylerine hem de etrafa karşı birbirlerini sürekli olarak kolluyorlar. Aralarında sadece 1 yaş var. İkisinin arasındaki sevgi hiç bitmeyecek. Gün gelip birbirlerine öfke duysalar bile sevgileri hem o öfkeyi besleyecek hem de söndürecek.
Sette yeni jenerasyon oyuncularla bir aradasınız, kıskançlıklar oluyor mu aranızda?- Aksine, muhabbetimize doyum olmuyor. Bu setteki herkes çok iyi oyuncu, hepimiz birbirimizi kamçılıyoruz. Rollerimizle ilgili fikirlerimizi söylüyoruz, tavsiyeler verip birbirimizi besliyoruz. Sahne dışında da çok eğleniyoruz. Kendi kendimize “ne güzel bir ekip olduk biz ya” dediğimiz de oluyor, nazar değmesin. Ama nazar değeceğini de sanmıyorum, çünkü nazara açık bir enerji değil bizimkisi.
Genç jönler arasında kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz?
- Böyle bir lig olduğunu düşünmüyorum. Ben oyuncuyum ve sadece işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum...
Sizce yaptığınız işte fiziksel görünüş ne derece önemli?- Dizide fizik, tamamen bir dezavantaj, çünkü ister istemez sizi bir kalıba sokuyorlar. Oyunculuktan ziyade verdiğiniz pozla var olmak zorunda kalıyorsunuz. Ama tabii bu sinema ve tiyatro için geçerli değil.
Oyunculuğunuzu geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
- Her anımı çalışarak geçiriyorum, oyunculuk koçlarımla pratikler yapıyorum. Yurtdışındaki workshop’ları takip ediyorum. Dünya tiyatrosuna ait başyapıtları okuyorum. Ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyorum.
ÖZCAN DENİZ’LE KAVGA ETTİKÖzcan Deniz’in yeni filmi “Sevimli Tehlikeli”nin çekimlerinde kaburgalarınızı zedelediniz. Neden o sahnede kendiniz oynadınız, dublörünüz yok muydu?- Bir yerden bir yere atlama sahnesi vardı. Dublör getirdiler aslında ama çok eğlenceli olacağını düşündüğüm için ben atlamak istedim.
Özcan Deniz böyle bir şeye nasıl müsaade etti?
- Kavga ettik zaten. “Atlayacağım” dedim, “Atlayamazsın” dedi. Derken atladım. Kaburgamın çatlaması çok büyük bir şanssızlıktı. Aynı anda iki kişi atladığımız bir sahneydi. Yanımdaki arkadaş yüz üstü düşmesi gerekirken yüzükoyun düşünce dirseği benim kaburgama geldi.
Dublör kullanmadığınız için pişman oldunuz?
- Oldum tabii, olmaz mıyım? (Gülüyor) Beş hafta spor yapamadım, geceleri sancılarla uyandım.
Peki Özcan Deniz’le çalışmak nasıldı?
- Özcan, bir oyuncudan ne alacağını çok iyi bilen biri. Dersini çok iyi çalışmış. Bu film, kariyerime kattığı güzelliklerin yanı sıra bana Özcan’ı kazandırdı. Çok babacan ve çok iyi bir insan.
KADIN ÇOK GÜZEL GÜLMELİ
Birlikte olduğunuz kadında ne gibi özellikler ararsınız?
- Çok güzel gülmeli ve gülmenin kıymetini bilmeli. Bir kadında aradığım en önemli özellik bu. Gülmek hayata karşı bir tepki ve bir duruştur.
Siz nelerin kıymetini bilirsiniz?- Genel olarak kıymet bilen biriyim.
ASLA ÇOCUK SAHİBİ OLMAYACAĞIM
Bugüne kadar yaşadığınız olumlu ya da olumsuz şeyler size neler kattı?
- Çok şey kattığı kesin. Aynı şeyi geçen gün bir arkadaşımla da konuştuk. Ona “Asla evlenmeyeceğim ve asla çocuk sahibi olmayacağım” dedim...
Hürrşyet / Kelebek
- Teşekkür ederim. “Şeref Meselesi”, senaryosu çok kuvvetli bir iş. Türkiye’deki dizilerde genel olarak bir senaryo sıkıntısı var. Ben izlediğim bütün dizilerde iki saniye sonra ne olacağını kestirebiliyorum. “Şeref Meselesi”nde ise bu mümkün değil, o nedenle beni çok heyecanlandırıyor.
Çekimlere ne zaman başladınız?
- Ağustos sonundan bu yana setteyiz. Önce Ayvalık çekimlerimizi tamamladık, sonra daİstanbul’da çalışmaya başladık. Setteki herkes çok sıkı şekilde çalışıyor. Yönetmenimiz Altan Dönmez bir sahnenin çekimine başlamadan önce bizimle karşılıklı konuşuyor ve neticede ortaya çok güçlü bir şey çıkıyor. Altan Hoca’nın rejisine hayran kaldım. Bunun dışında çok güzel bir ekip olduk. Bazı işleri izleyip “Güzel ama eksik bir şey var” dersiniz ama ne olduğunu bir türlü bulamazsınız ya, işte o bulamadığınız şey aslında enerjidir. Bu enerji de set ekibinin, oyuncuların ve sanat ekibinin kaynaşmasıyla olur. Bizim aramızda çok güçlü bir enerji var. Bu enerjinin izleyiciye de yansıyacağını biliyorum.
Canlandırdığınız Emir karakterinden de bahseder misiniz biraz?- Emir, Kerem Bürsin’in canlandırdığı Yiğit karakteriyle kardeş. Yaşadığı köy ortamında şehirli eğimi alan tek insan. Akademik altyapısı var, derslerinde çok iyi. En önemlisi de ‘hukuk’ kavramı onun için çok farklı bir yerde. Hukuka olan inancı, dünyayı düzeltme isteğini doğuruyor. Babası bir haksızlığa uğruyor ve Emir intikam yemini ediyor. İntikam için eline silah da alabilirdi ama o daha sanatsal bir yönden intikam almayı seçiyor; hukuk yolunu kullanıyor. Emir çok zeki ve asla öfkesinin kurbanı olmayan biri.
Rolünüze nasıl hazırlandınız?
- Bizim içimizde çok büyük bir hazine var, tek ihtiyacımız onu arayıp bulmak, o hissi içimizden çıkarmak. Emir karakterine çalışırken, onun hırslarını ve duygularını hissettiğim zamanlar oldu. Onu anlamaya çalışırken bir yandan da onu içimde büyütmeye başladım. Bu uzun bir süreç... Ben, metot oyunculuğunu kullanarak Emir’i anlamaya çalıyorum.
ÇOK EĞLENİYORUZ NAZAR DEĞMESİNYiğit ve Emir’in arası nasıl peki? Kardeşlik ilişkileri nasıl?- İki kardeş arasındaki sevgi çok büyük. Hem aile bireylerine hem de etrafa karşı birbirlerini sürekli olarak kolluyorlar. Aralarında sadece 1 yaş var. İkisinin arasındaki sevgi hiç bitmeyecek. Gün gelip birbirlerine öfke duysalar bile sevgileri hem o öfkeyi besleyecek hem de söndürecek.
Sette yeni jenerasyon oyuncularla bir aradasınız, kıskançlıklar oluyor mu aranızda?- Aksine, muhabbetimize doyum olmuyor. Bu setteki herkes çok iyi oyuncu, hepimiz birbirimizi kamçılıyoruz. Rollerimizle ilgili fikirlerimizi söylüyoruz, tavsiyeler verip birbirimizi besliyoruz. Sahne dışında da çok eğleniyoruz. Kendi kendimize “ne güzel bir ekip olduk biz ya” dediğimiz de oluyor, nazar değmesin. Ama nazar değeceğini de sanmıyorum, çünkü nazara açık bir enerji değil bizimkisi.
Genç jönler arasında kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz?
- Böyle bir lig olduğunu düşünmüyorum. Ben oyuncuyum ve sadece işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum...
Sizce yaptığınız işte fiziksel görünüş ne derece önemli?- Dizide fizik, tamamen bir dezavantaj, çünkü ister istemez sizi bir kalıba sokuyorlar. Oyunculuktan ziyade verdiğiniz pozla var olmak zorunda kalıyorsunuz. Ama tabii bu sinema ve tiyatro için geçerli değil.
Oyunculuğunuzu geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
- Her anımı çalışarak geçiriyorum, oyunculuk koçlarımla pratikler yapıyorum. Yurtdışındaki workshop’ları takip ediyorum. Dünya tiyatrosuna ait başyapıtları okuyorum. Ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyorum.
ÖZCAN DENİZ’LE KAVGA ETTİKÖzcan Deniz’in yeni filmi “Sevimli Tehlikeli”nin çekimlerinde kaburgalarınızı zedelediniz. Neden o sahnede kendiniz oynadınız, dublörünüz yok muydu?- Bir yerden bir yere atlama sahnesi vardı. Dublör getirdiler aslında ama çok eğlenceli olacağını düşündüğüm için ben atlamak istedim.
Özcan Deniz böyle bir şeye nasıl müsaade etti?
- Kavga ettik zaten. “Atlayacağım” dedim, “Atlayamazsın” dedi. Derken atladım. Kaburgamın çatlaması çok büyük bir şanssızlıktı. Aynı anda iki kişi atladığımız bir sahneydi. Yanımdaki arkadaş yüz üstü düşmesi gerekirken yüzükoyun düşünce dirseği benim kaburgama geldi.
Dublör kullanmadığınız için pişman oldunuz?
- Oldum tabii, olmaz mıyım? (Gülüyor) Beş hafta spor yapamadım, geceleri sancılarla uyandım.
Peki Özcan Deniz’le çalışmak nasıldı?
- Özcan, bir oyuncudan ne alacağını çok iyi bilen biri. Dersini çok iyi çalışmış. Bu film, kariyerime kattığı güzelliklerin yanı sıra bana Özcan’ı kazandırdı. Çok babacan ve çok iyi bir insan.
KADIN ÇOK GÜZEL GÜLMELİ
Birlikte olduğunuz kadında ne gibi özellikler ararsınız?
- Çok güzel gülmeli ve gülmenin kıymetini bilmeli. Bir kadında aradığım en önemli özellik bu. Gülmek hayata karşı bir tepki ve bir duruştur.
Siz nelerin kıymetini bilirsiniz?- Genel olarak kıymet bilen biriyim.
ASLA ÇOCUK SAHİBİ OLMAYACAĞIM
Bugüne kadar yaşadığınız olumlu ya da olumsuz şeyler size neler kattı?
- Çok şey kattığı kesin. Aynı şeyi geçen gün bir arkadaşımla da konuştuk. Ona “Asla evlenmeyeceğim ve asla çocuk sahibi olmayacağım” dedim...
Hürrşyet / Kelebek