- 15 Aralık 2015
- 1.823
- 4.607
- 133
- Konu Sahibi Esrin mine
- #1
Günlerden yine bir gün. Karanlık bir gün.
Küçük kardeşimle beraber uyumaya çalışıyoruz. Büyük kardeşim yatağa çamurlu ayakkabılarla geliyor.
Kızıyorum.
Kendi yatağın var niye bıraya geliyorsun diye söyleniyorum.
Kızıyor. İstediğim yerde yatarım. Sana mı soracağım diyor. Didişiyoruz. Annem bağırıyor ordan bana. Gelirsem seni gebertirim.
Susmuyorum, bu kez çok doluyum. kardeşimle tartışmaya devam ediyorum. Gidip beni anneme şikayet ediyor. Kolidordayız. Annem bana her zaman attığı bakışı atıyor.
İğrenç, pis bir şeye bakar gibi bakıyor. Senden nefret ediyorum, bıktım artık la başlayıp keşke ölseydinle bitiriyor.
Ağlayarak yatağa gidiyorum. Büyük kardeşimin üstünden atlayıp kolumla ittiriyorum.
Kardeşim bağırıyor. Annem gelip söylene söylene dövmeye başlıyor. Artık yeter diyorum, bu yaşıma geldim hala beni dövüyorsun.
Gidicem bu evden. Seni şikayet edicem diyorum. Defol git diyor. Kalkıp küçük bir çanya alıyorum.
Dolabımdan giysilerimi çıkarıyorum. Bir yandan düşünüyorum. Acaba beni nereye gönderecekler. Muhtemelen kadın sığınma evine. Sınavlarıma girmeme izin verirler herhalde. Bir süre sonra göndermezler değil mi? Yok yok göndermezler. Hem bir iş bulurum. Kimseye yük olmam. Derken giysilerimin çoğunun çamaşır makinasında olduğunu farkediyorum.
Banyoya yöneliyorum. Babam traş oluyor. Yalvarırcasına yüzüne bakıyorum. Baba yardım et bana, destek ol diyorum. Başını sallayıp bişey yapamam kızım diyor. Çamaşırlarımı makinadan çıkarıp diğerleriyle karşmasın diye poşete koyuyorum. Islaklar henüz. Gittiğim yerde kuruturum artık diye düşünüyorum. Banyodan çıkınca annemin çığlıklarını duyuyorum. "Asıl ben seni şikayet edeceğim. Demek gidip bana iftira atmaya kalkarsın he. Gör bak sana mı inananacaklar bana mı?"
Küçük kardeşime yöneliyorum. Benimle gelmek ister misin? Diye soruyorum. Yolun açık olsun abla diyor. Bir yandan rahatlıyorum onu peşimden sürüklemeyeceğim için, bir yandan doğduğundan beri her işine koştuğum, bir annenin yapabileceği her fedakarlığı yaptığım kardeşimin bana bu kadar kayıtsız kalmasına üzülüyorum. Alnından öpüyorum onu.
Bu arada annem Ben den önce toparlanıp tüm sülaleyi peşine takıp savcılığa doğru yol alıyor. Ben onlar döndükten sonra oraya varmış olmayı hesap ediyorum. Onlarla karşılaşmak istemiyorum. Dışarda biraz oyalanıp savcılığa yol alıyorum. Hepsi oradalar. Annem beni bir güzel kötülüyor, yandaşları destekliyor. Savcı beni buyur edip onların işlerinin bitmesini beklememi istiyor. Onlar benim şikayet anımda orda bulunmayı umuyorlar ama savcı çıkmalarını istiyor. Yanıma oturup yüzüme bakıyor. Ben ağlamaya başlıyorum. Söze nerden başlayacağımı bilmiyorum. Annemin bir sürü şahidi vardı. Benden de şahit isteyecekler kimi söylerim diye düşünüyorum. Aklıma bir akrabam geliyor ama ya o da yalan söylerse. Eğer gizlice çağrılıp kimseye söylenmeyeceği garantilenirse herşeyi anlatır diye düşünüp rahatlıyorum.
O an savcıya dönüp bakıyorum. Sanki düşüncelerimi okumuş ve hak vermiş gibi bir yüz ifadesi takınmış. Tam ağzını açıp soru soracak bilin bakalım ne oluyor? Uyanıyorum!!! Yastığım sırılsıklam kendi içimdeki çığlıklarla uyanıyorum. Bu noktaya kadar gelebilmek bile benim için güzel ama neden bitmedi bu rüya? Neden rüyamda bile bana yapılanların cezası verilmedi ki? Neden hep yarımım? Birileri beni tam anlayacakken bir şeyler ters gitmek zorunda mı? Rüyada bile olmaz mı allahım? Belki bir gün rüyada da olsa bu yarım kalmışlığım tamamlanır, tamamlanmak neymiş rüyamda da olsa tadarım diye umutla yatağımdan fırladım.Size bunu neden yazıyorum bilmiyorum. Belki tamamlanma isteğimin bir yansıması. Belki bir iç dökme, belki geç kalmış bir çığlık. Bilmiyorum... Tek bildiğim kapanmayan, kabuk tutmayan yaralarımın olduğu...
Küçük kardeşimle beraber uyumaya çalışıyoruz. Büyük kardeşim yatağa çamurlu ayakkabılarla geliyor.
Kızıyorum.
Kendi yatağın var niye bıraya geliyorsun diye söyleniyorum.
Kızıyor. İstediğim yerde yatarım. Sana mı soracağım diyor. Didişiyoruz. Annem bağırıyor ordan bana. Gelirsem seni gebertirim.
Susmuyorum, bu kez çok doluyum. kardeşimle tartışmaya devam ediyorum. Gidip beni anneme şikayet ediyor. Kolidordayız. Annem bana her zaman attığı bakışı atıyor.
İğrenç, pis bir şeye bakar gibi bakıyor. Senden nefret ediyorum, bıktım artık la başlayıp keşke ölseydinle bitiriyor.
Ağlayarak yatağa gidiyorum. Büyük kardeşimin üstünden atlayıp kolumla ittiriyorum.
Kardeşim bağırıyor. Annem gelip söylene söylene dövmeye başlıyor. Artık yeter diyorum, bu yaşıma geldim hala beni dövüyorsun.
Gidicem bu evden. Seni şikayet edicem diyorum. Defol git diyor. Kalkıp küçük bir çanya alıyorum.
Dolabımdan giysilerimi çıkarıyorum. Bir yandan düşünüyorum. Acaba beni nereye gönderecekler. Muhtemelen kadın sığınma evine. Sınavlarıma girmeme izin verirler herhalde. Bir süre sonra göndermezler değil mi? Yok yok göndermezler. Hem bir iş bulurum. Kimseye yük olmam. Derken giysilerimin çoğunun çamaşır makinasında olduğunu farkediyorum.
Banyoya yöneliyorum. Babam traş oluyor. Yalvarırcasına yüzüne bakıyorum. Baba yardım et bana, destek ol diyorum. Başını sallayıp bişey yapamam kızım diyor. Çamaşırlarımı makinadan çıkarıp diğerleriyle karşmasın diye poşete koyuyorum. Islaklar henüz. Gittiğim yerde kuruturum artık diye düşünüyorum. Banyodan çıkınca annemin çığlıklarını duyuyorum. "Asıl ben seni şikayet edeceğim. Demek gidip bana iftira atmaya kalkarsın he. Gör bak sana mı inananacaklar bana mı?"
Küçük kardeşime yöneliyorum. Benimle gelmek ister misin? Diye soruyorum. Yolun açık olsun abla diyor. Bir yandan rahatlıyorum onu peşimden sürüklemeyeceğim için, bir yandan doğduğundan beri her işine koştuğum, bir annenin yapabileceği her fedakarlığı yaptığım kardeşimin bana bu kadar kayıtsız kalmasına üzülüyorum. Alnından öpüyorum onu.
Bu arada annem Ben den önce toparlanıp tüm sülaleyi peşine takıp savcılığa doğru yol alıyor. Ben onlar döndükten sonra oraya varmış olmayı hesap ediyorum. Onlarla karşılaşmak istemiyorum. Dışarda biraz oyalanıp savcılığa yol alıyorum. Hepsi oradalar. Annem beni bir güzel kötülüyor, yandaşları destekliyor. Savcı beni buyur edip onların işlerinin bitmesini beklememi istiyor. Onlar benim şikayet anımda orda bulunmayı umuyorlar ama savcı çıkmalarını istiyor. Yanıma oturup yüzüme bakıyor. Ben ağlamaya başlıyorum. Söze nerden başlayacağımı bilmiyorum. Annemin bir sürü şahidi vardı. Benden de şahit isteyecekler kimi söylerim diye düşünüyorum. Aklıma bir akrabam geliyor ama ya o da yalan söylerse. Eğer gizlice çağrılıp kimseye söylenmeyeceği garantilenirse herşeyi anlatır diye düşünüp rahatlıyorum.
O an savcıya dönüp bakıyorum. Sanki düşüncelerimi okumuş ve hak vermiş gibi bir yüz ifadesi takınmış. Tam ağzını açıp soru soracak bilin bakalım ne oluyor? Uyanıyorum!!! Yastığım sırılsıklam kendi içimdeki çığlıklarla uyanıyorum. Bu noktaya kadar gelebilmek bile benim için güzel ama neden bitmedi bu rüya? Neden rüyamda bile bana yapılanların cezası verilmedi ki? Neden hep yarımım? Birileri beni tam anlayacakken bir şeyler ters gitmek zorunda mı? Rüyada bile olmaz mı allahım? Belki bir gün rüyada da olsa bu yarım kalmışlığım tamamlanır, tamamlanmak neymiş rüyamda da olsa tadarım diye umutla yatağımdan fırladım.Size bunu neden yazıyorum bilmiyorum. Belki tamamlanma isteğimin bir yansıması. Belki bir iç dökme, belki geç kalmış bir çığlık. Bilmiyorum... Tek bildiğim kapanmayan, kabuk tutmayan yaralarımın olduğu...
Son düzenleme: