Epilepsi.
Multipi Skleroz.
Sistemik Skleroz.
Proktektomi.
Restoratif Proktokolektomi).
Posterior Kolporrafi. .
Sakrospinöz Ligaman Fiksasyonu
Spinal Kord Hasarı
Hipotalamik-Pitülter Bozukluklar.
Artrit.
Orgazmla İlgili Problemler
Pek çok kadın fiziksel olarakuygun stimülasyonla orgazma ulaşma yeteneğine sahiptir. %30’la %40 arasında değişen oranlarda kadınlar, eşlik eden klitoral stimülasyon olmaksızın veya sadece koit aracılığıyla orgazma ulaşamazlar (Leiblum, 1992; Bachmann ve ark., 1995) Bununla birlikte, kadınların sadece %5 ile %8 arasında değişen kesimi herhangi bir stimülasyon tipiyle orgazma ulaşamazlar (Leiblum, 1992).
Yaşlılık. Orgazmla ilgili problemler postmenapozal kadınlarda meydana gelir. Birincisi uterus ve labia majörlerin azalmış elevasyonu platoyla ilgili problemlere yol açar (Zeiss ve ark., 1991). Orgazmın kendisi de etkilenmiştir. Daha az kontraksiyonla birlikte daha kısa ve daha zayıftır (daha az kontraksiyonun nedeni muhtemelen uyarılma esnasındaki azalmış vazokonjesyonla ilgilidir) (Zeiss ve ark., 1991; Bachmann, 1993; Kaiser, 1996). Bazen orgazm ağrılı olabilir (Simpson, 1992) Rezolüsyon daha çabuktur ve multiorgazmik kapasite korunmuştur
Psikolojik Nedenler. Psikolojik faktörlerin orgazmik problemlerde temel suçlu olduğu düşünülür. Psikolojik faktörler; depresyon, anksiyete, vücut imajı, takıntı, “salıvermekten” korkma ve benzeri şeyleri içerir (Leiblum 1992).
İlaçlar. Moncamin oksidaz inhibitörleri ve trisiklik antidepresanlar gibi bazı psikotropik ilaçlar devreye girebilir (Leiblum, 1992). Ağrı ilaçları ve ilaç kötüye kullanımı da faktör olabilir (Leiblum, 1992). Seksüel disfanksiyon genellikle depresyonun bir semptomu olduğu halde, aynı zamanda antidepresan ilaçların sık görülen bir yan etkisi de olabilir. Seksüel disfonksiyon, SSRI lerle ilgili en sık görülen yan etkilerden biridir. Prevalansıyla ilgili tahminler değişmekle birlikte, çoğunlukla araştırmaya dayalı olarak, antidepresan alan kadınlar ve erkekler %50ye varan oranlarda seksüel disfonksiyon deneyimi yaşamıştır (Nurnberg ve ark., 1999a). Azalmış istek, bozulmuş psikolojik uyarılma (örneğin vajinal lubrikasyon), disparoni ve orgazma ulaşmada zorluk kadınlarda en sık görülen şikayetler arasındadır. Seksüel disfonksiyonun pek çok sahası üst üste geldiği için, bu bireyler arasında çeşitli seksüel şikayetler sık görülmektedir. Örneğin, kadınlardaki bozulmuş orgazm kısmen yeterli şekilde uyarılma duymama şeklindeki birincil bozuklukla açıklanabilirken, eğer sürekli olursa, hipoaktif seksüel istek bozukluğuna kadar ilerleyebilir. Antidepresanların yaygın kullanımı ve uzamış periyotlarda antidepresan ilaçların kullanımına duyulan ihtiyaç göz önünde bulundurulduğunda, seksüel disfonksiyon hastanınan tidepresan tedavisine uyumsuzluğunun nedeni olabilir.Pek çok antidot önerilmiştir ama hiç birinin etkinliği randomize, plasebo kontrollü klinik çalışmalarda gösterilememiştir. 1998 sildenafıL sitratın tanıtılması bu anlamlı yan etkiyle başa çıkabilmek için yeni bir fırsat sunmuştur. Endikasyonu erektil disfonksiyon olsa da, uyarılmayu güçlendirme ya da uzatma yoluyla ya da seksüel fonksiyon üzerindeki diğer etkilerle, sildenafilin kadınlarda antidepresan ajanlarla ilişkili seksüel disfonksiyonu azaltma üzerinde etkili olması mümkündür.
Vajinal ve klitoral düz kas tonusunu ve relaksasyonunu düzenleyen nörojenik mekanizmalar belirsiz olsa da, ilk çalışmalar nitrik oksidin vajinal relaksasyon ve sekretuar süreçlerle ilişkili olduğunu öne sürmektedir. Nitrik oksit, klitoral kavernöz düz kası içinde saptanmıştır ve nitrik oksit sentazın aktivitesiyle sıkı bir şekilde düzenlenmektedir. Nitrik oksit sentazın üretimi. serotonin tarafından inhibe edilir. Korpus kavernosumların damar yapısındaki endotel hücrelerinden salınan nitrik oksit. damarların düz kas hücrelerinde cGMP oluşması için sitoplazmik guanilat siklazı stimüle eder ve kalsiyum iyonlarının sitoplazmik salınımıyla bu kasların gevşemesini sağlar. cGMP, hidrolize edilerek PDE5 aracılığıyla GMP’ye indirgenir. PDE5, klitorisin korporal dokularında yüksek miktarda bulunmuştur. Bu nedenle, PDE5’in sildenafil tarafından inhibisyonunun seksüel stinülasyon sırasında genital vazokonjesyon ve büyümeyi arttırarak SSRI kaynaklı KSD’yi tersine çevirmesi beklenir. Anekdot tarzındaki vakalar ve açık-etiket raporları, hem erkeklerde hem kadınlarda antidepresanla ilişkili seksüel disfonksiyonda sildenafilin etkin olduğunu öne sürmüşlerdir (Fava ve ark., 1998; Nurnberg ve ark., 1999b).
Vasküler Nedenler.
Renal Hastalık.
Multipl Skleroz.
Sistemik Skleroz.
Spinal Kord Hasarı.
Disparoni
Disparoni, koit sırasında veya sonucunda, vajinal bölgede veya pelviste meydana gelen ağrı veya rahatsızlık olarak tanımlanabilir (Bachmann ve Ayers, 1995). Birinci basamak sağlık merkezlerinde en sık rastlanan seksüel şikayetlerden biridir, kadınarın %20’ğinde görülür (oran %4’le %40 arasında değişir, ileri yaş için daha yüksek oranlar olduğu dikkat çekmektedir) (Leiblum, 1992; Bachmann ve Ayers, 1995). Hastaların %25’inde anatomik nedenler, %31 ‘inde organik lezyonlar, %27’sinde fonksiyonel bozukluklar ve
%1 7’sinde psikolojik nedenler vardır
Iki tip disparoni vardır insersiyonel ve derin disparoni. Insersiyonel disparonide, ağrı eksternal genitaller ve vajinayla sınırlıyken: derin disparonide birleşme esnasındaki hareketlerle veya postkoital olarak pelvis içinde ağrı vardır. Disparoninin hem fiziksel hem psikolojik nedenleri vardır (Leiblum, 1992). Fiziksel nedenler arasında endometrioziğ, pelvik adezyonlar (cerrahi veya pelvik enflamatuar hastalık nedeniyle), pelvik tümörler ve gastrointestinal •veya üriner trakt anomalilöri vardir (Leiblum, 1992). İntroitustaki fissürler, üretrit ve enfiamatuar vajinit gibi enfiamatuar nedenlerin dışında retrovert pozisyondaki uterus, koital duruş veya bozulmamış bir himen de disparoniye yol açabilir. Atrofik vajiniti olan ve posthisterektomi hastalarında, hipoöstrojenizm kaynaklı lubrikasyon yokluğu nedeniyle disparoni meydana gelebilir (Renshaw, 1980) Seksüel anksiyete; hastalık, hamilelik ve ağrı korkuları gibi psikolojik nedenler de, lubrikasyonla bağlantılı olarak ağrılı ilişkiye neden olabilir (Leiblum, 1992).
Vajinismus:
Vajinal penetrasyon denemelerinde meydana gelen spazmlar şeklinde ifade edilen vajirusmus uyarılma sürecinr zarar verir (Leiblum, 1992;Bachmann, 1995). Vajinismus vajinanın
alt üçte birlik kesiminin yani levator ani kasının spazmını içerir.Hastalar vajinalyanmadan, kaşıntıdan, irritasyondan,basınçtan, enfeksiyondan veya ürinerroblemlerden şikayetçi olabilir(Leiblum,1992). Vajinismusun seksüeltravmayla ilgili kökleri olabilir(Leiblum, 1992). Bununla birlikte, sıklıkla açıklayıcı bir neden yoktur ve bu nedenle bu hastalık bir psikosomatikbozukluk olarak tanımlanır. Bir fobi, birdurumsal tepki ve/veya bir konversiyon reaksiyonu olarak görülür (Leiblum,1992; Bachmann, 1995)
Epidemiyoloji
Kinsey’in 1950’li yıllarda ve Mosters ile Johnson’un 1960’lı yıllarda yaptıkları çalışmalar kadın cinsel fonksiyonu ile ilgili öncü çalışmalar olup, cinsel fonksiyonda normal sınırlar ve cinsel uyarılmaya zemin oluşturan fizyolojik süreçler üzerine önemli bilgiler edinilmesini sağlamıştır. Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu insidans ve prevalansı ile ilgili veriler oldukça az olmakla birlikte, %76 gibi oldukça yüksek prevalans oranları bildirilmektedir(Berman ve ark,1999;9). Rosen ve arkadaşları ise, kadınların daha yüksek oranlarda cinsel fonksiyon bozukluğu bildirmelerine karşın, % 68’inin cinsel ilişkilerini çok tatmin edici bulduklarını söylemektedirler. Dolayısı ile kadınlar için cinsel ilişki tatminkarlığı, sadece cinsel fonksiyon ile sınırlı olmayabilir ya da çeşitli faktörler nedeni ile bir sorun olarak görülmüyor olabilir. Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu prevalansı, klinik çalışmalarda toplum kökenli çalışmalara göre daha yüksek oranda saptanmaktadır. Orneğin; Spector ve Carey’in 1990 öncesi çalışmaları derledikleri yazılarında, orgazm bozukluklarının klinik çalışmalarda %18-76 arasında, toplum kökenli çalışmalarda ise %5-20 arasında olduğunu bildirmişlerdir.Cinsel fonksiyon bozukluğu ile ilgili oranlar ülkeler arasında da farklılık göstermektedir. Amerika’da saptanan °/a43’lük orana karşın; Ingiltere’de %33, Izlanda’da ise %22 oranları bulunmuştur. Amerika ve Ingiltere’de yapılan geniş serilere sahip epidemiyolojik çalışmalarda, cinsel fonksiyon bozukluklarının kadınlarda erkeklerden yaklaşık 1 .5 kat daha fazla görülmekte olduğu ortaya çıkmıştır.
Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu prevalansı ile ilgili en geniş seriye sahip çalışmalardan biri, Amerika Ulusal Sağlık ve Sosyal Yaşam Araştırması verilerinin derlendiği çalışmadır.(Laumann ve ark,JAMA,1999) Bu çalışmada, yaşları 18 ile 59 arasında değişen 1749 kadından elde edilen veriler toplanmış ve erkeklerde cinsel sorun görülme oranı %31 iken, kadınlarda %43 olarak saptanmıştır. Çalışmaya dahil edilen kadınlarda azalmış cinsel istek prevalansı %22, orgazm sorunları prevalansı %14 ve cinsel ilişki sırasında ağrı prevalansı ise %7 olarak bulunmuştur. Bu çalışmada yaş, medeni durum, eğitim ve etnik köken gibi demografik özelliklerin kadın cinsel fonksiyonları üzerine etkileri araştırılmış ve aşağıda bildirilen konular vurgulanmıştır
1. Vajinal lubrikasyon güçlüğü dışındaki cinsel sorunların, artan yaşa göre azalmaya eğılimli olduğu gözlenmektedir.
2. Evli kadınlar belirgin şekilde daha az cinsel sorun yaşamaktadır.
3. Evli olmayan kadınlarda, evlilere göre 1.5 kat daha fazla cinsel anksiyete ve orgazm sorunları ortaya çıkmaktadır.
4. Eğitim düzeyi arttıkça cinsel sorunlar daha az yaşanmaktadır. Bu durum, özellikle lise mezuniyetinden daha az eğitim düzeyine sahip olanlarda belirgindir.
5. Eğitim düzeyinin düşük olması, özellikle seksten daha az memnun olma ve cinsel
anksiyetenin daha çok yaşanması ile ilgilidir.
6.Cinsel sorunlarda, etnik farklılıklar da önem taşımaktadır. Zencilerde beyazlara göre libidoda azalma ve seksten daha az zevk alma sık olarak gözlenirken, beyazlarda cinsel ilişki sırasında ağrı sorunu daha fazla gözlenmektedir. Buna karşın Hispanik’lerde cinsel sorunlar daha az ortaya çıkmaktadır.
TÜRKİYE’DE KADIN CİNSELFONKSİYON BOZUKLUĞU ÇALIŞMALARI:
Ülkemizde ürologların kadın cinsel fonksiyon üzerine ilgileri son yıllarda giderek artmaktadır. Bu konu üzerinde değişik merkezlerde araştırmalar sürmektedir ve ilk sonuçları bildirilmeye başlanmıştır.
Cayan ve arkadaşları 179 kadın üzerinde yaptıkları çalışmada; sigara kullanımı, evlilik
süresi, geçirilmiş pelvik operasyonlar ve kontrasepsiyon yöntemlerinin cinsel fonksiyon
bozukluğu üzerine anlamlı etkisini saptanmazken;ileri yaş düşük eğitim düzeyi, çalışmama
kronik hastalık öyküsü, çok sayıda doğum varlığı ve menopozun kadınlarda cinsel fonksiyonu olumsuz etkilediğini bildirmişlerdir(Çayan ve ark,2001). Bu çalışmadan elde edilen sonuçlara göre; istek, lubrikasyon, orgazm ve memnuniyet ileri yaşlarda azalırken, ağrı yaş ile birlikte artmaktadır
Yeni ve arkadaşları ise, 134 evli hemşire grubunda yaptıkları araştırmada; problemlerin daha çok istek ve_orgazm bozuklukları üzerinde yoğunlaştığını ve yaşla birlikte özellikle orgazm bozukluklarının ön plana geçtiğini vurgulamışlardır(Yeni ve ark,2001)
TANI
Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu olan kişilere geçmişte sadece psikolojik yönden değerlendirme yapılabilirken, günümüzde kadın cinsel anatomi ve fizyolojisinin daha iyi anlaşılması, bazı fiziksel değerlendirmelerin yapılabilmesini sağlamıştır. Ancak, klinik ve poliklinik şartlarında kadın cinsel yanıtının objektif olarak değerlendirilmesindeki güçlük yine bilinen bir gerçektir
Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu tanısı için
1.Anamnez:medikal ve cinsel öykü
2. Fizik muayene
3.Cinsel sorgulama formları
4. Laboratuar testleri
5. Ozel testler
6. Psikoseksüel/sosyal değerlendirme yapılmaktadır
MEDİKAL/CİNSEL ÖYKÜ:
Erkeklerde erektil disfonksiyona yol açan etiyolojik faktörler kadında da etkili olmaktadır. Anamnezde hıpertansıyon, dıabet, sıgara kulanımı, kardıyak rahatsızlık mevcutsa, vaskülojenik kaynaklı cinsel fonksiyon bozukluğu akla gelebilir. Pelvik kan akımının aterosklerotik hastalık nedeni ile azalması, vajinal duvar ve klitoral düz adale fibrozisine yol açmaktadır. Pelvik travmalar veya cerrahi müdahaleler vajinal, klitoral kan akımını bozabilmektedir. Bu hastalar vajinal kuruluk ve disparoniden yakınabilirler.
Spinal kord yaralanması veya diabet nörojenik kaynaklı cinsel disfonksiyona yol açabilir. Komplet üst motor nöron lezyonlarında psikojenik lubrikasyon kaybolurken, parsiyel lezyonlarda korunabilmektedir.
Hipotalamo-hipofizer aks rahatsızlıklarında, menopoz, kronik kontraseptif kullanımı gibi nedenlerle hormonal kaynaklı cinsel fonksiyon bozukluğu oluşabilir. Hastalar genellikle azalmış libido, uyarılma güçlüğü ve vajinal kuruluktan yakınmaktadırlar. Son yayınlar, kadınlarda da androjen yetmezliğinin cinsel fonksiyon bazukluğuna yol açtığını göstermektedir.
Psikojenik nedenler de anamnezde araştırılmalıdır. Kişinin cinsellikle ilgili bilgisi, özgüven, vücudunu tanımak, partner veya eşi ile iletişimi, depresyon, anksiyete mevcudiyeti kadın cinsel fonksiyonu ile çok ilişkilidir. Kişinin depresyon için kullandığı ilaçlar, özellikle seratonin re-uptake inbibitörleri (SSRI) cinsel fonksiyonu olumsuz etkileyebilir.
Doğum sayısı, madde bağımlılığı, menstrüel siklus, cinsel istismar olup olmadığı sorgulanmalıdır Kadının kullandığı ve cinsel fonksiyonu etkileyebilecek ilaçlar (alfa bloker, SSRI gibi merkezi sinir sistemi depresanları, anti v.s.) not edilmelidir.
CiNSEL SORGULAMA FORMLARI:
Objektif tanı metotlarının kadında kullanımının sınırlı oluşu ve cinselliğin subjektif yönünün belirlenememesi nedeni ile günümüzde bir çok sorgulama geliştirilmiştir. Bu formlar cinselliğin istek, uyarılma, orgazm, doyum fazları ile ağrıyı sorgulamaktadır.Halen standart olarak kullanılan tek bir form olmamasına rağmen kadın cinsel fonksiyonlarının araştırılmaşı ve değerlendirilmesinde en sık ve kolay kullanılan tanı aracıdır.
Bunlar arasında en sık kullanılanlar şunlardır:
Brief Indeks of Sexual Function for Women (BISF-W)(Taylor ve ark,1994) Seksüel fonksiyonun yedi değişik yönünü inceleyen, 22 soruluk bir formudur. Cinsel düşünce/istek, uyarılma, ilişki sıklığı, ilişkiyi kabul/başlatma, doyum/orgazm, partnerle uyum ve cinsel problemler irdelenir.
lndex of Female Sexual Function (IFSF) Kaplan ve arkadaşları tarafından 1999 yılında, geliştirilen uç 9 sorudan oluşturulan bu form ile ilişkinin istek, uyarılma, orgazm, doyum ve ağrı alanları araştırılmaktadır. Kolay uygulanabilmesine rağmen, detaylı olmaması ve partnerle ilişkiyi araştırmaması olumsuzluklarıdır
Female Sexual Function Index (FSFI) Rosen ve arkadaşları tarafından 2000 yılında geliştirilmiş, 19 sorudan oluşan, cinsel istek, uyarılma, kayganlaşma, orgazm, cinsel doyum ve ağrıyı sorgulayan bir testtir. Türk Androloii Derneği tarafından 2003 yılında Türkçe validasyonu yapılan formun puanlamasında, sorular belli katsayı ile çarpılarak her bölüm 6 puan üzerinden değerlendirilmektedir. En az 2, en çok 36 puan alınan form, kolay uygulanımı ile Türkiye’de kadın cinsel fonksiyon bozukluğu değerlendirilmesinde standardizosyon için kullanıma sunulmuştur
Sexual Function Questionnaire (SFQ)(Quirk ve ark,2002) Cinsel uyarılma bozukluğu olan kadınların tedavisinde sildenafilin etkisini araştıran klinik çalışmalar için geliştirilmiş, 31 sorudan oluşan bir formdur. Diğer formlara göre psikometrik yönden daha fazla bilgi edinilebilen bu formun özellikle klinik çalışmalar için uygun olduğunu düşündürmektedir
Female Sexual Distress Scale (FSDS)(Drogatis ve ark,2002): On iki sorudan oluşan bu form cinsel fonksiyonla birlikte olan subjektif stres ve psikolojik değerlendiren, cinsel fonksiyon bozukluğu olan ve olmayan kadınları iyi ayırabilen, güvenirlik testleri yüksek olan bir test olarak sunulmuştur. Klinik çalışma yararlı olabilecek bir testtir.
FİZİK MUAYENE:
Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu bazen fiziksel nedenlerden kaynaklanabilir. Dikkatli bir vaijnal muayene ve pelvik muayene gereklidir. Vajinal muayenede labiumlar, cilt turgoru, kalınlığı, klitoris, vajinal giriş gözlemlenmelidir.
Bartholin bezi enfeksiyonu gibi labial bezlerin akut veya kronik enfeksiyonları ciltte hassasiyet, renk ve yapı değişikliğine yol açabilir. Parmakla bastırarak hassasiyet kontrol edilir. Vajinal akıntı olup olmadığına bakılmalıdır. Tekrarlayan vajinitler sonucu klitoral bölgede de cilt fibrozisi gelişerek klitoral prepisyumda daralmaya neden olur. Klitorisin büyüyerek uyarılamaması, cinsel döngüde uyarılma fazının oluşamamasına ve orgazmın engellenmesine yol açabilir.
Hormonal değişikliklere bağlı o!arak labium cildinde ve vajen mukozasında incelme, fissürler, atrofi göze çarpabilir. Özellikle östrojen eksikliğinde bu bulgular belirginleşir.
Vajinal tuşe sırasında üretra, rektum, uterus, adneksler ve pelvik taban adale tonusu, prolapsusu değerlendirilir. Vajinal derinlik ve hassasiyetler kontrol edilmelidir. Spekulum ile muayenede de mukoza, patolojik sekresyon olup olmayışı ve prolapsus kontrol edilir.
LABORATUVAR TESTLERİ:
Rutin testler açlık kan şekeri, hemogram, serum lipit profili ve Folikül Stimulan Hormon (FSH), Luteinizan Hormon (LH), Testosteron (T), serbest Testosteron (fT) veya Seks Hormon Bağlayıcı Globülin (SHGB) Estradiol (E )sayılabilir.
Diabet, ateroskleroz gibi patolojiler rutin testlerle ayırt edilebilirken; tıbbi öyküsünde kortizon kullanımı, ooferektomi, over yetmezliği, menopoz, östrojen replasman tedavisi, uzun süreli oral kontraseptif kullanımı olanlarda artık bir antite olarak kabul edilen androjen yetmezliği oluşabilir. Hikayesinde kronik yorgunluk, kendini iyi hissetmeme, cinsel istek azalması, vajinal kuruluk olan kişilerde androjen yetmezliği akla gelmelidir. Androjen yetmezliği düşünülen kadınlarda, over kaynaklı testosteronun yanı sıra, adrenal kaynaklı dehidroepiandosteron-sülfat (DHEA-S) bakılması yararlı olabilir.
Hormon profiline bakılırken, kan örneği özellikle testosteron için menstrüel siklusun orta üçte birinde ve sabah alınmalıdır. DHEA-S ise daha stabil yapıdadır ve herhangi bir zamanda bakılabilir.
ÖZEL TESTLER:
Vasküler, hormonal ve nörolojik komponentler genital kan akımı, vajinal pH, vajinal komplians ölçülmesi ve genital duyarlılık testleri yapılarak değerlendirilmektedir. Vasküler değerlendirme için genital organ Doppler ultrasonografisi yapılmaktadır. Bu amaçla, cinsel uyarı öncesi ve vizüel seksüel stimulasyon sonrası, vazoaktif ilaç kullanmadan, klitoral, labial, uretral ve vaiinal kan akımı 12 mHz’lik transvajinal prob kullanılarak maksimal sistolik ve diastol sonu akımlar ölçülmektedir. Henüz normal ve anormal değerlerin tanımlanmamış ve uygulama standardize edilmemiş olmasına rağmea_özelli vaskü .pa kullanımı önerilmektedir.
Vajinal Fotopletismografi, vajinal genişlemenin kantitatif değerlendirilmesi için kullanılan bir yöntemdir. Vajene yerleştirilen prob aracılığı gönderilen ışığın vasküler yataklarda soğurulması ve geri dönenlerin algılanması suretiyle cinsel uyarılma sırasında vajinal mukozal kan akımını değerlendirilir(Sintchak G,1975) Hareket artefaktı nedeni ile sağlıklı sonuç alınamamaktadır
Vajinal pH ölçümü,kadın cinsel fonksiyon döngüsünde uyarılma fazına ait kayganlaşmanın dolaylı olarak değerlendirilmesi amacı ile uygulanımı kolay bir tanı yöntemidir. Hormonal veya vajinal sekresyon azalmasında pH yüksek bulunabilir. Vajinal enfeksiyon varlığında pH yine yüksek bulunacaktır. Dijital pH-metre (Sandhill Scientific pH-meter) kullanılarak pH ölçümü yapılabilmektedir.
Vajinal düz kas gevşemesi, vajinal komplians ölçümü yapılarak değerlendirilebilir. Vajinal komplians ölçümü (intravajinal çap/basınç ilişkisi), özel bir komplians ölçüm balonu (Schuster Balloon, Sandhill Scientific) kullanılarak yapılmaktadır. Cinsel uyarı ile vajinal çapın artması ve intra vajinal basıncın düşmesi beklenmektedir.
Genital duyarlılık testleri biyoteziyometri ile yapılabilir. Genital (klitoris, labiumlar ve vajina) ve ekstragenital bölgelerin (meme areolası, kulak memesi) bir biyoteziyometri cihazı kullanılarak vibrasyon, ısı ve basınç gibi derin duyu duyarlılıkları ölçülür. Cinsel fonksiyon bozukluğundan ayrı olarak, diabet gibi metabolik bozukluklarda somatosensoryel duyu bozukluğu oluşabilmektedir.
PSIKOSEKSÜEL/SOSYAL DEĞERLENDİRME:
Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun tanı ve değerlendirmesinin önemli bir parçası da, kişinin duygusal ve partner ile ilişkisinin araştırıldığı psikoseksüel değerlendirmedir. Kadının cinsellik hakkında düşünceleri, vücudunu tanıma, partneri ile ilişkisi ve beklentileri bu görüşme sırasında araştırılır. Gerekli olduğu durumlarda depresyon ve anksiyete ölçekleri uygulanır.
“Özetle, günümüzde kadın cinsel fonksiyon bozuklukları tanısında standart bir algonitma henüz yoktur. Tüm tanı araçları normal ve anormal değerlerin tespiti için kullanılmaktadır
Tedavi
KSD, hala daha çok araştırma ve geliştirmeye gereksinim duyan bir konudur. Şu anda hiç bir uzmanlık tek başına KSD araştırması ve uygulaması için gereken bilgi ve donanıma sahip değildir. Insan Seksüelliği New York - Merkezi, multidisipliner gerekliliği fark ederek bu gereksinime tepki vermiştir (Shabsigh, basımda). KSD için açık bir algoritmayla multidisipliner bir takım kuruldu .Takım; bir ürolog/seksüel disfonkiyon altuzmanı , bir jinekolog, bir psikiyatris/psikofarmakolog, bir seks terapisti, bir psikametrist, bir hemşire/araştırma koordinatörü ve bir sosyal hizmetler uzmanından oluşur. Takım bir veya iki haftada bir buluşur. Bu önemli takımın buluşma takvimi; vaka sunumları, devam eden çalışmanın gözden geçirilmesi, KSD makale klübü ve diğer ilgili konulardan oluşur.Bu etkileşim, değişik disiplinlerden girdi sağlar ve bilgiyi hızlı bir şekilde zenginleştirir. Bu algoritmada, bir hasta iki defa triaja uğrar. İlk olarak, hasta ileri KSD tedavisi, öncelikli psikolojik tedavi veya bir kardiyovasküler, endokrin veya benzeri problemin öncelikli tedavisi için triaja uğrar. Ikinci triaj, spesifik KSD tedavilerini, konvansiyonel tedavileri veya araştırmaya yönelik çalışmalar yönlendirmesi amacıyla birinci KSD değerlendirmesi ve takım eğiliminden sonra yapılır.
İstekle İlgili Problemler
Literatür, testosteron haricinde pek çok spesifik olmayan tedavi sunmaktadır. Metabolik problemleri olan diabetik hastalarda (örneğin renal komolikasyonlar), metabolik problemin kontrolü seksüel disfonksiyonu hafıfletecektir. Bu durum, seksüel fonksiyonu etkileyen herhangi bir hastalık için geçerlidir; orjinal problem hafifletildiğinde seksüel disfonksiyon da hafifler. Örneğin tiroid hormon eksikliğinde, sonuç olarak azalmış olan libido, tiroid hormonu replasmanıyla düzelir.
Artrit veya diğer kronik hastalıklar için kullanılan kortikosteroidler, öforiye neden olur ki öfori de daha iyi bir genel fonksiyon ve motilite Sağlar, aynı şekilde genel seksüel istek de artmıştır. Non steroid antienflamatuar ilaçlar osteoporoz ağrısının bir kısmını ve dolayısıyla seksüel disfonksiyonu bafıfletir (Hofland ve Powers, 1996).
Vajinal lubrikasyonu korumak, atrofıyi engellemek ve böylece seksüel istek de dahil olmak üzere seksüel fonksiyonu daha iyi hale getirmek için, postmenapozal kadınlarda ve overleri alınmış kadınlarda östrojenler kullanılabilir.Birlikte progestinler de verilebilir. Bu karışımlar, aylık uterin kırılmayı düzenler ve östrojen tarafından indüklenmiş emdometrial hiperplazi ve endometrial karsinom riskini azaltır (Hofland ve Powers, 1996).Sadece östrojen replasmanı vazomotor semptomlarda, vajinal kurulukta duzelmeyı saglarlar ama libidoda çok az değişiklik sağlarlar (Davis SR ve ark., 1995).
Androjenler ve onların düşük istek problemlerini hafifletme özelliklerine giderek daha fazla ilgi gösterilmektedir (Renshaw, 1980; Money, 1986; Barlow, 1991: Bachmann, 1993; Davis SR ve ark.,1995, 1996; Kaiser, 1996; Shifren ve ark., 2000). Bazı çalışmalarda androjen tedavisi seksüel isteği ve fantazileri arttırmıştır (Money, 1986; Lundberg ve Hulter, 1991).
Postmenapozal 34 kadınla, prospektif, 2 yıllık, tek körlü, randomize bir çalışmada, sadece östrojen tedavisine göre kambine östrojen ve testasteron tedavisi, seksüelitenin çoklu ölçümlerinde daha büyük bir gelişme sağlamıştır. (Davis SR ve ark;1995)
östoien replasman tedavisi,vajinal lubrikasyon ve osteoporoz gibi problemlerin yanında kadınların kendini iyi hissetmesini sağlar ve depresyonlarını azaltır. Bununla beraber, testosteronun sekseül istek üzerinde doğrudan bir etkisi var gibidir. Eksojen testosteron enantat enjeksiyonları, seksüel fantazilerin sıklığı, seksüel istek ve uyarılmanınn yoğunluğu da dahil olmak üzere seksüel motivasyorı konusunda sadece östrolen replasmanından daha etkili
kaynak:
www.hekimonline.com