öncelikle durmanız gereken yeri bileceksiniz. Eşiniz için bir şeyler yaparken sınırları aşmamaya çalışacaksınız. Biz kadınlar bu toplumda annelerimizden fedakarlığın bir sevgi göstergesini olduğunu öğrendik oysa çoğu durumda bu öyle anlaşılmıyor. Sınırları aşan bir sevgi de fedakarlıkta aynı şekilde karşı tarafı zora sokar. Çünkü veremeyeceği bir şeyler talep eder hale gelirsiniz. Eğer çok fazla vermezseniz buna göre beklentiye girmemiş ve hayal kırıklığına uğramamış olursunuz.
Bununla eşiniz için bir şey yapmayın sevgi göstermeyin demek istemiyorum. Sadece onu ve kendinizi üzmemek için gerçekçi olmayan hayallere girmeyin diyorum. Kendinizi ilişkiye feda etmeyin. Bunun ne size ne eşinize bir faydası olmaz çünkü. Fazla veripte bunun karşılığını ödeyemediği için eşinizi suçlamayın. Tam tersine erkeklerin ilişkiye en çok ilgili oldukları zamanlar kadınların ona kızgın olduğu yada buna benzer kötü bir duygu için değil kendi hayatı için ondan uzaklaştığı zamanlar olduğunu unutmayın.
Sizin durumunuzda fedakarlık kendinizi, eşinize ve ailenize feda etmeniz sanırım. Çalışmamanız, hayattaki amacınızın aileniz olması, onların ise bunu yeterince takdir etmemesi ve kendinizi değersiz hissetmeniz… Bu konuda zor gelecek belki ama şunu söylemek istiyorum: eşiniz ne yapsa da sizin değersizlik duygularınızı iyileştiremez… Bu kendi içinizde çözmeniz gereken bir durum. Eşinizle ilgili bir durum değil. Kimse, siz izin vermediğiniz sürece size kendinizi değersiz, önemsiz hissettiremez. Bu yüzden veremeyeceği bir şeyi eşinizden talep etmeyi bırakın. O ne kadar çabalasa da sizin kendinizi bu ilişkide daha iyi ve mutlu hissetmenizi sağlayamaz. ''hayır, şunları yapsa mutlu olurum'' diyebilirsiniz belki ama bunlar geçici olacağı için bir süre sonra yine aynı döngüye girersiniz. Sırf kendinizi daha iyi hissetmek için eşinize bir şeyleri zorla yaptırıp onun sözde değiştirseniz bile siz mutlu olmayacaksınız. Çünkü tahakkümle yapılan bir değişim uzun süreli olmaz ve geriye dönüş –daha yıkıcı duygularla – kaçınılmaz olacaktır…
O zaman ne yapmamız gerek? Cevap çok basit: Kendinizi güçlendirin! Maalesef bunun yapılması ise söylenmesi kadar kolay değil. Yılların getirdiği alışkanlıkları aşmak için uzun ve zorlu bir sürece girmeyi göze almalısınız. Yalnız bunu eşiniz ya da aileniz için değil kendiniz için yapacaksınız, unutmayın. Siz iyileştiğinizde ilişkiniz de daha iyi hale gelecektir. O zaman tüm sorunların kaynağı olarak eşinizi görmekten de kurtulacaksınız. Birini suçlamak, sizin mutsuzluğunuzun kaynağı olduğunu düşünmek egonuza iyi gelebilir ama gelişim açısından yıkıcıdır ve en başta sizi yıkar.
Eşinizin fikrinizi sormadan kendi istediğini yaptırmasına öfkeleniyorsunuz ama işin diğer boyutunu kendinizin buna izin verdiğini görmüyorsunuz. Bir şeyler istediğiniz gibi değilse neden hakkınızı savunmuyorsunuz? Bağırarak kırarak değil, sakince, ısrarla ve bazen de sesinizi yükselterek yapın bunu. Birşeylerin olmasına izin verip sonra neden böyle oluyor diye üzülmek yerine baştan kendi hakkınızı arayın ve kimliğinizi belli edin.
Eşiniz çalışmanızı istemiyor diye bunu kabul ettiniz, sonra da sizin düşüncelerinizi ve duygularınızı önemsemeyip hiçe saydığı için ona öfkelendiniz. Bu tarz duygular beslemek yerine baştan ne istediğinizi söyleseydiniz ya? o zaman söylemeseniz bile bir gün gelip de artık farklı birşeyler yapmak istediğinizde bunu paylaşsaydınız? o aşamada izin vermesi zor olacaktır, ama buna ilişkin duygularınızı düşüncelerinizi paylaşıp onu ikna etme yoluna gidebilirdiniz. eşinizin sırf siz acı çekip üzülün diye buna izin vermeyeceğini sanmıyorum. sadece o da kendine göre haklı gördüğü nedenlerden ötürü buna izin vermiyordur. o zaman sizin yapmanız gereken onun bu düşüncelerini bulmak ve ikna etmek üzerinde çalışmaktır...
velhasıl kurtuluş olarak gördüğünüz şeye aslında şimdi de sahip olabilirsiniz. fakat bunu istemiyorsunuz, belki cesaretiniz yok belki de nasıl yapacağınızı tam olarak bilmiyorsunuz. belki de sorumluluğun tümünü kocanıza verip onu hayatınızı zorlaştıran, sizi üzen biri olarak görmeyi daha kolay buluyorsunuz.
eşinizden boşanmak size hep özlemini çektiğiniz şeyleri vermeyecektir. bunları kendi içinizde bulacaksınız ve bunları bulmak için illede boşanmanıza gerek yok. kendiniz için bir yolun çizin sadece. bunlar için çalışın ve sebat edin. zorlu bir yol olacak elbet ama huzur ordaysa buna değer...
değerli görüşleriniz için tekrar çok tşk ederim
şimdi şöyle anlatayım ki benim en belirgin özelliğimdir hakkını savunmak
her yaşımda böyleydim ve mücadele ederim haklarım için
benim fedakarlık yapmayı kendim seçmedim
4 kişilik çekirdek bir ailede büyüdüm aile büyükleriyle senede bir görüşürdük yıllık izinlerde
dolayısıyla aile ilişkilerinin iç içe olması ne demek bilmiyordum
evlendikten sonra mesela kaynımın gelme olayına gayet güzel tepkimi gösterdim
bağırıp çağırıp tehdit ederek falan da değil
eşimle konuştum benim yapabileceğim birşey yok mecburum dedi
kibarca ailesiyle konuştum kalmak zorunda dedi
sonuç olarak kaynını istemeyen gelin oldum ama tıpış tıpış ta yaşadım
kendi ailem de eşin ne derse o olacak dediler konu bitti
sonrasında her neye itiraz edip tepki koyduysam eşim surat astı olmadı bağırdı
o da olmadı ben mecburum annem babam istiyor dedi
onların haklarını düşünüyorsun benimki ne olacak dedim
sen idare et mecburum dedi
yani ben evliliğin en başından deveyi gütme ya da gitme durumundaydım
ailem zaten gelenekçi insanlar
boşanıp nereye gitseydim bile demiyorum
iş oraya gelmeden sanırım annem ya da babam çok üzülürdü büyük sorunlar çıkardı
ben çok sessiz
herşeye boyun eğen bunu da bir erdem olarak gören birisi olmadım hiçbir zaman
ama hep mecbur bırakıldım her çeşit anlatma yolunu seçtim ama nafile
karşımdaki çok zor bir insan
yetiştirilme tarzı önce sen ve biz geliriz şeklinde
her eltim aynı dertlerden muzdarip
ve hepsinin dediği bunlar bambaşka insanlar
evet ben gönüllü fedakarlık yapsaydım karşılık beklemezdim tabi
ama şimdi sadece eşimin bana yeni sorunlar çıkarmamasını bekliyorum
olaylar karşısında empati yapmasını
birşeye karar vereceği zaman benim neler hissedebileceğimi hesaplamasını istiyorum
kızımızı liseye kaydedeceğimiz zaman kendimize uygun birkaç okul belirledik
daha doğrusu o belirlemiş
iyi tamam dedim ki tek tek görüşelim ona göre karar veririz
tmm dedi çıktık yola
neyse görüştük bi kaç okulla
diğerine geldik
içeri girdik
eşim okul müdiresine aynen şunu söyledi
iyi günler... hanım dün gelmiştim ya hani
şimdi kayıt yaptırmaya geldik
şok oldum bana göre bu bana değer vermemmektir
hadi diyelim öyle değildir
ben öyle hissettiğimi açıkça söylüyorum
duygularım ya da düşüncelerim yanlış bile olsa ki duygular gerçektir
hatırım için sesime kulak vermesi gerekmez mi
ona dedim ki okulu hiç gözüm tutmadı
gel yapma etme
yok dedi biz falanca arkadaşla anlaştık vericem buraya
eeee tmm sen bilirsin tabi benim moral sıfır 2 yıl o okulda okudu tek bir veli toplantısına gitmedi
bana bir de ararba aldı yol uzak diye
tmm adamın her sorumluluğu bitti
dedim sen beni çiğneyeyrek verdin bu okula
o zaman kendin ilgilen
el cevap hadi hadi uzatma
zaten işinden dolayı vakit te bulamadı ya da bahanesi
şimdi ben ne yapsaydı ortada çocuğum söz konusu onunla inatlaşırsam çocuğu etkileyecek
neyse bizim kız azdı kudurdu 2 sene sonra okuldan atıldı
eşim bi daha seni dinliycem dedi
ama hiçbir zaman da dinlemedi
her şey aynı oldu baskıyla yapmak zorunda kaldım
çok uzun oldu özür