Kaygılarımı kontrol edemiyorum

Eurielle

Nirvana
Kayıtlı Üye
29 Ocak 2009
138
104
Herkese iyi forumlar. Ben 2021 yılında mezun oldum. Aktif olarak iş hayatına girmedim. Para biriktirmeyi çocukluğumdan beri çok severdim. Üniversitede okurken de para biriktirdim ve bu biriktirdiğim paraları başka mecralarda değerlendirdim. şuan elde ettiğim pasif gelirlerle -istediğim şeyleri alamasam da, her istediğimi yapamasam da- asgari düzeyde ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. ailemle yaşıyorum. bir hayalim ve ona ulaşmak için bir yol haritam var. fakat ne zaman geleceğe dair umutlansam, kendime inansam ve kendimle ilgilenmeye başlasam içimde tarif edemediğim bir suçluluk duygusu ve gelecek kaygısı ortaya çıkıyor. Gelecek kaygısı benimle alakalı değil, çoğunlukla annemle alakalı. Annem panik atak hastası ve ben açıkçası bir anda onu kaybetmekten korkuyorum. Bütün sıkıntılarını bilirim onun, onunla dertleşiriz. Ben onun sessizliğini anlarım o da benim.
Birkaç sene evvel orta sınıf 4 kişilik bir aileydik. Ben ve kardeşim isteyen bir çocuk değildik. Üniversite okuduğum sürece bile babamdan çok nadir para istedim. Hatta o benden para isterdi. Büyük umutlarla ve özlem döndüğüm evde karşılaştığım manzara beni bir hayli yıkmıştı. Meğer babam çok fazla borç yapmış, borcunu borçla kapatmış, alkol masalarında yatıp kalkmış ve işinden olmuştu. Bütün felaketler peş peşe gelir derler ya, aile büyüklerimiz de sırayla kansere yakalandı. Şuan ailecek çok az da olsa toparlanmış durumdayız. Kayıplarımızın yasını tuttuk ama evde hala bir huzursuzluk var, kaygı var ve ben bunu çok güçlü hissediyorum. Babama güvenmiyorum, beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattı, bana yalan söyledi, beni bile kullandı zamanında. annem de güvenmiyor babama ve bu durum beni babama karşı daha da öfkelendiriyor. onu hala affedemedim, bize yaşattıklarından dolayı. Hala da borçlarımız bitmiş değil. Gerçi borçlar benim borçlarım değil. Benimle uzaktan yakından alakası olan borçlar da değil. Borçları ailesini geçindirmek için yapmadı. İçimi de kimseye dökemiyorum. Anneme anlatmaya başladığım an hemen babamı savunmaya geçiyor. Kardeşim de keza öyle. Ya benim göremediğim/görmek istemediğim bir şeyi görüyorlar ya da ben çok katıyım. Babam iyi kalplidir, vicdanlıdır. Korkaktır, yaptığı hataların hepsinin sebebi korkaklığı. Annem bundan dolayı acıyor ona. Ama ben yakıştıramıyorum; ne babama korkaklığı yakıştırıyorum ne de ona acımamı. Ben babamın ne işler karıştırdığını biliyordum ve zamanında uyarmıştım hem annemi hem babamı. Babama demiştim işini kaybedeceksin, anneme de anlatmıştım babamın ne işler karıştırdığını. Ne annem inanmıştı bana ne de babam kaile almıştı beni. Bunları hatırladıkça bana ne diyorum, ne halleri varsa görsünler, kendi hayatları. Ama işte gözümün önünde oluyor her şey ve ben de üzülüyorum. Sessiz kalamıyorum. Evdekiler beni felaket tellalı yaptı. Hele babam sanki çok doğru işler yapıyormuş da bütün işlerini ben bozuyormuşum gibi havalara giriyor.
Başkalarını dinliyorum, gözlemliyorum, okuyorum. Benim sorunum onların sorunları yanında hiçbir şey. Ben kendimi anlatsam benim yerimde olmak isterler. Bir komşumuzun kocası iflas etmiş dükkanı üstüne almış ve borçları ödemek için kadın kendisi borçlanmış. Dağ kadar borcu var. Benim kendime ait borcum yok ama gece uykularım kaçıyor, babamın borçları ne olacak diye. Bütün felaket senaryoları aklımdan geçiyor. Onları düşünerek uykuya dalıyorum. Sabah kalkıyorum; kanun okumam gerekiyor okuyamıyorum, okusam bile yeterli gelmiyor. Verim alamadığımı düşünüyorum. Tekrar tekrar okuma gereği duyuyorum. Severek yaptığım işleri yapamıyorum. Borsa takip ederim ondan bile keyif alamıyorum. Yaptığım hiçbir şeyden emin olamıyorum. Her şeye karşı şüpheliyim, kaygılıyım. İçimde çok büyük bir güvensizlik var. Bazen düşünüyorum kendi baban bile sana böyle yaptıysa dışardakiler ne yapar? Öz annen bile iş kocasına gelince sana cephe alıyor, tek başınasın. Hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum ve yapabileceğimi de biliyorum. Sadece biraz zamana ihtiyacım var ve bu zaman içinde kendimi yetiştirebilirim. Ama işte bir türlü tamamen kendime yönelemiyorum. Bu durum 2 senedir böyle. Hadi geçmiş senelerde zorunluydum, hastalıklar, kayıplar yaşandı. Motivasyona ihtiyaçları vardı. Ama bu durum artık sanki benim görevim gibi oldu. Yapmadığımda kendimi suçlu hissediyorum. Bu durumdan ben de çok rahatsızım. Ne bundan kurtulabiliyorum, ne babamı affedebiliyorum, ne yaşadıklarımızı kabullenebiliyorum. Geçmişe takılıp kaldım. Gamsız ve bencil insanlara gerçekten çok özeniyorum. Sadece bir süreliğine böyle olsam keşke diyorum bazen. Ama bu düşünce bile beni suçlu hissettiriyor.
Biraz içimi dökmek istedim ve merak ediyorum: Benim gibi geçmişe takılanlar var mı? Babasıyla sorunları olan var mı? Kendini ikinci plana atanlar var mı? Sorunlarla nasıl baş ediyorsunuz? Borçlarınızla nasıl yaşıyorsunuz? Sizi üzenleri affedebildiniz mi?
 
Herkese iyi forumlar. Ben 2021 yılında mezun oldum. Aktif olarak iş hayatına girmedim. Para biriktirmeyi çocukluğumdan beri çok severdim. Üniversitede okurken de para biriktirdim ve bu biriktirdiğim paraları başka mecralarda değerlendirdim. şuan elde ettiğim pasif gelirlerle -istediğim şeyleri alamasam da, her istediğimi yapamasam da- asgari düzeyde ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. ailemle yaşıyorum. bir hayalim ve ona ulaşmak için bir yol haritam var. fakat ne zaman geleceğe dair umutlansam, kendime inansam ve kendimle ilgilenmeye başlasam içimde tarif edemediğim bir suçluluk duygusu ve gelecek kaygısı ortaya çıkıyor. Gelecek kaygısı benimle alakalı değil, çoğunlukla annemle alakalı. Annem panik atak hastası ve ben açıkçası bir anda onu kaybetmekten korkuyorum. Bütün sıkıntılarını bilirim onun, onunla dertleşiriz. Ben onun sessizliğini anlarım o da benim.
Birkaç sene evvel orta sınıf 4 kişilik bir aileydik. Ben ve kardeşim isteyen bir çocuk değildik. Üniversite okuduğum sürece bile babamdan çok nadir para istedim. Hatta o benden para isterdi. Büyük umutlarla ve özlem döndüğüm evde karşılaştığım manzara beni bir hayli yıkmıştı. Meğer babam çok fazla borç yapmış, borcunu borçla kapatmış, alkol masalarında yatıp kalkmış ve işinden olmuştu. Bütün felaketler peş peşe gelir derler ya, aile büyüklerimiz de sırayla kansere yakalandı. Şuan ailecek çok az da olsa toparlanmış durumdayız. Kayıplarımızın yasını tuttuk ama evde hala bir huzursuzluk var, kaygı var ve ben bunu çok güçlü hissediyorum. Babama güvenmiyorum, beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattı, bana yalan söyledi, beni bile kullandı zamanında. annem de güvenmiyor babama ve bu durum beni babama karşı daha da öfkelendiriyor. onu hala affedemedim, bize yaşattıklarından dolayı. Hala da borçlarımız bitmiş değil. Gerçi borçlar benim borçlarım değil. Benimle uzaktan yakından alakası olan borçlar da değil. Borçları ailesini geçindirmek için yapmadı. İçimi de kimseye dökemiyorum. Anneme anlatmaya başladığım an hemen babamı savunmaya geçiyor. Kardeşim de keza öyle. Ya benim göremediğim/görmek istemediğim bir şeyi görüyorlar ya da ben çok katıyım. Babam iyi kalplidir, vicdanlıdır. Korkaktır, yaptığı hataların hepsinin sebebi korkaklığı. Annem bundan dolayı acıyor ona. Ama ben yakıştıramıyorum; ne babama korkaklığı yakıştırıyorum ne de ona acımamı. Ben babamın ne işler karıştırdığını biliyordum ve zamanında uyarmıştım hem annemi hem babamı. Babama demiştim işini kaybedeceksin, anneme de anlatmıştım babamın ne işler karıştırdığını. Ne annem inanmıştı bana ne de babam kaile almıştı beni. Bunları hatırladıkça bana ne diyorum, ne halleri varsa görsünler, kendi hayatları. Ama işte gözümün önünde oluyor her şey ve ben de üzülüyorum. Sessiz kalamıyorum. Evdekiler beni felaket tellalı yaptı. Hele babam sanki çok doğru işler yapıyormuş da bütün işlerini ben bozuyormuşum gibi havalara giriyor.
Başkalarını dinliyorum, gözlemliyorum, okuyorum. Benim sorunum onların sorunları yanında hiçbir şey. Ben kendimi anlatsam benim yerimde olmak isterler. Bir komşumuzun kocası iflas etmiş dükkanı üstüne almış ve borçları ödemek için kadın kendisi borçlanmış. Dağ kadar borcu var. Benim kendime ait borcum yok ama gece uykularım kaçıyor, babamın borçları ne olacak diye. Bütün felaket senaryoları aklımdan geçiyor. Onları düşünerek uykuya dalıyorum. Sabah kalkıyorum; kanun okumam gerekiyor okuyamıyorum, okusam bile yeterli gelmiyor. Verim alamadığımı düşünüyorum. Tekrar tekrar okuma gereği duyuyorum. Severek yaptığım işleri yapamıyorum. Borsa takip ederim ondan bile keyif alamıyorum. Yaptığım hiçbir şeyden emin olamıyorum. Her şeye karşı şüpheliyim, kaygılıyım. İçimde çok büyük bir güvensizlik var. Bazen düşünüyorum kendi baban bile sana böyle yaptıysa dışardakiler ne yapar? Öz annen bile iş kocasına gelince sana cephe alıyor, tek başınasın. Hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum ve yapabileceğimi de biliyorum. Sadece biraz zamana ihtiyacım var ve bu zaman içinde kendimi yetiştirebilirim. Ama işte bir türlü tamamen kendime yönelemiyorum. Bu durum 2 senedir böyle. Hadi geçmiş senelerde zorunluydum, hastalıklar, kayıplar yaşandı. Motivasyona ihtiyaçları vardı. Ama bu durum artık sanki benim görevim gibi oldu. Yapmadığımda kendimi suçlu hissediyorum. Bu durumdan ben de çok rahatsızım. Ne bundan kurtulabiliyorum, ne babamı affedebiliyorum, ne yaşadıklarımızı kabullenebiliyorum. Geçmişe takılıp kaldım. Gamsız ve bencil insanlara gerçekten çok özeniyorum. Sadece bir süreliğine böyle olsam keşke diyorum bazen. Ama bu düşünce bile beni suçlu hissettiriyor.
Biraz içimi dökmek istedim ve merak ediyorum: Benim gibi geçmişe takılanlar var mı? Babasıyla sorunları olan var mı? Kendini ikinci plana atanlar var mı? Sorunlarla nasıl baş ediyorsunuz? Borçlarınızla nasıl yaşıyorsunuz? Sizi üzenleri affedebildiniz mi?
Ben de geçmişe çok takılıyorum sanırım yaşça küçüksün benden ben 39 yaşındayım hala kaygılarla yaşayıp hayatı zindan ediyorum kendime.esim geçen kızdı bana.yeter artık kendine gel 2 çocuğun var onlar için salma kendini diye.benim meselemde eşimin şu an işyerinde ağır mobinge uğraması ve isini kaybetmesi.eylul ayında artık terapi mi psikiyatri mı bir cozuk yolu arayacagim
 
Kendini ifade ediş şeklin çok güzel,çok akıcı yazmişsin ve çok aklı basinda birisin belli ki,sana tavsiyem annene elinden geldiğince destek ol fakat kendi yol haritanın istikametini değiştirmeden.Kendini ikinci plana atma.20 -30 yaş aralığında olduğunu varsayarak konuşuyorum,en güzel yıllarındasın.Hedeflerine odaklan.Bu yaşlar geri gelmiyor.Ayrica son soruna cevaben,beni uzenleri otuz beşimden sonra affedememeye başladım ne yazık ki.Affdebilmek isterdim,affedebilmek hafifletir zira.
 
Kurtarıcı sendromu olan kişilerde sizinki gibi kendi hayatının hizasini kaybetme ve odağa başkasını koyma vardır.

Bu kurtarıcı olma durumunun sebepleri kimi zaman sizinki gibi hissedilen yüksek sorumluluk, kimi zaman kontrolü elde tutma isteği, kimi zaman aşırı vicdandır.

Yapmak zorunda hissedilenler ile olduğunuz kişi arasında kalmak gerçekten yıkıcı. Bu durumu önceden yaşayan bir kişi olarak tavsiyem, kendinizi arafta bırakmayın.

Yapmanız gerektiğini düşündüğünüz şeyleri eğer gerçekten yapabiliyorsanız yapın. Kendiniz için yapın. Size deneyim olsun diye yapın. Guclenmek için yapın.

Kendi başarınızı öyle çok onemseyin ki bir gün bunlar gorevinizmis gibi hala hissetseniz bile görevi öyle başarıyla gerceklestiriyor olun ki kendi hayatınızda da zaten çok ilerlemiş ve herkesi geride bırakmış olun.

Ben güçlü bir odaga ihtiyaç olduğunu düşünüyorum başarı için. Aslında bu tarz durumlar buna sebebiyet veriyor. Doğru kullanabilirseniz bu negatif durum gelecekte hayatınızı kurtarabilir.

İçinizdeki bu farkındalığı ve sorumluluğu eş geçmeyin, aşırı korkup uykularınızı da kaçırmayın.

Ya da affetmek için dahi çok erken. Önce sizin sahip olduğunuz bu bilinç ve öfke yakıtını kendiniz için olumlu şekilde kullanmaya ihtiyacınız var. Yolunuza devam edin.
 
Ben de geçmişe çok takılıyorum sanırım yaşça küçüksün benden ben 39 yaşındayım hala kaygılarla yaşayıp hayatı zindan ediyorum kendime.esim geçen kızdı bana.yeter artık kendine gel 2 çocuğun var onlar için salma kendini diye.benim meselemde eşimin şu an işyerinde ağır mobinge uğraması ve isini kaybetmesi.eylul ayında artık terapi mi psikiyatri mı bir cozuk yolu arayacagim
Kaygılardan oluşan bir zindan. Görünen bir düşman olsa mücadele edilir fakat insan kendi zihniyle mücadele edemiyor. Çok zorlanıyor. Hele hele düşünceler biriktikçe enkaz daha da eziyor, nefes alamaz hale geliyor insan. Benim annemin panik atağı böyle başlamıştı: kaygılar, kaygı bozukluğu ve panik atak. Aile gerçekten çok önemli, aile için de anne. Eğer anne huzurluysa evde de huzur oluyor. Eşinize hak veriyorum, çocuklarınız için mücadele edin. Umarım geriye dönüp baktığınızda verdiğiniz mücadele ile gurur duyarsınız.
 
Kendini ifade ediş şeklin çok güzel,çok akıcı yazmişsin ve çok aklı basinda birisin belli ki,sana tavsiyem annene elinden geldiğince destek ol fakat kendi yol haritanın istikametini değiştirmeden.Kendini ikinci plana atma.20 -30 yaş aralığında olduğunu varsayarak konuşuyorum,en güzel yıllarındasın.Hedeflerine odaklan.Bu yaşlar geri gelmiyor.Ayrica son soruna cevaben,beni uzenleri otuz beşimden sonra affedememeye başladım ne yazık ki.Affdebilmek isterdim,affedebilmek hafifletir zira.
Herkes öyle söylüyor affetmek hafifletir. Ama ben bunu daha çok kendime ihanet gibi görüyorum. Beni üzenleri neden affedeyim ki? Onlar beni üzerken vicdanları sızladı mı? Bir yandan da onları düşünecek kadar önemsediğim için kendime kızıyorum. Affetmekten çok unutmak önemli sanırım.
Her akşam uyurken kendime hatırlatıyorum: Kendini önemse, bu hayat senin hayatın, sen yaşayacaksın. Ama sonraki gün yine başa dönüyorum.
 
Kurtarıcı sendromu olan kişilerde sizinki gibi kendi hayatının hizasini kaybetme ve odağa başkasını koyma vardır.

Bu kurtarıcı olma durumunun sebepleri kimi zaman sizinki gibi hissedilen yüksek sorumluluk, kimi zaman kontrolü elde tutma isteği, kimi zaman aşırı vicdandır.

Yapmak zorunda hissedilenler ile olduğunuz kişi arasında kalmak gerçekten yıkıcı. Bu durumu önceden yaşayan bir kişi olarak tavsiyem, kendinizi arafta bırakmayın.

Yapmanız gerektiğini düşündüğünüz şeyleri eğer gerçekten yapabiliyorsanız yapın. Kendiniz için yapın. Size deneyim olsun diye yapın. Guclenmek için yapın.

Kendi başarınızı öyle çok onemseyin ki bir gün bunlar gorevinizmis gibi hala hissetseniz bile görevi öyle başarıyla gerceklestiriyor olun ki kendi hayatınızda da zaten çok ilerlemiş ve herkesi geride bırakmış olun.

Ben güçlü bir odaga ihtiyaç olduğunu düşünüyorum başarı için. Aslında bu tarz durumlar buna sebebiyet veriyor. Doğru kullanabilirseniz bu negatif durum gelecekte hayatınızı kurtarabilir.

İçinizdeki bu farkındalığı ve sorumluluğu eş geçmeyin, aşırı korkup uykularınızı da kaçırmayın.

Ya da affetmek için dahi çok erken. Önce sizin sahip olduğunuz bu bilinç ve öfke yakıtını kendiniz için olumlu şekilde kullanmaya ihtiyacınız var. Yolunuza devam edin.
Arafta kalmak, bu durumu anlatan en iyi kelime olabilir. Her kriz fırsattır derler. Umarım bu da sizin dediğiniz gibi fırsatlar için bir yakıttır.
Odaklanma konusunda resmen resetlenmiş gibiyim. Sanki odaklanmayı yeni öğrendim. Bebekler gibi, yavru köpekler gibi dikkatim hemen dağılıyor. Bu problemi de her gün kendimi odaklamaya zorlayarak çözmeye çalışıyorum, egzersiz gibi.
Teşekkür ederim yazdıklarınız için.
 
Kaygılardan oluşan bir zindan. Görünen bir düşman olsa mücadele edilir fakat insan kendi zihniyle mücadele edemiyor. Çok zorlanıyor. Hele hele düşünceler biriktikçe enkaz daha da eziyor, nefes alamaz hale geliyor insan. Benim annemin panik atağı böyle başlamıştı: kaygılar, kaygı bozukluğu ve panik atak. Aile gerçekten çok önemli, aile için de anne. Eğer anne huzurluysa evde de huzur oluyor. Eşinize hak veriyorum, çocuklarınız için mücadele edin. Umarım geriye dönüp baktığınızda verdiğiniz mücadele ile gurur duyarsınız.
Senin konunun benzerini bence geçen hafta açmıştım okuyabilirsin.bir de bir söz var ya herkes kendi derdini çok büyük dert sanır.aslinda daha niceleri vardır.bak yine uyuyamıyorum.yuregim sıkışıyor.stresten 5 gün önce adet oldum.zayifladim vs vs
 
Ben de geçmişe çok takılıyorum sanırım yaşça küçüksün benden ben 39 yaşındayım hala kaygılarla yaşayıp hayatı zindan ediyorum kendime.esim geçen kızdı bana.yeter artık kendine gel 2 çocuğun var onlar için salma kendini diye.benim meselemde eşimin şu an işyerinde ağır mobinge uğraması ve isini kaybetmesi.eylul ayında artık terapi mi psikiyatri mı bir cozuk yolu arayacagim
Kaygı tedavisi olan bi durum, neden kendinize eziyet ediyorsunuz ki senelerdir? Ben terapi+ilaç tedavisi ile çözdüm çok şükür. Insanın hayat kalitesi yükseliyor resmen.
Psikologla görüştüm, o beni psikiyatriye yönlendirdi, ilaçla birlikte psikologumla terapiye devam ettim ve çok faydasını gördüm, ilaç tek başına bile yeterli oluyor bazen.
Kendi kendini telkin etmek de önemli ama bazı durumlar ve özellikle kaygı vücut kimyası ve hormonlarla da yakından ilgili, bazı şeyler dengesiz salgıladığında bu sorunları yaşıyoruz, o tedaviyi almamız gerekiyor bu yüzden, ilaç da bunu sağlıyor.
Vakit kaybetmeyin derim, şifa diliyorum 🌸
 
Son düzenleme:
Kaygı tedavisi olan bi durum, neden kendinize eziyet ediyorsunuz ki senelerdir? Ben terapi+ilaç tedavisi ile çözdüm çok şükür. Insanın hayat kalitesi yükseliyor resmen.
Psikologla görüştüm, o beni psikiyatriye yönlendirdi, ilaçla birlikte psikologumla terapiye devam ettim ve çok faydasını gördüm, ilaç tek başına bile yeterli oluyor bazen.
Kendi kendini telkin etmek de önemli ama bazı durumlar vücut kimyası ve hormonlarla ilgili, o tedaviyi almamız gerekiyor bu yüzden, ilaç da bunu sağlıyor.
Vakit kaybetmeyin derim, şifa diliyorum 🌸
E Eurielle
Bu yorumu sizin için de yaptım, sevgiler 🌸
 
Herkes öyle söylüyor affetmek hafifletir. Ama ben bunu daha çok kendime ihanet gibi görüyorum.
Bu konuda kendim daha 2-3 hafta önce bi aydınlanma yaşadım, belki faydası olur yazmak istedim size.
"Unutmak" ile "affetmek" arasındaki çizgiyi netleştirin içinizde. Unutmak zorunda değilsiniz, zaten unutmayın ki bir daha benzer durumlarda kalırsanız gardınızı alabilin.
Ama affetmek farklı, içinizdeki öfkeyi/kini besliyor affetmemek. O da size duygusal yük. İçinizden "yaptıklarını unutmadım ama seni affettim" demeniz bile sizi hafifletecek. O kişiye söylemek zorunda değilsiniz, kendi içinizde bilmeniz yeterli.

Ben bu aradaki ince duygu farkını keşfettiğim gün oturup meditasyon yaptım ve hayatımda beni üzmüş kırmış herkesi hayalimde karşıma koydum, bu sözü söyledim.
"Yaptıklarını asla unutmayacağım, ama seni affettim."
 
Bence terapi almalısınız. Bu size iyi gelir. Ve daha verimli olursunuz kendinize karşı.
 
X