Bu yoruma cevap yazmak ihtiyacı hissettim. Genç bir oğlum var ama bana sorarsanız hala küçücük bebek, kayınvalideme görede benim eşim hala korunmaya muhtaç, anneme sorarsanız ben hala yönlendirilmesi gereken bir çocuğum. Yani çocuklar ne kadar büyürse büyüsün bir anne olarak onu koruma güdüsünden kurtulamıyorsunuz. Çünkü yıllar önce bende aynı sizin gibi düşünürdüm. Koca adam olunca da koruyamam ya, kendine baksın derdim. Ama hala antremana giden koca oğluma başına şapka al, antreman bitince terini kurula, sinüzütün var sakın alnına rüzgar değdirme, çoraplarını giydin mi, yemeğini yedin mi, bugün sebze yemeden ye bakayım şunu (kaşık elimde ağzına sokmaya çalışıyorum yemeği), vs. vs.
yani oğlum bazen çıldırıyor ama elimde değil kardeşim. Haaa ben ve benim çevremde gördüğüm anneler bu durumdan memnun mu? Tabiki değil ama yapmıcam, kendini idare etsin desenizde elinizde olmuyor malesef. Mesela babannesinde kalır bazen 50 kere ararım kayınvalidemi, aman çıplak ayakla dolaşmasın, aman terlemesin, şunu yemesin bunu yesin diye. Artık telefonlara cevap vermezler.
Niye yazdım bütün bunları, bir anne olarak gençlerin yadırgadığı bir çok şeyin aslında annelik güdüsü olduğunu belirtmek için yazdım. Bende gençken aynen sizin gibi düşünürdüm. İnsan evladına yaşı kaç olursa olsun kıyamıyor. İster evli olsun, ister bekar, ister 1 yaşında olsun ister 50 ama evladınız hala gözünüzde küçücük bir çocuk olarak kalıyor.