Aslında acıları kıyaslamak değildi amacım. Bizden kötü durumda olan insanları hatırlatıp derdinize şükretmenizi, yüreğinizi soğutmanızı sağlamaktı. Farkında mısınız burda 11 sayfa boyunca birilerinim sizi teselli etmek, umutsuzluktan çekmek için söyleyeceği sözler oldu ve bazıları size de mantıklı geldi. Demek ki hissettiğiniz kadar vahim değil durum, demek ki telafi edilebilir bu acı, demek ki geçecek siz isterseniz. Ama bazı acılar var ki teselli edecek söz de bulamaz insan, telafi edecek başka bişey de. Emin olun çok daha güzel şeyler olacak hayatınızda ama bu deneyimi de yaşamanız gerekiyodu o güzel anları yaşamak için.
8 saniye adlı bi film izlemiştim, size de bu dönemde izlemenizi ısrarla tavsiye ediyorum. Orda esas kız yaşadığı birtakım acılardan ve intihar girişimlerinden sonra ayna karşısına geçip, kendisine şöyle diyordu: "BUNDAN SONRA SEN BANA EMANETSİN. SON NEFESİME KADAR SANA BEN BAKACAĞIM."
Biz kendimize emanetiz, kendimize bakmakla mükellefiz. Güven kırıklığı, aldanma, sonrasında toparlanma kolay olur mu hiç. Hepimiz benzer yerlerden yara almıyo muyuz hayatta. Ama kaçımız bi başkasının kirli ruhu uğruna kendimizi cezalandırıyoruz ki, bunu neden yapmalıyız ya da?
Hayatımı adadığım bi sevgiden eli boş ve aldanmış döndüğüm bi dönemde bir arkadaşım şöyle söylemişti. Trafik kazası yaptığını ve yeni aldığın arabanın hurdaya çıktığını düşün. Arabamı kaybettim diye bir ömür acı çekmesin ki, bana bişey olmadı canım sağ dersin, şükredersin, çalışıp kazanır daha iyisini almak istersin. Canınız sağ şükürler olsun. Böyle bi kazadan bikaç sıyrıkla ya da kim bilir ağır yarayla çıktınız diye farz edin. Ama geçecek ki iyileşeceksiniz. Yeniden o trafiğe çıkacak misler gibi de arabanızı kullanmaya devam edeceksiniz. Güzel günler sizinle olsun.