Mahrem gibi olsada,epey zamandır incelediğim bi konuyu sizede sunmak istiyorum arkadaşlar, burda fikirlerimizi ve kendi durumlarımızı paylaşarak belki birşeyleri açığa çıkarmış olacağız ve bu hepimiz için faylalı olacaktır İnşaAllah...
şimdi konu şu,
ilmi kitapların bazılarında erkeğin kadından önce ihtilam (orgazm) olmasında bebeğin erkek,
Kadının erkekten önce ihtilam olmasında bebeğin kız olacağına dair yazılar var.. bu saniye farkı ile bile değişebilecek bir olay..
Kızlar bunun ne denli doğru olduğunu konuşamadan anlayamayız. İlmi olarak bu konunun açıklığa kavuşması için paylaşmalıyız diye düşünüyorum..Ve fikirlerinizi bekliyorum...
şimdi size bu konuyla alakalı bazı aktarımlarda bulunmak istiyorum
Dış etmenlerle çoçuğun cinsiyetinin değişeceği çok önceden biliniyordu hatta Erzumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname Adlı eserinde buna değinmiştir.
Müslim'in rivayet ettiği Sevban tarafından rivayet edilen hadise göre de Peygamber (sav), (bu hususta soru soran) yahudiye şöyle demiştir: "Erkeğin suyu beyaz, kadının suyu sarıdır. Bunlar bir araya gelip de erkeğin menisi, kadının menisine baskın gelirse, Allah'ın izni ile çocukları erkek olur. Eğer kadının menisi, erkeğin menisine baskın gelirse, Allah'ın izniyle çocukları kız olur..." Müslim, I, 252
Kadı Ebu Bekr İbnu'l-Arabî bu hadislere dayanarak şunları söylemektedir:
Her iki suyun dört hali vardır.
1- Erkeğin suyunun önce çıkması,
2- Kadının suyunun önce çıkması,
3- Erkeğin suyunun önce çıkmakla birlikte daha da çok olması,
4- Kadının suyunun önce çıkmakla birlikte daha çok olması.
Bu kısımlara ayırma, erkek suyunun önce fakat kadının suyunun ondan sonra çıkması ve çok olması ile bunun aksi ile tamamlanmaktadır. Şayet erkeğin suyu ilk çıkıp da daha çok olursa, o vakit çocuk erken çıkma hükmü ile erkek olup, çokluk gereğince de amcalarına benzer. Şayet kadının suyu ilk olarak çıkıp da daha çok olursa, çocuk erkenlik gereği dişi olur, çokluk gereği de dayılarına benzer. Eğer erkeğin suyu ilk çıkmakla birlikte kadının suyu ondan sonra çıkıp daha fazla olursa o takdirde çocuk erkenliğin gereği olarak erkek olur, kadının suyunun daha fazla olması gereğince de dayılarına benzer. Şayet kadının suyu erken gelmekle birlikte erkeğin suyu kadı-nınkinden daha fazla olursa, o vakit çocuk kadın suyunun erken olması dolayısıyla dişi olur, erkeğin suyunun çokluğu gereğince de amcalarına benzer.(Cemiül Ahkam 15/439-441)
49. Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah'ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir.
50. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.
Amenna.O dilediğine verir Bu ayetler en-Nekkaş'ın naklettiğine göre -hükmü umumi olmakla birlikte- özellikle peygamberler hakkında inmiştir. Yüce Allah Lut'a erkek evlat vermeksizin sadece kız evlat vermişti. İbrahim'e de sırf erkek evlat vermiş ve kız çocuk vermemişti. İsmail ve İshak'a hem erkek, hem kız evlat vermişti. İsa ve Yahya ise kısır idiler.
Bundan da anlaşılıyor ki dış etmenlerin cinsiyete mudahalesi ayete zıt değildir.Ayette anlatılmak istenen başkadır.Buda Allahın hikmetine binaendir.
Çünkü ne kadarda dış spermlerle döllenme yapılsa da Allah istemediği takdirde bu döllenme gerçekleşmeyecektir.Gerçekleşmişse de Allahın kudreti ile olmuştur çünkü spermi , rahimi , yumurtayı vb etmenleride yine Allah yaratmıştır Allah bunlara bu özelliği vermese dünya toplansa bir sonuç elde edemeyecekler.
En doğrusunu Allah bilir
Çelişki söz konusu değil ve olamaz da. Aslında tam tersi.
Burda çelişki varmış gibi görülmesi yanlış/eksik kader algılayışından ileri geliyor olmalı.
Kolay anlaşılsın diye, kader mevzusunu teorik olarak burada anlatmak yerine verilen örnekten hareketle konuyu ele alalım:
Kişinin çocuk yapmaya karar vermesi ve bunu yaparken de çocuğun cinsiyetini belirlemesi onun kaderine dahildir. Kişinin buna muvaffak olması durumu da, tıpkı fiillerin sebebe bağlı olması gibi buna dahildir.
Şimdi ayetle birlikte düşünelim. Allah dilediğine çocuk verir, yani çocuk sahibi olmakta o kişi muvaffak olur, yine kişiyi erkek veya kız çocuğuna sahip olmayı muvaffak kılar. Anlarız ki onun kaderi çocuk sahibi olmak veya erkek çocuğu olmakmış. Ya da tersine muvaffak olamaz ki bu durumda da anlarız ki onun kaderi çocuk sahibi olamamakmış. Allah'ın kaderini önceden bilmemiz imkansız olacağına göre, kendimiz için ancak geçmişe bakarak bunu anlayabiliriz:
İş olup bitince geriye bakıp düşünürsünüz, 'neden çocuğun cinsiyetini erkek değil de kız olarak belirledik diye', ya da 'neden tedavi olup da çocuk sahibi olduk diye' vb... ancak bir de bakmışsınız ki siz onun dilediğini dilemiş yapmışsınız. Çünkü başka bir ayette belirtildiği üzere insanların dilemesi de kadere dahildir:
Tekvîr Suresi 29. Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
Verilen ikinci ayette aynı şekilde buna vurgu yapmaktadır. İkincide ayrıca çocuğun olup olmaması, ikiz olma durumları da ele alınmaktadır.
Aksi durum söz konusu olamaz ki mümkün olsun. Yani iman etmiş, Allah'ın yaratmasını ve mutlak iradesini kabul eden bir kişinin, yaratanın vermeMesine rağmen aldığını/alacağını iddia etmesi veya yaradanın belirlediğinin aksini ortaya koyması mümkün olmadığı gibi yaratıcıya karşı tanrılık taslamakla eşdeğer bir davranış olur.
Yaradanın iradesiyle, kulun iradesi farklı olduğunda insan acziyetine bakarak durumu anlıyor fakat iki irade aynı olduğunda, kimi zaman gerçek irade kimin (kimin dediği oluyor) bilmeyen arkadaşların kafaları karışıyor.
Şimdilik bu kadar olsun. a.s.
şimdi konu şu,
ilmi kitapların bazılarında erkeğin kadından önce ihtilam (orgazm) olmasında bebeğin erkek,
Kadının erkekten önce ihtilam olmasında bebeğin kız olacağına dair yazılar var.. bu saniye farkı ile bile değişebilecek bir olay..
Kızlar bunun ne denli doğru olduğunu konuşamadan anlayamayız. İlmi olarak bu konunun açıklığa kavuşması için paylaşmalıyız diye düşünüyorum..Ve fikirlerinizi bekliyorum...
şimdi size bu konuyla alakalı bazı aktarımlarda bulunmak istiyorum
Dış etmenlerle çoçuğun cinsiyetinin değişeceği çok önceden biliniyordu hatta Erzumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname Adlı eserinde buna değinmiştir.
Müslim'in rivayet ettiği Sevban tarafından rivayet edilen hadise göre de Peygamber (sav), (bu hususta soru soran) yahudiye şöyle demiştir: "Erkeğin suyu beyaz, kadının suyu sarıdır. Bunlar bir araya gelip de erkeğin menisi, kadının menisine baskın gelirse, Allah'ın izni ile çocukları erkek olur. Eğer kadının menisi, erkeğin menisine baskın gelirse, Allah'ın izniyle çocukları kız olur..." Müslim, I, 252
Kadı Ebu Bekr İbnu'l-Arabî bu hadislere dayanarak şunları söylemektedir:
Her iki suyun dört hali vardır.
1- Erkeğin suyunun önce çıkması,
2- Kadının suyunun önce çıkması,
3- Erkeğin suyunun önce çıkmakla birlikte daha da çok olması,
4- Kadının suyunun önce çıkmakla birlikte daha çok olması.
Bu kısımlara ayırma, erkek suyunun önce fakat kadının suyunun ondan sonra çıkması ve çok olması ile bunun aksi ile tamamlanmaktadır. Şayet erkeğin suyu ilk çıkıp da daha çok olursa, o vakit çocuk erken çıkma hükmü ile erkek olup, çokluk gereğince de amcalarına benzer. Şayet kadının suyu ilk olarak çıkıp da daha çok olursa, çocuk erkenlik gereği dişi olur, çokluk gereği de dayılarına benzer. Eğer erkeğin suyu ilk çıkmakla birlikte kadının suyu ondan sonra çıkıp daha fazla olursa o takdirde çocuk erkenliğin gereği olarak erkek olur, kadının suyunun daha fazla olması gereğince de dayılarına benzer. Şayet kadının suyu erken gelmekle birlikte erkeğin suyu kadı-nınkinden daha fazla olursa, o vakit çocuk kadın suyunun erken olması dolayısıyla dişi olur, erkeğin suyunun çokluğu gereğince de amcalarına benzer.(Cemiül Ahkam 15/439-441)
49. Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah'ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir.
50. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.
Amenna.O dilediğine verir Bu ayetler en-Nekkaş'ın naklettiğine göre -hükmü umumi olmakla birlikte- özellikle peygamberler hakkında inmiştir. Yüce Allah Lut'a erkek evlat vermeksizin sadece kız evlat vermişti. İbrahim'e de sırf erkek evlat vermiş ve kız çocuk vermemişti. İsmail ve İshak'a hem erkek, hem kız evlat vermişti. İsa ve Yahya ise kısır idiler.
Bundan da anlaşılıyor ki dış etmenlerin cinsiyete mudahalesi ayete zıt değildir.Ayette anlatılmak istenen başkadır.Buda Allahın hikmetine binaendir.
Çünkü ne kadarda dış spermlerle döllenme yapılsa da Allah istemediği takdirde bu döllenme gerçekleşmeyecektir.Gerçekleşmişse de Allahın kudreti ile olmuştur çünkü spermi , rahimi , yumurtayı vb etmenleride yine Allah yaratmıştır Allah bunlara bu özelliği vermese dünya toplansa bir sonuç elde edemeyecekler.
En doğrusunu Allah bilir
Çelişki söz konusu değil ve olamaz da. Aslında tam tersi.
Burda çelişki varmış gibi görülmesi yanlış/eksik kader algılayışından ileri geliyor olmalı.
Kolay anlaşılsın diye, kader mevzusunu teorik olarak burada anlatmak yerine verilen örnekten hareketle konuyu ele alalım:
Kişinin çocuk yapmaya karar vermesi ve bunu yaparken de çocuğun cinsiyetini belirlemesi onun kaderine dahildir. Kişinin buna muvaffak olması durumu da, tıpkı fiillerin sebebe bağlı olması gibi buna dahildir.
Şimdi ayetle birlikte düşünelim. Allah dilediğine çocuk verir, yani çocuk sahibi olmakta o kişi muvaffak olur, yine kişiyi erkek veya kız çocuğuna sahip olmayı muvaffak kılar. Anlarız ki onun kaderi çocuk sahibi olmak veya erkek çocuğu olmakmış. Ya da tersine muvaffak olamaz ki bu durumda da anlarız ki onun kaderi çocuk sahibi olamamakmış. Allah'ın kaderini önceden bilmemiz imkansız olacağına göre, kendimiz için ancak geçmişe bakarak bunu anlayabiliriz:
İş olup bitince geriye bakıp düşünürsünüz, 'neden çocuğun cinsiyetini erkek değil de kız olarak belirledik diye', ya da 'neden tedavi olup da çocuk sahibi olduk diye' vb... ancak bir de bakmışsınız ki siz onun dilediğini dilemiş yapmışsınız. Çünkü başka bir ayette belirtildiği üzere insanların dilemesi de kadere dahildir:
Tekvîr Suresi 29. Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
Verilen ikinci ayette aynı şekilde buna vurgu yapmaktadır. İkincide ayrıca çocuğun olup olmaması, ikiz olma durumları da ele alınmaktadır.
Aksi durum söz konusu olamaz ki mümkün olsun. Yani iman etmiş, Allah'ın yaratmasını ve mutlak iradesini kabul eden bir kişinin, yaratanın vermeMesine rağmen aldığını/alacağını iddia etmesi veya yaradanın belirlediğinin aksini ortaya koyması mümkün olmadığı gibi yaratıcıya karşı tanrılık taslamakla eşdeğer bir davranış olur.
Yaradanın iradesiyle, kulun iradesi farklı olduğunda insan acziyetine bakarak durumu anlıyor fakat iki irade aynı olduğunda, kimi zaman gerçek irade kimin (kimin dediği oluyor) bilmeyen arkadaşların kafaları karışıyor.
Şimdilik bu kadar olsun. a.s.
Son düzenleyen: Moderatör: