Kocanızı kendinize bağlamak için ne yapmalı?artık unuttum hepsini:((

arkadaşım haklısın tabiki hepimiz istiyoruz eşlerimiz temiz düzenli olsun dediğin gibi mesela benim eşimde temizlik konusunda dikkatli değildir bazen bende senin yaptığın gibi söyleniyorum ama erkekler eşlerinin böyle konularda söylenmesine tahammül edemiyorlar .benim eşimde söylediğim zaman hemen suratını asıp bu evde fazlamıyım beni eve sığdırmıyacakmısın demeye başlar .ama ben o anda onunla tartışmak yerine kendimi geri çekmeyi tercih ederim çünkü hiçbir şey bizim evdeki huzurumuzdan daha önemli değil.biz türk anneleri erkek çocuklarını malesef böyle yetiştiriyoruz fazla şımartılarak büyüyorlar evlenincede eşlerindende aynısını bekliyorlar.hemen her erkeğin hoşlandığı şeylerdir söylediklerin sende onun ilgisi kendi üzerine çekecek şeyler yapabilirsin onun hoşuna gidecek birşeyler bulabilirsin nasıl anlatıyım mesela o sana güzel sözler söylemiyorsa sen ona yanaşıp güzel şeyler söyleyebilirsin yahut o seni öpmüyorsa sen onu öpebilirsin günün yorgunluğunu atacağı ortamlar ayarlayabilirsin kadınlar bu konularda daha yaratıcıdırlar.unutmaki sen kadınsın bir kadın cazibesi ve aklını kullandığı sürece hiç bir erkeğin ona karşı koyabileceğini düşünmüyorum.
 
Bu yazıyı az önce okumuştum,sizin konunuzu da okuyunca eklemek istedim,ben

etkilendim inş.sizin için de bi anlamı olur...ALLAH yardımcınız olsun...


Evliliği YIkmak Bu Kadar Kolaymı ?

--------------------------------------------------------------------------------


İnsanlar, komşusundan ayrılır gibi ayrılıyor eşinden. Ev taşımak gibi basit görüyor ayrılmayı... Ne kadar basitleşti ayrılıklar! Ne kadar kolaylaştı boşanmalar! Nerede o bir fincan kahvenin 40 yıl hatırını sayanlar?... "


Evlilik sanki oyuncak! Çocukların evcilik oynayıp usandık*tan sonra eşyalarını dağıtmaları gibi bir şey! Kimse yapıcı olmuyor, evliliğin bir ucundan tutup yürütmeyi denemiyor. Herkes "ben" diyor, başka bir şey demiyor. "Sadece ben mi fedakârlık yapacağım? Gider, yeni bir hayat kurarım. Enayi miyim ki evliliği yürütmeye çalışayım! Biraz da o çalışsın" diyor.

Eşler, benlik atına binip dört nala koşuyor. Atların ayağı altında ezilen ise çoğu kez masum çocuklar oluyor. Yalnız çocuklar mı? Bir benlik uğruna, bir heves uğruna dünyalarını yıkanlar, keşke daha mutlu olabilseler...

Çoğu yağmurdan kaçıp doluya tutulduğunu neden sonra fark ediyor. Ama iş işten çoktan geçiyor. Çünkü bir evi bir kibritle yakmak kolay. Ama yapmak öyle mi?

Boşanma grafiğinin en yüksek oranı, şiddetli geçimsizlik. Bu, düşündürücü bir durum. Acaba eşler, neden geçinemiyor? Niçin anlaşamıyor? Neyi paylaşamıyor?...

Öyleyse önce geçinme yollarına bakmak gerek. Boşanma, ilk değil, en son düşünülen şey olmalı. Bütün yollar denenmeli, bütün çareler gözden geçirilmeli, başka çıkar yol kalmayınca başvurulmalı...

Ne var ki, "Ekonomik özgürlüğüm var. Öyleyse bir erkeğin kahrını niye çekeyim? Ona ne ihtiyacım var?" diyen kadınla*rın sayısı gün geçtikçe artıyor.

Peki bir kadın niçin evlenir?
Maddi sıkıntısını bir erkeğin üzerine yüklemek, refah için*de yaşamak için mi? Eş, insana para kazanan bir makine mi ki, kadın: "Ekonomik özgürlüğüm var, öyleyse bir erkeğe ne ihtiyacım var!" diyebiliyor?

Erkeklerse sanırım biraz daha acımasız. Kafası kızdığı, canı sıkıldığı zaman çekip gidebiliyor. Eşini ve çocuklarını gözünü kırpmadan terk edebiliyor...

Peki erkek niçin evlenir?
Canı sıkıldığında çekip gitmek için mi?

Hâlbuki evlilik arkadaşlıktır, evlilik dostluktur, evlilik paylaşmaktır... Güzel günleri olduğu kadar, kötü günleri de birlikte yaşamaktır. İki kişinin birbirine ait olması ve "biz" şuurunun yerleşmesidir. Kalbe mukabil bir kalbin olmasıdır. Bir işte hayrette kalan birinin, o hayreti birisiyle paylaşmasıdır.

Evliliği güzelleştiren şeyse sevgidir. Zaten kâinatın özü de sevgi değil mi?

Bunun için eşler, birbirlerini giydikleri ayakkabı gibi değil, kâinatı seyrettikleri gözleri gibi sevmelidir. Çünkü ayakkabı, ayakların ve dolayısıyla vücudun tüm ağırlığını çeker. Eskidiği zaman da yenisini almak için kaldırılıp atılır.

Ya göz?...

Kim gözünü sevmez? Kim gözünü çıkarıp atar? Kim onu incitir, ona zarar verir?...
Bu sebepten dolayı Peygamberimiz, eşine "göz bebeğim" demiyor mu?

Peki sizler eşinizi nasıl seviyorsunuz? Onu bir ayakkabı gibi çiğniyor musunuz, yoksa göz bebeğiniz gibi sevip koruyor musunuz?...


Gülay Atasoy
 
Evlilik Nasıl Kurtarılır

"Bir Ara Sinemaya Ya da Tiyatroya Gidelim Mi?" Demek Yerine, 2 Kişilik Bilet Alın. Ona "Sürpriz, Yarın Akşam Sinemaya Gidiyoruz" Dediğiniz Zaman Sizinle Gelecektir.

İster İş Arkadaşlarıyla Geziye, İster Dil Ya da Dans Kursuna Gidin. Kendiniz İçin Birşeyler Yapın. Böylelikle Eşinize Anlatacağınız Farklı Şeyler Olacaktır.

Konuşma Tarzınızı Değiştirin. Örneğin "Çok Dağınıksın" Demek Yerine "Odanda Kendimi Rahat Hissetmiyorum" Deyin.

İhmal Ettiğiniz Vücudunuz İçin Harekete Geçin. Spor Yapmak Hem Vücudunuza Hemde İlişkinize Çok İyi Gelecektir.

Eşinizden İstediğiniz Şeyi Almayı Bilin. Sarılmasını İstiyorsanız, "Bana Sarıl" Deyin.

Çok Yoğun Duygusallık Beklentisi İçine Girmeyin. Yaptığınız Tartışmalar Bile İlişkiyi Canlandırmaya Yarayabilir.



İlişkinize Biraz Temiz Hava Getirin. Ayda En Az Bir Kez Başbaşa Kalabileceğiniz Bir Hafta Sonu Ayarlayın. Hatta Mümkünse Bulunduğunuz Yerden Farklı Bir Ortam Seçin. Bunun Sonucunda Biraz Daha Yakınlaşabilirsiniz


a.s.
 
Hatırlıyorum galiba sizin konunuzu. Aldatma gibi bir durum da olmuştu sanırım. Eğer doğru hatırlıyorsam bu evlilik zaten baştan çökmüş. Adam gibi gözden geçirmede yarar var.
 
bu sıcakta çalışmak hiç kolay değil başka bir derdiniz yoksa aldatma gibi adamın üstüne pek gitmeyin bence

bu bayan kocasından şüphelenmişti daha önce, kocası kendi ailesinin bile kandilini kutlamazken gizlice tanıştığı kızın kandilini kutlamış falan... adam çok haksız yani. elele değil de kocasının uğraşması lazım evliliği kurtarmak için
 
Nişanlıyken okurdum kitapladan hani kocanın gönlünü hoş tutmak için huzurlu yuva için...artık silindi hafızam...boşlukta gibiyim.....artık kocama saygım falan kalmadı...tamam şu anda belki suçu yoktur ama doldum 5 senedir..akrabaları vs sorunlarrr derken..şuan görüşen karışan yok şükür...sorunlu kişilerle de görüşmüyoruz...eve gelir konuşmaz ağzını bıçak açmaz kumanda elinde yemek vs yine tv sonra uyku...kabul; çokk ağır şartlarda çalışıyor... biliyorum..ama biraz ilgi çok mu....artık devamlı tartışıyoruz daha doğrusu kavga ediyoruz..şuan küsüm...doğum gününü kutlardım onu bile unuttum hatırlayınca umursamadım kutlamadım bile...seviyor musun desen evet seviyorum...ama onun sevdiğine inanmıyorum inanmak istiyorum inanamıyorum!her kavgada boşanmak istiyorum önceleri blöf gibiydi ama şimdi bitse daha iyi diyorum bugün ilkkez boşanırsan boşan dedi...şarkı dinlese batıyor gözüme acaba önceden sevdiği vardı ondan mı dinliyor aklında biri mi kaldı diyorum...bunu da şakayla dile getiriyorum ne alaka şarkı dinlemeye de mi hakkım yok diye kızıyor..şaka yapsam tersliyor...5 senedir çoğunlukla uykudan kaldırcağım zaman azarlıyor..dün gece sahura kaldırırken ben geç uyandığım için "hadi zaman kalmadı " diye seslendiğimde "ne bağırıyorsun "diye azarladı...dayanamadım artık...hep azarlıyorsun bu ne ya diye koptum gündüz...bana "ne halde çalışıyorum sen bilsen anlamaıyorsun beni 50 derecenin altında güneşte çelik kalın ayakkabılar giyerek çalşıyorumm" dedi...artık sinirlerim gerildi...herşeyi bana ters görünür oldu...umrumda değil çalışması...tamam zor şartları ama inanın gözümde değil!arkadaşları da çalışıyor evliler..ama hanımlarını gezdirmesini bilirler biyere gitmesini bilirler..bizde hergünümüz kavga ..ramazan olmasa annemlere gidecektim valizimi toplayıp ..ramazan geçince inşallah toplanıp gideceğim diye düşünüyorum...annemlere şehirdışında derim..artık bilmiyorum ne zaman gitme isteği olursa...dayanamıyorum artık ben doldum da taşıyorum....sevgisini hissetmiyorum..hissedemiyorum......ben dırdırcı birine dönüştüm sayesinde..ama susacak bir damlacık sabrım kalmadı....psikiyatre gitmeye karar verdim sinirli halime bir antidepresan iyi gelir diye..


hadi diyorum düzelmeye çalışayım onun da gönlünü hoş etmeye çalışayım diyorum olmuyor..aklımda onun için yapacağım kendime bağlayacağım hiç bir sözüm planım yok.......
arkadasim cocugunuz yokmu cocugunuz olunca bunlar kalmiyor merak etme eger varsa bilmiyorum neyse cocukla ilgilenir yorulursun bence sendede hata var fazla ustune gitme isi gucu olmasa bu sefer hic durman heralde evde adam yoruluyor baksana bizimkininde agzi acik kaliyor yorgunluktan oda ilgisiz yorgun diye dort dolaniyorum o zaman kendini birsey saniyorlar bende sasirdim öteki turlu hep kavga cikiyor orta yolu bulmak lazim...bizimkide cok sert sohbetine hic doyum olmaz...ama cocuklara veriyorum kendimi erkekler genelde somurtkan oluyor bence istisnalar kaideyi bozmaz neseli kocasi olnlar oh ne sansli
 
Sayın konu sahibi sizinde sevginiz kalmamış gibi değilmi?[Başkasıyla evlenseydim daha mutlu olurdum diye düşünmeye başlamışsınız,hakkınızdsa iyi olan neyse o olsun
 
4 yaşında kızım var..evliliğin ilk senelerinde hataları oldu bana karşı ...güvensizliğim ondan belki aldatmak için yapmadı ama msj vs aldatmak için kapıdır gözümde...her istediğimi alır aslında..ama ben bişiler istemiyorumm ondan..sevgi ilgi istiyorumm...sıkıldım bunaldımmm....benimle konuşmuyor tutuyor slow parçalar dinliyorsa dinlerken dalıyorsa; ben de söylenmeden yapamaz hale geldim birini mi düşünüyor diye....(flört ederken bana anlatmıştı çok sevmiş kız bunla değil başkasıyla evlenmiş yok düğününü basmış onu unutamamışş ama unutacakmışşşş beni mutlu edeckmiş...bunları yeni yeni flört etmeye başlarken anlatmıştı ben de ne demeye kabul ettiysem etmişim tekrardan ki bunlar 9 sene önceki şeyler..silemedim hala acaba aklı hala "o kız için keşke mi "diyor diyorum.).
ehhuuhehbilmiyorumkismile
onu untamamış galiba, evli çocuklu bi adamın slow şarkılar dinleyip hüzünlenmesi normal değil..belki o kızla alakalı değildir de aynı senin gibi düşünüyodr ona üzülüyodur..neden monotonlaştık, niye böyle olduk..o da senden farklı bişiler bekliyodur belki..sıkılmıştır.
bilmiyorumkismile ama sana git giyin süslen adamı baştan çıkar, yemekler hazırla mumlar yak demicem:delphin:
şu ilgisi azalan erkeleri tekrardan ilgili hale getirme çabalarını çok zavallıca buluyorum, kim ne derse desinkafamçokkarıştı:delphin:
ilgisi bittiyse kapı açık, hiç işim olmaz kaydirigubbakcemile2
kendinizi palyoçaya çevrimeyin kocalarınızı elinizde tutmak için.seven adam zaten her halinizi tavrınızı beğenir ve yorgun da olsa en azından yemekten sonra dizinizde uyur..yorgunum aşkım masaj yapar mısın diyerek bile ilgisini belli edebilir yahuuuguclubacismile
 
evet ondan güvenim kalmadı ya zaten........ondan......şimdi yapacak hali yok çalışma şartları öyle ağırlaştı ki şantiyeye vermişler bunusabah servis akşam servis ile geliyor eve..burnunun ucunu göeremediğini söylüyor 50 derece altında..oh olsun diyorum acırken arada bir!!!oh diyorum dışarda rahat rahat çalışamıyorsun diyorum..!!!! inan şunu bile söyledim ona;ah sen de bana karşı güvenini kaybetseydin de senin de içini kurtlar kemirseydi şuan ki halimi anlardın ; yağlarım erirdi dedim sinirden..aman Allah ım Allah korusun!
anlamadim kocaniz sizi aldattimi acarmisiniz guveniniz neden kalmadi?Bu arada ilgisiz kaldigimda ben onu kiskandirma metodu uygularim.veya ona ihtiyacimin olmadigini hissettiririm sinir oldugu seyi söylediginde eskisi gibi geriye cekilmem yaparim rahatlarim böyle arkadasim kendi kendini yipratma Allaha yonel amaaan hepsi yalan kocayin svgisini icine verende o bendede pek sevgi yok gibi neyse yani azaldimi ne...
 
ehhuuhehbilmiyorumkismile
onu untamamış galiba, evli çocuklu bi adamın slow şarkılar dinleyip hüzünlenmesi normal değil..belki o kızla alakalı değildir de aynı senin gibi düşünüyodr ona üzülüyodur..neden monotonlaştık, niye böyle olduk..o da senden farklı bişiler bekliyodur belki..sıkılmıştır.
bilmiyorumkismile ama sana git giyin süslen adamı baştan çıkar, yemekler hazırla mumlar yak demicem:delphin:
şu ilgisi azalan erkeleri tekrardan ilgili hale getirme çabalarını çok zavallıca buluyorum, kim ne derse desinkafamçokkarıştı:delphin:
ilgisi bittiyse kapı açık, hiç işim olmaz kaydirigubbakcemile2
kendinizi palyoçaya çevrimeyin kocalarınızı elinizde tutmak için.seven adam zaten her halinizi tavrınızı beğenir ve yorgun da olsa en azından yemekten sonra dizinizde uyur..yorgunum aşkım masaj yapar mısın diyerek bile ilgisini belli edebilir yahuuuguclubacismile
Allah iyiligini versin kizzz.valla beni guldurdun yaa.haklisin palyoca lafinda koptum birden :1shok:
 
canimmm evet biz kadinlar biraz duygusaliz! ama gercekten bazende bunu cok abartiyoruz! kendimizi üzmek icin aslinda adamlarin aklinda olmayan seyleride aklina sokuyoruz! mesela sakayla karisik " eski sevgilinmi aklina geldi desek" adamin gelmeyecegi varsada gelir, yada su kiza bakma , o kiza bakma dedigimizde adamin bakmayacagida varsa bakar! neden? cünkü bazen biz kadinlar cok ince eleyip sik dokuyoruz! hani demisler yaa bir adama 40 gün deli de, kendini deli zanneder o misal yani! canim simdi esin eve geldiginde onu karsilma bicimin cok önemli! onu güler yüzle, tatlilikla karsila, öp yanagindan! hosgeldin askim de! sonra otur gününün nasil gectigini sor, eminimki offf nasil gecsin cok yorgunum günesin altinda der, ama sen olsun devam et, ay kiyamam sana yaa SENI COK SEVIYORUM ASKIM: BIZIM ICIN YORULUYORSUN felan gibi güzel kelimeler söyle esine! tv ye baktiginda sende git eee askim nolmus haberlerde felan gibi sohbeti acmaya calis. yada git dizine yat! yada ona sormadan bir bardak cay yada kahve yap beraber icelimm de! yani 9 sene oldu diye, bunlar benden gecti deme! cünkü bir erkegi eve baglayan karisidir güzelim!
 
valla haklisinda duygucugum her zaman olmuyor maalesef beb bazan kendimi taniyamiyorum ben nasil böyle depresiflesmisim diyorum yaaaa ufff hayat....
 
Bu yazıyı az önce okumuştum,sizin konunuzu da okuyunca eklemek istedim,ben

etkilendim inş.sizin için de bi anlamı olur...ALLAH yardımcınız olsun...


Evliliği YIkmak Bu Kadar Kolaymı ?

--------------------------------------------------------------------------------


İnsanlar, komşusundan ayrılır gibi ayrılıyor eşinden. Ev taşımak gibi basit görüyor ayrılmayı... Ne kadar basitleşti ayrılıklar! Ne kadar kolaylaştı boşanmalar! Nerede o bir fincan kahvenin 40 yıl hatırını sayanlar?... "


Evlilik sanki oyuncak! Çocukların evcilik oynayıp usandık*tan sonra eşyalarını dağıtmaları gibi bir şey! Kimse yapıcı olmuyor, evliliğin bir ucundan tutup yürütmeyi denemiyor. Herkes "ben" diyor, başka bir şey demiyor. "Sadece ben mi fedakârlık yapacağım? Gider, yeni bir hayat kurarım. Enayi miyim ki evliliği yürütmeye çalışayım! Biraz da o çalışsın" diyor.

Eşler, benlik atına binip dört nala koşuyor. Atların ayağı altında ezilen ise çoğu kez masum çocuklar oluyor. Yalnız çocuklar mı? Bir benlik uğruna, bir heves uğruna dünyalarını yıkanlar, keşke daha mutlu olabilseler...

Çoğu yağmurdan kaçıp doluya tutulduğunu neden sonra fark ediyor. Ama iş işten çoktan geçiyor. Çünkü bir evi bir kibritle yakmak kolay. Ama yapmak öyle mi?

Boşanma grafiğinin en yüksek oranı, şiddetli geçimsizlik. Bu, düşündürücü bir durum. Acaba eşler, neden geçinemiyor? Niçin anlaşamıyor? Neyi paylaşamıyor?...

Öyleyse önce geçinme yollarına bakmak gerek. Boşanma, ilk değil, en son düşünülen şey olmalı. Bütün yollar denenmeli, bütün çareler gözden geçirilmeli, başka çıkar yol kalmayınca başvurulmalı...

Ne var ki, "Ekonomik özgürlüğüm var. Öyleyse bir erkeğin kahrını niye çekeyim? Ona ne ihtiyacım var?" diyen kadınla*rın sayısı gün geçtikçe artıyor.

Peki bir kadın niçin evlenir?
Maddi sıkıntısını bir erkeğin üzerine yüklemek, refah için*de yaşamak için mi? Eş, insana para kazanan bir makine mi ki, kadın: "Ekonomik özgürlüğüm var, öyleyse bir erkeğe ne ihtiyacım var!" diyebiliyor?

Erkeklerse sanırım biraz daha acımasız. Kafası kızdığı, canı sıkıldığı zaman çekip gidebiliyor. Eşini ve çocuklarını gözünü kırpmadan terk edebiliyor...

Peki erkek niçin evlenir?
Canı sıkıldığında çekip gitmek için mi?

Hâlbuki evlilik arkadaşlıktır, evlilik dostluktur, evlilik paylaşmaktır... Güzel günleri olduğu kadar, kötü günleri de birlikte yaşamaktır. İki kişinin birbirine ait olması ve "biz" şuurunun yerleşmesidir. Kalbe mukabil bir kalbin olmasıdır. Bir işte hayrette kalan birinin, o hayreti birisiyle paylaşmasıdır.

Evliliği güzelleştiren şeyse sevgidir. Zaten kâinatın özü de sevgi değil mi?

Bunun için eşler, birbirlerini giydikleri ayakkabı gibi değil, kâinatı seyrettikleri gözleri gibi sevmelidir. Çünkü ayakkabı, ayakların ve dolayısıyla vücudun tüm ağırlığını çeker. Eskidiği zaman da yenisini almak için kaldırılıp atılır.

Ya göz?...

Kim gözünü sevmez? Kim gözünü çıkarıp atar? Kim onu incitir, ona zarar verir?...
Bu sebepten dolayı Peygamberimiz, eşine "göz bebeğim" demiyor mu?

Peki sizler eşinizi nasıl seviyorsunuz? Onu bir ayakkabı gibi çiğniyor musunuz, yoksa göz bebeğiniz gibi sevip koruyor musunuz?...


Gülay Atasoy

azul Allah razı olsun ne yalan söyleyim yazın beni etkiledi...dün akşamdan beri bu yazı ve diğer yazı aklımda..düşünüyorum hepsini de....sağolasın canım..a.s.
 
arkadaşım haklısın tabiki hepimiz istiyoruz eşlerimiz temiz düzenli olsun dediğin gibi mesela benim eşimde temizlik konusunda dikkatli değildir bazen bende senin yaptığın gibi söyleniyorum ama erkekler eşlerinin böyle konularda söylenmesine tahammül edemiyorlar .benim eşimde söylediğim zaman hemen suratını asıp bu evde fazlamıyım beni eve sığdırmıyacakmısın demeye başlar .ama ben o anda onunla tartışmak yerine kendimi geri çekmeyi tercih ederim çünkü hiçbir şey bizim evdeki huzurumuzdan daha önemli değil.biz türk anneleri erkek çocuklarını malesef böyle yetiştiriyoruz fazla şımartılarak büyüyorlar evlenincede eşlerindende aynısını bekliyorlar.hemen her erkeğin hoşlandığı şeylerdir söylediklerin sende onun ilgisi kendi üzerine çekecek şeyler yapabilirsin onun hoşuna gidecek birşeyler bulabilirsin nasıl anlatıyım mesela o sana güzel sözler söylemiyorsa sen ona yanaşıp güzel şeyler söyleyebilirsin yahut o seni öpmüyorsa sen onu öpebilirsin günün yorgunluğunu atacağı ortamlar ayarlayabilirsin kadınlar bu konularda daha yaratıcıdırlar.unutmaki sen kadınsın bir kadın cazibesi ve aklını kullandığı sürece hiç bir erkeğin ona karşı koyabileceğini düşünmüyorum.

canım haklısın belki...inan böyle değildim ben..ama zamanla bi bardak dolduktan sonra damlalarını taşırıyor ya hani ona dönmüşüm ben...
senin söylediklerini de düşündüm biraz uygulamaya çalıştım...devam etmeye çalışacağım...bu aralar grurum var ne yalan söyleyeyim hani öpmek falan yapamam...kızıyorsun biliyorum ama kızgınlığım geçmiş değil..kızgınlığımın yanında sessiz bulunca beni "karıcığım" diyerek geldi yanıma dün hep...biraz yumuşamadım değil hani...ama bir anad değil zamanla ve çabayla geçecek inşallah kızgınlığım...
 
Sayın konu sahibi sizinde sevginiz kalmamış gibi değilmi?[Başkasıyla evlenseydim daha mutlu olurdum diye düşünmeye başlamışsınız,hakkınızdsa iyi olan neyse o olsun

inan seviyorum...senelerin sevgisini bir çırpıda atamam elbette..inan evlenmemiz de öyle zor oldu ki aileler yanaşmamıştı..ama yaşadığım kötü şeyler bana böyle düşündürttü acaba başkasıyla evlensem daha mı iyi olurdu diye...Allah benim ve benim durumumda olanları yardımcısı olsun.....çablayacağım diyorum da bazen nıutkum tutuluyor "ama nasıl" diyorken KK dakiler sağolsun yardımcı oluyorlar bana..arkadaşım yokken bu yalnız şehirde ne iyi oldu buraya gelmem...a.s.
 
esınızı cok problem etmıssınız ama sorun sızde bence..
kendınıze bı ugras bulmalısınız boş durdukca esınızle ılıskınızı desıp zarar vermekden baska bısı yapmıyosunuz..sosyal falıyetlere katılın kendınızı oyalayacak bısıler bulun..ve zamanla aradakı sorunda sılmıs olur..

canım mesleğinin eğitimcci olduğunu görerek yazıyorum; kendimi oyalayan bişeyler vardı evet..kitap okumak..ama 2/3 senedir kitap okuyamıyorum...kitaplığımda bir sürü kitap beni bekliyor ben ise okuyamıyorum..nedeni ise dikkatimi veremiyorum..mesela bir kitaba başladım ya sayfa atlıyorum o sayfayı bitirmeden diğer ileriki sayfalara bakmak istiyorum bir ordan bir ordan bölük pörçük olunca okuma şevkim yok olunca bırakıveriyorum o kitabı...2/3 senedir bu böyle..sıkılıveriyorum okuduğum satırlardan sayfadan...ah kitap okumaya versem kendimi ahhh..kızımın gelişimi için aldığım kitabı okuyamadım uzun süredir tam okumak için alıyorum elime başlıyorum yine bir oradan bir buradan derken sıkıyor beni kitap...inan en süürükleyici bir romanda bile bu oluyor..ne yapacağımı şaşırdım...internette gelişim için uzun uzadıya yazıları bile zorlayarak okuyorum..bunu nasıl aşacağımı bilmiyorum..bu konuda bana yardımcı olursan çoook sevinirim...zira bu kitaplarıma tekrar dönmek bana çok iyi gelecek bunu biliyorum...aynı mesajı sana özelden ve genelden atıyorum...sevgiler..a.s.
 
Back
X