Cenneten tapu veriyorlar, komutan olacaksın iyi savaşırsan diyorlar....bu nasıl bi beyin yıkamadır.. nasıl bi yontem izliyolar.. ne yapıyolar.. ne diyolar.. nasıl kandırıyolar.. aklım almıyo !
Daha öncede ışide katılanların çoğunun konyadan gitme olduğunu duymuştum
Hep tarikat bilmem ne işlerine karşı çıkarım varsa bir değişiklik peşine bırakmam
Çok üzücü bir durum çok yanlış yaptın a be kızım çokkk
hani sanıyorlar ki doğduğu gibi yaşayıp gidecek bir şekilde. ama öyle olmuyor işte, çocuk evde görüyor başka hayat tv'yi açıyor başka hayat.Aynen katılıyorum, bazı babalar kızlarının namusuyla ilgileniyor sadece, o zaman baba oldukları akıllarına geliyor.
Baba anne kadar önemli rol oynar çocukların hayatında, biyolojik babalığı herkes yapar, baba gibi baba olmaktır marifet.
Kendin için doğurmak diye bir kavramı reddediyorum, böyle birşey olamaz.
Çocuk demek emek demektir.
Bakamayacaksan Dünya'ya yeni bir fert getirmeyeceksin. Ki çocuklar doğduğu andan itibaren sizden farklı bir bireydir, siz onu doğurduğum bebek, ben doğurdum, benim doğrularıma itaat edecek diye düşünerek büyütür ve kendiniz için kurduğunuz hayalleri onun üstünde baskı unsuru olarak kullanırsanız hayal kırıklığına uğrarsınız, sizin hayalleriniz sizin içindir, onun hayalleri de onun için, o sizin rahiminizdeyken size bağlıdır, doğunca bireydir, birey olduğu kabul edilerek hareket edilmelidir.
Doğrudur bacım ne olacak önüne nasıl geçilecek bilmem 12 konyalı ha kimbilir kaç tanesi öldüler uffCenneten tapu veriyorlar, komutan olacaksın iyi savaşırsan diyorlar....
Konya'da marangozlarda kalfa çırak kalmamış. Çoğu IŞİD örgütüne katılmış.
Ramazan öncesinde Amerika kendi kurduğu IŞİD e hava bombardımanı yapmıştı. 18 işid militanı ölmüş, 12 si Konyalı idi.
20-21 yaşlarına kadar tehlikeli yaşlar, yasalar 18 Yaşında sizi reşit sayıyor ama insan 18 Yaşında bile yeteri olgunlukta olamıyor, birde bizler maalesef yeterince bilgi sahibi değiliz, okuma oranımız düşük(kitap bâbında) Çocuklarımızı da çoğunlukla anam babam usulü yetiştiriyoruz, oysa Dünya değişiyor, 30 yıl önce teknoloji nerelerdeydi şimdi nerde? 40 yıl önce tv ne haldeydi şimdi ne halde? Bizim zamanımızda plastik bebek ve arabalarla çocukluk geçirdik Şimdiyse konuşan, hareket eden akıllı oyuncak devri yaşıyor çocuklar, daha doğar doğmaz bilgisayarla akıllı telefonlarla tanışıyorlar.Aynen beter olsun salak diyordum ki 17 yaşında olduğunu görünce kendi 17 yaşım aklıma geldi.Karşıma kötü niyetli birileri çıksaydı kimlere kanıp neler yapardım Allah bilir.
Kızdan çok anasının suçu var.İnsan bi takip eder bu kız nereye gidiyor,kimlerle ne yapıyor diye.Adı kuran kursu olunca arkasını aramamış belli ki.
yok ayol kızın annesi 2 çocuk annesi17 yaşında 2 çocuk annesiymiş
valla ben kız 17 yaşında birde 2 çocuğu var sandım bir anyok ayol kızın annesi 2 çocuk annesi
işte bunlar hep oruçsahuru beklerken okuma anlama yetimi kaybettim herhalde
marilyn monroe deyince okudum da tamamen yanlış anladığımı fark ettim
Bende diyorum kadın kocasından boşanmış 2 çocuğu varmış bunalıma girmiş herhaldeişte bunlar hep oruç
Konya’da burkaya giren Berfin, IŞİD’e katıldı
KONYA’da eşinden boşanan 2 çocuk annesi Hayriye Telek, 17 yaşındaki kızı Berfin K.’nin, 3 ay önce başladığı Arapça kursu sırasında, önce çarşaf, sonra da burka giydiğini ve 2 hafta önce ise evi terk edip, Suriye’de terör örgütü Irak ve Şam İslam Devleti ’ne (IŞİD) katıldığını söyledi.
Özel bir hastanede çalışan Hayriye Telek, 10 yıl önce eşinden boşandıktan sonra kızlarıyla birlikte yaşamaya başladı. Kuran Kurslarına gidip hafız olan kızı Berfin K., 3 ay önce mahallelerinde açılan ve tabelası dahi bulunmayan Arapça kursuna devam etmeye başladı. Anne Hayriye Telek, kızının Arapça kursu sırasında bir kitabı araştırmak için merkez karatay İlçesi’ndeki bir dergiye ait kitapçıya gittiğini ve orada edindiği arkadaşlarının etkisiyle hareketlerinin de değiştiğini anlattı.
ÖNCE ÇARŞAF, SONRA BURKA GİYDİ
Başörtülü olan kızı Berfin’in ilk önce çarşaf giymeye başladığını belirten Hayriye Telek, şunları söyledi:
”Kızımda son üç aydır ciddi anlamda değişiklikler vardı. Özellikle davranışlarını, kıyafetlerini değiştirmeye başladı. Son bir ayda da ben kendi kızımı tanıyamıyordum. Kızım normal başörtülüydü ama son zamanlarda çarşaf giymeye başladı. Bir süre sonra gözleri açık olacak şekilde yüzünü kapattı. Sonrada tamamen yüzünü kapattı burka giyiyordu, eldiven takıyordu.”
Kızının elinde sürekli cep telefonu olduğunu ve yanından ayırmadığını belirten Hyriye Telek, kızının ğittiği kitapçıda Fatma ve Hamza adlı iki kişiyi tanıdıktan sonra değiştiğini öne sürdü.
VEDA MEKTU BIRAKMIŞ
İki hafta önce işten eve döndükten sonra kızının evde olmadığını fark ettiğini belirten Hayriye Telek, onun bıraktığı veda mektubunu görünce şoke olduğunu söyledi. Annesinin anlattığına göre Berfin K. veda mektubunda şunları yazdı:
"’Önce Tevhid’i öğrendim, sonra Allah kapılarını açtı bana. Ben yanlış bir şey yapmıyorum. Allah için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. ’Polise giderseniz ne beni görebilirsiniz ne onlar bulabilirsiniz.”
”TUT ELİMİ CİHADA GİDELİM”
Hayriye Telek, yaptığı araştırmada kızının, Hamza adlı bir erkekten cep telefonuna gelen, "İkimiz yan yana vuruşalım. Tut elimi de gidelim cihada. Kanımızı dökelim bu yolda. Canımızı verelim burada" diye sesli ilahi mesajının ardından evi terk ettiğinin ortaya çıktığını söyledi.
Kızının, bir arkadaşına ”Ben Suriye’deyim. Allah için savaşmaya gidiyorum. Artık kafir bayrağının altında yaşamak istemiyorum” mesajı gönderdiğini belirten Hayriye Telek, ona bir an önce kavuşmak istediğini söyledi.
Kızı kaybolduktan sonra polise başvurup durumu anlattığını belirten Telek, ancak polislerin normal bir kayıp kişi gibi işlem yaptıklarını ve yeteri kadar ilgilenilmediğini ileri sürdü.
Kızının bulunması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan yardım isteyen anne Hayriye Telek, şunları söyledi:
"Çok çaresizim. Bana bu konuda yardım edin. Allah rızası için kim götürdüyse bana bir cevap versinler. Ben kızımı böyle büyütmedim. O çok akıllı, edepli bir çocuktu. Annecim, her ne yaşadıysan, her neredeysen dön. Ben sensiz yapamıyorum. İğneyle ilaçla ayakta duruyorum. Kızım çok koyu Erdoğan ve Davutoğlu hayranıydı. Koyu Ak Partiliydi. Oy toplamak için akrabalarını dolaşırdı. Başbakan’ın mitinglerinde ön saflarda yerini alırdı. Ne olur kızımı kurtarsınlar.”
"ANNEYİ AĞLATMAK GÜNAHTIR”
Hayriye Telek, ”Kızım, inancım var diyorsun. Anneyi ağlatmakta günahtır kızım. Ben bittim tükendim. Elimde fotoğrafın geziyorum. Sen benden bir saat ayrı duramazdın. İşten geç gelsem, ’Neredesin anne’ diye beni arardın kuzum, karagözlü yavrum ne olur dön evine” diyerek Berfin’e yalvardı.
Berfin’in en son 29 Haziran günü bir arkadaşına mesaj gönderdiğini anlatan Hayriye Telek, bu mesajda kızının bulunduğu yerde televizyon ve telefonun olmadığını, günde 2 saat elektriğin olduğunu ve telefonu da o sürede kullanabildiğini, rahat olduğunu, bol bol ahret için çalıştıklarını, mutlu olduğunu belirttiğini anlattı. Annesinin anlattığına göre Berfin bu mesajında şunları yazdı:
”Burada şirk yok, küfür yok, tağut yok, yandaşlar burada. Allah’ın hükümleriyle hükmediliyor. Burada insanlar çok zor durumda yaşıyor. Ama hiçbiri şikayetçi değil, üzgün değil. Burada her ülkeden her ırktan insanlar var. Evlerini ailelerini bırakıp gelmişler. Size ara ara yazacağım, ama telefonun çektiği zamanlarda. Bu numarayı kimseye verme G. Ben kimseye haber vermeden geldim. Polise falan haber verip kimseyi rahatsız etmesinler. Ben onlara söyleseydim engel olurlardı. O yüzden bilmiyorlar. Burada çok rahatız Azerbaycan’dan ablalar var."
http://www.milliyet.com.tr/konya-da-burkaya-giren-berfin--gundem-2086019/
Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede insanların kutsal saydığı değerleri (din, Allah, cihad, Kuran) her türlü kötü niyete perde eden çıkabiliyor. İnsanımızın hatası perdede kutsal bir isim varsa kendi açıp bakmamakla kalmayıp, başkalarının açıp kontrol etmesine de izin vermiyor. Kutsalı böylece himaye ettiğini zannediyor. Halbuki ilk önce en kutsal değerlerinin adını kullananları araştıracak, kontrol edecek, bir yanlış varsa cesur olup şikayet edecek. Her tabelası kutsal olanın kendi kutsal değil bunu öğrenirsek kutsal değerler de rahat edecek, onlara inananlar da.Ailelere çok büyük görev düşüyor, Çocuklarının gittiği yerleri takip etmeliler, arkadaş çevrelerini bilmek zorundalar.
Mahallede 3 ay önce kurs Açılıyor, anne babalarda orda din eğitimi alıyor deyip gönderiyorlar, neden önce kendileri gidip bir bakmıyorlar, Tabelası bile yokmuş, fark etmiş madem neden ilgili yerlere ihbar etmemiş?
Çocuklar evlerinde ailelerince manen doyuma ulaştırılmalı, yoksa böyle ne olduğu belli olmayan kurslarda, kim olduğu, amacının ne olduğu belli olmayan kişilerce beyni de yıkanır, kandırılırda.
Anneye Allah yardım etsin kolay değil, uzaktan ahkam kesmek gibi oluyor ama gerçekler bunlar.
Başka bir kurs olsa kılı kırk yararlardı ama konu Kuran kursu, Arapça kurs vs olunca sorgusuz sualsiz yolluyorlar, denetim sıfır.
Yollamayın, denetimsiz, izinsiz, tabelasız, Milli Eğitim onayı olmayan hiçbir yere yollamayın çocuklarınızı.
Kuran öğrenecekse mahallenizdeki camii ne güne duruyor, Arapça kursu içinde İSMEK var.
İnşallah hiçbir zarar görmeden bir an önce aklı başına gelirde döner veya emniyet bir şekilde bulur bu çocuğu
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?