S Sismaniye
Süre tartışılabilir ve sınırlandırılabilir elbette. Zaten belli bir süreyi geçmiş gebeliklerde kürtaj yapılamıyor, cenin doğurtuluyor. Ölü olsa dahi doğurtuluyor çeşitli ilaçlar kullanılarak. Sonuna kadar "alınabilmesi" çok abes. O süreden sonra çocuk zaten doğmuş olduğu için alsa alsa sosyal hizmetler alır o çocuğu. Eğer 7-8 aylık kocaman olmuş bebeği alıyorlarsa dediğim gibi bu tartışılabilir. Benim kastettiğim ve karşı olduğum sınırlandırma bu değil.
Benim karşı olduğum sınırlamadan kastım ceninin yaşına göre değil de kadının durumuna göre yapılan/yapılmayan kürtaj. Tecavüz sonucu oluşan gebelikte yapılsın, ama kadın kendi özgür iradesiyle karar verip kürtaj olmak isterse yasak. Benim kastettiğim ve öfkeli olduğum yasaklayıcı zihniyet bu işte. Üstelik tecavüz ise neye göre kime göre tecavüz? Şule Çet'in rızasının olduğunun koca koca proflar tarafından onaylandığı bir toplumdayız. Küçük çocukların rızasının arandığı bir toplumdayız. Siz gerçekten tecavüz sonucu hamile kalan kadınlara mı uygulanacağını düşünüyorsunuz kürtajın. Tecavüze uğrayan kadınların büyük bir çoğunluğu yasal mecralara başvuramazken bu sınırlandırmanın etkili olacağını mı düşünüyorsunuz?
Bir toplumda cinsellik tabu değilse, özgürce konuşulup tartışılıyorsa kadınlar ve erkekler doğum kontrolü konusunda bilinçli olurlar. Korunmaya rağmen kaza sonucu oluşan gebelikler sonlandırılır. Eğer yasal süreyi geçtiyse ve o çocuk dünyaya geldiyse belli gelişmişliğe ulaşılmış bir toplumda bu tür olaylar istisna olacağı için ona sahip çıkan, ona düzgün bir gelecek sunan bir yönetim biçimi hakim olur. Ama bu gelişmişlik önce yasakçı zihniyetten vazgeçildiği zaman ortaya çıkar. Yani sandığınız gibi kürtaj yasaklanırsa/duruma göre sınırlandırılırsa böyle bir toplum oluşamayacağı için annesi tarafından istenmeyen çocuklar çoğunlukta olur ve o çocuklar ya onları istemeyen ailelerinin yanında ya da yurtlarda heba olur. Lütfen ceninleri düşünmeyi bırakalım da dünyaya gelmiş çocukları konuşalım artık.
Evet haklısınız öfkeliyim. birileri benim vajinamda, rahmimde ve yaşamım üzerinde karar verme hakkına sahip olduğunu iddia ediyorsa öfkeliyim. Bu öfke sayesinde buralara kadar gelebildik ve bu öfke sayesinde hak ettiğimiz özgürlüğe kavuşacağız.
Bakın doğum kontrolü bilincinde olma ile kürtajın nasıl bir negatif korelasyonu var. Bilinç arttıkça kürtaj oranı azalıyor:
"Kürtajın büyük ölçüde kısıtlandığı veya yasak olduğu 15-44 yaşları arasındaki 1000 kadından 32’sinin kürtaj yaptırdığı Latin Amerika ve 15-44 yaşları arasındaki 1000 kadından 29’unun kürtaj yaptırdığı Afrika dünyadaki en yüksek kürtaj oranlarına sahiptir. Kürtajın yasal olduğu, doğum kontrol yöntemlerinin yaygın olarak kullanıldığı istenmeyen gebelik sayısının düşük olduğu Batı Avrupa, 15-44 yaşları arasındaki 1000 kadından 12’sinin kürtaj yaptırmasıyla dünyadaki en düşük kürtaj oranlarına sahiptir."
Kadınlar yasalar ne derse desin kürtaj olmanın bir yolunu buluyorlar ve bu onların sağlıklarına, hayatlarına mal olabiliyor.
"Ülkelerin kürtaja olan farklı yaklaşımlarına rağmen kadınlar, istenmeyen gebeliklerini kürtaj yasal olsun veya olmasın sonlandırmışlardır. Başvurdukları yollar bulundukları ülkelere göre değişmiştir. Kürtajın yasak olması, kürtaj oranlarının düşük; serbest olması da kürtaj oranlarının yüksek olacağını anlamına gelmemektedir. Kürtajın yasal olup olmaması güvenli olmasıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle katı kürtaj yasalarına sahip az gelişmiş ülkelerde güvenli kürtaj yaptırmaya gücü yetmeyen kadınlar, gebeliklerini kendileri sonlandırmakta veya uzman olmayan kişilerden yardım almaktadırlar. Bu da hem sağlıklarını ve hayatlarını tehlikeye atmaktadır."
kaynak: http://www.yeniduzen.com/ulkelerin-kurtaj-yasalari-88235h.htm
Kadınların doğurganlığı her zaman politik bir mesele olmuştur. Politika da erkeklerin elinde olduğu için kadınlar üzerinde söz söyleme hakkına sahip olarak görüyorlar kendilerini. Eğer süre olarak sınırlandırılması gerektiğini düşünüyorsanız bunun kararını vermesi gereken kişi bir rahim ve doğurganlık yetisi sahibi olarak sizsiniz. O yüzden bana ve benim gibi düşünenlere karşı çıkacağınıza ne demek istediğimizi anlamaya çalışın ve kuralların kendi fikriniz doğrultusunda düzenlenmesini sağlayın.
Süre tartışılabilir ve sınırlandırılabilir elbette. Zaten belli bir süreyi geçmiş gebeliklerde kürtaj yapılamıyor, cenin doğurtuluyor. Ölü olsa dahi doğurtuluyor çeşitli ilaçlar kullanılarak. Sonuna kadar "alınabilmesi" çok abes. O süreden sonra çocuk zaten doğmuş olduğu için alsa alsa sosyal hizmetler alır o çocuğu. Eğer 7-8 aylık kocaman olmuş bebeği alıyorlarsa dediğim gibi bu tartışılabilir. Benim kastettiğim ve karşı olduğum sınırlandırma bu değil.
Benim karşı olduğum sınırlamadan kastım ceninin yaşına göre değil de kadının durumuna göre yapılan/yapılmayan kürtaj. Tecavüz sonucu oluşan gebelikte yapılsın, ama kadın kendi özgür iradesiyle karar verip kürtaj olmak isterse yasak. Benim kastettiğim ve öfkeli olduğum yasaklayıcı zihniyet bu işte. Üstelik tecavüz ise neye göre kime göre tecavüz? Şule Çet'in rızasının olduğunun koca koca proflar tarafından onaylandığı bir toplumdayız. Küçük çocukların rızasının arandığı bir toplumdayız. Siz gerçekten tecavüz sonucu hamile kalan kadınlara mı uygulanacağını düşünüyorsunuz kürtajın. Tecavüze uğrayan kadınların büyük bir çoğunluğu yasal mecralara başvuramazken bu sınırlandırmanın etkili olacağını mı düşünüyorsunuz?
Bir toplumda cinsellik tabu değilse, özgürce konuşulup tartışılıyorsa kadınlar ve erkekler doğum kontrolü konusunda bilinçli olurlar. Korunmaya rağmen kaza sonucu oluşan gebelikler sonlandırılır. Eğer yasal süreyi geçtiyse ve o çocuk dünyaya geldiyse belli gelişmişliğe ulaşılmış bir toplumda bu tür olaylar istisna olacağı için ona sahip çıkan, ona düzgün bir gelecek sunan bir yönetim biçimi hakim olur. Ama bu gelişmişlik önce yasakçı zihniyetten vazgeçildiği zaman ortaya çıkar. Yani sandığınız gibi kürtaj yasaklanırsa/duruma göre sınırlandırılırsa böyle bir toplum oluşamayacağı için annesi tarafından istenmeyen çocuklar çoğunlukta olur ve o çocuklar ya onları istemeyen ailelerinin yanında ya da yurtlarda heba olur. Lütfen ceninleri düşünmeyi bırakalım da dünyaya gelmiş çocukları konuşalım artık.
Evet haklısınız öfkeliyim. birileri benim vajinamda, rahmimde ve yaşamım üzerinde karar verme hakkına sahip olduğunu iddia ediyorsa öfkeliyim. Bu öfke sayesinde buralara kadar gelebildik ve bu öfke sayesinde hak ettiğimiz özgürlüğe kavuşacağız.
Bakın doğum kontrolü bilincinde olma ile kürtajın nasıl bir negatif korelasyonu var. Bilinç arttıkça kürtaj oranı azalıyor:
"Kürtajın büyük ölçüde kısıtlandığı veya yasak olduğu 15-44 yaşları arasındaki 1000 kadından 32’sinin kürtaj yaptırdığı Latin Amerika ve 15-44 yaşları arasındaki 1000 kadından 29’unun kürtaj yaptırdığı Afrika dünyadaki en yüksek kürtaj oranlarına sahiptir. Kürtajın yasal olduğu, doğum kontrol yöntemlerinin yaygın olarak kullanıldığı istenmeyen gebelik sayısının düşük olduğu Batı Avrupa, 15-44 yaşları arasındaki 1000 kadından 12’sinin kürtaj yaptırmasıyla dünyadaki en düşük kürtaj oranlarına sahiptir."
Kadınlar yasalar ne derse desin kürtaj olmanın bir yolunu buluyorlar ve bu onların sağlıklarına, hayatlarına mal olabiliyor.
"Ülkelerin kürtaja olan farklı yaklaşımlarına rağmen kadınlar, istenmeyen gebeliklerini kürtaj yasal olsun veya olmasın sonlandırmışlardır. Başvurdukları yollar bulundukları ülkelere göre değişmiştir. Kürtajın yasak olması, kürtaj oranlarının düşük; serbest olması da kürtaj oranlarının yüksek olacağını anlamına gelmemektedir. Kürtajın yasal olup olmaması güvenli olmasıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle katı kürtaj yasalarına sahip az gelişmiş ülkelerde güvenli kürtaj yaptırmaya gücü yetmeyen kadınlar, gebeliklerini kendileri sonlandırmakta veya uzman olmayan kişilerden yardım almaktadırlar. Bu da hem sağlıklarını ve hayatlarını tehlikeye atmaktadır."
kaynak: http://www.yeniduzen.com/ulkelerin-kurtaj-yasalari-88235h.htm
Kadınların doğurganlığı her zaman politik bir mesele olmuştur. Politika da erkeklerin elinde olduğu için kadınlar üzerinde söz söyleme hakkına sahip olarak görüyorlar kendilerini. Eğer süre olarak sınırlandırılması gerektiğini düşünüyorsanız bunun kararını vermesi gereken kişi bir rahim ve doğurganlık yetisi sahibi olarak sizsiniz. O yüzden bana ve benim gibi düşünenlere karşı çıkacağınıza ne demek istediğimizi anlamaya çalışın ve kuralların kendi fikriniz doğrultusunda düzenlenmesini sağlayın.
