Kuzenim bana ayıp şey yaptı hakim amca anlatamam..

Kozlenmis patates

Güçlü bir kadın:)
Kayıtlı Üye
14 Mayıs 2010
5.146
13.427
bu olaylar mardin'in nusaybin ilçesinde yaşayan, şu an hayatta olmayan fatma'nın ve geride kalanların hikayesidir:

fatma ilkokula gidiyordu. 8 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu idi. babası tır şoförü olduğundan ve ortadoğu ülkelerine gittiğinden pek sık gelmezdi eve. 2 erkek, 6 kız kardeştiler. 2 göz küçük bir evde yaşıyorlardı. kardeşlerin hiçbiri okumamıştı. babasının getirdiği tırlarda bulunan gizli bölmelere yerleştirilmiş kaçak mallardan dolayı babasının başı derde girince fatma'nın da okul kapısı aralanmış olmuştu. dönemin jandarma komutanı babanın suçu olmadığını anlamış ama ona bir şartla yardım sözü vermişti. en küçük kızını okutmak... masrafları için de yardım sözü vermişti. baba istemeyerek de olsa kızını okutmayı kabul etmişti. böyle başladı fatma'nın okul hikayesi...

ailede okuyan ilk kişiydi fatma. her gün ilçeye okumaya gidiyordu. köy okulu örgüt tarafından yakıldıktan sonra yıllardır hizmete açılmamıştı. ne gelecek öğretmen bulunuyordu, ne de okulu yeniden yapmaya imkan bulunuyordu. köyde az kişi kalmıştı. ya ilçeye ya da büyükşehire göçmüştü hepsi. fatma'yı her gün jandarma alıp bırakıyordu okula. babası jandarma aracı bombalanır diye korksa da, hapse girmektense razı geliyordu fatma'nın bu durumuna.

fatma okumayı çok seviyordu. sabah okulda öğrendiklerini annesine ve kardeşlerine anlatmaya çalışıyordu. annesine alfabeyi öğreterek başlamıştı işe. ailenin bir anlamda neşesi idi bu durum. bütün gün hayvanları otlatan ve bakımı ile uğraşan aile, akşam da fatma ile eğleniyordu. fatma'nın dersleri zorlaşınca yardım için amcasının oğlunun yanına gitmeye başladı. o zamanlar fatma'dan 15 yaş kadar büyüktü kuzeni. hayvanları otlatmak için dağ yamacında bir yer yapmışlardı ona. küçük bir de barakadan bozma evi vardı. fatma cumadan amcasının oğlunun yanına gider, bazen geç saatte birlikte döner, ders uzun sürerse de sabah beraber dönerlerdi.

bir cuma tatile denk gelmişti. fatma da ödevlerimi erkenden yaparım düşüncesi ile perşembe akşamı kuzeninin yanına gitmişti. barakada yoktu kuzeni. ağılın oraya bakmak için gittiğinde kuzenini yarı çıplak, anlamlandıramadığı bir şekilde hayvanın arkasında görmüştü. ne olduğunu anlamasa da hem kuzenini çıplak gördüğünden utanmış, hem de anlamlandıramadığı durum karşısında korkmuştu. elleri ile gözlerini kapayarak kuzenine seslenmiş ve nolduğunu sormuştu. kuzeni önce cevap vermese de toparlandıktan sonra sana antalatacağım deyip yanına gelmişti. hayvanların da insanlar gibi olduğunu, belli bir yaşa geldikten sonra bazı şeyler yapmaları gerektiğini söylemişti. fatma ne olduğunu sorunca, az önce yaptığı şey olduğunu söylemişti. "sizin eviniz de ufak fatma, geceleri babanla anneni ayıp şeyler yaparken görmüyor musun ya da duymuyor musun" diye sormuştu. fatma cevap vermemişti. önüne bakmıştı. kuzeni ısrar edince, onları bir şeyler yaparken fark ettiklerini, uyandıklarını, ama ablalarının ses çıkarmaması için tembihlediğini söylemişti. bunun üzerine de kuzeni "işte ayıp olduğundan" diyerek onaylamıştı. "ayıp yani bunlar konuşulmaz. görülürse görmezden gelinir." diye de eklemişti. fatma'nın iyice kafası karışmıştı. sana da öğreteceğim diyerek fatmayı önce gülümseyerek öpmüş, sonra da kucağına oturtmuştu.

fatma önce korkarak ve ürkerek soyunmak istememişti. kuzeni de sen artık büyüdün diyerek onu yavaşça soymuştu. küçük kızı orada ağlata ağlata, korku içinde günahlarına alet etmişti. fatma yapmak istemese de, karşı koyacak gücü yoktu. annesi ve babasının da bunu yapması, çok sevdiği kuzenine güvenmesi, onun kendisine kötü bir şey yapmayacak olduğuna inanması, bu şeyler hakkında bir şey bilmemesi aklını karıştırmıştı. çok acıyor diye bağırsa da, sonrakilerde olmaz diye cevap alıp bir an önce bitmesi için beklemişti. kanı görünce fatma çok daha korkmuştu. kuzeni ise sadece ilk seferde bunun olacağını söylese de bir türlü onu sakinleştirememişti. o sebeple o akşam fatma'yı götürmeyip bunun normal olduğuna inandırmak için sabaha kadar küçük kızla konuşmuştu. fatma o günden sonra hep bunu düşünerek, hep bu şeyler aklına takılarak yaşamıştı. annesi ve babasının da konuşmadığı gibi bu konular hakkında kimse ile konuşmamıştı. çünkü ayıptı. onların da yaptığını biliyordu. küçücük evde yaşıyorlardı çünkü. anne ve babasının ayrı bir odası yoktu. kuzeni ne derse onu yapıyordu artık.

her seferinde başka başka şeyler yapıyordu kuzeni. bu durum fatmayı daha çok korkutmaya başlamıştı. bazen ayıp şeyler yaparken vuruyor, canını çok daha fazla yakıyordu. onun küçük bedenine ilk seferki gibi değil, daha umursamaz davranıyordu. o anlarda tanıdığı kuzeni olmaktan çıkıyordu. gözleri onu çok korkutuyordu. bu durum psikolojisini iyice bozmuştu.

aklında sürekli bu konular olduğundan fatma bir keresinde annesi ile konuşurken anne ben nasıl oldum diye sormuştu. annesi de, babanla birbirimizi sevdik, bi baktık sen olmuşsun demişti. kardeşlerine sormuştu. onlar da benzer şeyler söylemişti. bir gün köyden yeni evli komşuları ile annesini konuşurken duymuştu. eşiyle sürekli birlikte olduklarını, hala hamile kalamadığını, eğer doğuramazsa kocasının kuma getireceğini, hamile kalamadığı için kendini dövdüğünü anlatmıştı. zehra çok korkmuştu. demek ayıp şeyleri yapınca hamile kalınıyor fikri ilk defa o zaman aklına düşmüştü. ve doğuramazsa kuzeni kendisini dövebilirdi de. üstelik kuzeni ile ayıp şeyler de yapmak istemiyordu. ağlayarak annesinin yanına koştu. anne ben de hamile kalır mıyım diye ağladı. annesi ise güldü önce. saçmalama kızım, sen niye kalasın diye komşusu ile eğlendiler. kuzenim de benle ayıp şeyler yapıyor, komşusunu işaret edip o kalamadı ya ben kalırsam diye başlayan cümleler kurunca annesinden bir temiz dayak yemişti. komşusuna bir bilezik verip susmasını tembih etmiş, küçük fatmayı da her yeri mosmor olana kadar dövmüştü.

fatma zaten olayı anlamazken neden dayak yediğini anlamamıştı. doğurmak istemiyordu, doğurmasa kuzeni dövebilirdi, kuzeni ile ayıp şeyler yapmak istemiyordu çünkü canı yanıyordu, napması gerektiğini anlayamamıştı. annesi bundan kimseye bahsetme diye sıkı sıkı tembihlemişti. baban duyarsa öldürür demişti. kuzeninden ise kimse yokken kötü bahsediyor, ama insanlar yokken bir arada olduklarında normal davranıyordu. fatma, annesinin kuzenini kıskandığını düşünmüştü. hala algılayamıyordu zavallı kız.

annesi, fatma'nın derse gitmesini istemiyordu kuzenine. annesi okuyacak nolacak diye babasına anlatırken, babası da içeri mi atsınlar, komutana söz verdim diyerek annesini umursamamıştı. ama annesi erkek kardeşi ile yolluyordu fatma'yı. kuzeni de biz çalışacağız deyip hayvanlarla birlikte kardeşini uzağa yolluyor ve ayıp şeyler yapıyorlardı. bir keresinde kardeşi erken dönmüştü. kapı arasından kardeşi ve kuzenini görmüştü. ama hiç ses etmemiş öylece izlemişti. fatma ve kuzenin işi bittikten sonra yeni gelmiş gibi ağılda oyalanmıştı onlar çıkana kadar.

fatma bunu ertesi gün anlayacaktı. kardeşi ile yine kuzenlerine giderken ağabeyi kendisini yolda durdurmuş, döverek ayıp şeyler yapmıştı. ağabeyi hem kızıyor, hem dövüyor, hem orospu kuzenle yaparken iyi mi diye nefret kusuyor, hem de fatmanın canını yakıyordu. fatma tüm bunların çok kötü şeyler olabileceğini ogün daha iyi anlamıştı. ama ağabeyi hem dövmüş hem de korkutmuştu. kuzene bahsedince, o da ses çıkarmamasını, bunun gizli olduğunu söylemişti. fatma'nın psikolojisi iyiden iyiye bozulmuştu. derse giderken kuzeni, boş bulduğunda da ağabeyi fatmayı sürekli sıkıştırıyordu. ağabeyi kendisini bir gün yaylada kıstırdığında tesadüfen diğer erkek kardeşi de görmüştü. o olaydan sonra aynı şeyleri diğer kardeşi de yapmaya başlamıştı. fatma hayatından bezmeye başlamış, ne okumak ister olmuş ne de ailesi ile yaşamak ister olmuştu.

bir gün öğretmeni fatma'daki değişimi fark etmişti. öğretmeni aydın bir insandı. fatma'daki bu değişimi fark edince derste, kızlara, kendilerine ne yapılmamasını anlatan dersler veriyordu erkekleri top oynamaya yollayıp. sonra da sadece kızlara özel bir yazılı yapmıştı. daha önce kendisine ayıp şeyler yapılıp yapılmadığını soran, bunların neler olduğunu soran sorular. sınıfta 4 kızda aynı şey yaşanmıştı. öğretmen sınavın ertesi gün bu dört kızı bir odada toplamış, bunların yanlış olduğunu, aileleri ile görüşeceğini, korkmamaları gerektiğini anlatmıştı. öğretmen fatma'nın evine gelmişti. tesadüfen babası da yeni gelmişti ırak'tan. öğretmen babasına durumu anlatmış, kağıdı göstermişti. babası kağıdı alıp öğretmeni dövmüştü. adımızı mı çıkaracaksın deyip fatma'yı da annesini de dövmüştü. bi kıza sahip çıkamadınız diye delirmişti babası. öğretmen daha sonra jandarma alarak gelmişti. bu jandarma komutanı, fatma'yı okula ikna eden değildi. o tayin olmuştu. baba başka komutan gelince önce eski komutanı sonra da niye geldiklerini sormuştu. ama baba ve anne fatma'yı korkuttuğundan fatma korku içinde bir şey söyleyememişti. kağıdı aldığından babası, öğretmen bir şey de ispatlayamamıştı. üstelik kızıma sarkıntılık ediyor diye öğretmeni suçlamış, fatma da korku ile bunu tasdiklemişti.

baba fatma'yı okuttuğuna pişman olmuştu. komutan değiştiğine göre okumasının anlamı da yoktu. zaten okumasa idi fatma, öğretmen böyle bir şeyle kapılarına dayanmayacaktı. fatma o günden sonra okula bir daha gitmedi. öğretmen de, diğer kızların babaları ile de sorun yaşamış, sonradan duyduklarına göre örgütün bir eyleminde öldürülmüştü.

bu olaydan sonra baba ilçe merkeze indiğinde yanında fatma'yı da götürmüştü. merkezde kendisine kıyafet ve şeker almış ama dönüş yolunda arabayı sağa çekip o da aynı şeyleri yapmıştı. fatma'nın dünyası iyice kararmıştı.

fatma büyüdükçe olayları anlamaya başlamıştı artık. nefreti daha da artıyordu. ve sonunda hamile kalmıştı. evde kıyamet kopmuştu. herkesin bildiği şeyler karşısında herkes sanki ilk defa duyuyor tepkisi veriyordu. fatma'yı hepsi dövmüştü. babası il merkezine götürdü fatma'yı. kürtaj için ertesi güne gün aldı. babasının işi olduğundan bir otelde yer ayırdı fatma'ya. kaybolmamasını, gece gelip alacağını söyledi. fatma'nın hikayesi o gün daha da enteresanlaştı. fatma karakola gidip tüm olanları anlattı. ne olacaksa olsundu artık. mahkeme kuruldu. herkes aleyhine konuşuyordu. çocuk için dna testi yapılmış, çocuğun da kuzenden olduğu anlaşılınca ailenin işine gelmişti. kuzen fatma ile evlenmeyi kabul etmiş, aile rıza göstermiş, tüm bu tecavüzler aklanmıştı. fatma kendini kimseye anlatamamıştı. yine önüne baka baka evine dönmüştü fatma. döndüğünde kocası olacak kuzene bıçak çekmiş ve bir daha kendisine dokundurtmamıştı. birkaç kere daha tecavüze uğrasa da hırçın tavrı yüzünden çok fazla cesaret edememişlerdi artık.

fatma çok geçmeden kaçmıştı. önce mardin'e ordan da birkaç polisin acıyıp kendine verdiği paralarla diyarbakır'a. fatma'nın bir oğlu oldu. fatma her şeye rağmen çok seviyordu oğlunu. diyarbakır gibi bir yerde bir belediyenin de desteği ile hem iş bulmuş belediyede, hem de başını sokacağı bir yer bulmuştu. oğlu ergen olduğunda annesine yalnızlıklarını, ailesinden niye kaçtığını sorar olmuştu. fatma bilmediğinden başına gelen onca şeyden sonra oğlundan bir şey gizlemedi. her şeyi söz verdiği gibi 18'ine basınca oğlu, anlattı. genç delikanlı nefretle dolmuştu. herkesten intikam almak istiyordu. ama annesi, ailesiyle karşı karşıya gelmemesi için ona yemin verdirmişti. oğlu her geçen gün nefretle doluyordu ve patlamaya hazır bir bombaydı. annesi yaşlanınca daha rahat bi iş bulmuştu. eski bir savcının çiftliğinde yatılı iş bulmuştu. bu sayede hem maaş alıyordu hem de kalacak yer ve gıda gideri olmuyordu. çok iyi bir adamdı emekli savcı.

bir gün misafir geliyordu yine savcıya. eskilerden ağır misafirler olduğu söylenmişti. hem bahçeye hem de yemeklere ihtimam gösterilmişti. herkes misafirler geldiğinde çiftlik kapısında onları karşılamaya gitmişti. fatma düşüp bayılmıştı emekli hakimi görünce. yıllar önce kendisinin davasına bakan hakimdi. yeni emekli olmuştu. fatma'yı tanımamıştı. herkes fatma'ya odaklanmıştı. fatma'nın ağzı açılmamıştı. ama oğlu bir şeyler sezinlemişti. hakimden kaynaklı bir şey olduğundan emindi. annesinin bir emekli hakimle ne işi olurdu ki. annesini yatırdıktan ve yanına görevlilerden bir hanım koştuktan sonra o hizmet için misafirlerin yanına gitmişti. hakim herkesle ilgileniyordu. bahçeyi fatma'nın oğlu gezdirmişti. bir şeyler sezinlediğinden mardin'de görev yapıp yapmadığını sormuştu. o da yaptığını söylemişti. yıllarını söylemişti. delikanlı durumu anlamıştı. muhtemelen annesinin hakimi idi. ailesi ile ordaydılar. bir oğlu bir kızı 3 de torunu vardı. torunlarından biri küçük tatlı bir kızdı. o kıza bakınca nefret ve intikamla dolmuştu. aynı şeyleri onların da yaşamasını istedi. ama anlamazdan geldi. günlerce napacağını düşündü. onlar da yakınlarda bir çiftlik almışlardı. ve kendini sevdirmişti onlara da.

delikanlı bir gün küçük kızı kimsenin görmediği bir zamanda bahçelerinden alıp evlerinin beyi savcı beyin harasının arka tarafındaki bir bölüme kapattı. küçük kıza uzunca zaman tecavüz etti. kız kaybolduktan sonra fatma oğlundan şüphelenmişti. konduramıyordu. ama bilmiyorsa diye riske edip soramıyordu da. oğlunu fazlaca gözlemliyordu. diyarbakır'ın altını üstüne getirmişlerdi. kız hiçbir yerde yoktu. bir gün fatma, oğlunu takip etti. haranın arkasındaki kullanılmayan bölüme girdiğini ve uzunca süre kaldığını izledi. o çıkınca da hemen peşinden girdi. küçük kızı alıp kaçırırken oğlu fark etti durumu. fatma'nın elinden zorla alıp ağladı, bağırdı, nefretini kustu. intikamını böyle alıyordu çocuk. eğer bir şey söylerse kızı öldüreceğini söylüyordu. fatma dayanamadı. evinden çiftesini alıp geldi. oğluna kıyamadı. oğlu annesinin kendisini vuramayacağını biliyordu. silahı ona doğrultsa da annesinin blöfünü yememişti. eğer şikayet ederse oğlunu, kodaman takımının oğlunu sağ bırakmayacağını biliyordu. teslim alacakları zaman muhakkak öldüreceklerinden korkuyordu. fatma silahı ağzına doğrultarak oğluna son kez sordu. oğlu, bunu yapacağına inanmıyordu. fatma tüm çarelerini tüketmişti. yalvarıyordu oğluna küçük kızı bırakması için. gözünü nefret bürümüştü oğlunun. fatma vasiyetini, kızla birlikte karakola teslim olması olarak söylemişti. sonunda çekti tetiği fatma. kaderi peşini bırakmamıştı fatma'nın.

oğlu ağlayarak küçük kızı götürdü karakola. her şeyi itiraf etti duruşmada. annesinin başına gelenleri, ona edilen tecavüzleri, hakimin verdiği kararı... aynı şeyi söyledi delikanlı. kızla evlenmeye hazırım. onu seviyorum. hakim de vaktiyle annem için aynı kararı vermişti. buna itirazı olamaz. vaktiyle verdiği karar, annemin duruşması ile sabittir. torunu ile evlenmek hakkımdır dedi delikanlı!

yıllar önce yaşanılan bu pislikleri yeniden yaşatmaya geliyor birileri. yeniden kanunlar yazıyorlar; hayatımızı, kaderimizi çizmeye kalkıyorlar tanrıcılık oynayıp.

tecavüzleri meşrulaştırıyorlar farkında mısınız?
unutmayın yaşanmış binlerce hikayeyi.
https://www.google.com.tr/…4%b1na+tecav%c3%bcz+etti

hafızalarınızın dehlizlerine attığınız, bir daha yaşanmasından korktuğunuz için adını bile anmadığınız olaylara sessiz kalmayın. tecavüzü, çocuk istismarını meşrulaştırıyorlar sessiz kalmayın!

http://sendika10.org/…istismarciyla-evlendirilecek/

bana dokunamayan yılan bin yıl yaşasıncı bir lüksümüz yok artık uyanın! hepimize teker teker dokunuyorlar uyanın! sıra size de geldiğinde etrafınızdan yardım beklediğinizde yanınızda kimseyi bulamayabilirsiniz bugün sessiz kalırsanız. zira o gün size gelene kadar sizden önce herkese dokunmuş olabilirler!
https://eksisozluk.com/entry/60644371
 
Rabbim bildiği gibi yapsın bu pislik insanları bir yerlerinden bağlayıp assınlar son bulsun yaptıkları bu adilerin ,son bulsun hastalıklı ruhları bedenleri yok olsun tükensin,son bulsun bu çocukların gözyaşı son bulsun acıları hiçbir meleğe dokunamasın bu varlıklar kirletmesinler bedenleri Allah belalarını versin inşallah bende küçük yaşta cinsel istismara uğramış biri olarak tekrar yaşadım yaşadıklarımı fatmanın yerine koydum kendimi canım çok acıdı bu itler artık can yakmasın
 
Yuh artik bukadar abartiya... babasinin da kotuluk yaptigina kadar okudum .
Bu kadarida abarti sacmalik.
Gerisini okumadim artik. Cokta uzunmus
 
Ben yıllarca çok okudum bunları babaların dayilarn abilerin amcalarin erkek akrabalarinizi bazen de kadın sapiklarin yaptıklarını farkindaligim malesef bu yönde arttı ve hep dikkatimi çekti umarım doğru değildir. Babamın sütü çok acı yazın okuyun bir örn.
 
Bu yazı büyük ihtimal bir hikaye bu olaya parmak basmak için ama benzeri malesef yaşandı ve yaşanıyor. Tecavüz suçuna agir ceza getirilmeli yoksa böyle sürer gider hele ki tecavüzcüsu ile evlenme kanunu yürürlüğe girerse bence daha da artar tecavüz olayı bide o kadını düşünün kendisine hayatında ki en büyük travmayı yaşatan ile ömrünü birleştirecek ne aci !
 
Yazı uzun ama ders verici. İşte yurdum insanının kadına verdiği değer bu. Yazı abartı değil, daha 2 hafta önce babası, amcası ve abisinin tecavüzüne uğrayan kızın haberi vardı. Yani detayını bilsek, kızcağız kaleme alsa işte böyle travma dolu bir öykü çıkar.

Okudukça bunu yaşayan kızlar, evlatlar olduğunu düşündükçe karnıma ağrılar girdi. Yani ne küfür etsem, ne beddua etsem bilemiyorum, asılıp öldürülmek bile ödül olmalı onlara, kat kat fazlasını yaşamalılar. Kazığa oturtulsalar belki içim soğur.

Tecavüzcüsü ile evlenme olayına girmiyorum bile. Böyle sapık bir şeyi düşünüp onaylayan herkesi Rabbim'e havale ediyorum. Kendi başlarına gelir belki bir gün, tıpkı hikayedeki gibi...
 
okumadım
cunku ıcınde yazılanların aılesı tarafından tecavuze ugramıs tacıze ugramıs bı kızın basına gelenler oldugunu 45089409583409843095 tane haber baslıklarından ezberledım
artık yuregım kaldırmıyor artık katil olasın gelıyor oyuzden okuyamıyorum
4 aylık kızım var bu tacız ve tecavuz haberlerını okuyunca aglayasım gelıyor
 
Keşke gercek olmasa bu haber. Ama ne yazıkki yüksek ihtimalle gerçektir. Doğuda görev yapan öğretmen akrabalarım arkadaslarım oldu. Gördükleri duydukları yaşadıkları dolayısıyla gittikleri gibi gelemediler. O gözler boş boş bakar olmuş sakinlik yılmışlık gelmiş hepsine. Hayata lanet etmişler. Banada kanımı donduracak hikayeler anlattılar.
Malesefki ben birebir şahit olmasamda en güvendiklerimin anlatımlarından yola çıkarsam oralarda her 3 kızdan 2 si bunları yaşıyor diyebilirim.
Yapılacak yorum varmı ki şu duruma allahaşkına. Söylenecek birşey varmıki... Hangi dilde hangi kelime bu canilikleri tanımlayabilir inanın ben bilmiyorum.. Kanım çekiliyor bunları okuyunca. Yüreğim dayanmıyor. O kızların ellerinden ayaklarından öpesim kendimi onlara adayasım ömrümü veresim onların yüzünü güldüresim dünyaları yediresim gezdiresim ölümüne sevesim onlara herşeyi unutturasım var...
 
X