- 6 Aralık 2015
- 929
- 6.491
- 138
- Konu Sahibi _-Dantes-_
-
- #1
Konun hayırlı olsun gülüm bence çok güzel bir paylaşım olmuş..
بِسْـــــــــــــــــــــ ـمِ اﷲِارَّتْمَنِ ارَّتِيم
Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
Öncelikle Selamunaleyküm ablalarım, kardeşlerim ilk defa konu açmanın heyecanı ve ne yazık ki beceriksizliği içindeyim kusurlarım affola :)
Konu başlığını biraz daha açmak istiyorum müsaadenizle. Menkıbe; din büyüklerinin veya tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikaye demektir, kelime anlamı olarak. Kıssa ise kendisinden bir ders çıkarılması gereken olay, konu, kısa öykü, fıkradır.
Burada Peygamberlerimizin, evliyalarımızın , Allah dostlarının, salih kulların hayatlarından bahsedeceğiz, inşaAllah. Onları anıp , hayatlarından ders çıkararak ve bu dersleri kendimize, çevremize de uygulayarak ve aynı zamanda içimizden geldiğince dilimizin döndüğünce anlatarak hayatımıza daha da bereket katacağız Allah nasip ederse :)
Belki de birbirimizin paylaşmış olduklarını okuyup samimi bir Fatiha göndeririz ya da bir salavat getiririz ya da o Allah dostu için bir kişiye fazladan gülümseriz ve nihayetinde evvela Rabbimizin, ardından da Rabbimizin aşıklarının nazarlarını celbederiz.
İşte tam da bunun ümidi içerisinde en çok kendi nefsimin denetime ve kontrole ihtiyacı olduğunu itiraf ederek sizlerle hayırlı ve güzel olacağını umduğum bu yola adım atmak istiyorum ablalarım, kardeşlerim. Zira bizim Rabbimizden ve Rabbimizin sevdiklerinden başka kimsemiz yok... Siftahı bizden bereketi Allah'tan :) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in dinimizin direği namaz ile ilgili kıssası
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
- "Hz. Peygamber (aleyhisselatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim:
- "Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı; ne dersiniz?"
- "Bu ha!, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!.."
Aleyhisselatu vesselam:
- "İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler" buyurdu.
(Buharî,Mevakit 6 ; Mesacid 282,(666) ; Tirmizi, Emmt 5,(2872) ; Nesai, Salat 7. (1,23 H; Muvatta, Sefer 91. (1,174).)
Yeni öğrendim çok güzelmiş...İbrahim aleyhisselamı ateşe attıkları zaman bütün melekler, vahşi hayvanlar ve kuşlar ağlaştılar ve etrafında toplanıp, İbrahim aleyhisselama bir yardım yapabilmenin çaresini aradılar.
Bunların arasında zayıf bir bülbül yavrusu vardı. Kendini ateşe atacağı sırada Hak teâlâ, Cebrail aleyhisselama emredip buyurdu ki:
- O kuşu tut ve ne dileği olduğunu sor.
Cebrail aleyhisselam kuşu tutup istediğini sorunca, kuş dedi ki:
- Halilullahı ateşe atıyorlar. Madem ki kurtarmaya kâdir değilim, bari onunla beraber ben de yanayım.
Hak teâlâ buyurdu ki:
- O kuşun benden dileği nedir?
Bülbül şöyle arz etti.
Benim dünyada, Hak teâlânın adını anmaktan başka arzum yoktur. Bin bir ismi olduğunu işittim. Yüz birini biliyorum. Dokuz yüz ism-i şerifini de bilmek isterim.
Hak teâlâ kuşun dileğini yerine getirdi.
Şimdi sahralarda feryat eden bülbül, Hak teâlânın ismini söylemektedir.
Nemrud’un ateşi, İbrahim aleyhisselama gülistan olunca, bülbül gelip gül ağacında nağmeye başladı. O zamandan kıyamete kadar, gül ağacına muhabbet etti, aşık oldu.
Hz. Mevlana şöyle buyurur:
"Hak'la beraber olmak isteyen kimse, velilerin huzurunda otursun. Velilerin huzurundan uzaklaşan kişi, küll'ü olmayan bir cüz?dür, helak olur. Şeytan yolunu kaybedene musallat olur. Onu hileyle mağlup edip başını yer. Gönül sahiplerinden bir an bile ayrılmak şeytanın hilesidir, ey nüktedan!? ?Bir kimsenin rehberi Hakk'ın gölgesi olursa Allah onu hayal ve gölgeden kurtarır. Hakk'a gerçekten kul olan O'nun gölgesidir. O Allah ile diri, bu alemde ölüdür. Onun eteğini bir şüpheye düşmeden yakala ki, ahir zamanın afetinden kurtulursun... Gönülleri temiz olanlar, renkten ve kokudan kurtulmuşlar, daima Hakk'ın lütfuna (sıratil mustakime:doğru yola) gönül bağlamışlardır. O sakınanlar kabuğa bakmaz, öze itibar ederler (Sünneti Seniyeye sımsıkı uymalarına). Ayne'l yakin (birşeyi görerek bilip anlama) bayrağını çekmişlerdir.?
Bakın ben kulluk edilir demedim dua istenir dedim, konunun uzaması hoş olmayabilir, herkesin düşüncesi kendine Allah'a dua etmek lazım Allah'ım ney doğruysa beni ona ilet beni Rıza yolundan doğru yolundan ayırma herşeyi en iyi kesin bilen sensin, inkar edince hoşuna gitmeyecek şeyleri inkar etmekten sana sığınırım sen beni doğru yola ilet ben bilgisizim sen Alimsin diye......İkinci bir husus: Bu bir farz, vacib, emir değil. Yani sıkıştığınızda illa mutlaka Allah’ın sevgili kullarından yardım isteyin denmiyor. Herkesin kendi tercihi biri başvurmaz, öbür adam başvurur..Bir insan bunu yapmasa günaha girmez. Ama kesinkes inkar edip bunu meşru çerçeve içinde yapanları da şirk ve küfürle suçlayamayız. Allah bilir Allah'ım doğru yolundan ayırma demek daha uygun...
Allah "Adem'e secde edin" demiş, Peygamber göndermiş, Allah'ın peygamberlerine uymak, sevgi duymak onlardan dua istemek Allah'ın istediği şey zaten, tapınmak ortak koşmak kulluk etmek değil (Hz. Peygamberden sav. dua isteyen biçok kimse olmuş kimseye de bana söyleme direk Allah'a seslen dememiş...) Haşa Adem'e secde etmek bile tapınmak ortak koşmak kulluk etmek değildi, Şeytan Allah'tan başkasına secde etmeyerek sapıttı Allah'ın emrine karşı gelmiş oldu. Mesela o zaman şifa için doktora da gittiğimizde doktora kulluk etmiş mi oluyoruz? (Allah'ım şifa veren sensin kimseye ihtiyacım yok diyip doktora gitmeyip ilaç içmememiz gerekirdi o zman.) Hayır doktorun Allah'ın vesilesi olduğunu biliyoruz. Ya da patronumuzun emrinde çalışıp ondan maaş alıyoruz ona kulluk mu etmiş oluyoruz rızkımızı veren patronumuz mu olmuş oluyor yoksa onun Allah'ın bize rızkımızı gönderdiği vesile olduğunu bilmiş mi oluyoruz.“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.” (Tevbe: 119) yani onlara kulluk etmiyor Allah'ın emrettiği üzere Allah'ın Kur'an'ına ve Sünnetine sadık olanlarla beraber oluyoruz vesile görüyoruz. Bakın Allah'ın korumasındaki Kur'an ı Kerim ne diyor "Allah'a yakınlaşmaya vesile arayın."(maide5/35)
“Resul size neyi getirdiyse onua alın, neyden sizi yasaklamışsa onu terk edin.” 7/59
“Deki: Şayet Allahı seviyorsanız, bana tabi olun” 3/31
“Deki: Allaha ve resulüne itaat edin.” 24/54
“Her toplumun hidayet rehberi bir yol göstericisi vardır.” (Ra’d: 7) evet Allah yol göstericiler vardır diyor(hem de geniş zamanda) bunlar da Kur'an'a ve sünnete tabi olanlar, tutup da tapınılan veya Kuranın ve sünnetin birazını alıp birazını inkar edenler ve şeytan değil tabikide. 29. “Andolsun, KUR’AN BANA GELDİKTEN SONRA BENİ ONDAN O SAPTIRDI. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.”
Ahzab 67: Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! BİZ ÖNDERLERİMİZE VE BÜYÜKLERİMİZE İTAAT ETTİK DE BİZİ YOLDAN SAPTIRDILAR.” ( Diyanet meali)Saptıranlara ve şeytana değil zaten Kurana ve Sünnete uyanlara tabi olunur zira "Size iki şey bırakıyorum; onlara uyduğunuz sürece delalete düşmessiniz(sapıtmazsınız): biri Kur’an, biri sünnetim."( Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26)(Bunlara titizlikle uyan yol göstericiler delalette değildir)
“Onlar o kimselerdir ki, Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruhla takviye edip desteklemiştir.” (Mücâdele: 22)
“Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse; işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel birer arkadaştırlar.” (Nisâ: 69) Allah'ın kendisi bizzat onlar arkadaştırlar diyor...
“Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.” (A’raf: 181) Allah hüküm verme yetkisi bile vermiş...
kehf suresi zülkarneyn (a.s) babında:
86 - nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir balçıkta batıyor buldu. bir de bunun yanında bir kavim buldu. biz ona dedik ki: "ey zülkarneyn! onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın." Allah daha başka ne yetkiler vermiş. Diğer mantıkla "Allah'tan başkası cezalandıramaz." deriz evet cezalandıramaz zaten Allah kullarının vesilesiyle ceza verir yani burda Zülkarneyn ceza verdiğinde ya da onların tövbelerini affettiğinde Allah ceza vermiş ya da affetmiş oluyor zaten diğer Allah'ın velileri için de aynı şekil.(Ve Enfal suresi 17 - Diyanet İşleri: "(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Yani Allah'ın peygamberi ve onun varisleri ne yapıyorsa Allah'ın izniyle yapıyor.
"Salihleri vesile yapıp Allahu Tealâ’dan bir şey istemeyi tenkid edenler, bunun her namazda Fatiha suresinde okunan “Allahım! Ancak sana kulluk eder, sadece senden yardım isteriz” mealindeki ayetlere ters düştüğünü söylüyorlar. Halbuki bu ayetlerde, Allah’tan bir şey isterken içimizdeki salihlerin zikredilmesine red değil, açıkça bir işaret vardır. Çünkü, ayette “sadece senden isterim” denmiyor, “isteriz” deniyor. Ayeti okuyan kimse yalnız da olsa, “ben” değil “biz” ifadesini kullanıyor. Bununla kul, kendini aciz görüp tevazuya bürünür ve şöyle demek ister: “Allahım! Bizler topluca sana yöneldik; ancak sana kulluk ediyor; sadece senden yardım istiyoruz. Ben senin huzurunda tek başıma bir şey taleb etmeye ehil ve layık değilim. İçimizde gerçek kulluk yapan ve duasında samimi olan salihlerle birlikte senden istiyorum. Benim isteğimi onların duasına kat, kabul eyle”
Ayrıca Müslüman olarak hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine inanıyorsak duasını istediğimiz kişinin Allah'ın izni ve lütfu olarak yardıma vesile olduğunu aklımızdan çıkarmamız gerek ki eğer zaten dua istenen kişi “Ben, farz ve nafilelerle bana yaklaşan kulumu sevince, onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse onu verir, bana sığınırsa kendisini korurum, onu özel himayeme alırım.” (Buhari, İbnu Mâce) kudsi hadisindeki iltifat ve ikrama ulaşmış kişiyse Allah "benden bişey isterse veririm" diyosa bize laf düşmez.
Sadece Kur'an değil bize rehber gönderdiği bişey daha var "Size iki şey bırakıyorum; onlara uyduğunuz sürece delalete düşmessiniz: biri Kur’an, biri sünnetim."( Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26)(Bunlara titizlikle uyan yol göstericiler delalette değildir)
" Ehl-i beytim, Nuh'un gemisi gibidir. Tutunan kurtulur, tutunmayan, boğulur. " (Taberânî)
" Ali'yi ancak mümin olan sever ve ona ancak münafık olan buğzeder. "[Nesâî]
" İslâma, Peygambere ve nesline hürmet edenin, dini ve dünyası korunur." [Taberânî] (Nesli devam ediyor...)
“Ehl-i Beytim yeryüzündekiler için bir emniyettir. Onlar gidince, yeryüzündekilerin sonu gelir; kıyamet kopar.” (Taberânî, el-Mu’cemu’s-Sağîr, no: 318, el-Evsat, IV, 204.)
“Sizin en hayırlınız, benden sonra Ehl-i beytime karşı en hayırlı davranan kimselerdir” (Hâkim. Müstedrek, III, 311; Ebû Ya’lâ, Müsned, No:5924)
*******"Benden sonra nebi gelmeyecek, alimler gelecek, halifeler gelecek, onlara tabi olan bana tâbî olur, onlara asi olan bana asi olur." (Sahih buhari 1409,
sahih buhari 181)******** -->
“Resul size neyi getirdiyse onua alın, neyden sizi yasaklamışsa onu terk edin.” 7/59
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?