Konuyu ilk açıldığından beri takip ettim, bütün yorumları okudum. Okurken aklıma gelenleri yazmak istedim içimdekileri dökmezsem çatlarım. Katılan olur olmaz, saygı duyan herkese saygı duyarım. Konu sahibi genel bir tartışma konuşma ortamı olsun diye açmış konuyu, o yüzden bu yorumu yazma gereği duydum.
Bu konuya bu kadar tepki verenler Belçika’da yasal cinsel ilişki yaşının 14’e indiği, 14 yaşındaki bir bireyin kendisinden en fazla 5 yaş büyük, yani 19 yaşında bir bireyle birliktelik yaşamasının tecavüz sayılmadığına ne der onu çok merak ettim açıkçası. Neyse, Belçika’da yaşamıyoruz, kendi ülkemizdeki kanunlarda 15 yaşından küçük bireylerde rıza aranmaksızın suç iken; 15 yaşından büyük, reşit olmayan bireyler kendileri gibi 15 yaşından büyük ve reşit olmayan bireylerle birliktelik yaşadığında bu suç değildir. Reşit olmayan ancak 15’ini geçmiş bir bireyin ise reşit bir bireyle birlikteliği ‘şikayete bağlı’ olarak suç teşkil etmektedir. Zaten 18’ini aşmış, aklı ötekine göre daha yerinde olanlar şikayet edilme korkusuyla yanaşmıyorlar reşit olmayanlara. Bu konunun yeni nesilde olan bir durum olduğunu düşünmüyorum. 1938 doğumlu babaannem 16 yaşında evlenmiş ve evlendiğinde bakire olmakla övünürdü. Biz de ‘o yaşta ve o devirde de bir zahmet bakire ol yani’ derdik. O dönemde de ailelerde bu kızı erkenden evlendirelim ki zinaya bulaşmasın mantığı vardı.
Şunu da göz önünde bulunduralım ki serbestlik aslında çok da iyi bir engelleme yöntemidir. Hollanda örneğini vereceğim. Biliyorsunuz ki uyuşturucu madde kullanımı yasal, kısıtlamalarını bilmiyorum ancak diğer ülkelerden çok çok daha serbest olduğunu ve gerçekten orada doğup büyümüş bireylerde ve çocuk yaşta madde kullanımının az olduğunu biliyorum. Biz bazı şeyleri yasakladığımız için çekici hale getiriyoruz. Normal görsek çocuklar için çekici gelmeyecek zaten, büyüsü kaçacak, özenmeyecekler.
Öncelikle konu hakkında şunu demek istiyorum. Geçen gün bir cinsellik uzmanının konuşmasını dinledim ve kadının dedikleri çok mantıklı geldi. İsteyene linkini de verebilirim. Bu doğru kabul edilir, edilmez; ancak uzun araştırmalara dayandırdığı bir teori olarak söylemek istiyorum. Seks bir ihtiyaç değildir. Üremek bir ihtiyaçtır. Orgazma ulaşıp tatmin olmak bir ihtiyaçtır. Başka bir bireyle yakınlığı yaşamak, farklı bir bağ kurmak bir ihtiyaçtır. Ancak seks bir ihtiyaç değildir. Zevk için seks yapan tek canlı biz değiliz, köpeklerin ve yunusların da zevk için seks yaptığı söyleniyor. Ben kedilerde de anal sekse şahit oldum ki bu da ‘zevk-üreme’ farkı açısından gözlemlemelerde kıstaslardan biridir. Öbür taraftan Maslow’un ihtiyaçlar teorisinde çizdiği piramitte ise seks, yemek yeme barınma ve tuvalet ihtiyacı kadar normal bir temel ihtiyaçtır.
Cinsellik ‘özel’ ya da değildir. Bu herkese göre de değişebilir. Birçok kadın bir yerde yeni tanıştığı herhangi bir adamla da herhangi bir şey hissetmeden cinsellik yaşayabilir. Kimisi ise evlenene kadar bekleyebilir, özel insanla deneyimlemek, özel olmasını isteyebilir. Ancak kimse ‘özel olmalıdır’ diye karşı tarafa dayatamaz. O durumda karşı tarafın da size ‘hayır özel değildir, önüne gelenle yatmalısın’ diye dayatma hakkı olur ki böyle diyen hiç kimseyle bu güne kadar karşılaşmadım.
Konuda en çok katıldığım görüş bilinç konusu. 18’inden küçük kimse doğru kararı veremez denmesi hiç ama hiç doğru değil. Öyle 16, 17’likler tanıdım ki bizleri ceplerinden çıkarırlar. Bu tamamen bireysel farklılıktır, yasalar çerçevesinde de olduğu sürece saygı duyulmalıdır.
Komik tarafı tartışan tarafların aslında aynı fikiri savunması olmuş. Bir taraf “18’inden küçük bireyler ilişkiye girdiğinde sonrasında pişman oluyor istenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar artıyor o yüzden ilişkiye girmesinler” diyorken öbür taraf da zaten “pişman olmayacak, korunmayı bilecek ve korunma yöntemi etkili olmadığında sonuçlarıyla yüzleşebilecek, çözüm üretebilecek bireyler sevişsin” diyor. Kürtajların artması konusunda, evliler sanki isteğe bağlı kürtaj olmuyor mu? Benim bir tanıdığımın annesi evliyken tam 7 kez sağlık sorunu olmaksızın kürtaj olmuş. Genetik olarak fazla doğurganlar, bir üst nesilde 10-11’den az çocuğu olan yok ve kadıncağız her türlü korunma yöntemiyle bir şekilde hamile kalmış. Spiral varken 3, prezervatifle 4, doğum kontrol hapıyla da 2 kere hamile kaldım demişti. 7 kürtaj ve iki de sağlıklı çocuğu var.
Forumda görüp çok kızdığım çevremdeki arkadaşlarımı da uyardığım, ileride çocuklarıma da öğreteceğim bir konu var ki kadınların korunmayı bilmesi gerektiği. Erkekler için pek bir sıkıntı yok, sadece hastalık durumu var. Peki ya kadın için? Korunmasız ilişkide en çok zararı biz görecekken neden korunmayı karşı tarafa bırakıyoruz? Ben uzunca bir süre partnerime doğum kontrol hapı kullandığımı dahi söylemedim prezervatif kullanmayı bırakmasın diye mesela o zamanlad doğum kontrol hapının etkililiğine ve ilişkime güvenmediğim için.
Aynısını kendi arkadaşım da yaptı, burada bir konuda da okudum; “Hamile kaldım, erkek arkadaşım aldırmamamı söyledi o yüzden aldırmadım. Yasal kürtaj süresi bittikten sonra terk edildim.” Neden erkeklerin kararlarımızı değiştirmesine, bizi etkileyecek olaylarda söz sahibi olmalarına izin veriyoruz an-la-mı-yo-rum. Evli dahi olsak önce kendi içimizde karar vermeliyiz buna. Bizim bedenimiz bizim kararımız. Şu an ilişkim çok da sağlam bir yerde, bir aksilik olmazsa önümüzdeki yıl mezun olduğumda ciddi adımlar atmayı düşünüyoruz, erkek arkadaşım mezun oldu ve çalışıyor. Yani yarın bir gün hamile kalsam o da diyebilir “Aldırma, artık işim de var bakabiliriz bebeğe” diye. Oysa burada kadının öncelikle kendini düşünmesi gerekir. ‘Erkek arkadaşım/kocam yanımda olmasa dahi ben bu bebeğe bakabilir miyim, sorumluluğunu alabilir miyim’ diye. 23 yaşına geldim ve hayır ben bu sorumluluğu alamam. İşte bu verdiğim örneğin sonu ya anne ölümüne kadar gidebilen merdiven altı kürtaj; ya çöplere, tuvaletlere atılan bebekler; ya da daha başlamadan bitmiş, okulunu okuyamadan çalışmak zorunda kalmış, hayatta istediği hiç bir şeyi başaramamış, genç yaşında -arkadaşım bunu yaşadığında 19 yaşındaydı- hem anne hem baba olmaya çalışan kadınlar. Bunun suçlusu da tamamen kendileri, hiç boşuna erkekleri suçlamasınlar. Evet, çocuğu kadınlar tek başlarına yapmıyorlar, evet iki tarafın da sorumluluğu var. Ancak o çocuk doğduğunda emzirecek olan da altını değiştirecek olan da uykusuz kalıp başında bekleyecek olan da sizsiniz. Evet, doğru olan bu değil ama erkeğin her zaman uzaklaşma, kaçma şansı var ancak sizin yok. Bir insanın o çocuğu doğurmak konusunda bunları düşünmemesine inanamıyorum. Ben evime kedi almak için dahi 1 sene bekledim. Düzenim otursun bu sorumluluğu kaldırabilecek hale geleyim diye. Bu da bu konuyla dolaylı olarak bağlantılı olsa da beni çok çok rahatsız eden ve de üzen bir konuydu. Okuyanlara teşekkür ederim.