Muhteşem Yüzyıl Star Tv

Eski Hürrem Sultan Meryem Uzerli diziden ayrılması sizi nasıl etkiledi ?

  • Bir daha bu diziyi izlemem

    OY: 54 23,3%
  • Gelen gideni aratacak gibi ama izlerim

    OY: 45 19,4%
  • Kimse vazgeçilmez değildir. Emeğe, ekibe saygı aynı keyifle izlemeye devam

    OY: 65 28,0%
  • Kararsızım ama eski tadı kalmadı. İzlesem de olur izlemesem de.

    OY: 84 36,2%

  • Ankete Katılan
    232
kısrlastırılma degıl ama saraya yabancı alınmaması lazım bence
 
sülüman hurreme nıkah kıyacak ya kızlar nıye mahiye kıymamış sizce? yani hurrem musluman olduktan sonra zina olur dıye yaklasmayınca kıymış nıkahı ama mahi musluman zaten onla zinamı olmuş yani yada kafasız mahi düşünememiş salak salak bı çocuk dogurmuş oturmuş bak hurrem gıbı 4-5 doguracanki birini öldürseler diğeri geçer .saftirikmiş ya bu mahi kaptırmış sülümanı,tahtı,tacı,sarayı...
 

sülüman mahiyi istemediki 2. ve 3.... çocuklar doğurabilsin,en büyük kötülüğü kendine yaptı sülümanın
sofrasına zehir koyarak.cariyelikten azad edilince günah olur demiş hürrem veeee nikahı kıydırmış
 
bizim padişahlarımız onları koyunlarına alıyorlarsa onları istiyorlarsa o kadıncağızların suçu ne tabiki hayatta kalabilmek için doğuracaklarda
 

iiyide hurreme gelene kadar dogurabılırdı,sonuçta uzun bı sure onla berabermiş hurroş gıbi 9 aya bır dogursaymış ya denyo gacı
 

Hürrem, müslüman olduktan sonra zina olur diye nikah kıydırmıyor. Nikah kıydırma hikayesi söyle:

Hürrem Sultan ilk nikah kıydırtan sultandır. Hürrem Sultan Cariye maaşı alıyordu ve sarayda yaşadığı için bu paraya ihtiyacı yoktu. Bu yüzden diğer cariyeler gibi parasını bağışlamak istedi ve bağışını da Mekke'ye yapmak istedi. Kölelerin dini yerlere(Mekke,Medine vb.)bağış yapması dinen günahtı , bu yüzden Kanuni'den onu azat etmesini rica etti ve sebebini açıkladı. Kanuni de bağış için Hürrem Sultan'ı azat etti. Hürrem artık cariye değildi. Bir gün Kanuni Hürrem Sultan'ı odasına çağırttı ama Hürrem bu teklifi redetti. Kanuni'ye, "Artık ben sizin malınız değilim. Beni kölelikten azat ettiniz. Sizinle beraber olmam zinaya girer." dedi ve bu nedenle Kanuni Sultan Süleyman Hürrem Sultan'ı nikahına almak zoruna kaldı.
 
Harem–i hümâyûn: duvarlarla çevrili; dünyanın en güzel kadınlarının padişahın gönlünü almak için birbiri ile yarıştığı, en büyük dedikodu ve entrikaların döndüğü, en acımasız cinayetlerin işlendiği bir "Altın Kafes"...

Bu ve benzeri tanımlamaların çoğu, Harem'i bir kez dahi görmemiş Avrupalılara aitti. Avrupalılar için Harem, esrarengiz, her zaman ilgi uyandıran ve hayalleri süsleyen bir yerdi. Üst düzey Osmanlı devlet görevlilerinin bile giremediği Harem'i Avrupalı Hıristiyanlar'ın görmesiyse hayal dahi edilemezdi. Buna rağmen, Harem'in işleyişi ile ilgili hayaller kuran Avrupalılar, Harem'le ilgili pek çok –yanlış!– bilgiyi içeren yazıları da kaleme aldılar. Örneğin, IV. Mehmed (1648–1687) döneminde İngiliz Elçiliği Kâtibi Rycaut, padişahın geceyi birlikte geçireceği cariyeyi seçmek için iki sıra hâlinde dizilmiş cariyeler arasından geçerken beğendiği güzelin önüne mendil bıraktığını söylemişti ki bu bilgi bir fanteziden öteye gidemezdi.harem-i hümâyûnda geçen günlük hayat hakkında bilinenler pek mahdûd ve sınırlı kalmaktadır. Harem hakkında dışa sızabilecek malûmat harem ağaları veya içerde yaşıyan kadınlardan elde edilebilir. Fakat târihî hakîkatlerden de anlaşılıyor ki, ne haremden çıkarılarak evlendirilenler, ne de harem ağaları, haremin mahremiyetine gömülen haber ve malûmatı dışarıya sızdırmamışlar, görüp işittiklerini içlerine hapsetmişler ve onlarla birlikte âhirete göçmüşlerdir. Gizli olarak saraya girebilmek istenirse, Ayasofya tarafından üç, deniz tarafından ise bir çok has bahçeyi geçmek îcâb ederdi ki, bu da mümkün değildi.
Harem içerisinde görevli olan hadım ağaları belli ölçüler içerisinde hareket ederlerdi. Bunlar kadın efendi ve kızlarıyla konuştuklarında, ya kapı aralığından veya araya perde asmak suretiyle görüşmek zorundaydılar. Kazara sultânın veya kadınların yüzünü açık görseler başlarını yere eğmek, hareme girerken “Destur” diye bağırmak ve orada bulunan câriyeleri uyarmak mecbûriyetindeydiler. Haremde yaşayan kadınların serbest bir şekilde bahçelerde, mesirelerde eğlenmelerine halvet denirdi. Kapalı havalarda pâdişâh; kadınları, sultanları ve oğulları ile görüşmek isterse onları dâiresine çağırtır, konuşur ve görüşürdü. Pâdişâhın aile efradının hepsi veya bir bölümü ile yaptığı bu toplantıya muhtasar halvet adı verilirdi.

Bir de hasbahçede yapılan halvetler vardı. Pâdişâh halvet yapılacağını bir hatt-ı hümâyûnla bildirir ve rahatsız edilmemesini emrederdi. Hasbahçenin bâzı yerlerinde devamlı olarak halvet sokakları ile perdeleri bulunurdu. Halvet günü üçüncü avlu tamâmiyle boşalır, bahçenin görülebilecek yerleri halvet bezleri ile örtülürdü. Bahçede kadınların ve câriyelerin dolaşacağı yollar üzerine ve etrafına çadırlar kurulurdu. Bunlardan başka oturulacak, namaz kılınacak, eğlenilecek ve yemek yenilecek çadırlar da kurulurdu. Bu gelenek, saltanatın kaldırılmasına kadar devam etmiştir.

Harem'de padişah ve ailesiyle birlikte, onlara hizmet eden kadın köleler, yani cariyeler ve harem ağaları yaşıyordu. Osmanlı padişahları, II. Bayezid zamanına (1481–1512) kadar Bizans'tan, Balkan prensliklerinden Anadolu'daki Türk beyliklerinden prenseslerle evlenmişlerdi. Sultan II. Bayezid'den sonra ise Anadolu'daki Türk beyliklerinin sona ermesi ve Harem–i Hümâyûn'un iyice kurumlaşması ile birlikte –II. Osman (1618–1622) ve Sultan Abdülmecid (1839–1861) istisna olmak üzere- padişah ve şehzadelerin eşini sadece cariyelerden seçmesi âdet haline geldi.
Pâdişâhların tanınmış ve asîl bir ailenin kızıyla evlenme imkânları olduğu hâlde, bâzı mahzurlarından dolayı bu evliliği tercih etmemişlerdir. Pâdişâhın annesi veya zevcesi tarafından İstanbul’da veya taşrada akrabasının bulunması mahzurlu idi. Zamanla ana tarafından akrabalar saraya dolacak, şahsî ve siyâsî birtakım isteklerde bulunacaklar, arzuları yerine getirilmeyenler, pâdişâh ile akrabalığına güvenerek birtakım entrikalara teşebbüs edecekler, neticede, o devir Avrupa devletlerinde olduğu gibi, kanlı hâdiseler yüzünden devlet güvenliği sarsılabilecekti.
 
arkadaşlar yukarda yazdığım yazıda da geçiyor,padişahlar akrabası olmayan kadınlarla evlenmek zorundalarmış mantıklı bence.
 
aaa sülüman herkesi halvetemi sokacak kaç kişi oldu mahiye hürreme verdiği yüzüğün benzerinimi vermiş
 

çokkk akıllı kadınmış
 
[video=youtube;H_denK3hECs]http://www.youtube.com/watch?v=H_denK3hECs[/video]

 

ne kadar zeki bir sultanmış hürrem bölee
 
bende annamıyorum osmanlı kadınlarla EWLENIP SAF OSMANLI SEHZADELERLE NIYE DEWAM EDILMEMIS YABANCI CARIYELER KISIRLASTIRILABIRDİYANİİ

oy oyyyyy çok kötü bir düşünce Rabbim annelik duygusunu tatmak isteyen hiçbir kadını bu duygudaan mahrum bırakmasın

iiyide hurreme gelene kadar dogurabılırdı,sonuçta uzun bı sure onla berabermiş hurroş gıbi 9 aya bır dogursaymış ya denyo gacı

uzun süre beraber olmayla alakalı olmadığını kk nın gebelik ve tüp bebek topiklerinden görebilirsin.artı mahinin bir perşembeleri vardı o gün de hürrem gelince uçtu gitti.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…