Mülakatlar ve Mülakat Çeşitleri

AttaQue

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
30 Nisan 2007
2.710
20
Grup Mülakatları

Mezuniyet döneminden sonra adayların en çok sıkıntı yaşadığı durumlardan birisi ardı arkası kesilmeyen iş görüşmeleridir. Mülakatlar hakkındaki bilgiler çoğu zaman; stajlar için yapılan ön görüşmeler, belki okulda alınan birkaç ders, daha önceki dönemlerde mezun olan arkadaşların yaşadıkları ve insan kaynakları sayfalarından okunan ipuçlarıyla sınırlıdır. Bu yüzden çiçeği burnunda bir mezun için iş arama süreci her zaman bir bilinmezlik teşkil eder.

İşe alım süreçlerinin tam bir karmaşa haline dönüşmeye başladığı şu günlerde, şirketler de bu dönemi en verimli biçimde değerlendirmek için artık bire bir mülakatların yanı sıra grup görüşmelerine de önem vermeye başladı. Daha önceleri sadece yurt dışında veya ülkemizdeki hatırı sayılır şirketlerde görebildiğimiz bu uygulama yavaş yavaş orta ölçekli şirketlerde de kendini göstermekte.

Grup mülakatları, adından da anlaşılacağı gibi, birden fazla adayın grup içindeki yetkinliklerini gözlemlemek üzere yapılan görüşmelerdir. Genel olarak kişilerin tutum ve tavırları, vücut dili kullanma becerileri, iletişim yetenekleri, grup içi yaklaşımları ve katılımları gözlemlenir. Tabi ki bu çift taraflı bir denklem gibidir. Firma adayları tanırken, adaylar da böyle bir şirkette çalışmak isteyip istemediklerine karar verirler.

Öncelikle firmaların neden böyle bir sistemi tercih edebileceklerine değinmek gerekirse üç ana başlıktan söz edilebilir:

Eğer bir iş için çok fazla başvuru yapılmışsa bire bir mülakata geçmeden önce bir ön eleme olarak grup mülakatı yapılabilir. Her gün insan kaynakları sayfalarında görülen ilanlardan birine bile 700–1000 arasında başvuru yapıldığı düşünülürse, böyle arzın az, talebin fazla olduğu bir piyasada, işveren de, başvuruların arasından kendi kriterlerine en uygun adayı en kısa zamanda seçmek isteyecektir. İlk elemeler genellikle özgeçmişlerle yapılır. Fakat grup mülakatları bunun için güzel bir alternatiftir. Firma, adayları birbirleriyle karşılaştırma şansı elde ederek değerlendirir ve özgeçmişler üstündeki bilgilerle kişileri bütünleştirebilir. Böylece sadece özgeçmişlerle yapılan bir ayıklamadan daha adil bir eleme yapılmış olur.

İkinci olarak, yukarıda da belirtildiği gibi, topluluk içindeki davranışları gözlemleyebilmek için tercih edilebilir. Bire bir görüşmelerde kişi kendini anlatır, mülakatçı da kişiyi anlattıklarıyla ve sorulara verdiği cevaplara göre değerlendirmeye çalışır. Ancak, iş özellikle takım çalışması ve aktif katılım gerektiren bir tanıma sahipse, bu değerlendirmeler yeterli olmayacaktır. Adayın grup içindeki tavırları, onun iş tanımına uygun olup olmadığı hakkında azımsanmayacak ipuçları verir. İnsan kaynakları uzmanları “Etrafınızdakileri ne kadar etkileyebiliyor ve yönlendirebiliyorsunuz? Lider değilseniz lidere karşı tutumunuz nasıl? Yaratıcı mısınız? Uyumlu musunuz?” gibi soruları adaylara doğrudan yöneltmektense, onları grup içinde gözlemleyerek belirlemenin daha sağlıklı olduğunu düşünürler.

Son sebep ise birden fazla kişiyle aynı anda görüşmenin kazandıracağı zamanla ilgilidir. Bütün adaylarla tek tek görüşmek, özellikle ön eleme aşamasında çok zordur. Bir de adayı birden fazla kişinin görmesi söz konusu ise bu süreçte firmanın olağan işlerinin aksaması ihtimaline karşın grup mülakatları zaman kurtarıcı olarak tercih edilir.

Grup mülakatlarında genellikle iki yöntem izlenir:

İlkinde bir konu başlığı sunulur ve adaylardan bunun tartışılması beklenir. Burada önemli olan şey öne çıkmak ve sürekli konuşmak değildir. Konuşmaların içeriği süresinden daha çok not toplar. Sivrilmeye çalışmak çok büyük bir hatadır.

Diğer yöntemde ise firma, mevcut pozisyonla ilgili sanal bir iş ortamı yaratır. Grubu iki ayrı takıma ayırır. İşle ilgili hipotetik bir durum ortaya koyar. Kişilerden olay üzerinden çözüme gitmeleri beklenir. Daha sonra takımlardan çalışmalarını önce grup adına, sonra bireysel olarak sunmaları istenir. Her iki durumda da iş tanımı ve firma kültürüne hazırlanmamış adaylar hemen belli olur.

Bu sırada gözlemciler notlar alır, sorulacak soruları belirlerler. Çalışmalar esnasında şu özelliklere bakılır:

* Kişiler arası yaklaşımlar
* Grup çalışması
* Örgütsel altyapı
* İkna
* İletişim
* Liderlik
* Lidere karşı tutum
* Stres yönetimi
* Doğaçlama
* Planlama
* Yapıcı eleştiri
* Yardımlaşma
* Görev dağılımı
* Motivasyon
* Diğer takım üyelerini dahil etme
* Karakteristik özellikler (utangaçlık, kendini ifade etme, temsil yeteneği, sorumluluk sahibi olma)

Peki ne yapmalı?

Grup mülakatlarında söylediğiniz her söz, takındığınız her tavır mülakatçı için sizin kişiliğinizle ilgili ipuçları taşır. Bu sizi “Madem öyle, ben de onların beni görmek istedikleri gibi görünürüm” tarzında bir yanılgıya düşürebilir. Bu belki ilk birkaç dakika yönetebileceğiniz bir durumdur. Fakat bir süre sonra siz de ortamın sanal olduğunu aklınızdan çıkarıp, etrafınızdaki mülakatçıların bile varlığını unutur duruma gelebilirsiniz ki bu özellikle toplu görüşmelerde çok sık rastlanır bir durumdur.

Yukarıda da belirtildiği gibi sivrilmeye çalışmak grup çalışmalarında düşülen en büyük yanılgıdır. Eğer tartışılan konuya gerçekten hakimseniz ve liderlik vasıfları taşıyorsanız bu sizin için bir avantaj olabilir. Aksi bir hal söz konusuysa, yani bunu yaparken diğerlerini bastırıyor, kendinizi ön plana çıkarıyorsanız o mülakatta olduğu gibi tüm iş yaşantınızda sıkıntı çekersiniz. Doğru zamanda, doğru kişiye, doğru şeyleri, kararınca söylemeniz gerekir.

Diğer konu ise ikna yöntemlerinizle ilgili. Birden fazla fikrin kol gezdiği bir ortamda kendi düşüncenizi kabul ettirmeye çalışmak elbette hakkınız. Bildiğiniz gibi farklı ikna teknikleri mevcut. Tartışarak mı, mantıklı açıklamalar getirerek mi yoksa küçük parçalara bölüp teker teker yok ederek mi? Ortamı iyi takip edip hangisinin daha uygun olduğunu iyice tartmalısınız.

Fikirlerinizin ortak kabul görmediği zamanlar da elbet çıkacaktır. Böyle durumlarda grupla olan iletişim bağınızın kopmaması çok önemlidir. Kabul edilen görüşe karşı bir eleştiriniz varsa bunu yapıcı bir şekilde eleştirmeniz de bir zarar yoktur. Fakat takım ruhunu zedeleyecek yorumlardan uzak durmanız gerekecektir, grubunuzdakilerin rakipleriniz olduğunu bilseniz bile…

Bütün bunlarla birlikte dikkat etmeniz gereken birkaç püf nokta var:

* İster lider olun ister izleyici, önemli olan şey aktif katılımınızdır.
* Gözlerinizi mülakatçıdan ayırmayın ki önemli ipuçlarını kaçırmak gibi ihtimalle karşılaşmayın.
* Sadece mülakatçıya karşı değil, aynı zamanda grup üyelerine karşı da saygılı davranın. Abartılı güç savaşından uzak durun. Aksi halde uyumdan uzak ve yapmacık görünürsünüz.
* Grup çalışmalarında esas olan yapıcılıktır.
* Ancak oyunun kurallarını iyi anlarsanız sizden isteneni verebilirsiniz. Bu yüzden kafanızda soru işareti yaratan şeylerin açıklamalarını mülakatçıdan isteyin.

Özetle, iş hayatında her geçen gün daha fazla yer alan grup mülakatları, şirketler için uğraştırıcı ve adaylar için stresli olsa dahi, kişilerin grup içindeki tutumlarını ölçmek açısından firmalar için, bire bir mülakatlarda gösteremedikleri yetkinliklerini açığa çıkarma şansı bulduklarından adaylar için birer avantaja dönüşebilir. İyi gözlemlenmiş ve değerlendirilmiş bir mülakat sonunda şirketler aradıkları özelliklere sahip adayı bulurken, adaylar da çok büyük bir tecrübe kazanarak hem şirketi, hem iş tanımını, hem de bir ölçü de olsa kendilerini tanıma fırsatı bulurlar.

Alıntı : insankaynaklari.com
 
Stres Mülakatları

Günümüzde personel alımında en sık kullanılan yöntemlerden biri mülakatlardır. İş hayatının vazgeçilmez bir parçası olan ve adayı tanımak açısından işe alım sürecinin önemli bir basamağı olan mülakatlar; bire bir mülakatlar, panel mülakatlar, toplu mülakatlar, stres mülakatları şeklinde çeşitlendirilebilir.

Her biri farklı amaca hizmet etmesi için gerçekleştirilen bu mülakat çeşitlerinin bazıları oldukça sık görülmekle birlikte bazıları ise şirkete, eleman alınacak işin gereksinimine veya sadece mülakatı yapacak kişinin tarzına bağlı olarak daha nadiren uygulanmaktadır.

Şirketlerce daha nadir uygulandıkları için az rastlanan bu mülakat çeşitleri, iş arayan adaylar tarafından zorlayıcı ya da altından kalkılması güç olarak nitelendirilmektedir. Bu makalede de adayların genelde nadiren rastladıkları ve karşılaştıklarında çok zorlandıkları stres mülakatları ayrıntılı biçimde incelenecektir.

Adı üzerinde stres mülakatları, adayın stresli bir iş ortamında nasıl tepki vereceğini görebilmek için yapılır. Burada genel varsayım, stres mülakatında diğer adaylardan daha başarılı olan adayın gerçek iş ortamında da stres yönetimi konusunda daha başarılı olacağıdır. İlk bakışta doğru gibi gelebilecek bu durum, aslında her zaman geçerli olmayabilir, çünkü yapısı gereği mülakatlar yapay ortamlardır ve zaman zaman adil olmayabilir, mülakatı yapan kişiyi doğru seçime götürmeyebilirler. Yine de her yapay ortam testi gibi stres mülakatları da, diğer tüm mülakat çeşitleri gibi, bilinçli kişilerce yapıldığında doğru sonuçlar verebilmektedir.

Yatırım bankacılığı, pilot, polis memurluğu, hava trafik kontrolörlüğü, brokerlık, özel askeri işler, bazı satış işleri, test pilotluğu, talk show hostluğu gibi stresi yoğun yaşamaları beklenen işlere yapılacak alımlarda stres mülakatları kullanılmaktadır.

Aslında genel olarak stres mülakatları, alınacak kararlarda saniyelerin önemli olduğu, özgüven ve doğru tercihler gerektiren, iş sırasında yapılan hataların çoğu zaman ölümlerle veya yüksek miktarda para kaybıyla sonuçlandığı işlerde kullanılır. Öte yandan bu tür mülakatlar, yukarıda saydığımız mesleklerle sınırlı kalmayarak, stresi kişinin problemlerle ne kadar iyi başa çıktığının bir göstergesi olarak gören şirketlerin herhangi bir pozisyona alım yaparken kullandığı bir yöntem de olabilir.

Stres, kişinin çevre ile olan etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir olgudur ve kişinin durumu veya çevreyi nasıl kontrol altına aldığı ile ilgili olup, sanıldığının aksine sadece negatif değil pozitif bir etki de yaratabilir.

Gelişen dünyada iş hayatında zamanın daralması ve bu daralan zamanda çalışanlardan daha fazla iş yapılmasının beklenmesi az çok herkesi strese maruz bırakmaktadır. Zaman içerisinde daha üst kademelere gelen kişilerde sorumluluklarla birlikte stres de artmaktadır. Yükseldikçe daha fazla kişiye yön veren, daha büyük projeler gerçekleştiren ve daha fazla gücü kontrol eden kişilerin üstüne ister istemez daha fazla yük binmekte, daha fazla stres altında kalmaktadırlar. İşte stres mülakatları da stresten ne kadar kötü etkilenildiğinin aksine bu stresli ortamı işine pozitif aksettirebilecek, gerektiğinde stres altında sakinliğini koruyabilecek, yaptığı işlerdeki hata oranı yükselmeyecek ya da büyük performans düşüşleri yaşamayacak insanları seçebilmek için yapılır.


Her mülakatta olduğu gibi stres mülakatını yapan insan kaynakları uzmanlarının kullandıkları belirgin yöntemler ve teknikler bulunmaktadır. Genel mülakat tekniklerinden ayrı olarak bu tekniklerin neler olduğunu bilmek, adayın herhangi bir mülakata değil de stres mülakatına girdiğini anlamasına ve ileriki bölümlerde daha dikkatli olmasına yol açması bakımından çok önemli olabilir.

Stres mülakatı tekniklerinden birkaçı:

* Bekleme odasında bir saat kadar bekletiliyorsanız,
* Mülakatçı (mülakat yapacak kişi) siz odaya girdiğinizde gazete dergi gibi mülakatla ilgisi olmayan şeylerle ilgileniyorsa ve sanki mülakata beklemiyormuş gibi davranıyorsa,
* Daha tanışmadan direk bir toplantıya sokulduysanız ve kendisiyle bile tanışmadığınız mülakatçı sizi kimseyle tanıştırmıyorsa,
* Daha yeni girdiğiniz bir odada sizin için bir sandalye yoksa,
* Etrafınıza dağılmış birkaç mülakatçı, beklenmedik hızla ardı adına sorular soruyor, size cevaplamak için yeterli düşünme süresi bile bırakmıyorlarsa,
* Mülakatçı konuşma sırasında uzun boşluklar veriyor, gözlerinizin içine bakarak ortamın gerilmesini sağlıyorsa,
* Mülakatı yapan kişi, fikirlerinize veya yaptığınız yargılara beklenmedik şekillerde ve sürekli bir biçimde karşı geliyorsa,
* Mülakatçının sizden yapılmayacak bir isteği varsa, örneğin ayakkabılarınızı değiştirmek gibi, ve bunda ısrarcıysa,
* Mülakatı yapan kişi sizle kaba bir dil ile konuşuyorsa, geçmişinizle, eğitiminizle veya kariyerinizle dalga geçiyorsa,
* Mülakatçı ardı ardına belirsiz sorular soruyor ve sürekli cevaplarınızdan tatmin olmamış görünüyorsa,
* Mülakat esnasında yapılması imkansız bir görev verildiyse ve dikkatlice nasıl başa çıkacağınız izleniyorsa,
* Mülakatı yapan kişi kasti olarak sizinle anlaşamıyormuş gibi yapıyor, bir konuyu birkaç kez üst üste açıklamanızı ya da açmanızı istiyorsa,
* Mülakatçı uyuma numarası yapıyorsa...

Bu durumlardan birkaçıyla karşı karşıya kaldığınızda ve ortamdaki gerilim sanki kasti olarak azalmıyorsa, mülakatı yapan kişi(ler) bu veya başka şekillerde ortamdaki gerginliği devam ettiriyorsa, bilin ki bir stres mülakatının tam ortasındasınız.

Stres mülakatı sırasında, kişinin yapması gereken; dizginleri eline almak, ortamı ve kendini kontrol altına almaktır.

Stres mülakatından rahat çıkmanın püf noktası kendi kendini kontrol edebilmektir. Unutmamanız gereken ilk şey bunun aslında bir oyun olduğu ve mülakatı yapan kişinin kesinlikle sizinle kişisel bir sorunu olmadığıdır. Bunun gerçek dışı, yapay bir ortam olduğunu akıldan çıkarmadan mülakatı sürdürebilmelisiniz. Stres mülakatları uygulayan kurumlardan birçoğu mülakat bitiminde, bu mülakatın sizin üzerinizde yanlış bir etki bırakmaması amacıyla niye bu yöntemi kullandıkları ile ilgili olarak sizi bilgilendirecektir. Böyle bir açıklama yapılmadıysa bile stres mülakatı yapıldığını mülakat bittikten sonra size karşı tavırları 180 derece değişen mülakatçılardan rahatça anlayabilirsiniz.

Grup halinde mülakat yapan şirketler için böyle bir stres mülakatını rahat geçirebilmenin diğer bir yolu önceden hazırlanmaktır. Mülakatınıza kimin veya kimlerin gireceğini ve mülakatçılardan hangisinin işe alım konusunda daha ağırlıklı olduğunu bilmek işe yarayacaktır. Böylece aday olarak tek bir kişi seçme şansınız doğar ve o kişiye odaklanarak ilginizi dağıtmamayı, gücünüzü sakin kalmak, soğukkanlı davranmak gibi daha önemli noktalara harcamayı ve vereceğiniz cevaplarda makul ve tutarlı olmayı sağlayabilirsiniz.

Stres mülakatı yapıldığını fark ettiğiniz anda kendinizi kontrol altına alın, yavaşlamaya çalışın ve sakin halinizi muhafaza etmeye gayret gösterin. Kendinizi kontrol altında tutmak demek kesinlikle rol yapmak demek değildir, asla rol yapmayın, kendiniz olun. Bir iş toplantısında olduğunuzu düşünün ve sanki konuşma sırası size gelmiş gibi farz edin. Mülakatçılar bilerek ortamı germeye devam ederlerse daha da yavaşlayın, sakin, kibar ve yumuşak konuşmaya gayret edin. Kendinize küçük bir rahatlama arası yaratabilmek için avuç içleri yere bakacak şekilde ellerinizi üst üste koyun, üstteki elinize bakın, odada size doğru bakan insanları unutun ve en önemlisi gülümseyin.

Stresli ortamlarda yapılan araştırmalarda dudakları gülümseme şekline sokmanın bile kişiyi rahatlattığı ve refleksif olarak kişiyi mutlu ettiği görülmüştür. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise, tüm mülakat boyunca yüzde manasız bir gülümseme bulundurmamaktır, bu ortamı yumuşatmak yerine sizi yanlış anlamalarına ya da dalga geçtiğinizi zannetmelerine sebep olabilir.

Diğer bir önemli nokta ise odadaki performansınıza aşırı önem vermemektir. Mülakatı yapan kişinin de bildiği gibi stresli ortamlarda insanlar tam performans gösteremeyebilirler. Bu sebeple mülakatı güçlü ve zayıf yanlarınız için bir deneme olarak görün, doğru adımlar atmaya çalışın ve odadan çıktığınızda sizi daha fazla etkilemesine izin vermeyin. Normal günlük yaşantınıza dönün, geçmiş olan mülakatı değil varsa mülakatın ileriki aşamalarını, yoksa işe alınmanız halinde yapacaklarınızı düşünün.

Kariyeriniz veya akademik geçmişiniz ile dalga geçiliyorsa, “Siz beğenmiyor veya başka özellikler bekliyor olabilirsiniz ama ben bu seviyeye kadar bu özelliklerim ile geldim ve bundan sonra da bu özelliklerim ile yükselmeye gayret göstereceğim” şeklinde bir cevap verebilirsiniz.

Mülakatçı karşınızda uyuma numarası yapıyorsa bir kağıda “Sizinle tanışmaktan şeref duydum” gibi bir mesaj yazıp ayrılmak için ayağa kalkabilirsiniz, bu onun sizi fark etmiş görünmesini sağlayacaktır. Fark etmediyse de önemli değil, sizi uyuyarak karşılayan bir şirket ne kadar ciddi olabilir ki?

Beklemediğiniz bir şekilde bir toplantı odasına sokulduysanız ve mülakatı yapan kişi sizi kimseyle tanıştırmıyorsa, ne kadar sosyal ve kibar olduğunuzu gösterin. Odadaki insanlara bir bir yaklaşın, ellerini sıkın ve isminizi söyleyip isimlerini öğrenin. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise kişinin elini sıkma şeklinizdir, önemli olan özgüven içerecek kadar sıkı ama kibarlığınızı koruyacak kadar yumuşak olmaktır.

Yine bazı tekniklerin yanı sıra stres mülakatı yapan uzmanların adayı stresini arttırmak ve ortamı daha da germek için kullandığı bazı özel sorular vardır, bunlardan bazıları ise,

* Bu işin gerektirdiklerini yerine getirdiğinizi düşünmüyorum!*
* Bu işi istediğinize gerçekten emin misiniz?!*
* Bu özgeçmişle nasıl sizi alabileceğimizi düşünebiliyorsunuz?!*
* Daha farklı bir firma için daha uygun olduğunuzu düşünmüyor musunuz?!
* Kariyerinizde geldiğiniz yere göre daha yüksek maaş almanız gerekmez miydi
* Patronunun işini mi almak istiyorsun?!**
* Şu elimdeki kalemi görüyor musun, sat bunu bana!**
* Şirketten birini almak varken niye sizi alalım?!**
* Neden bu kadar uzun süre iş aradınız?**

Bu ve daha bunun gibi nice soru aslında bunlara benzer soruların sertleştirilmiş halleridir. Örneğin “Bu işin gerektirdiklerini yerine getirdiğinizi düşünmüyorum” gibi bir soru-yorum aslında “sizin bizim için ideal bir çalışanımız olacağınıza tam emin değilim, bana niye bu işe uygun olduğunuzu açıklayın” sorusunun sert hali iken “Şu elimdeki kalemi görüyor musun, sat bunu bana”, “Görelim ne kadar prezantablsınız, kendinizi ne kadar iyi ifade edebiliyorsunuz”un, veya “neden bu kadar uzun süre iş aradınız” sorusu “bir şirkette bu kadar özel aradığınız şey nedir ve bizim karşımıza geldiğinize göre bizden ne bekliyorsunuz” sorusunun sertleştirilmiş, direkt hale sokulmuş halidir. Önemli olan her zamanki gibi sakin kalmak ve doğru cevapları, doğru üslup ile özgüven içerisinde söyleyebilmektir.

Stres mülakatları, bu yazıda da görüldüğü gibi geçilmesi korkulduğu kadar zor olmayan bir mülakat şeklidir. Stres mülakatıyla karşılaşan kişinin bunun bir özel bir yaklaşım olduğunu unutmaması, kendisine uygulanabilecek tekniklerin bilinciyle kendi savunmasını oluşturmuş olması, ilk kez gördüğü ya da duyduğu bir stres mülakatı tekniğine karşı kontrollü davranması gerekmektedir.

Aday stres mülakatını asla kişisel algılamamalıdır. Eğer kabul edilirse belki de kendi üstü olacak mülakatçının bunu bir deney olarak yaptığının bilinciyle davranmalıdır. Kilit nokta stresle nasıl başa çıktığınızı göstermektir. Çoğu stres mülakatında, söylediğiniz sözlerin yanı sıra mimikleriniz, jestleriniz, duruşunuz, o an gergin, endişeli, sıkıntılı ya da terliyor olup olmadığınız da fazlasıyla göz önünde bulundurulur.

Birkaç kez mülakata girmiş fakat stres mülakatı ile karşılaşmamış bir aday için ilk 5-10 dakika zorlayıcı olsa da, sakin kalarak, soğukkanlılığı koruyarak ve asıl önemli olanın karakterinizi yansıtmak ve kalitenizi ortaya koymak olduğunu unutmayarak kolayca üstesinden gelinebilir. Stres mülakatına ilk mülakatında rastlayan bir insan için durum biraz daha zor olsa da yapılması gereken kilit noktalar değişmediği için uygulama aynıdır. Öte yandan aslında her mülakat için geçerli olan şu olgu da kişinin aklından asla çıkmamalıdır, “Siz bu işi istiyordunuz, mülakata katılmak için değerli zamanınızı ayırdınız, bu da geçmeniz gereken yollardan sadece bir tanesi...”

* www.collegeview.com/career/interviewing/types_of/sample_stress.html ’ dan alınmıştır.
** www.aumba-alumni.com/artstressquestions.htm ’ dan alınmıştır.


Alıntı : insankaynaklari.com
 
İş verenler boş pozisyonları doğru kişi ile doldurma konusunda oldukça isteklidirler. Eğer o iş için doğru kişi olduğunuzu göstermek istiyorsanız, "sizin gerçekten bir şeyler bildiğiniz ve o işi yapabileceğiniz konusunda karşı tarafı rahatlatmalı ve inandırmalısınız".

İş arayanların mülakatta karşılaşacakları ile ilgili olarak önceden hazırlık yapmaları önemlidir. Becerikli mülakatçılar işle alakalı çeşitli sorular soracaklardır. Geçmiş performansınıza bakıp gelecek performansınız hakkında tahminde bulunmaya çalışacaklardır. Bazen, uygun olmayan hatta yasal olmayan sorular da sorabilirler. Sorulara ne kadar akıllıca cevap verdiğiniz parlak bir gelecek ya da red mektubu alma arasındaki farkı yaratacaktır.

Genel bir mülakatçı zamanın % 65-75'ini sizin o iş için gerekli olan koşulları taşıyıp taşımadığınızı keşfetmeye ayırır. Firmanın hedeflerine ulaşmasında sizin ne şekilde katkıda bulunmayı planladığınızı ve sizin sahip olduğunuz yetenek ve becerilerin o işi yapmaya ne kadar uygun olup olmadığını ortaya çıkarmaya çalışır.

Mülakatta alınan adayın da mülakatı yapan kişiyi değerlendirmek istemesi doğaldır. Beden diline dikkat edin. Söylenmeyenlerin yanı sıra söylenenleri de dikkatlice dinleyin. Bu iş yeri çalışmak istediğiniz yer mi veya pozisyon hakkında tam emin olmadığınız bir şeyler mi var? Bunun yanında, unutulmaması gereken bir nokta da, ilk mülakat sadece bir ilk adımdır. Gelecek adım ikinci mülakata davet olacaktır. Bir iş teklifinin ikinci bir mülakat olmadan yapıldığı çok nadirdir, hatta bazen üç ve dört mülakat dahi yapılmaktadır.

İş verenler mülakata katılan adaylara şunları tavsiye etmektedir;

· Kendiniz olun
· Dürüst olun
· İş, üst denetçi, firma ve firmadaki geleceğiniz hakkında ilgili olun
· Sonuçlar üzerine odaklanın
· Çözümler üzerine odaklanın
· Gerçekten ne yaptığınızı anlatın
· Başka yerde yaptıklarınızın mevcut iş ve firma ile bağlantısını kurun
· Olaylara geniş açıdan bakın, sadece o anı düşünmeyin
· İstekli, girişken olun, kendinize güven duyun, fakat kendini beğenmiş bir tarzda davranmayın
· Diğer iş arayan adaylardan farklı olduğunuzu olumlu bir şekilde ifade edin

Mülakatların aslında en olumsuz tarafı, iş verenin sizin hakkınızda ne ortaya çıkaracağı değil, sizin onlar hakkında ne ortaya çıkaramadıklarınızdır. Unutmamak gerekir ki, bu süreç çift taraflıdır.

İş verenler sizi değerlendirirken, siz de sunulan fırsatları, zorlukları ve sizin için önem taşıyan işi değerlendirmeli ve yeteneklerinizin o firma için uygunluğunu ölçmelisiniz. Mülakatta başarılı olmanın sadece iki yolu vardır: Hazırlıklı ol, ve kendin ol…

Mülakata hazırlık açısından sorulabilecek muhtemel soruların önceden bilinmesinde fayda vardır. Tabii ki cevaplar kişiye özeldir. Dolayısıyla, vereceğiniz cevapların sizi tam yansıtmasına özen gösterin.

Yaygın olarak karşılaşılabilecek sorulardan bazıları şunlardır;

Kendinizden bahseder misiniz?
Mülakatlarda en sık karşılaşılan sorulardandır. Kafanızda önceden hazırladığınız kısa bir ifade olmalıdır. Eğer yönlendirme olmazsa, işle alakalı kısımlarla ifadelerinizi sınırlandırın. Mülakata alındığınız pozisyonla ilgili olarak önceki işlerinizi ve yaptıklarınızı anlatın. Geçmişten günümüze doğru bir sıra takip edin.

Eski işinizden niçin ayrıldınız?
Her türlü duruma rağmen olumlu tavrınızı koruyun. Temel bir problemi asla yönetim ile ilişkilendirmeyin ve asla amirinizin, takım arkadaşlarınızın veya firmanın içsel sorunlarından bahsetmeyin. İş veren güvenebileceği bir adayla çalışmak ister. Örneğin değişik kariyer fırsatlarından, farklı bir şeyler yapma ihtiyacınızdan veya ileri dönük sebeplerden bahsedebilirsiniz.

İşle ilgili olarak ne gibi deneyiminiz var?
Başvurduğunuz pozisyonla ilgili özel olarak yaptıklarınızı anlatın. Eğer özel deneyimleriniz yoksa mümkün olduğunca net bir açıklama yapın.

Bu firma hakkında neler biliyorsunuz?
Bu soru mülakattan önce firma hakkında araştırma yapmak ve araştırmacı kişiliğinizi göstermek için iyi bir nedendir. Mevcut konumlarını, Pazar içindeki değerlerini ve gelecek hedeflerini anlamaya çalışın. Bu bilgiler sizin için her zaman artı bir puan olacaktır.

Başka hangi firmalara başvurdunuz?
Dürüst olun, fakat bu kısımda fazla zaman harcamayın. Bu iş ve bu firma için yapabilecekleriniz üzerine odaklanın. Diğer başka şeyler dikkat dağıtır.

Niçin bu firmada çalışmak istiyorsunuz?
Bu düşündürücü bir sorudur ve mutlaka firma hakkında önceden yapmış olduğunuz araştırmaya dayandırın. Burada samimiyet çok fazla önemlidir ve kolaylıkla hissedilebilir. Uzun dönemdeki kendiniz için koymuş olduğunuz kariyer hedeflerinizle bağlantı kurun.

Aklınızdaki ücret nedir?
Hoşa gitmeyen küçük bir oyundur ve ilk başta cevaplarsanız muhtemelen kaybedersiniz. Dolayısıyla, cevap vermeyin. Bunun yerine, şöyle bir şey denilebilir, "Acaba bu pozisyon için siz bir ücret aralığı söyleyebilir misiniz?" Mülakatı yapan söyleyebilir. Eğer söylemezse; bunun işin ayrıntılarına, sunulacak kariyer ve gelişim fırsatlarına bağlı olduğunu söyleyebilir ve geniş bir aralık verebilirsiniz.

Takım çalışmasına ne kadar yatkınsınız?
Günümüzün değişen firma stratejilerine siz de ayak uydurmak zorundasınız. Artık bireysellikten çok paylaşımcılığın ön planda olduğunu unutmayın.

Bu iş için neden uygun olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Yaptığınız yatırımlar ve sahip olduğunuz yetkinliklerin firmanın ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceğini anlatın. Başka adaylarla karşılaştırma yapmayın.

Bu işten beklentiniz nelerdir?
Eğer istediğiniz işin o iş olduğunu söylerseniz, karşı tarafın güvenini kazanırsınız. Eğer bu işi belli bir süre yapıp farklı alanlara atlamak istediğinizi söylerseniz olumsuz bir etki yaratırsınız. "Uyumlu bir iş ortamı, kendimi geliştirebilmem için fırsatlar, bilgimi ve tecrübemi yansıtabileceğim bir görev" işverenin duymak isteyeceği bir yanıttır.

İş yaparken en iyi performansı göstermenizde sizi ne motive eder?
Bu sizin kişilik özelliğiniz ile ilgilidir. Fakat iyi örnekler verin; zorlayıcılık, başarı ve takdir edilmek.

Bana sormak istediğiniz sorularınız var mı?
Her zaman önceden hazırlanmış sorularınız olsun. Firmada değer katacağınız alanlara, çalışma koşullarına, sizden beklenen sorumluluklara yönelik sorular olumludur.

Mülakat boyunca soruları aşırıya kaçmadan cevaplandırın ve çok az veya fazla konuşmaktan kaçının. Firma hakkında mutlaka önceden araştırma yapın. Karşı tarafa her zaman güven vermeye çalışın. Soruları net ve akıcı bir şekilde cevaplandırın, cevap vermeden önce dikkatlice düşünün. Çalışma ve öğrenme konusunda istekli olduğunuzu gösterin. Uygun giyinin, ilk izlenim çok önemlidir sözünü asla gözardı etmeyin. Ve mülakat sonrasında, yazacağınız kısa bir teşekkür mektubunun diğer adaylar karşısında size sağlayacağı avantajı da unutmayın.

Referanslar

Hacker C.A. (1999). Job Hunting in the 21st Century, CRC Press LLC.
Hawk, B.S. (1998). What Employers Really Wants, VGM Career Horizons.
Hull, W & Wait C. (1996) Professional Development: The Dynamics of Success, Wadsworth Publishing Company.

Alıntı : insankaynaklari.com
 
“Yarın iş mülakatım var” sendromu: Teşhis ve tedavi yöntemleri

Yaz ayları yaklaşmaya başladığında, üniversitelerden yeni mezun olmuş ya da olacak arkadaşlarımdan duyduğum çok kilit bir cümledir “Mülakatım var, ne yapacağım?” Bu cümle içinde çaresizlik barındırır. Nedense iç sıkıntısıdır iş mülakatı, kişinin kendini kanıtlama arenasıdır. Sizi ve yeteneklerinizi hiç bilmeyen bir yabancıya, kendini doğru ifade etme çabasıdır.







İşe alım mülakatları ile ilgili kitaplar açıldığında ya da literatür tarandığında, tanımında aslında korkulacak bir şey olmadığı görülür. Sonuçta iş başvurusu yapmış olan bir aday ile firma arasındaki tek kişilik ya da grup halinde yapılan “tanışma” görüşmesidir. Bu görüşme bünyesinde barındırdığı strese inat, genelde bir tane olmaz. İlk tanışmanın ardından -ki bu tanışma genelde İnsan Kaynakları sorumlusu ile olur- başvurulan bölümün yetkilisi de adayla tanışmak ister. Bu tanışmalar esnasında sizin varsa daha önceki deneyimleriniz, okul hayatınız, nasıl bir kişi olduğunuz ve işi başarmak için gerekli olduğu düşünülen “yetkinlikleriniz” sorgulanır. Böyle anlatıldığında gayet olağan ve “hayatın bir parçası” olan bu süreç, bu durumla birebir karşı karşıya olan kişi için, hele de daha önceden mülakat deneyimi yok ise, oldukça stres vericidir.

İnsan Kaynakları’nda işe alım mülakatlarını yapan ve birçok iş mülakatı geçirmiş bir kişi olarak söylemeliyim ki mülakattan korkma ya da strese girme sendromunun elbette çaresi bulunur. Stresi oluşturan sebepleri düşünmek bile bazen çözüme ulaşmak için atılmış olan bir adımdır. Birçok adayla yaptığım görüşmeler sonrasında edindiğim bilgilere göre, işe alım mülakatı öncesinde kişileri strese sokan unsurları şu şekilde özetleyebilirim:

* İş bulmanın önemi (maddi ve manevi)
* Deneyim eksikliği (mülakat deneyimi olmaması)
* Bilgi eksikliği (firma, sektör ya da iş ile ilgili yeterli bilginin olmaması)
* Kişilik özellikleri (kişinin çekingen, içine kapanık, karamsar bir kişiliğe sahip olması)
* Zamanlama (mülakatın kişinin hayatında zor bir döneme denk gelmesi)
* Ortam (mülakatın yapıldığı fiziksel koşullar)

Dikkatle bakıldığında bu sebeplerden bazılarının üstesinden gelmek mümkün değilmiş gibi görünür. Sonuçta, istediğimiz işi bulmanın, üstelik maddi sıkıntımız da varsa, ne kadar önemli olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Ancak mülakat sırasında bunun yaratacağı stresi başımıza neler geleceğini önceden düşünerek ve kendimizi hazırlayarak azaltabiliriz. Henüz olmamış olayları insanın zihninde canlandırarak kendine bir senaryo oluşturması pek tahmin edilemeyen ancak etkili bir hazırlanma metodudur.

ÖNCEDEN BİLGİ TOPLAYIN

Mülakatların çeşitleri ile ilgili önceden bilgi toplamak hazırlık aşamasında önceliğiniz olabilir. Mülakatların tipi çoğu firma yetkilisi tarafından pozisyonun gereklerine göre belirlenir. Kimi pozisyonlara birebir mülakatlarla adaylar aranırken, bazı pozisyonlar için (özellikle işin gereği olan yetkinlikler takım çalışması, liderlik, iletişim becerisi ise ya da aday sayısı çok ise) grup mülakatları tercih edilebilir. Grup mülakatlarında genelde adaylara grup halinde tartışmaları, sonunda da çözüm ve sunum hazırlamaları için bir olay analizi verilir. Bunu mülakatlar takip eder. Bu mülakatlarda herkese sırayla sorular sorulur. Bunun sonucunda çoğunlukla, adaylar birbirini dinleyip, strese kapılır ve en iyi cevabı kimin verdiğini düşünerek kendi söyleyeceklerini unutur. Bu gibi bir durumda vereceği cevapları diğerlerinin etkisinde kalmadan hazırlayabilen aday kazanır. Ancak unutmamalı ki ilk soru size de sorulabilir…

Firma, sektör ve mülakatı yapacak kişi hakkında bilgi toplamak kişiye güven verir. Özellikle mülakatı yapacak olan kişi hakkında çevrenize, hocalarınıza, arkadaşlarınıza sorarak bilgi toplayabilirsiniz. Genelde bu bilgiye ulaşmak sanıldığı kadar zor değildir. Zor olan üşengeçlik ya da mülakat stresinin bünyenizde yaptığı bariyerden kurtulmaktır. Mülakatı yapacak olan kişi ile ilgili bilgi toplamak, onun da “insan” olduğunu size hatırlatır. Bu kişi ile ilgili hiçbir bilginiz olmasa da, onun da hayatının bir döneminde iş mülakatına girdiğini, belki birçok yerden olumsuz cevap aldığını, şu anda bulunduğu işe girene kadar süründüğünü, kabul edildiğinde ne çok sevindiğini düşünün. Ondan olumlu haberler duymak isteyen ailesi ve arkadaşları olduğunu, onun da utanabildiğini, kızabildiğini, küfredebildiğini düşünmek, üstelik bunu mülakattan önce sizi beklettikleri odada düşünmek gerçekten rahatlatıcı olur.

MÜLAKATTA YARATICILIK RİSKLİDİR

Mülakata hazırlık aşamasında karşılaşılan “ne giyeceğim?” konusu gerçekten birçok kitaba ya da kitap bölümüne konu olmuş derin bir mevzudur. Bu konuda söyleyeceklerim sizin zevkinizle sınırlı olduğundan şunu belirtmem yeterli olacaktır: Yaratıcılık güzel bir meziyettir. Ancak mülakatta yaratıcılık risklidir. Bu yüzden seçtiğiniz kıyafetlerde yaratıcı olmayın. Acı bir gerçek vardır ki, iş dünyasının üniforması önceden tanımlanmıştır. Bu sınırlar çerçevesinde, sade, temiz ve ciddi görünün. İşe girdikten sonra kurum yönetmelikleri elverdiğince yaratıcı olursunuz. Mülakatta sabredin.

Genelde ilgili tüm kitaplarda, mülakatta sorulacak sorulara ilişkin örnekler bulmak mümkündür. Adaylarda gözlemlediğim genelde bu sorulara arkadaşları ya da büyükleri ile beraber oturup cevaplar hazırlamalarıdır. Benim tavsiyem ise sizin kendi sorularınızı hazırlamanızdır. Mülakat sırasında size sorulabilecek soruları siz hazırlarsanız kendinizi daha iyi hissedeceğinizi göreceksiniz. Üstelik soru hazırlamak, doğruluğundan asla emin olamayacağınız cevapları hazırlamaktan çok daha keyiflidir.

Son söz olarak belirtmek isterim ki, tüm bunlara rağmen mülakata girdiğinizde kendinizi çok gergin hissediyorsanız, bu hissin de tadını çıkarın. Karşınızdaki kişiden durumunuzu saklamaya çalışmayın. Heyecanlı ve gergin olduğunuzu paylaşmak size puan kaybettirmez, tersine yabancı bir kişi ile sıcak bir başlangıç yapmanızı sağlar. Bu hissin de yaşanması gerekli olduğunu ve öğrenmenize katkısı olduğunu düşününün. Unutmayın mülakatta sizi rahatlatmak ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlamak aslında sizin değil, karşınızdakinin görevidir. Siz sadece dürüstçe kendinizi anlatın, gerisi gelir…


Alıntı : insankaynaklari.com
 
Mülakatım var, ama ne giyeceğimi bilmiyorum!

İlk kez bir iş görüşmesine mi gidiyorsunuz? Peki, ne giyeceğinizi biliyor musunuz? İşte size bu ilk iş görüşmesinde yardımcı olacak önemli ipuçları…

Okul hayatını, iş hayatından ayıran en önemli özelliklerden biri kuşkusuz serbest kıyafettir. Okul hayatı boyunca gardırobumuzu rahat ve spor giysilerle doldururuz: Düşük belli kot pantolonlar, göbeği açıkta bırakan dar t-shirtler, rengârenk spor ayakkabılar, kocaman ve renkli boncuklardan yapılmış kolyeler, küpeler, bilezikler… Ancak hem üniversitede okuyup hem de çalışmayı seçenler için durum biraz farklıdır. İster yarı zamanlı çalışma ister staj olsun, çalışılan kurumun kıyafet yönetmeliğine uymak bir zorunluluktur. Çünkü iş yerlerine girdiğiniz anda özel hayat dışarıda kalır, o andan itibaren önemli olan o kurumun kurallarına harfiyen uymaktır.

Bunun ilk örneği iş mülakatlarında kendini gösterir. İş başvurusu yaptığınız şirketten bir anda telefon gelir. Yetkili kişi mülakata beklendiğinizi söyler. İşte o andan itibaren tatlı bir koşuşturmaca, bir panik başlar. Sizi aradıklarına mı sevinseniz yoksa nasıl hazırlanmalıyım diye mi düşünseniz bilemezsiniz.

Bildiğiniz bir tek şey vardır: Her gün giydiğiniz o rahat kıyafetlerle mülakata gidemeyeceğiniz.

mülakat İÇİN NEDEN FARKLI GİYİNMELİ?

“İlk intiba son intibadır.” sözü aslında bu soru için verilebilecek en güzel cevaptır. İlk görüşmede verdiğiniz izlenim çok önemlidir ve bu izlenim işe alınma şansınızı da büyük oranda etkileyecektir. Bu ilk görüşmede de kendiniz hakkında her şeyi bir anda gösteremeyeceğiniz için dış görünüşünüz büyük önem kazanır. “İmaj Dinamikleri” adlı kitabın yazarı Kim Zoller de dış görünüşün önemini şöyle ifade etmiştir: “Dış görünüşünüz, karşınızdaki insanın sizin hakkınızdaki izlenimlerinin %55’ini oluşturur.” “Görünmeyeni Satmak” isimli kitabın yazarı Harry Beckwith de bu görüşü desteklemiş; günümüzün meşgul insanının, karşısındakini uzun uzun incelemek yerine onun bir anlık resmini çektiğini ve bu ilk izlenimden yola çıkarak onun hakkında kararlar verdiğini ifade etmiştir.

Bir başka deyişle; görünüşünüz, kim olduğunuzdur. Giyim tarzınız, o kıyafetleri taşıyışınız ve dış görünüşünüzün temiz ve düzgün oluşu; geldiğiniz yer, statünüz, ruh haliniz, zevkleriniz ve kültürel alt yapınızı ortaya koyar. Görüşmeye giderken ne kadar hazırlandığınız ve bu işi ne kadar ciddiye aldığınız da kıyafetlerinizden rahatlıkla anlaşılır. Bu yüzdendir ki o çok istediğiniz işe kabul edilmenizde kıyafetinizin ve verdiğiniz ilk izlenimin önemi büyüktür. Ayrıca ilk görüşmede kıyafetinize verdiğiniz önem işverene de güven aşılar; ona, size vereceği görevi ne kadar iyi yapabileceğiniz hakkında fikir verir.

Sektörlere bağlı olarak giyim tarzının değiştiği bilinen bir gerçektir. Şüphesiz, bir bankanın çalışanları, bir reklâm ajansı personelinden daha ciddi giyinir. Çok uluslu büyük şirketlerin çalışanlarının, dergi ve gazete çalışanlarına göre daha resmi giyindikleri de bilinir. Bu nedenle iş görüşmesine gideceğiniz şirketi önceden inceleme şansını yakalamaya ve oraya uygun bir kılıkla görüşmeye gitmeye çalışın. Ancak bu şansı yakalayamazsanız ilk görüşmede tedbiri elden bırakmayın. İlk defa gittiğiniz bu ortamda neyle karşılaşacağınızı bilmediğinizden hazırlıklı olmanızda yarar var. Unutmayın, “fazla” uygun giyinmiş olmak “az” uygun ya da “uygunsuz” giyinmiş olmaktan çok daha iyidir. Zaten ilk görüşmeden sonra işe kabul edilirseniz zamanla diğer iş arkadaşlarınızı inceleme ve kıyafetlerinizi onlara bakarak şekillendirme imkânınız da olacaktır.

İLK İŞ mülakatINDA NE GiYMEK GEREKİR?

Banka, çok uluslu şirket ve resmi firmalarda kıyafet yönetmelikleri daha sıkı olduğundan bu tür firmalarda yapılan mülakatlarda resmi giyinmek uygun olacaktır.



Kadınlar


Erkekler

Siyah, lacivert, gri gibi koyu renklerde etek-ceket /pantolon-ceket takımı


Lacivert, gri gibi koyu renklerde pantolon-ceket takımı

Takıma uygun tercihen beyaz, mavi ya da pembe, düz renkli gömlek


Beyaz uzun kollu, ütülü gömlek

Takıma uygun koyu renkli, kısa topuklu, burnu kapalı ayakkabılar


Koyu renk çorapla giyilmiş, temiz, deri ayakkabılar

Sınırlı sayıda takı, bijuteri


Gömleğe uygun, pastel renkli kravat

Hafif makyaj ve parfüm


Hafif parfüm ya da tıraş losyonu Düzgünce taranmış, temiz saçlar

Düzgünce taranmış ya da toplanmış temiz saçlar


Düzgünce taranmış, temiz saçlar

Düzgün şekil verilmiş ya da tamamen tıraş edilmiş sakal, bıyık

Bakımlı, temiz tırnaklı eller


Temiz tırnaklar

Evrak çantası ya da portföy


Evrak çantası ya da portföy

Reklâm ajansları, basın-yayın organları, mimarlık büroları ve güzel sanatlar ile bağlantılı iş yerlerinin ise belli bir kıyafet yönetmeliği bulunmamaktadır. Buralarda resmi giyinmeniz beklenmez. Bu tür iş yerlerinde çalışanlar temiz, düzenli ancak daha rahat, yaratıcılıklarını ve tarzlarını yansıtan, yaptıkları işe uygun giysiler giyerler. Siz de buralara iş görüşmesine giderken özenli, temiz ve daha spor kıyafetleri tercih edin.

DIŞ GÖRÜNÜŞÜNÜZLE İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ İPUÇLARI

* Serin havalarda koyu renkli triko kazakları tercih edin: Hem kadınlar hem de erkekler serin havalarda gömleklerinin üzerine bisiklet veya v-yakalı triko kazaklar giyebilirler. Ceket giymediğiniz zamanlarda gömleğinizin üzerine giyeceğiniz koyu renkli triko bir kazak sizi hem profesyonel göstermeye yardımcı olacak hem de serin havaya karşı koruyacaktır.

* Ayakkabı ve çoraplarınıza dikkat edin: Özellikle yukarıda belirtilen resmi şirketlere giderken çorapla beraber burnu kapalı ayakkabılar giymeye özen gösterin. Ucu açık ayakkabı ve terlikler ya da çorapsız giyilmiş ayakkabılar görüşmeyi ciddiye almadığınız izlenimini verecektir. Rahat terliklerinizi ve çorapsız gezmeyi boş zamanlarınıza saklayın.

* Hafif ama özenli bir makyajınız olsun: İyi yapılmış, özenli ve abartısız makyaj kendine güven ve bakımlılığın işaretidir. Aynı zamanda iş görüşmesine gösterdiğiniz özeni ortaya koyar. Giysilerinizle uyumlu, pastel renklerde yapacağınız hafif ama belirgin bir makyaj görünüşünüzü tamamlayacak, size başarılı ve profesyonel bir ifade verecektir.

* Kıyafetlerinizi önceden deneyin: mülakatta giymeyi düşündüğünüz kıyafetleri mutlaka önceden deneyin. Böylece uyumsuz bulduğunuz ya da içinde kendinizi rahatsız hissettiğiniz kıyafetleri önceden değiştirme şansınız olacaktır.

* Aksiliklere karşı hazırlıklı olun: Bayanların günlük hayatta başına gelen en korkunç şeylerden biri çoraplarının kaçmasıdır. Eğer siz de iş görüşmesine giderken ince çorapla etek giymeyi tercih ettiyseniz yanınıza mutlaka aynı çoraptan bir tane daha alın. Böylece yolda başınıza bir aksilik gelir de çorabınız kaçarsa görüşmeden hemen önce çorabınızı değiştirme şansınız olacaktır. Çünkü kaçmış bir çorap işverene hiç de iyi bir izlenim vermeyecektir.

* Aşırılıktan kaçının: Unutmayın; oraya kıyafetinizi değil, kendinizi ve kişisel özelliklerinizi beğendirmeye gidiyorsunuz. Bu yüzden çok parlak, frapan, süslü ve dikkat çeken kıyafetler giymeyin. Bu tip kıyafetler bu ilk görüşmede kişiliğinizin önüne geçecek, işverende profesyonel özelliklerinizin değil, frapanlığınızın izini bırakacaktır.

* Rahat kıyafetleri tercih edin: Seçtiğiniz kıyafetlerde rahatlığın çok önemli olduğunu unutmayın. Ne çok dar, ne de çok bol kıyafetlerle rahat edebilirsiniz. Üzerinize iyi oturan, hareketlerinizi sınırlamayan uzunlukta kıyafetleri tercih edin. Görüşme sırasında sürekli üstünüzü düzeltmeye çalışmanız, kıyafetlerinizi çekiştirmeniz hem işvereni rahatsız eder, hem de sizin dikkatinizi dağıtır.

* Temizliği ihmal etmeyin: Seçtiğiniz kıyafetler içinde çok profesyonel görünüyor olabilirsiniz ama temizliğiniz konusunda ihmal edeceğiniz en küçük bir nokta bile bütün hazırlıklarınızı boşa çıkarabilir. Kötü kokan bir nefes, fırçalanmamış dişler, kirli tırnaklar ve yıkanmamış saçlar işverenin üzerinde kötü bir izlenim bırakacaktır. Temiz kokmanız da çok önemli. Mutlaka deodorant kullanın. Ancak kullandığınız deodorant ve parfümün miktarını abartmayın. Odadan çıktığınız zaman arkanızda koku bırakmamalısınız.

* Aynaya bakın: Unutmayın, kıyafetleriniz ve dış görünüşünüz imajınızdır. Bu yüzden aynaya dikkatle bakın ve karşıdan nasıl göründüğünüzü kontrol edin. Gerekirse objektif bir yakınınızın, arkadaşınızın ya da ailenizin görüşünü alın. Onların uyarılarına kulak verin.

* Gülümseyin: Gülümseyişiniz en önemli aksesuarınızdır. Ne kadar iyi giyimli ve profesyonel görünüşlü olursanız olun, somurtkan bir suratla kötü bir ilk izlenim verirsiniz. Gülümseyen bir insan çevresine pozitif enerji vermekle kalmaz, aynı zamanda anlaşılması mümkün, uyumlu bir insan portresi çizer. Bu da kuşkusuz işe alımda ona büyük bir artı sağlayacaktır.

ADIM ADIM BAŞARIYA

Temiz, özenli ve profesyonel görünümlü kıyafetlerle mülakatta başarıya giden ilk basamağı geçtiniz. Dış görünüşünüzle puan topladıktan sonra iş size düşüyor. Şimdi kıyafetlerinizi ve nasıl göründüğünüzü aklınızdan çıkarın. Sadece mülakatınıza ve sorulara verdiğiniz yanıtlara odaklanın. Kendiniz olun. İşi ne kadar istediğinizi ve kişisel özelliklerinizi en iyi şekilde ifade etmeye çalışın. Kendinize güvenin; siz kendinize güvenip bunu çevrenize yansıtırsanız, işverene de güven aşılarsınız ve o çok istediğiniz işe bir adım daha yaklaşırsınız.

Referanslar

Doyle, Alison. Dressing For Success. How to dress for an Interview.


Doyle, Alison. Job Searching. How to Dress for Success.


Maysonave, Sherry. How to Dress.


Alıntı : insankaynaklari.com
 
X