Nasil bukadar mutlular???

Ve gerçekten sosyal medyayı fazla kafaya takmamak lazım. Bende 1 haftadır filan sürekli arkadaşlarımın mezuniyet kınalarını, partilerini görüp darlanıyorum. Çünkü sene kaybı yaşadım, bölüme ısınamadım vs derken ne mezuniyet umudum ne de okulda bi ortamım yok. öyle olunca da ben bunları hiç yaşayamayacağım diye düşünüp kendi kendime strese giriyorum sürekli.
Mezuniyet kınası mı? Öyle bir şey de mi uydurulmuş???
 
yenGEnC yenGEnC kadar olmasam da bir alt sürümüyüm diyebilirim. Çalışmayı, gezmeyi, arkadaşlarla takılmayı çok seviyorum. İnsanlarla pozitif iletişimi de çok severim. 10.30da dersim olmasına rağmen 7de kalkar yavruları okula hazırlar(2çocuğum var) eşim de dahil tek tek okullarına bırakıp okula geçerim. (Hepimiz İstanbul’un komşu da olsa ayrı ilçelerindeyiz) Çift okul çalışıyorum, boş derslerimde ya öğrenci çalıştırıyorum, ya kulüp çalışmaları yapıyorum. Bu koşturmada bile okula girerken ve okuldan çıkarken hizmetli ablaların yanına ve memur hanımın odasına mutlaka uğrar hal hatır sorarım. Okulda hep derler bu neşe, enerji nerden geliyor diye. Maalesef öğretmenler odasına somurtup giren, yıllardır aynı yerde çalışıp hizmetliye bir tebessümü çok gören o kadar öğretmen var ki, ben insanı görevimi yapmama rağmen olağanüstü bir şey gibi algılanıyor.

Haftaiçi çocukların ödevleri ve yatma saatleri olduğu için akşamları pek çıkmam, çocuklara vakit geçirir, onları uyuttuktan sonra eğer çok uykum yoksa bir film izlerim, ya da sınava hazırlanan öğrencilerim var onların gün içinde gönderdikleri soruları çözer, çözümlerini gönderirim, kitap okurum, belki komşum uygunsa bir kahve içeriz. Ama haftasonu hep dışarıdayımdır(cuma çalışmıyorum, Cumartesi çalışıyorum) cuma bireysel etkinlikler yaparım, birçok ayrı arkadaş grubum var ya kahvaltı yaparız, ya kahve. Bazen kızı okula(kreş)göndermem anne-kız günü yaparız.

Cuma ya da cumartesi akşam mutlaka ya tiyatroya ya konsere giderim. Bir hafta kendim için gidiyorsam, bir hafta çocuklar için giderim.
Pazar aile kahvaltıları yaparız genelde, sonrasında ailece görüştüğümüz arkadaşlar olur onlarla bir şeyler yapmaya çalışırız. Tatil dönemlerini hiç söylemeyeyim, devamlı plan program yapar, gezer tozarım.

Çevremdeki herkes(eşim de dahil) bu enerjiyi nerden bulduğumu soruyor. Geçen müdürüm(ki yaptıklarımın küçük bir bölümünü biliyor) “hocam bu kadar yoğunluğun arasında nasıl bu kadar neşeli oluyorsunuz, hiç mi yorulmuyorsunuz, her şeye nasıl yetişiyorsunuz, sizin yerinizde olsam çoktan bir yerde yığılıp kalmıştım” dedi.(temizliğimi -yaşanabilecek boyutta olacak şekilde-, yemeğimi -bu konuda iddialıyım, eşim çok seçici, ama bu sene benden erken evde olduğu için kendi de yapıyor- kendim yaparım)

Tüm bunların kaynağına gelirsek, hayatımı seviyorum, çalışmayı, birilerine faydalı olmayı seviyorum. Hayatın çok uzun olmadığının farkındayım, bu sebeple sevdiklerimle dolu dolu zaman geçirmem gerektiğini düşünüyorum.
 
Sosyal medyaya hiiç kanma . Hepsi yalancı . Evde kavga seslerı eksık olmaz ama instagramda canım kocccaaaaaaacccıığğımmmm derler :deli:


Ben çok çok çok nadir foto koyarım . Fotoyu koydugumda da destanlar yazmam. Kısaca bir kalp falna biti gitti . Oda günlük 1 gun sonra siliniyor :D O yuzden özelden aranız mı bozuk . Şöyle mi böyle mı derler :KK70: :KK70: :KK70:
Herkes artık göstermelık yaşıyor .
 
cok zor zamanlar gecirdim ama disardan baksan vauvv ne mutlu biri derdin.geceleri sabaha kadar uzulurdum ama insanlarun yaninda hic caktirmazdim.ben ne yasarsam yasayayim hep gulmeyi bildim.sanirim genel ruh haliniz melankolik o yuzden boylesiniz.
 
olmadığımız bir insan gibi davranmak, sevmediğimiz bir işte çalışmak, evlilik içinde rol yapmak..
bunlar insanın yaşam enerjisini alıp götürüyor.
bunlar benim gözlemlerim..
mesela ben ilk çocuğumla birlikte müthiş enerjiktim, doğumdan sonra adeta küllerimden doğdum..
anneliği o kadar sevdim ki ara vermeden ikinciyi istedim ama bu sefer aynı etki olmadı..
çok zorlandım.. kendimi çok kınadım.. beceremedin sen anneliği diye eleştirdim kendimi sürekli.
eşimle ilgili de bazı şeyleri aslında tolere edemediğimi sadece "tahammül" ettiğimi anladım.
bir yerde işte kayış kopuyor :)
gecikmiş lohusa depresyonu da olabilir benimki bilmiyorum.
doktora gittim bütün branşları gezdim diyebilirim :) bazı hastalıklar da çıktı gerçekten
psikiyatriste de gittim ve yüzleştim kendimle.
geçti.. şimdi çok daha iyiyim..
yine de iki çocukla koşturmalı bir hayat sürdüremiyoruz tabi ki..
 
Kerimcan ve Selin'in yaşadıkları psikolojik baskı bile onların ömürlerinden ömür götürüyordur. Yerlerinde olmak istemezdim, bu ülkede LGBTİ'ler anca ya bir "mizah karakteri" ya da "seks işçisi" olarak kabul görüyorlar. O paraları bile kolay kazanmıyorlar yani, bu ülkede bir LGBTİ bireyin kendini kabul ettirmesi çok zor. Doktorunuzun gay olduğunu öğrenseniz ona bakış açınız değişebilir, belki bir daha ona muayene olmazsınız bile. Trans bir birey bir markette kasiyer olarak çalışmak istese %90 ihtimal yaka paça kovulur. Ama aynı kişiler twerk yapıp video attıkları zaman ya da seks işçiliği yaptıkları zaman para kazanabilirler. Kerimcan'ın ya da Selin'in her gün DM kutularına ya da postlarına düşen nefret dolu mesajları tahmin edebiliyorum ve onlar adına çok üzülüyorum. Pek mutlu olduklarını da zannetmiyorum. Sosyal medyada ağlarken fotoğrafını paylaşan nadirdir, herkes mutlu anlarını paylaşmaya eğilimlidir. Paylaşmak için mutlu anlar gerekirse "yaratılır".

ay keşke doktorum lgbt olsa hayatıma renk gelirdi, çok severim değişik oluyorlar deli dolu :)
 
Benim o :)
Sana şu son 2 haftami gün gün ozetlicem:
Son iki haftadir Bir festivale hazirlaniyorduk ve çok yoğun calistik .
Persembe işten 7de ciktim,arkadasimla Taksim'e eğlenmeye gittik, 12de sarhoş halde eve geldim,sabah 8de kalkıp işe gittim
Cuma 7ye kadar çalıştım, iş çıkışı arkadaşlarla kırk dk ötedeki kuaföre gidip kirpik taktırdım, sonra 1 saat uzaklıktaki kuzenimin çocuklarına bakmaya gittim,özel geceleri var diye. İkiye kadar çocuklarla azittim, oyunlar oynadım, hopladım zipladim...sabah orası evime uzak diye 7de kalktım ise gittim.
Cumartesi Bütün gün çalıştım, 8de eve gelip hızlıca duş alıp otobüse bindim 8 saat uzaklıktaki bir şehre gittim. Gece boyu otobüste ne kadar uyunursa o kadar uyudum.
pazars abah indik bütün gün tuR ile ile şehri gezdik, kilonetrelerce yürümekten ayağım su topladı. İstanbul'a indiğimde saat 5ti, eve geldim yattım, iki saat sonra alarm çaldı.
Pazartesi ise gittim, mesaiye kaldım, 10da çıktım
Salı -carsamba ise gittim
Perşembe gecesi iş çıkışı bizim düzenlediğimiz konsere kaldım, bir güzel eglendim
Cuma işten erken çıktim evime gittim
Cumartesi sabah işe gidip gece bir arkadaşımı da çağırıp konsere kaldım,
Pazar bizi işe çağırdılar , akşam 10a kadar durmadan çalıştım. Bu arada iş gereği devamlı iki km ötedeki sorumlu olduğum alana gidip gidip gelmem gerekiyordu, ayağım su topladı,şişti ve kanadı.
Pazartesi ise bisikletimi getirmeye karar verdim. Bir saatten fazla yolda bisiklete bindim, işlerim inanılmaz yoğundu, telefonlarim bir saniye susmadi, insanları gezdirmem, mailler atmam gerekiyordu...her saniye koşturdum, 11de eve gittim
Salı günü sabahtan ise gittim, bir yandan yarınki festival için standını gezmek isteyeni gezdirdim, bir yandan ustalarima talimatlar verdim, bir yandan tüm katılımcılardan isim TC istedim, bir yandan o tcleri maille atmam gerekiyor...yemeğimi bile 8de yedim, ise devam ettim...yağmurdan dolayı sorumlu olduğum alanda değişiklikler yapildi son gün, yeni eklenenlerle uğraştım,el birliğiyle birşey Itene çekene yardım ettim, saat 12 olmuşken şehir dışından Stand sahipleri geldi. Onların depodaki mallarını getir,eksikleri belirle, ustaların başında dur... Gece iki buçuğa kadar oyalandim. iki buçukta tam çikacagim , usta yanlış yere raf takmış! Daha doğrusu ben o yoğunluktan o standın rafini yan duvara isteğini soylemeyi unutmuşum.
O saatte rafci usta bulamadım, ama içim de el vermedi oyle bırakmaya çünkü adamlar duvara birşeyler yapıştıracakti. Birinden şarjlı matkap bulup, birinden de yardım rica Edip eski rafı söktüm,kendi kafama göre istediğim yere taktim :)
Gece is yerim sağolsun otel ayarlamış... Yattım
Çarşamba 8de kalktım, koşa koşa alana geldim ki ilk gün...
Sandalyeler eksik, lambalar problemli, telefonlar susmuyor, adresi bulamayan bile beni arıyor. Birine temizlikçi lazım birine başka birşey, derken elektrik kesildi, herşeyi geç içeride dondurmaci da var, aman ustam, hadi ustam diyeee diyee akşam oldu, her yeri kapattım. Derken biri otele giden arabaya binememis, kaybolmuş, onu aradım bindirdim. O kadar stresli bir gündü ki eve gitmeden kafamı dağıtmak istedim, bir arkadaşımla Taksim'de buluşup her mekanda birşeyler içe içe geceyi bitirdim, evime geldim, laptopu açıp mail atarken sizmisim.
Bu sabah 6da kalkıp maili attım, ise gittim, kostum kostum kostum, herşeyi yoluna koydum..

En son alanı boşaltıp bisikletimle çıkarken güvenlikçi beni durdurdu 'yaa yanlış anlamayın ama biz size hayranız. Karınca gibi kosturuyorsun, hiç mi yorulmuyorsun? Ne zaman baksam gulumsuyorsun, bize de enerji geliyor' dedi :halay:
Ki bunu diyen tek insan değil :) cidden ortamlarda o kadar neşe doluyum ki. Gece 2de Standını beğenmeyen bir kadın çul isteyince bisikletimle çikip 'dam üstünde çul serer,loylu da yar,leyli de yar,loy loy loy' diye diye çul aгadim :KK49:
Onca olaya nesemi hiç kaybetmedim, gergin insanların gazını aldim.. Herkes beni o kadar sevdi ki, Stand sahipleri hediye verip durdular, 'lütfen bir sey seç, bizi hatırla' diye :KK200:
İş çıkışı da ata bindim bi guzel :rapci:
Şu an saat 3.23
Duş alıp uyucam ve sabah 7de tekrar uyanacam.
Yarin yorucu bir gün beni bekliyor :)
Ama benim tabiatım böyle.
Nesemi birşeyin bozmasina izin vermiyorum.

maşallah sen işini seviyorsun ondan kaynaklı bütün bunlar, bir de dinamik bir iş temposu herkesi mutlu eder.
masa başındakiler daha mutsuz,
 
Ben fazla gülmem... yani kahkaha fazla atmam. Genel anlamda hep gülümserim ama.
Bu enerji işi bende stresli zamanlarda ortaya çıkıyor. Kamciya alışmışım galiba, sırtımdan eksik olunca ben miskin miskin oturuyorum.
Bu sebepden hayatimda kendi kendime action yaratıyorum.
Şimdi mesela cok güzel olan işimi birakip başka şehirde işe başlıcam.
01.06. Iş başı ve mecbur bu ayin sonuna kadar calısıcam. Eeeee daha ev bulmam lazim, taşınmam lazim... ohhhh gelsin carcuna:) ben sakin hayat sevmiyorum. Sakinlik bana yaramiyor. Sizde hayatiniza action yükleyin

Not: ben instagram kullanmiyorum. Yani gezilerimi, yediğim içtiğimi milletle paylaşma gibi bir isteğim yok. Bana yapay geliyor o hayatlar ki çoğu zaten malesef uyuşturucu ile ayakta duruyor ( belki türk fenomenleri ve starlari almıyordur bilemem, yurtdışında durum böyle ama)
 
Ben de her daim kahkaha atmiyorum ama kerimcan ve selin soytarilarinin suni sefaatlarina ozenecek kadar da dibe vurmadim. Toplum muhendislerinin tornasinda yontuluyor milletimiz. Vay halimize
 
Hayat cok guzel , bende o bahsettiginiz surekli gulen insanlardanim ama sosyal medyada paylasim yapmiyorum o ayri:)

Mutluyum , huzurluyum , gulmeyi , pozitif olmayi seviyorum
Bende sizin gibi insanlari hic anlamam ve etrafimda da istemem cunku insanin modunu dusuruyorsunuz

B Vitamini takviyesi alin belki iyi gelir size de
 
surekli kahkaha atmam ama benim enerjimide hic bir seye gulecek morali olmayan insanlar sömürür kosarak uzaklaşırım sürekli kücük emrah modunda kaşları eğik buzuk oturanlardan bahsediyorum
 
ayrica sosyal medyada abartilan hayatlarada bakma kuzenimin herkesin olmasini isteyecegi bir evi var surekli instagramda kendi kendine evim temiz evim der foto paylasir amac millete hava atmak 2 haftadir kocasi ortada yok hala fayanslari paylasiyor neden kimseye kocam evi terketti metresiyle yasiyor dememek icin mutluyum pozlari insan mutlu oldugu kadarda mutsuzdur aslinda onenli olan mutsuzlugunu herkesin bilmesine gerek yok
 
Back
X