- 10 Ağustos 2009
- 26.100
- 18.286
www.cumhuriyet.com.tr/m/koseyazisi/291195/Birlikte_bu_hale_getirdiniz_.html
04 Haziran 2015 Perşembe
Galiba bütün yaşadıklarımızı en iyi
ifade eden soruyu Erdoğan sordu:
“Ne istediler de vermedik?”
Gerçekten de Cumhurbaşkanı, eski
suç ortağına istediği her yetkiyi,
makamı, imkanı verdi. Onun hukuk,
kanun, kural tanımadan rakiplerini
ezmesine, devletin her biriminde
derinlemesine örgütlenmesine göz
yumdu.
Ve sonunda yarattığı o yapı geldi,
kendisini vurdu.
* * *
Bugün Cumhuriyet'in 1. sayfasında
gördüğünüz fotoğraf, işte bunun
fotoğrafıdır:
Silah yüklü bir TIR'ın dibinde,
devletin istihbarat görevlisinin
üzerine çullanan jandarma
kuvvetleri...
Fotoğrafın çekilmesinden kısa bir
süre sonra çerçeveye özel tim ve
polisler de girecek ve devletin üç
silahlı gücü, bir sınır kapısında, bir
şehri havaya uçuracak çapta
mühimmatın yanıbaşında birbirine
girecek.
* * *
2009'da bir özel yetkili savcı,
Arınç'a suikastı soruşturma
bahanesiyle Seferberlik Tetkik
Kurulu'nun Kozmik odasına
sokulduğunda da devletin
askeriyle savcısı arasında böyle bir
bilek güreşi yaşanmıştı.
Erdoğan o zaman devlet sırlarının
“paralel” ellere geçmesinden hiç
rahatsız olmamıştı.
Ortaya saçılan kendi sırları
olmadığı sürece sorun yoktu
çünkü...
Oysa bugün, devletin değil,
kendisinin sırrını ele verdiğimizi
düşündürürcesine öfkeleniyor.
* * *
Cumhuriyet'in bugün ortaya
koyduğu fotoğraflar ve
görüntülerdeki küfürleşmeler,
sadece illegal bir silah transferini
değil, devletin kolluk güçlerinin,
silahlı birimlerinin nasıl tehlikeli bir
şekilde birbirine düşürüldüğünü de
gösteriyor.
Bu, ölesiye bir iktidar kavgasında,
devletin bitirildiği anın fotoğrafıdır.
Fotoğrafa bakanlar, bu fotoğrafa
bakıp ders almalıdır.
Cumhuriyet, başından beri suç
ortaklarının ikisine birden karşı
çıkıp ikisine de muhalif tavır aldığı
için, bugün ardında hiçbir bagaj
olmaksızın, göğsünü gere gere
“İşte ülkeyi getirdiğiniz nokta”
diyebiliyor, aynı cesaret ve
kararlılıkla bu fotoğrafın hesabını
sorabiliyor.
* * *
Cumhurbaşkanı'nın bizzat
hazırlayıp dikte ettirdiği
iddianameyle açılacak davayı tüm
dünya gibi biz de heyecanla
bekliyoruz.
Orada aslında gazetecilik görevi
yapan bizler yargılanmayacağız;
sınır ötesi maceralar uğruna
kendini uluslararası hukuk önünde
suçlu duruma düşüren, devletin
silahlı kuvvetlerini birbirine silah
çeker haline getiren isimler ve güç
ilişkileri yargılanacak.
04 Haziran 2015 Perşembe
Galiba bütün yaşadıklarımızı en iyi
ifade eden soruyu Erdoğan sordu:
“Ne istediler de vermedik?”
Gerçekten de Cumhurbaşkanı, eski
suç ortağına istediği her yetkiyi,
makamı, imkanı verdi. Onun hukuk,
kanun, kural tanımadan rakiplerini
ezmesine, devletin her biriminde
derinlemesine örgütlenmesine göz
yumdu.
Ve sonunda yarattığı o yapı geldi,
kendisini vurdu.
* * *
Bugün Cumhuriyet'in 1. sayfasında
gördüğünüz fotoğraf, işte bunun
fotoğrafıdır:
Silah yüklü bir TIR'ın dibinde,
devletin istihbarat görevlisinin
üzerine çullanan jandarma
kuvvetleri...
Fotoğrafın çekilmesinden kısa bir
süre sonra çerçeveye özel tim ve
polisler de girecek ve devletin üç
silahlı gücü, bir sınır kapısında, bir
şehri havaya uçuracak çapta
mühimmatın yanıbaşında birbirine
girecek.
* * *
2009'da bir özel yetkili savcı,
Arınç'a suikastı soruşturma
bahanesiyle Seferberlik Tetkik
Kurulu'nun Kozmik odasına
sokulduğunda da devletin
askeriyle savcısı arasında böyle bir
bilek güreşi yaşanmıştı.
Erdoğan o zaman devlet sırlarının
“paralel” ellere geçmesinden hiç
rahatsız olmamıştı.
Ortaya saçılan kendi sırları
olmadığı sürece sorun yoktu
çünkü...
Oysa bugün, devletin değil,
kendisinin sırrını ele verdiğimizi
düşündürürcesine öfkeleniyor.
* * *
Cumhuriyet'in bugün ortaya
koyduğu fotoğraflar ve
görüntülerdeki küfürleşmeler,
sadece illegal bir silah transferini
değil, devletin kolluk güçlerinin,
silahlı birimlerinin nasıl tehlikeli bir
şekilde birbirine düşürüldüğünü de
gösteriyor.
Bu, ölesiye bir iktidar kavgasında,
devletin bitirildiği anın fotoğrafıdır.
Fotoğrafa bakanlar, bu fotoğrafa
bakıp ders almalıdır.
Cumhuriyet, başından beri suç
ortaklarının ikisine birden karşı
çıkıp ikisine de muhalif tavır aldığı
için, bugün ardında hiçbir bagaj
olmaksızın, göğsünü gere gere
“İşte ülkeyi getirdiğiniz nokta”
diyebiliyor, aynı cesaret ve
kararlılıkla bu fotoğrafın hesabını
sorabiliyor.
* * *
Cumhurbaşkanı'nın bizzat
hazırlayıp dikte ettirdiği
iddianameyle açılacak davayı tüm
dünya gibi biz de heyecanla
bekliyoruz.
Orada aslında gazetecilik görevi
yapan bizler yargılanmayacağız;
sınır ötesi maceralar uğruna
kendini uluslararası hukuk önünde
suçlu duruma düşüren, devletin
silahlı kuvvetlerini birbirine silah
çeker haline getiren isimler ve güç
ilişkileri yargılanacak.