yaşım 21. simultane çeviri işi almışım. yeni yeni pişiyorum, saatlik güzel de bir ücret alacağım, balıklama atladım tabii. her ülkeden saat sektörünün liderleri toplanmış, yeni bir isviçre saat markası tanıtılıyor. isviçreli bir abimiz ingilizce konuşuyor, yeni markasını tanıtıyor. saatle ilgili bir sürü teknik detay ve terim var. daha önceden terimleri prova etmişim kaç kez. dinleyicilerin çoğu türk. ben de türkçeye çeviriyorum. gayet güzel giderken birden isviçre yerine isveç dedim. sonra bunu 3 4 kez daha tekrarladım

tabii salonda huzursuz kıpırdanmalar

isviçre olacaktı o yalnız dedi önde oturan kodamanlardan biri

yer yarılsa da dibine girsem dediğim bir andı. tabii bunun üstüne bir daha asla ingilizce konuşmamam, veya tercümanlık kariyerime som vermemi bekliyorsanız çok beklersiniz

özür diledim ve devam ettim. o günde sonra da çok kez tercümanlık yaptım, pek çok kez topluluk karşısında konuştum ve asla heyecanlanmadım. en kötü ne olabilir ki, ben o felaketi atlatmışım diyorum içimden, çok işe yarıyor bende.