Açık ve net olmak, herhangi bir problem ve kırgınlıkta yüzleşmek, görüşlerimi ve gerekçelerimi söylemek, aynı şekilde dinlemek her zaman tarzımdır. Alınganlık da vardır, ama gider sorarım, o şekilde düşünmenin altında yatan nedenleri de açıklarım ve dinlerim. Yüzleşmek cesaret işidir, bir yerde şeffaflıktır, bazen zaaflarını ortaya koymaktır. Misal, senin çok basit, iyi niyetli bir lafını olmayacak şekilde anlamıştır, kendisi de aşırı hassasiyet göstermiş olduğunu bilmesine rağmen, buna engel olamamış, sana kırılmış, küsmüş... Açık açık konuşunca, "alınganlık yapmışsın canım, ben öyle niyetle demedim" duymaya bile cesareti veya tahammülü yoksa, baştan senin "ona göre hatanı" kabul etmeyeceğini düşünürek susmayı tercih etmiş olabilir.
Alınganlar, alındıklarının hissedilmesini ister aynı zamanda alınganlıklarını ifade etmeyi sevmezler, zor kabul derler...kendimden biliyorum:) Ben bunu aşmak için çaba sarfediyorum, epeyce yol aldım da... Olayı açıklığa kavuşturmak; alınganlık göstermemem gerekiyorsa, onun sebeplerini kendime kabul ettirmeye çalışmak alınganlığımın ilacı... Belki o arkadaşın kırgınlık, üzüntü, öfke hislerine bağımlı olmuştur, komik gelecek belki ama kimi tipler öyledir, inan bana....
Okypete'cim yalnız ben şu noktada senden ayrılıyorum...Ben bana karşı bir kırgınlık hissettiysem veya bana o şekilde anlatıldıysa "filanca sana çok kırılmış" diye ben gider sorarım. Ha bazı kişiler vardır sonradan sorarım, bazı kişiler vardır duyduğum veya hissettiğim anda "problem nedir?" derim ona.. artık pas karşı tarafta, ondan sonrası onun problemi...Eğer ık mık ediyorsa, "yok ya sana bir kırgınlığım yok" şeklinde cevap veriyorsa, o zaman üstelemek, "bak valla birşey yaptıysam özür dilerim" şeklinde konuşmak -istisnalar hariç- tercihim değildir. en azından "problem nedir?" diye sorabilirsin...Belki onu sorsan, bazı şeyler değişebilir...
Seninki gururla inatlaşma arasında bir şey, belki en çok da hassaslıkla alakalı... Ya o konuşur ya da böyle devam eder, konuşmayız şeklinde bakıyorsun...onun kişilik yapısına kızıyorsun, cesurca ve açıkça konuşmadığı, sana savunma hakkı vermeyişini kabul edemiyorsun, hazmedemiyorsun...Bazıları da öyledir okypetecim, ve de hiç değişmezler...
Kendilerince sebepleri nelerdir, bu sadece bir mizaç ve yetiştiriliş meselesi midir bilmiyorum, ama pek çok davranış şeklini ben de anlamıyorum...kafamın içinde "neden, niçin"ler dolanır durur, sürekli sorgularım, ama bu beni mutsuz eder ne yazık ki... Halbuki herkesin olayları ele alış şekli farklıdır, karşılaştığı problemde devreye soktuğu psikolojik savunma mekanizması farklıdır, mantığının işleyişi farklıdır, sorgulama şekli farklıdır(bazıları ise hiç sorgulamaz)...Bunu bazen unutuyoruz işte..Topik başlığında yer alan sorunun seni, beni tatmin edecek cevabı yok, ya da henüz ben bulamadım...
Eğer bu kafanı kurcalıyorsa, sadece "problemin nedir?" diye sormanı tavsiye ediyorum..Eğer "yok bir şey" cevabı olunca sormuş olduğun için pişman olmaz, bak cevap bile vermiyor boşu boşuna gururumu ayaklar altına alıp gittim diye düşüneceğini sanmıyorum. Sormamak sana bir şey katmadığı gibi, sormak da senden bir şey götürmez...
Ya da neden kırıldığını açıklayacak, sen öyle olmadığını -nedenlerinle birlikte- söyleyeceksin, belki sana o dönemde pek çok yaşadığı şeyi, talihsiz bir dönem geçirdiğini anlatacak, belki ikiniz de çok rahatlayacaksınız, sarılacaksınız birbirinize:)...
Arkadaşınla ilişkiniz, birbirinize bakış açınız, samimiyet dereceniz, yaşanmışlıklarınız ne olduğunu bilmeden yorum yapmak ne kadar isabetli bilemem ama benim naçizane düşüncelerim bunlar canım...
Sevgilerimle...