hmm.. bunun için bir çok yöntem var bende. ama nasıl dile getirsem bilmiyorum.
üzüntülerim için çare bulabiliyorum ama kızgınlıklarım için bulamıyorum o da var.
üzüntülerim için çarelerim, bunun yaşanmış olması gerektiğini düşünmem. bu düşüncede inanın hiçbir zaman yanılmıyorsunuz. bir acı, başka bir mutluluğa sebep olabiliyor. ve içindeki iyi şeyleri ararım. büyük bir hata yapmışsam, bir daha yapmam derim mesela.
başka türlü yöntem.. eehhh demek. bu eeeh yeter be deki eeeehe benziyo. "ne uğraşcam" der gibi. uğraşıp uğraşıp bitiremiyordum çünkü zamanında. üzüntü insanın kendinden başkasına zarar vermiyo neticede. bu üzüntüye bi başkası sebep olmuşsa, "onun umrundamı" diye düşünürüm, ki hiç bir zaman da umrunda değildir hakikaten. çünkü umursayan insan zaten o kadar üzemez karşındakini değil mi?
onun umrunda değilse benim de umrumda değildir.. tabi böle anlatınca olmuyo da, anormal buhranlar geçirip artık nirvanaya yaklaşınca bu ruh hali ortaya çıkıyo sanırım. belki de kişiliğim atlatmaya müsaittir.. bilmem. deneyin yine de.
bir başka yöntem buldum. üzülünce yaşlanıyo olabilirim değil mi :))) 24 yaşındayım ve kırışıklar için başlangıç noktası. bi arkadaşıma otobüste tanıştığı 30lu yaşlarda gösteren ama aslında 45 yaşında olan bi bayan şöyle demiş: bir şeye üzüldüğün zaman o ortamda durmayacaksın. ya odadan ya evden kaçacaksın, sakinleşince döneceksin.. o zaman genç kalıyosun..
yani genç kalmak gerçekten de çile çekmeyle alakalı, psikolojiyle.. o an o ortamdan çıkamıyosam da başka şeyler düşünmeye çalışıyorum. izlediğim komik bişi falan. çocukça ama işe yarayabiliyo. falnn filan.