Şimdi yazacaklarım sana masal gibi gelecek belki de. Aşk acısı için kavrulan bedenlere, kalplere saygım sonsuz , acılarına da ama bu boyuttakilere saygım kalmadı artık. Kendisi acı çekerken başkalarını da işin içerisine sokan dünyanın sonu gelmiş gibi haykırarak ağlayan, kendisineçevresine zerre kadar saygısı olmayan insanlara ben de saygı duymuyorum. Aşk çok güzel bir duygu acısı da büyük. Aslında küçük dünya üzerinde öyle büyük acılar çeken kadınlar var ki, aşk acısı çekmek sanırım onlar için hayal bile edemeyecekleri kadar uzak akıllarına bile gelmiyordur belki, hayalini dahi kuramıyorlardır. Dün bir film izledim ve bu film benim içimdeki öfkemi, -ki hala kontrol altına alabilmiş değilim- kinimi iki katına çıkardı film gerçek bir hikayeye dayandığı için akşam yatıp uyuyup unutabileceğin bir senaryosu yoktu. Şu anda ben kilimalı bir ortamda şu satırları yazarken , ufak tefek küçük şeylere kafamı takarken , evleneceğim gün oluşabilecek aksiliklere ne kadar sinirleneceğimi ve üzüleceğimi düşünürken çok uzakta değil bu dünya üzerinde bazı kadınlar öyle büyük bir mücadele içinde hayatta kalmaya çalışıyorlar ki benim çektiğim acılar kendimden utanmama neden oluyor. Belki ben yine eski günlerime dönüp o basit acıları dağ kadar büyütücem , insanın doğası bu ama aşk acısı için kendini bu kadar harap etmenin , bu kadar sarsılmanın ne kadar boş ne kadar anlamsız olduğu fikrimi umarım unutmam. Sahiplenme benim olsun duygusunun senin gururunun onurunun önüne geçmesi aynı yere saplanıp kalman ve bencilliğinden seni sevmeyen bir adamın seni sevmesi için bu derece kendini harap etmen sana saygı duymamı engelliyor kusura bakma. Acına saygı duymuyorum çünkü sen kendine saygı duymuyorsun.